PARÇA PARÇA
Önce teşekkürler
Önce teşekkürler. Yeni Yıl dolayısıyla zahmet edip bizi arayanlara ve Yeni Yılımızı kutlamak isteyenlere.
İnsan yaşamında yılların ayrı bir önemi, ayrı bir anlamı vardır.
Düşünün ki, bir yıl geçip gidiyor yaşamınızdan, sonra bir yıl da büyümüş oluyorsunuz.
1927 lerde doğuyor, 2016 larda az değil bir 89 yaşına giriyoruz. İyilerle, kötülerle geçen onca yıl.
Hep de yeni yeni şeyler istiyorsunuz bu yeni gelen yıllardan. Umut, umut, umut..
Diyorlar ya, insan hep umutla yaşar.
İnsan, haydigererle, umutlar arasında bir değişik çizgi çizmeye çalışır hep.
Bizim Ece Dergisinin sahibi sevgili Ahmet OTMAN'ın bu arada elime bir şiiri geçti. Otman, aynı zamanda şairdir de.
'Çalma Kapımı Ecel' başlıklı bu şiirde Deli Dumrul gibi hep ecelden, ruhumuzu alacak Azrail'den sözediyor.
Bu arada Prof. Dr. Talat HALMAN'ın oğlu için yazdığı bir şiir de yer alıyor. Bizim Ece Dergisinin 154. Sayı ve Mayıs-Haziran 2011 tarihli yirmi yılı dolduran sayısında.
GERÇEK ÖLÜM başlığını taşıyan bu şiirde bir bakın, bir baba, oğlunun arkasından nasıl sesleniyor;
'Oğlum
Ölümü
İlk düşündüğünde
Ne kandı duyduğu
Ne de sürgündeki mor
Güneş körlüğü
Ve kırık
Oyuncaklardaki suç
Oğlum
Bağışlayamadı
Umutsuzca sevişmemizi
Görmemiştik hiç
Evden çıkan
Cenazelerin
Oğlum
Yarı kalmış
Gülümseyişlerle
Beni her gün
Gömüyordu
Ağıtsız
Ecel
Oğlumun
Son oynadığı oyun
Ben
Oğlumun öksüzüyüm'
Ben de, 1945 de erken yaşta kaybettiğim annem için yazdığım ve askerde iken evde kaybettiğim şiir defterimdeki şiirin bir yerinde:
'Seni hayat ufkunda topraklara gömdüler
Gözyaşı ile kaderden, sana kefen ördüler' diyordum.
7 Mart 1951 günü kaybettiğim daha 18 yaşındaki öğretmen kardeşim için yazdığım şiirin başında şöyle diyordum, 'Yıl 1951, Mart ayının yedisi.
Boğazına nasıl dokundu o Azraili'in pençesi.'
Yıllar başkadır, yılların getirdiği acı ve tatlılar daha başkadır.
Bir bakınız, ne umutlarla girdiğimiz 2016 'nın başında nelerle karşılaştık.
'Kanlar duracak' dediler, ama her gün kan akıyor!
'Analar yaş dökmeyecek' dediler, ancak gözyaşları durmadı!
Biz, sevgili Otman'la girdik konuya. Birkaç yıl önce 'Köyden Manasa' diye yazdığım uzunca bir şiirin 14. Dörtlüğünde sevgili Otman'a nasıl sesleniyorum;
'Harput da görülür Otman'ın izi
Bizim ECE onun en büyük gizi
Anca tanımıştır bir kere bizi
Sevda başka burada, giz başka burada…
Bu şiirde Manasçı hemen her kardeşimize bir göndermede bulunmuştuk.
Genelde de şöyle demiştik:
Tarihtir bu başka yazılmış burada
Gün olmuş koyunlar kapılmış kurda
Ayrışmak yakışmaz bu güzel yurda
Ateş başka burada, köz başka burada…
Evet, ayrışmak, parçalanmak başkalarının boyunduruğu altına girmek yakışmaz bize.
Biz, bu topraklar için az mı savaşlar verdik, az mı şehitler verdik, cephelerden cephelere koştuk.
Cumhuriyetimizin temelinde onca şehidimizin, onca gazilerimizin akan kanları var.
Gerekirse, o kanları yeniden dökmeye de hazırız.
