OSMANLIDAN GÜNÜMÜZE KADIN KONULU PANEL DÜZENLENDİ
Buse Çakmak/Fırat Üniversitesi Bahaeddin Ögel Konferans Salonu'nda ''Osmanlı'dan Günümüze Kadın'' konulu panel düzenlendi.
Osmanlı'da, Cumhuriyet döneminde ve günümüzde toplumda kadın hakları ve cinsiyet ayrımcılığı konularının işlendiği Osmanlı'dan Günümüze Kadın paneline çok sayıda öğrenci ve öğretim üyesi katıldı.
''KADINLARA VERİLEN DEĞER, MEDENİYET SEVİYESİNİ DE GÖSTERİR''
Fırat Üniversitesi Tarih Bölüm Prof. Dr. Başkanı Ahmet Aksın; '18. yüzyılın sonu veya 19. Yüzyılın başlarında ABD'de kadınların tarihçi olamayacağı iddia ediliyordu. Hatta ''TARİH KADINLARA GÖRE BİR İŞ DEĞİL'' sözü yıllarca söylenmiştir. Ama aynı dönemde ABD'de bir kadın tarihçi kadınları öven bir devrim niteliği taşıyan roman yazmıştır. Erken dönemler için adı toplumsal cinsiyet olarak söylenmese de yani bugün itibariyle bu soruyu gündeme getirecek iç çalışmaların batıda kadın hakları ve feminizm tartışmalarının gündeme gelmesinin başladığı bir gerçektir. Kadının tarihte anonim yani bilinmeyen olduğu gündemlendirilmesiyle artık mevcut tarih yazımına ki erkek egemen tarih yazımına karşı sunmak için alternatif bir arayış başlayacaktır. Fakat adı tam olarak konulmasa da toplumsal cinsiyet söz konusu olmuştur. Bu durum ise tarih açısından irdelenirse tarih yazımında görülür. Mesela 20. Yüzyıla girerken tarih- sosyoloji ilişkisine dayalı sentezci bir tarihe destek veren her liderin tarihe yön veren kişiler olarak büyük adamların tarihini değil atsız tanınmayan bireylerin ele alınması gerektiği yaklaşımı dile getirilmiştir. İstenilen sonuç elde edilememesine rağmen bundan sonraki süreç Fransa'da anelez toplumunun işine yarayacaktır. Bizim yakın tarihimize baktığımızda da maalesef 19. Yüzyılın çeyreğinden itibaren çalışmalar başlamıştır. Bizim en çok dikkatimizi çeken Tanzimat Edebiyatı döneminde ki yazılmış olan romanlar bu romanlar arasında kadının toplum içerisinde ki yerini veya kadına bakış açılarını bize veren en önemli kaynaklardır. Burada özellikle Ahmet Mithat Efendi'nin Felatun Beyle Rakım Efendi romanı vardır. Bu romanda Canan vardır. Canan aslında bir cariyedir. Ama Osmanlı beyefendisi olan Rakım Efendi Cananla evlenir, piyano çalmayı öğretir Fransızca dersleri aldırır ve Canan'ı topluma kazandırır. 2. Meşrutiyetle birlikte kadın hareketlerinin Osmanlıda daha yoğun olduğunu gözlemleyebiliriz. Günümüzde ise kadına şiddet var. Özgecan cinayeti mesela büyük infeal yarattı bu cinayet. Katledilen kadınların sayısı üç bin beş yüz küsur. Kadına verilen değer medeniyet seviyesini de gösterir.
Dr. Ayşegül Hüseyniklioğlu ise şu konuşmayı yaptı; 'Dünya nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan kadınlar çoğu zaman arka planda kalmış ve tarihin konusu bile olamamıştır. Modernleşme sayesinde kadınlar artık kendilerini ön plana çıkarmaya başlamışlar. Türk kadını kaybettiği haklarını Cumhuriyet Döneminde Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yavaş yavaş kazanmaya başlamıştır. Bu durumda Cumhuriyet'in en büyük savunucuları elbette ki kadınlar olmuştur. Cumhuriyet Bayramı Haftasıyla bu etkinliği düzenlemiş bulunmaktayız.'
