ORTA HASARDA ZAMAN DARALIYOR
Ömer Enes YILAR/ELSAD BAŞKANI VE KENTSEL DÖNÜŞÜM UZMANI AV. MURAT ERDOĞAN ELAZIĞ'DA BİR KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞTAYI YAPILMASI GEREKTİĞİNİ BELİRTEREK VATANDAŞIN BU KONUYLA İLGİLİ YETERLİ BİLGİYE SAHİP OLMADIĞINI, EL BİRLİĞİYLE SORUNLARIN ÇÖZÜLMESİ GEREKTİĞİNİ AKSİ TAKDİRDE YIKIM-YAPIM-ONARIM ÜÇGENİNDE SÜRECİN 15-20 YILA YAYILACAĞINI VURGULADI
24 Ocak tarihinde meydana gelen ve 37 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan yıkıcı deprem Elazığ'da birçok yapının da yıkılmasına ve hasar almasına neden oldu. Depremin ardından hiç zaman kaybedilmeden tespiti yapılan orta hasarı binalarla ilgili bir yıllık sürenin sonuna yaklaşılması orta hasarlı konut sahiplerinin sorunu olmaya devam ediyor.
Konuyla ilgili Hakimiyet Gazetesi'ne konuşan Elazığ Stratejik Araştırmalar Derneği (ELSAD) Başkanı ve Kentsel Dönüşüm Uzmanı Av. Murat Erdoğan 1 yıllık süre için kabul edilecek sürenin hak sahipliğinin açıklanma tarihi ya da orta hasar raporunun kesinleştiği tarih olarak kabul edileceğini ancak her ikisi için de sürenin gittikçe daraldığını belirterek bir yıllık sürenin dolması halinde vatandaşın yaşayacağı süreç hakkında bilgiler verdi.
DEVLET YIKACAK VATANDAŞ ÖDEYECEK
Orta hasarlı binaların yasa gereği bir yıl süre içerisinde güçlendirilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, güçlendirilme yapılmazsa binaların ağır hasarlı kabul edeceğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: 'Ben 24 Ocak gününün, yasada belirtilen orta hasarlı binaların bir yıl içerisinde güçlendirilmesi konusuyla ilgili sürecin başlangıcı olarak kabul edileceğini düşünmüyorum. Orta hasarlı bina sahipleri 27 bin TL güçlendirme kredisi almak için hak sahipliği başvurusu yaptılar ve hak sahibi oldukları andan itibaren bunlar binalarını bir yıl içerisinde güçlendirmeleri gerekiyor. Bu bir yıllık sürenin başlangıcı olarak yapının orta hasarlı olduğuna dair raporun kesinleştiği tarih de kabul edilebilir. Binalar güçlendirilmedikleri takdirde bir yıl süre sonunda Afet Yasası gereği ağar hasarlı bina konumuna geliyorlar. Bu binalar ağır hasarlı bina konumuna geldikten sonra artık güçlendirilmeleri de mümkün değil. Bu defa muhtemelen ilgili kurum vatandaşlara tebligat yapacak ve diyecek ki; 'Sizin binanız ağır hasarlı konumundadır, belirli bir gün içerisinde binanızın yıkımını gerçekleştirin.' Yıkılmadığı takdirde kamu, mecburen kendisi yıkacak, yıkım ve taşınma masraflarını da vatandaştan alacak.'
KONUTLARIN BOŞALTILMASI İÇİN YAPTIRIM UYGULANACAK
Orta hasarlı binaların ağır hasarlı binalara dönüşmesi sonucunda en son yaptırım olarak bu yapılardaki yaşam alanlarının tahliye edileceğini belirterek: 'Bina risk arz ediyorsa ki zaten ağır hasarlı konuma geldikten sonra can ve mal güvenliği açısından tehlikeli olduğu anlamına gelecek, idare de bu binaları tahliye etmek zorunda kalacak. Buralarda insanların yaşamaması için bazı caydırıcı tedbirler alacak. Gaz, elektrik, su gibi kesintiler yapılacak. İnsanların buralarda yaşamasını engelleyecek tedbirler alınacak ve çıkılması yönünde baskı oluşturulacak. Bu durumlarda bile çıkmayan olursa zorla tahliye yoluna gidilecek' şeklinde konuştu.
