PİSAGOR'UN ÖĞRENCİLERİ VE SONLARI
Günümüzden 2500 yıl öncesine ait bir teoremdir 'Pisagor Teoremi'
Günümüzden 2500 yıl öncesine ait bir teoremdir 'Pisagor Teoremi'.
M.Ö 500'lü yıllarda yaşamış, geometri ve aritmetik üzerine deha kabul edilen Pisagor, Bir dik üçgende hipotenüsün karesinin dik kenar karelerinin toplamına eşit olduğunu keşfederek adını verdiği bu teoremle, insanlık tarihine ismini kazır… Ölümsüzleştirir…
Öyle ki Pisagor bu teoremiyle bilinir ve bu teoremiyle anılır… Onun ilginç hayat hikayesi bu teoremin gölgesinde kalır, göz ardı edilir hatta bilinmez çoğunlukça…
*****
Pisagor, Ege denizinin bir adası olan Samos'da doğar. Samoslular arasında küçük yaşlarından itibaren etkileyici görünümünden dolayı 'uzun saçlı Samoslu' olarak ünlenir... On sekiz yaşındayken adasını terk eder, keşfedilmeye dair ne varsa keşfetmek adına…
Ta ki elli altı yaşında ülkesine geri dönünceye kadar…
Önce Miletos'a, oradan Mısır'a, daha sonra da Babil'e gider… Mısırlılardan geometriyi, Keldanilerden astronomiyi ve Fenikelilerden aritmetiği öğrenir.
Adaya geri döndüğünde, adanın yaşlı sakinleri onu hemen tanırlar… Yılların deneyimini belagatli üslubuna yansıtan konuşmalarını eskisinden daha büyük bir saygıyla dinlerler, hatta ada halkına resmi olarak ders vermesini ve bildiklerini onlarla paylaşmasını isterler… O da bu isteği seve seve kabullenir.
Bu arada ünü öyle yayılır ki, Yunanın en mükemmel zihinleri onunla sırf tanışabilmek için yurtlarından kalkıp Samos'un yolunu tutar… Pisagor felsefesini geliştirmek amacıyla yurdunu terk edip Güney İtalya'ya gitmeye karar verir. Kroton şehrine yerleşip, kendi adıyla anılan okulu kurar.
*****
Pisagor'un öğrencisi olmak demek hem zihinsel hem de ruhsal anlamda katı kurdigerarı olan bir yaşamı da göze almak demektir… Bu yüzden Pisagor, kendi kurdigerarına ve yaşam şartlarına uyum gösterecek insanlara öğrencisi olma hakkı tanır. Bu hakkı tanırken göz önünde bulundurduğu birtakım ölçütler söz konusudur, her şeyden önce öğrenci adaylarının ana babası ve akrabalarıyla olan ilişkilerindeki tutumunu gözlemler, oturup kalkmasına, konuşacağı ya da susacağı yeri bilip bilmediğine, yerli yersiz gülüp gülmediğine bakar. Sonra, insanlarla ilişkilerinde beklentilerine, onlarla konuşma tarzına, gün içinde boş zamanlarını nasıl değerlendirdiğine, nelere sevinip nelere üzüldüğüne dikkat eder.
Yürüyüşünden tutun da yüzündeki en ufak mimiklerine kadar öğrencisini analiz eder, bu tür ifadelerin kişinin ruhundaki düşünceleri açığa çıkardığına inanır... Gözüne kestirdiği öğrencisini tam üç yıl kendi başına bırakıyormuş gibi görünür, ama gizliden gizliye onun bütün yapıp ettiklerini, dayanıklılığını, tutarlılığını gözetler. Bu aşamada en çok da öğrencisinin gönlünün dış dünyanın nimetlerine, şan ve şöhrete kayıp kaymadığına bakar...
Bu tür sınavlarından başarıyla çıkan öğrencisini okuluna çağırır ve o andan itibaren de tam beş yıl sürecek bir suskunluğa mahkûm ederdi ki, zaferlerin belki de en zoru olan dilini tutmayı öğrenebilsin ve bir konuşma adabı edinebilsin.
