Prof. Dr. Taşar: Seçim Ekonomisi Enflasyonu Yükseltiyor
Ülkemizin gelişmekte olan bir ekonomiye sahip olduğunu ve ülkemizde makroekonomik değişkenlerin kırılgan olduğunun görüldüğünü ifade eden Fırat Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İktisat ve İktisadi Gelişme Bölümünden Prof. Dr. İzzet Taşar, seçimlerin enflasyonist döneme denk gelmemesi halinde enflasyonun çok hızlı ineceğini ifade etti.
Fırat Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İktisat ve İktisadi Gelişme Bölümünden Prof. Dr. İzzet Taşar, Gazetemiz Hakimiyet'e ülkemizde yaşanan enflasyon ve seçimler ile enflasyon arasındaki ilişki hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. İzzet Taşar, Hakimiyet Gazetesine yaptığı açıklamada, “Ülkemiz gelişmekte olan bir ekonomi, dolayısıyla ülkemizde makro ekonomik değişkenlerin kırılgan olduğunu görüyoruz. Özellikle seçim dönemlerinde bu kırılganlık artıyor. Uygulanan popülist politikalar bir taraftan mali disiplin üzerinde baskı oluştururken diğer taraftan Merkez Bankası'nın politikalarını etkisiz hale getiriyor. Geçtiğimiz sene ülkemizde yapılan genel seçimlerin enflasyon hedeflerinde bir sapmaya neden olduğunu düşünüyorum.” dedi.
TOPLUM ENFLASYON OLGUSUNA YABANCI DEĞİL
Enflasyonun her şeyden önce beklentilerin şekillendirdiği bir olgu olduğunu ifade eden Prof.Dr.Taşar,“ Bir dönem futboldaki ofsayt kuralını anlatmak zordu. Futbol yaygınlaştıkça herkes bu kuralı öğrendi. Bazı toplumlar için enflasyonu anlamak o kadar kolay değilken, üzülelim mi sevinelim mi bilmem ama toplumumuzda en küçüğümüzden en büyüğümüze enflasyona hakim duruma geldik. Dahası yüksek enflasyona dirençli bir toplumuz diye düşünüyorum. Enflasyon her şeyden önce beklentilerin şekillendirdiği bir olgu. Merkez bankaları her ne kadar fiyat istikrarından sorumlu olsalar da Merkez bankalarının tek başına yapacakları programlar enflasyonu düşürmede yeterli olmayacaktır. Merkez Bankası politikalarını destekleyecek mali disiplin uygulamaları, enflasyonu düşürmede en önemli etkenlerden bir diğeridir. “dedi.
GENEL SEÇİMLER ENFLASYON HEDEFLERİNDE SAPMAYA NEDEN OLDU
Ülkemiz gelişmekte olan bir ekonomi, dolayısıyla ülkemizde makro ekonomik değişkenlerin kırılgan olduğunu gördüklerini belirten Prof.Dr.Taşar,“ Özellikle seçim dönemlerinde bu kırılganlık artıyor. Uygulanan popülist politikalar bir taraftan mali disiplin üzerinde baskı oluştururken diğer taraftan Merkez Bankası'nın politikalarını etkisiz hale getiriyor. Geçtiğimiz sene ülkemizde yapılan genel seçimlerin enflasyon hedeflerinde bir sapmaya neden olduğunu düşünüyorum. Bu vesileyle, önümüzdek ay gerçekleşecek olan yerel seçimler sonrasında politika yapıcılarının elinin rahatlayacağını düşünmekteyim.”dedi.