VATANDAŞ GÜÇLENDİRMEYİ TERCİH ETMİYOR
Güçlendirme maliyetleri fazla olduğu için vatandaşların tercih etmediğine dikkat çeken Murat Erdoğan konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü:
'Bizlerdeki orta hasarlı binaların yapı stokuna bakıldığı zaman çoğunun çok yaşlı ve deprem yönetmeliğine uygun yapılmamış binalar olduğunu görüyoruz. Vatandaş da güçlendirme maliyeti yüksek olduğundan ve tam güven vermediği için güçlendirmeyi tercih etmiyor. Bu durumda vatandaşın yapacağı tek şey binasını yıkıp tekrar yapması yani yapıyı kentsel dönüşüm yapısal riskli alana sokup bir müteahhitle anlaşıp binasını yeniden yaptırmasıdır. Bu durumda da arsanın imar durumuna bakılıyor. Yani arsa kat yüksekliği nedir, merkezi bir yerde mi, dükkn çıkıyor mu, daire satılır mı, müteahhit buradan kar edebilir mi vb. durumlar belirleyici oluyor. Eğer alan avantajlı değilse müteahhit bu kez vatandaşa diyor ki burayı yaparım ama belli bir miktar ücret ödeyeceksiniz. Ancak yer avantajlı değilse ve müteahhit ekstra para istiyorsa bu kez de ödeme gücü devreye giriyor. Şimdi kentsel dönüşüm riskli yapılarda 125 bin TL kredi var devletin vereceği ama bankalar bu kredide zorluk çıkarıyor ve vatandaş da nakit bulamayınca bu defa anlaşma olmuyor. Elazığ'da orta hasarlı binaların kentsel dönüşümle yenilenme oranı çok düşük çünkü hepsi kıymetli yer değil. Bu durumda vatandaşın kendi bütçesiyle yapacak parası da yok. Orta hasarlı binaların en büyük çıkmazı da bu…'
MALİYETİ YÜZDE 40'I GEÇEN BİNALAR AĞIR HASARLI SAYILABİLİR
Başka şehirlerdeki örneklere değinen Erdoğan: 'Başka şehirlerde şöyle bir uygulama olmuş, orta hasarlı binalarla ilgili bakanlık yeninden bir raporlama yapmış ve güçlendirme maliyeti yüzde 40'ın üzerinde çıkacak binaları resen ağır hasarlı kabul etmiş. Eğer böyle bir değişiklik olursa o zaman ağır hasara dönüşecek olan bina sahipleri AFAD'dan bir afet konutu talebinde bulunabilir ve şartları tutuyorsa konuta sahip olabilir' dedi.
KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞTAYI YAPILMALI
İnsanların kentsel dönüşüm konusunda bilgi sahibi olmadığını belirten Erdoğan: 'Vatandaş kentsel dönüşümde çok fazla bilgi sahibi değil. Kamu kurumları da bu konuda vatandaşı çok fazla bilgilendiremiyor. İnsanlar haklarını, sürecin nasıl işleyeceğini, nasıl anlaşılacağını bilemiyor. Vatandaşın bu konuda tam anlamıyla bilgilendirilmesi için çaba gösterilmesi gerekiyor. Elazığ'da bir 'kentsel dönüşüm çalıştayı' yapılması gerekiyor Bunun yanı sıra müteahhitlerle ilgili de çözüm üretmek lazım. Onlar da bu işe girerken çok yüksek kr etme gibi bir düşünce taşımamalılar. Normal krlarını tabi ki yapacaklar ancak yüksek kr amacı güdünce bu kez vatandaşın yerine talep olmuyor. Müteahhitler bu konuda birleşirse vatandaş da bir kısım masrafı göze alırsa ve kamu da verilecek olan kira yardımları, alınmaması gereken harçlar ve 125 bin TL'lik kredi konusunda yardımcı olursa kentsel dönüşüm 3-4 yıl içinde bu şehirde biter. Ancak bunlar yerine getirilmezse, süreç bu şekilde devam ederse, kentsel dönüşüm işi 15-20 yıllık uzun bir süreye yayılır. Sakarya depreminde orta hasarlı binaların yıkımı 20 yıla yakın bir süre de tamamlanmış. Eğer kamu vatandaşa bilgilendirme yaparsa vatandaşla müteahhitti bir araya getirirse süreç kısalır' şeklinde konuştu.