*****
Seçilen öğrenciler ilkin auditorium adı verilen salonda toplanır ve özel bir bölmede ders veren Pisagor'u dinlerlerdi. Her öğrenci en başta bu derslerde işittiklerini tanrı sözü gibi bir sır olarak tutulması gerektiğini öğrenirdi. Bu yüzden işittikleri üzerine açıklama talep etmenin, bunlar hakkında konuşmanın ya da tartışmanın veya bunları kendilerinden olmayan insanlara açıklamanın sınırı aşmak olacağına inanırdı.
Öğrenciler için akşam yemeğinden sonra okuma saati başlardı. İçlerinden en yaşlısı ne okunacağına karar verir, en genciyse karar verilen metni okumaya başlardı. Ardından yine en yaşlı olan topluluğa ahlaki tavsiyelerde bulunur ve hepsi birlikte uykuya çekilirdi.
*****
Zamanla Pisagorcular'ın sayıları epeyce arttı… Ülkenin toplumsal ve siyasi yaşamında etkin rol oynadılar. İtalya'da ki tüm kentlerin önderleri, yöneticileri Pisagor'un öğrencileri oldu. Yürüttükleri siyasetle ülke yönetiminde söz sahibi oldular… Öyle bir aşamaya geldi ki ruh hdigereri… Yeryüzündeki akıl sahibi varlıkları Tanrılar, İnsanlar ve Pisagorcular diye üç guruba ayırırken, kendilerini hem tanrılardan hem de insanlardan ayrı bir yere koydular… Halkı küçümsediler… Nihayetinde halk ayaklandı.
Pisagor başka ülkeye sığındı ve orada öldü. Pisagorcu yöneticilerin her biri bir yere dağıldı. Birçoğu öldürüldü. Ülke Pisagorcular'dan temizlendi.
*****
Felsefi dünyada Pisagor ve öğretileri önemli bir yer tutsa da Onun okulu gizli bir tarikat okulu kabul edilir. Zorba bir okuldur ve devlete karşıdır. Fakat bu karşı olmak devleti ele geçirmek içindir.
Bu insanlarda aşırı bir sır vardır. Ne yapsan, söylemezler.
Bir düşünür şöyle der,
Muamma ve sır farklıdır… Yerçekimi muammaydı, çözüldü ama sır anlatılmazsa çözülmez.
M.Ö 500'lü yıllarda yaşamış, geometri ve aritmetik üzerine deha kabul edilen Pisagor, Bir dik üçgende hipotenüsün karesinin dik kenar karelerinin toplamına eşit olduğunu keşfederek adını verdiği bu teoremle, insanlık tarihine ismini kazır… Ölümsüzleştirir…
Öyle ki Pisagor bu teoremiyle bilinir ve bu teoremiyle anılır… Onun ilginç hayat hikayesi bu teoremin gölgesinde kalır, göz ardı edilir hatta bilinmez çoğunlukça…
*****
Pisagor, Ege denizinin bir adası olan Samos'da doğar. Samoslular arasında küçük yaşlarından itibaren etkileyici görünümünden dolayı 'uzun saçlı Samoslu' olarak ünlenir... On sekiz yaşındayken adasını terk eder, keşfedilmeye dair ne varsa keşfetmek adına…
Ta ki elli altı yaşında ülkesine geri dönünceye kadar…
Önce Miletos'a, oradan Mısır'a, daha sonra da Babil'e gider… Mısırlılardan geometriyi, Keldanilerden astronomiyi ve Fenikelilerden aritmetiği öğrenir.
Adaya geri döndüğünde, adanın yaşlı sakinleri onu hemen tanırlar… Yılların deneyimini belagatli üslubuna yansıtan konuşmalarını eskisinden daha büyük bir saygıyla dinlerler, hatta ada halkına resmi olarak ders vermesini ve bildiklerini onlarla paylaşmasını isterler… O da bu isteği seve seve kabullenir.
Bu arada ünü öyle yayılır ki, Yunanın en mükemmel zihinleri onunla sırf tanışabilmek için yurtlarından kalkıp Samos'un yolunu tutar… Pisagor felsefesini geliştirmek amacıyla yurdunu terk edip Güney İtalya'ya gitmeye karar verir. Kroton şehrine yerleşip, kendi adıyla anılan okulu kurar.