''BİZ HER ALANDA VAR OLAN KADINLARIN KIZIYIZ''
Tarih Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi Hacer Yılmaz; ''Osmanlı'da ve dünyada kadın hareketleri'' Cumhuriyet'in İlanının 95. yıl dönümü nedeniyle düzenlediğimiz bu panel yakamıza iliştirdiğimiz kadın hareketinin rengi olan mor kurdelelerimizle konuya dikkat çekip farkındalık oluşturmak istedik. 1793 yılında Fransız parlamentosunda kadın hakları için mücadele eden 3 kadın vardı. Sanayi devrimi kadınlara iş olanağı sağlamış ve kadınların bir takım haklar talep etmesine sebep olmuştur. Osmanlı kadınları da batıdaki bu gelişmelerden etkilenmiştir. Biz dünyaca ünlü fizikçi Feza Gürsey, tarihimizin ilk kadın avukatı Süreyya Ağaoğlu'nun, ilk kadın doktorumuz Safiye Ali'nin, ilk kadın tiyatrocu Afife Jale'nin il kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen'in ve Rus işgaline karşı Erzurum da halk direnişi simgesi haline gelen Türk kahraman Nene Hatun'nun kızlarıyız. Onlar ilimde sanatta bilimde tıpta kısacası her alanda var olmuşlar bizde var olmalıyız ve var olacağız. Türk kadını Atatürk'e çok şey borçlu. Bu vesileyle Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha minnetle anıyorum.' dedi.
''MÜLK SAHİBİ KADIN VAR, MÜLK İŞLETEN KADIN YOK''
Tarih Bölümü 4. Sınıf Öğrencisi Meltem Ercan; ''Osmanlıda sosyal hayatta kadın hakları'' Osmanlıda kadın mal ve mülk sahibi olabilirdi. Ekonomik yaşama katılabilir, ticari faaliyetlerde bulunabilirdi. Mülk sahibi olan kadın sayısı az değildir. Ancak mülkiyetini işleten kadın sayısı azdır. Osmanlılar tek eşlilikten yanadır. Türklerde çok eşli evlilik genellikle statüsü yüksek sınıflarda görülmektedir. Çok eşliliğin temel sebebi erkek çocuk sahibi olmaktır. Kadınlar çoğunlukla seslerini basın yoluyla duyurmuşlardır.'
'BUGÜNE KADAR BİRÇOK KADIN VE ÇOCUK CİNSEL İSTİSMARA UĞRADI'
Tarih Bölümü 4. Sınıf Öğrencimiz Edanur Gültekin; ''Günümüz Türkiye'si ve cinsiyet ayrımcılığı problemleri'' Kadın erkek eşitliği sağlanmak istense de kadın hak ettiği değeri ne yazık ki görememiştir. Kadınlarımızın en zorlandığı alan var olduklarını kanıtlamaya çalışmaktır. Geçmişten günümüze kadınlar fiziksel, ekonomik, cinsel ve ruhsal şiddete maruz kalmışlardır. Yani şiddeti sadece fiziksel olarak algılamamalıyız. Tüm cezai yaptırımlara rağmen kadın toplumsal bir problem olmaya devam etmiştir. TÜİK, verilerine göre dünya nüfusunun yüzde 49,8'ini kadınlar oluşturmaktadır. Yani dünya nüfusunun yarısından fazlasını görmekten gelmek ve geri plana atmak pekte mantıklı değildir. Yıllar içinde artan cinsel istismar olayı TÜİK verilerine göre kadınların yüzde 27'si cinsel istismara maruz kalmıştır. Ve bugün 387 çocuk cinsel istismara uğradı ve bunların 20 tane çocuk öldürülmüştür. Bütün yaşam boyunca her 6 kadından birinin tecavüze uğradığı görülmektedir. Konuşmamı Mustafa Kemal'in bir sözüyle sonlandırmak istiyorum; Ey! Kahraman Türk kadını sen yerlerde sürüklenmeye değil omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.'