REÇETEYİ TOPLUMA AÇIKLAYABİLMEK GERÇEKTEN KOLAY DEĞİL
Seçim ile enflasyon ilişkisi hakkında da açıklamalarda bulunan Prof.Dr. Taşar,“ Seçim- enflasyon ilişkisini ise şu şekilde özetleyebiliriz: Özellikle ekonomik okuryazarlık düzeyinin düşük olması politika yapıcıları bu tarz politikalara itiyor (EYT gibi). Bilinçli bir toplum kısa dönemde iyi gibi görünen birçok uygulamanın uzun dönemde çok acı reçetelere mal olacağını bilir. Bu tarz politikaları bırakın desteklemeyi, toplumsal tepki ortaya koyar. Enflasyonla mücadelede de bazı politikaların ertelenmesi çözümün uzun zamana yayılmasını sağlıyor. Şu şekilde özetleyeyim, öyle tahmin ediyorum ki seçimler enflasyonist döneme denk gelmeseydi enflasyon sorunu çok daha çabuk çözülebilirdi. Burada politika yapıcılara da hak veriyorum çünkü bu reçeteyi topluma açıklayabilmek gerçekten kolay değil.”dedi.
EKONOMİK AKTÖRLER MEVCUT ENFLASYONA GÖRE DEĞİL, BEKLENEN ENFLASYONA GÖRE KARAR ALIRLAR
2024 yılı hedefleri hakkında da bilgiler veren Prof.Dr.Taşar,“ Gelelim 2024 yılı hedeflerine. Özellikle genel seçim sonrasında kurulan kabinede Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ekonomi çevrelerince hem yurtiçi hem yurt dışı, saygınlığa sahip isimler. Yakın zamanda gerçekleşen Merkez Bankası başkanı değişikliği çok şükür yumuşak bir geçiş oldu. Yeni atanan Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan piyasalarca kabul gördü. Geçtiğimiz yıl, 2023 yılı başında Merkez Bankası yüzde 22,3 olarak öngördüğü yıllık enflasyon tahminini 2023 Temmuzda yaptığı revizyonla 35,7 puan artırarak yüzde 58'e, kasımda da 7 puan daha artırarak yüzde 65'e çıkarmıştı. 2024 yılı ile ilgili güncellemede olacaktır. Bu durum Merkez Bankası'nın başarısızlığı olarak algılanmamalı diye düşünüyorum, mevcutta zikredilen %36'lık hedefin üzerinde bir yılsonu enflasyonu bekliyorum. Ancak bir önceki yıl kadar sapma olacağını sanmıyorum. Ekonomik aktörler mevcut enflasyona göre değil beklenen enflasyona göre karar alırlar. Bu nedenle Merkez bankalarının rakamların gerçekleşen oranların altında kalması bir beklenti yönetimi şeklinde de yorumlanabilir. Normal şartlar altında bir başarısızlık olarak yorumlanabilecek hedeflerin tutturulamaması, şimdiki gibi yüksek enflasyonist durumlarda reçetenin bir parçası olarak da düşünülebilir.”dedi.
SATIN ALMA GÜCÜNDEKİ KAYBIN TELAFİ EDİLEREK GELİR ADALETİ TEKRAR SAĞLANMALIDIR
Prof.Dr.Taşar son olarak ise şunları ifade etti:“ Şunu da hatırlatmak gerekir ki üretici ve tüketici enflasyonist ortamlardan farklı şekilde etkilenirler. Aynı şekilde sermaye sahipleri ve ücretliler enflasyona farklı yönleriyle maruz kalır. Nominal Enflasyonun düşürülmesi orta vadede gerçekleşmesi halinde Türkiye'yi diğer bir makroekonomik problem beklemektedir. Enflasyon düştükten sonra yeni hedefimiz bu dönemde bozulan gelir adaletini yeniden sağlamak olmalı. Özellikle ücretli kesimin yaşadığı satın alma gücündeki kaybın telafi edilerek gelir adaleti tekrar sağlanmalıdır.” dedi.
Prof. Dr. Taşar “Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş hocamızın sıklıkla ifade ettiği üzere akademisyenin görevi; araştırma yapmanın yanısıra, topluma kendi alanıyla ilgili katkı sağlamaktır. Bu röportaj vesilesiyle bu toplumsal katkı görevini de yapmamıza vesile olan Hakimiyet Gazetesi'ne teşekkürü bir borç bilirim.” ifadeleriyle açıklamasını sonlandırdı.