*****
Pisagor'un öğrencisi olmak demek hem zihinsel hem de ruhsal anlamda katı kurdigerarı olan bir yaşamı da göze almak demektir… Bu yüzden Pisagor, kendi kurdigerarına ve yaşam şartlarına uyum gösterecek insanlara öğrencisi olma hakkı tanır. Bu hakkı tanırken göz önünde bulundurduğu birtakım ölçütler söz konusudur, her şeyden önce öğrenci adaylarının ana babası ve akrabalarıyla olan ilişkilerindeki tutumunu gözlemler, oturup kalkmasına, konuşacağı ya da susacağı yeri bilip bilmediğine, yerli yersiz gülüp gülmediğine bakar. Sonra, insanlarla ilişkilerinde beklentilerine, onlarla konuşma tarzına, gün içinde boş zamanlarını nasıl değerlendirdiğine, nelere sevinip nelere üzüldüğüne dikkat eder.
Yürüyüşünden tutun da yüzündeki en ufak mimiklerine kadar öğrencisini analiz eder, bu tür ifadelerin kişinin ruhundaki düşünceleri açığa çıkardığına inanır... Gözüne kestirdiği öğrencisini tam üç yıl kendi başına bırakıyormuş gibi görünür, ama gizliden gizliye onun bütün yapıp ettiklerini, dayanıklılığını, tutarlılığını gözetler. Bu aşamada en çok da öğrencisinin gönlünün dış dünyanın nimetlerine, şan ve şöhrete kayıp kaymadığına bakar...
Bu tür sınavlarından başarıyla çıkan öğrencisini okuluna çağırır ve o andan itibaren de tam beş yıl sürecek bir suskunluğa mahkûm ederdi ki, zaferlerin belki de en zoru olan dilini tutmayı öğrenebilsin ve bir konuşma adabı edinebilsin.
*****
Seçilen öğrenciler ilkin auditorium adı verilen salonda toplanır ve özel bir bölmede ders veren Pisagor'u dinlerlerdi. Her öğrenci en başta bu derslerde işittiklerini tanrı sözü gibi bir sır olarak tutulması gerektiğini öğrenirdi. Bu yüzden işittikleri üzerine açıklama talep etmenin, bunlar hakkında konuşmanın ya da tartışmanın veya bunları kendilerinden olmayan insanlara açıklamanın sınırı aşmak olacağına inanırdı.
Öğrenciler için akşam yemeğinden sonra okuma saati başlardı. İçlerinden en yaşlısı ne okunacağına karar verir, en genciyse karar verilen metni okumaya başlardı. Ardından yine en yaşlı olan topluluğa ahlaki tavsiyelerde bulunur ve hepsi birlikte uykuya çekilirdi.
*****
Zamanla Pisagorcular'ın sayıları epeyce arttı… Ülkenin toplumsal ve siyasi yaşamında etkin rol oynadılar. İtalya'da ki tüm kentlerin önderleri, yöneticileri Pisagor'un öğrencileri oldu. Yürüttükleri siyasetle ülke yönetiminde söz sahibi oldular… Öyle bir aşamaya geldi ki ruh hdigereri… Yeryüzündeki akıl sahibi varlıkları Tanrılar, İnsanlar ve Pisagorcular diye üç guruba ayırırken, kendilerini hem tanrılardan hem de insanlardan ayrı bir yere koydular… Halkı küçümsediler… Nihayetinde halk ayaklandı.
Pisagor başka ülkeye sığındı ve orada öldü. Pisagorcu yöneticilerin her biri bir yere dağıldı. Birçoğu öldürüldü. Ülke Pisagorcular'dan temizlendi.
*****
Felsefi dünyada Pisagor ve öğretileri önemli bir yer tutsa da Onun okulu gizli bir tarikat okulu kabul edilir. Zorba bir okuldur ve devlete karşıdır. Fakat bu karşı olmak devleti ele geçirmek içindir.
Bu insanlarda aşırı bir sır vardır. Ne yapsan, söylemezler.
Bir düşünür şöyle der,
Muamma ve sır farklıdır… Yerçekimi muammaydı, çözüldü ama sır anlatılmazsa çözülmez.