Haydi bir daha yeni yılımız kutlu olsun, yeni yeni mutluluklar getirsin…….
İnsan yaşamında yılların ayrı bir önemi, ayrı bir anlamı vardır.
Düşünün ki, bir yıl geçip gidiyor yaşamınızdan, sonra bir yıl da büyümüş oluyorsunuz.
1927 lerde doğuyor, 2016 larda az değil bir 89 yaşına giriyoruz. İyilerle, kötülerle geçen onca yıl.
Hep de yeni yeni şeyler istiyorsunuz bu yeni gelen yıllardan. Umut, umut, umut..
Diyorlar ya, insan hep umutla yaşar.
İnsan, haydigererle, umutlar arasında bir değişik çizgi çizmeye çalışır hep.
Bizim Ece Dergisinin sahibi sevgili Ahmet OTMAN'ın bu arada elime bir şiiri geçti. Otman, aynı zamanda şairdir de.
'Çalma Kapımı Ecel' başlıklı bu şiirde Deli Dumrul gibi hep ecelden, ruhumuzu alacak Azrail'den sözediyor.
Bu arada Prof. Dr. Talat HALMAN'ın oğlu için yazdığı bir şiir de yer alıyor. Bizim Ece Dergisinin 154. Sayı ve Mayıs-Haziran 2011 tarihli yirmi yılı dolduran sayısında.
GERÇEK ÖLÜM başlığını taşıyan bu şiirde bir bakın, bir baba, oğlunun arkasından nasıl sesleniyor;
'Oğlum
Ölümü
İlk düşündüğünde
Ne kandı duyduğu
Ne de sürgündeki mor
Güneş körlüğü
Ve kırık
Oyuncaklardaki suç
Oğlum
Bağışlayamadı
Umutsuzca sevişmemizi
Görmemiştik hiç
Evden çıkan
Cenazelerin
Oğlum
Yarı kalmış
Gülümseyişlerle
Beni her gün
Gömüyordu
Ağıtsız
Ecel
Oğlumun
Son oynadığı oyun
Ben
Oğlumun öksüzüyüm'
Ben de, 1945 de erken yaşta kaybettiğim annem için yazdığım ve askerde iken evde kaybettiğim şiir defterimdeki şiirin bir yerinde:
'Seni hayat ufkunda topraklara gömdüler
Gözyaşı ile kaderden, sana kefen ördüler' diyordum.
7 Mart 1951 günü kaybettiğim daha 18 yaşındaki öğretmen kardeşim için yazdığım şiirin başında şöyle diyordum, 'Yıl 1951, Mart ayının yedisi.
Boğazına nasıl dokundu o Azraili'in pençesi.'
Yıllar başkadır, yılların getirdiği acı ve tatlılar daha başkadır.
Bir bakınız, ne umutlarla girdiğimiz 2016 'nın başında nelerle karşılaştık.
'Kanlar duracak' dediler, ama her gün kan akıyor!
'Analar yaş dökmeyecek' dediler, ancak gözyaşları durmadı!
Biz, sevgili Otman'la girdik konuya. Birkaç yıl önce 'Köyden Manasa' diye yazdığım uzunca bir şiirin 14. Dörtlüğünde sevgili Otman'a nasıl sesleniyorum;
'Harput da görülür Otman'ın izi
Bizim ECE onun en büyük gizi
Anca tanımıştır bir kere bizi
Sevda başka burada, giz başka burada…
Bu şiirde Manasçı hemen her kardeşimize bir göndermede bulunmuştuk.
Genelde de şöyle demiştik:
Tarihtir bu başka yazılmış burada
Gün olmuş koyunlar kapılmış kurda
Ayrışmak yakışmaz bu güzel yurda
Ateş başka burada, köz başka burada…
Evet, ayrışmak, parçalanmak başkalarının boyunduruğu altına girmek yakışmaz bize.
Biz, bu topraklar için az mı savaşlar verdik, az mı şehitler verdik, cephelerden cephelere koştuk.
Cumhuriyetimizin temelinde onca şehidimizin, onca gazilerimizin akan kanları var.
Gerekirse, o kanları yeniden dökmeye de hazırız.
Haydi bir daha yeni yılımız kutlu olsun, yeni yeni mutluluklar getirsin…….