Panel, sinevizyon Gösterimi ile sona erdi.
''KADINLARA VERİLEN DEĞER, MEDENİYET SEVİYESİNİ DE GÖSTERİR''
Fırat Üniversitesi Tarih Bölüm Prof. Dr. Başkanı Ahmet Aksın; '18. yüzyılın sonu veya 19. Yüzyılın başlarında ABD'de kadınların tarihçi olamayacağı iddia ediliyordu. Hatta ''TARİH KADINLARA GÖRE BİR İŞ DEĞİL'' sözü yıllarca söylenmiştir. Ama aynı dönemde ABD'de bir kadın tarihçi kadınları öven bir devrim niteliği taşıyan roman yazmıştır. Erken dönemler için adı toplumsal cinsiyet olarak söylenmese de yani bugün itibariyle bu soruyu gündeme getirecek iç çalışmaların batıda kadın hakları ve feminizm tartışmalarının gündeme gelmesinin başladığı bir gerçektir. Kadının tarihte anonim yani bilinmeyen olduğu gündemlendirilmesiyle artık mevcut tarih yazımına ki erkek egemen tarih yazımına karşı sunmak için alternatif bir arayış başlayacaktır. Fakat adı tam olarak konulmasa da toplumsal cinsiyet söz konusu olmuştur. Bu durum ise tarih açısından irdelenirse tarih yazımında görülür. Mesela 20. Yüzyıla girerken tarih- sosyoloji ilişkisine dayalı sentezci bir tarihe destek veren her liderin tarihe yön veren kişiler olarak büyük adamların tarihini değil atsız tanınmayan bireylerin ele alınması gerektiği yaklaşımı dile getirilmiştir. İstenilen sonuç elde edilememesine rağmen bundan sonraki süreç Fransa'da anelez toplumunun işine yarayacaktır. Bizim yakın tarihimize baktığımızda da maalesef 19. Yüzyılın çeyreğinden itibaren çalışmalar başlamıştır. Bizim en çok dikkatimizi çeken Tanzimat Edebiyatı döneminde ki yazılmış olan romanlar bu romanlar arasında kadının toplum içerisinde ki yerini veya kadına bakış açılarını bize veren en önemli kaynaklardır. Burada özellikle Ahmet Mithat Efendi'nin Felatun Beyle Rakım Efendi romanı vardır. Bu romanda Canan vardır. Canan aslında bir cariyedir. Ama Osmanlı beyefendisi olan Rakım Efendi Cananla evlenir, piyano çalmayı öğretir Fransızca dersleri aldırır ve Canan'ı topluma kazandırır. 2. Meşrutiyetle birlikte kadın hareketlerinin Osmanlıda daha yoğun olduğunu gözlemleyebiliriz. Günümüzde ise kadına şiddet var. Özgecan cinayeti mesela büyük infeal yarattı bu cinayet. Katledilen kadınların sayısı üç bin beş yüz küsur. Kadına verilen değer medeniyet seviyesini de gösterir.
Dr. Ayşegül Hüseyniklioğlu ise şu konuşmayı yaptı; 'Dünya nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan kadınlar çoğu zaman arka planda kalmış ve tarihin konusu bile olamamıştır. Modernleşme sayesinde kadınlar artık kendilerini ön plana çıkarmaya başlamışlar. Türk kadını kaybettiği haklarını Cumhuriyet Döneminde Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yavaş yavaş kazanmaya başlamıştır. Bu durumda Cumhuriyet'in en büyük savunucuları elbette ki kadınlar olmuştur. Cumhuriyet Bayramı Haftasıyla bu etkinliği düzenlemiş bulunmaktayız.'