KENTSEL DÖNÜŞÜM BİLGİ İLETİŞİM MERKEZİ KURULABİLİR
Sürecin doğru bir şekilde yürütülmesi için kentsel dönüşüm bilgi iletişim merkezlerinin kurulması gerektiğini, bu merkezlerin süreci başından sonuna kadar işletmesi gerektiğini belirten Av. Murat Erdoğan son olarak şu ifadeleri kullandı:
'Devlet aslında depremden sonra birçok iş yaptı, kamu kurumları çalıştı ama en büyük eksiklik vatandaşın sağlıklı bilgi alacağı 'bilgi iletişim merkezlerinin' kurulmayışıydı. Her mahallede veya şehrin üç yerinde uzmanlardan oluşturduğu bu tarz yerler olsaydı vatandaşlar buraya gider gerekli bilgiyi öğrenirdi. Vatandaş bilgiyi tam alamadı, kurumlar eksik bilgilendirme yaptı, insanlar bu süreçte doğru bilgilendirilmedi. Bundan sonraki süreç için kentsel dönüşüm bilgi iletişim merkezi tarzında bir yer kurulabilir. Kentsel dönüşüm adı altında 1- 2 kişiden oluşan bir birim var ama onlar daha ziyade imar çapında vatandaşın yerine bakıyor, 'senin yerin şu kadar kat olur ya da olmaz' şeklinde bilgilendirme yapıyor. Aslında bu alan kentsel dönüşüm işini riskli yapı raporundan başlayıp daha sonra tapu, üçte iki çoğunluk, müteahhitle anlaşmak, yapının yapılması, isknlar yani devlet son ana kadar tamamıyla süreci idare etmek, denetlemek ve işlemesini sağlamak zorundadır.'
Konuyla ilgili Hakimiyet Gazetesi'ne konuşan Elazığ Stratejik Araştırmalar Derneği (ELSAD) Başkanı ve Kentsel Dönüşüm Uzmanı Av. Murat Erdoğan 1 yıllık süre için kabul edilecek sürenin hak sahipliğinin açıklanma tarihi ya da orta hasar raporunun kesinleştiği tarih olarak kabul edileceğini ancak her ikisi için de sürenin gittikçe daraldığını belirterek bir yıllık sürenin dolması halinde vatandaşın yaşayacağı süreç hakkında bilgiler verdi.
DEVLET YIKACAK VATANDAŞ ÖDEYECEK
Orta hasarlı binaların yasa gereği bir yıl süre içerisinde güçlendirilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, güçlendirilme yapılmazsa binaların ağır hasarlı kabul edeceğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: 'Ben 24 Ocak gününün, yasada belirtilen orta hasarlı binaların bir yıl içerisinde güçlendirilmesi konusuyla ilgili sürecin başlangıcı olarak kabul edileceğini düşünmüyorum. Orta hasarlı bina sahipleri 27 bin TL güçlendirme kredisi almak için hak sahipliği başvurusu yaptılar ve hak sahibi oldukları andan itibaren bunlar binalarını bir yıl içerisinde güçlendirmeleri gerekiyor. Bu bir yıllık sürenin başlangıcı olarak yapının orta hasarlı olduğuna dair raporun kesinleştiği tarih de kabul edilebilir. Binalar güçlendirilmedikleri takdirde bir yıl süre sonunda Afet Yasası gereği ağar hasarlı bina konumuna geliyorlar. Bu binalar ağır hasarlı bina konumuna geldikten sonra artık güçlendirilmeleri de mümkün değil. Bu defa muhtemelen ilgili kurum vatandaşlara tebligat yapacak ve diyecek ki; 'Sizin binanız ağır hasarlı konumundadır, belirli bir gün içerisinde binanızın yıkımını gerçekleştirin.' Yıkılmadığı takdirde kamu, mecburen kendisi yıkacak, yıkım ve taşınma masraflarını da vatandaştan alacak.'
