Partizanlığı kim yapıyor?
Son günlerde Belediyelerin kreş adı altında açtığı kurumlarla ilgili tartışma büyüyerek devam ediyor.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in İmamoğlu'na hitaben "Türkçe okuma anlama yetisi olsaydı iyi bir üniversite kazanırdı. Okuduğunu anlama konusunda özürlü bir arkadaş. Ona iyi bir Türkçe kursu almasını tavsiye ederim" demişti.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kreş tartışmaları ve Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in kendisine yönelik sözlerine tepki gösterdi. "Partizanlık" çıkışında bulunan İmamoğlu "Cami yaptım imam vermediler. Okul yaptım açılışını yapamazsın dediler. Karakol yaptım, karakolun açılışını yapmaya gittik polis yok ortada boş karakolu açtık. Bu niye yapılıyor biliyor musunuz? Partizanlık. Allah kahretsin partizanlığı" ifadelerini kullandı.
İmamoğlu'nun cami, karakol, kreş ve okul yapmasında çok sorun yok. Sonuçta kamunun malı kamuya hizmet olarak geri dönüyor. Ancak buradaki sorun, şehir içi trafik, altyapı, kentsel dönüşüm, olası depremlere karşı önlemler ve ana belediyecilik hizmetlerini es geçip başka kurumların uhdesinde olan ve önemli para harcanarak yapılan hizmetler dolayısıyla şehir sakinlerinin mağduriyetlerini artırmak.
Ne demek istediğimizi biraz daha açalım. İstanbul halkı için çekilmez olan trafiği rahatlatmak için siz bir kilometre yeni ve alternatif yol açmayıp, her gün biri yanan metrobüslerinizin bakım onarımını daha yapamazsanız, her yağmurda şehri teslim alan sellerden halkı korumak adına altyapıyı ihmal ederseniz, toplu ulaşımda yeni açılımlar ve hatlar oluşturamazsanız, İstanbul halkı sizin yaptığınız okul, cami, karakol gibi hizmetleri tepkiyle karşılar.
Bilmeyenler için şu bilgiyi vermekte fayda var. Belediyelerin iki türlü kaynağı vardır. Bunlardan biri arsa satışları, kendi mülklerinden gelen kiralar, su, ulaşım, atık su, emlak, ÇTV ve diğer vergi ve harçlardan gelen öz kaynaklar, bir de her ay ülke genelinde toplanan genel vergilerden belediyeler için ayrılan paydan her ilin nüfus sayısı ile belirlenen bir çarpan değerin çarpılmasıyla belirlenen İller Bankası payı…
Öz gelirler, belediyenin cari giderlerine bile yetmeyen ve genelde eksi rakamlara düşen düzeyde kalınca asıl gelirler o ilin nüfus sayısını o ilin nüfusuyla çarpılması sonucu ortaya çıkan rakamdır.
Yani bir ile gelen para, o ilde yaşayan insanların hakkıdır ve onlara harcanmalıdır.
Belki de başkanları daha çok kendi siyasi kariyer planlamaları amacıyla görev alanı dışındaki il, ilçe, belde ve köylere hizmet götürmektedirler. Başka bir ifade ile kendi hemşerilerinin sırtından siyasi yatırım yapmaktadırlar.
Kısaca İmamoğlu, “partizanlık” diyerek sitem ettiği şeyi bizzat kendisi yapıyor.