''BİZ HER ALANDA VAR OLAN KADINLARIN KIZIYIZ''
Tarih Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi Hacer Yılmaz; ''Osmanlı'da ve dünyada kadın hareketleri'' Cumhuriyet'in İlanının 95. yıl dönümü nedeniyle düzenlediğimiz bu panel yakamıza iliştirdiğimiz kadın hareketinin rengi olan mor kurdelelerimizle konuya dikkat çekip farkındalık oluşturmak istedik. 1793 yılında Fransız parlamentosunda kadın hakları için mücadele eden 3 kadın vardı. Sanayi devrimi kadınlara iş olanağı sağlamış ve kadınların bir takım haklar talep etmesine sebep olmuştur. Osmanlı kadınları da batıdaki bu gelişmelerden etkilenmiştir. Biz dünyaca ünlü fizikçi Feza Gürsey, tarihimizin ilk kadın avukatı Süreyya Ağaoğlu'nun, ilk kadın doktorumuz Safiye Ali'nin, ilk kadın tiyatrocu Afife Jale'nin il kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen'in ve Rus işgaline karşı Erzurum da halk direnişi simgesi haline gelen Türk kahraman Nene Hatun'nun kızlarıyız. Onlar ilimde sanatta bilimde tıpta kısacası her alanda var olmuşlar bizde var olmalıyız ve var olacağız. Türk kadını Atatürk'e çok şey borçlu. Bu vesileyle Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha minnetle anıyorum.' dedi.
''MÜLK SAHİBİ KADIN VAR, MÜLK İŞLETEN KADIN YOK''
Tarih Bölümü 4. Sınıf Öğrencisi Meltem Ercan; ''Osmanlıda sosyal hayatta kadın hakları'' Osmanlıda kadın mal ve mülk sahibi olabilirdi. Ekonomik yaşama katılabilir, ticari faaliyetlerde bulunabilirdi. Mülk sahibi olan kadın sayısı az değildir. Ancak mülkiyetini işleten kadın sayısı azdır. Osmanlılar tek eşlilikten yanadır. Türklerde çok eşli evlilik genellikle statüsü yüksek sınıflarda görülmektedir. Çok eşliliğin temel sebebi erkek çocuk sahibi olmaktır. Kadınlar çoğunlukla seslerini basın yoluyla duyurmuşlardır.'
'BUGÜNE KADAR BİRÇOK KADIN VE ÇOCUK CİNSEL İSTİSMARA UĞRADI'
Tarih Bölümü 4. Sınıf Öğrencimiz Edanur Gültekin; ''Günümüz Türkiye'si ve cinsiyet ayrımcılığı problemleri'' Kadın erkek eşitliği sağlanmak istense de kadın hak ettiği değeri ne yazık ki görememiştir. Kadınlarımızın en zorlandığı alan var olduklarını kanıtlamaya çalışmaktır. Geçmişten günümüze kadınlar fiziksel, ekonomik, cinsel ve ruhsal şiddete maruz kalmışlardır. Yani şiddeti sadece fiziksel olarak algılamamalıyız. Tüm cezai yaptırımlara rağmen kadın toplumsal bir problem olmaya devam etmiştir. TÜİK, verilerine göre dünya nüfusunun yüzde 49,8'ini kadınlar oluşturmaktadır. Yani dünya nüfusunun yarısından fazlasını görmekten gelmek ve geri plana atmak pekte mantıklı değildir. Yıllar içinde artan cinsel istismar olayı TÜİK verilerine göre kadınların yüzde 27'si cinsel istismara maruz kalmıştır. Ve bugün 387 çocuk cinsel istismara uğradı ve bunların 20 tane çocuk öldürülmüştür. Bütün yaşam boyunca her 6 kadından birinin tecavüze uğradığı görülmektedir. Konuşmamı Mustafa Kemal'in bir sözüyle sonlandırmak istiyorum; Ey! Kahraman Türk kadını sen yerlerde sürüklenmeye değil omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.'
Panel, sinevizyon Gösterimi ile sona erdi.