KONUTLARIN BOŞALTILMASI İÇİN YAPTIRIM UYGULANACAK
Orta hasarlı binaların ağır hasarlı binalara dönüşmesi sonucunda en son yaptırım olarak bu yapılardaki yaşam alanlarının tahliye edileceğini belirterek: 'Bina risk arz ediyorsa ki zaten ağır hasarlı konuma geldikten sonra can ve mal güvenliği açısından tehlikeli olduğu anlamına gelecek, idare de bu binaları tahliye etmek zorunda kalacak. Buralarda insanların yaşamaması için bazı caydırıcı tedbirler alacak. Gaz, elektrik, su gibi kesintiler yapılacak. İnsanların buralarda yaşamasını engelleyecek tedbirler alınacak ve çıkılması yönünde baskı oluşturulacak. Bu durumlarda bile çıkmayan olursa zorla tahliye yoluna gidilecek' şeklinde konuştu.
VATANDAŞ GÜÇLENDİRMEYİ TERCİH ETMİYOR
Güçlendirme maliyetleri fazla olduğu için vatandaşların tercih etmediğine dikkat çeken Murat Erdoğan konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü:
'Bizlerdeki orta hasarlı binaların yapı stokuna bakıldığı zaman çoğunun çok yaşlı ve deprem yönetmeliğine uygun yapılmamış binalar olduğunu görüyoruz. Vatandaş da güçlendirme maliyeti yüksek olduğundan ve tam güven vermediği için güçlendirmeyi tercih etmiyor. Bu durumda vatandaşın yapacağı tek şey binasını yıkıp tekrar yapması yani yapıyı kentsel dönüşüm yapısal riskli alana sokup bir müteahhitle anlaşıp binasını yeniden yaptırmasıdır. Bu durumda da arsanın imar durumuna bakılıyor. Yani arsa kat yüksekliği nedir, merkezi bir yerde mi, dükkn çıkıyor mu, daire satılır mı, müteahhit buradan kar edebilir mi vb. durumlar belirleyici oluyor. Eğer alan avantajlı değilse müteahhit bu kez vatandaşa diyor ki burayı yaparım ama belli bir miktar ücret ödeyeceksiniz. Ancak yer avantajlı değilse ve müteahhit ekstra para istiyorsa bu kez de ödeme gücü devreye giriyor. Şimdi kentsel dönüşüm riskli yapılarda 125 bin TL kredi var devletin vereceği ama bankalar bu kredide zorluk çıkarıyor ve vatandaş da nakit bulamayınca bu defa anlaşma olmuyor. Elazığ'da orta hasarlı binaların kentsel dönüşümle yenilenme oranı çok düşük çünkü hepsi kıymetli yer değil. Bu durumda vatandaşın kendi bütçesiyle yapacak parası da yok. Orta hasarlı binaların en büyük çıkmazı da bu…'
MALİYETİ YÜZDE 40'I GEÇEN BİNALAR AĞIR HASARLI SAYILABİLİR
Başka şehirlerdeki örneklere değinen Erdoğan: 'Başka şehirlerde şöyle bir uygulama olmuş, orta hasarlı binalarla ilgili bakanlık yeninden bir raporlama yapmış ve güçlendirme maliyeti yüzde 40'ın üzerinde çıkacak binaları resen ağır hasarlı kabul etmiş. Eğer böyle bir değişiklik olursa o zaman ağır hasara dönüşecek olan bina sahipleri AFAD'dan bir afet konutu talebinde bulunabilir ve şartları tutuyorsa konuta sahip olabilir' dedi.
KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞTAYI YAPILMALI
İnsanların kentsel dönüşüm konusunda bilgi sahibi olmadığını belirten Erdoğan: 'Vatandaş kentsel dönüşümde çok fazla bilgi sahibi değil. Kamu kurumları da bu konuda vatandaşı çok fazla bilgilendiremiyor. İnsanlar haklarını, sürecin nasıl işleyeceğini, nasıl anlaşılacağını bilemiyor. Vatandaşın bu konuda tam anlamıyla bilgilendirilmesi için çaba gösterilmesi gerekiyor. Elazığ'da bir 'kentsel dönüşüm çalıştayı' yapılması gerekiyor Bunun yanı sıra müteahhitlerle ilgili de çözüm üretmek lazım. Onlar da bu işe girerken çok yüksek kr etme gibi bir düşünce taşımamalılar. Normal krlarını tabi ki yapacaklar ancak yüksek kr amacı güdünce bu kez vatandaşın yerine talep olmuyor. Müteahhitler bu konuda birleşirse vatandaş da bir kısım masrafı göze alırsa ve kamu da verilecek olan kira yardımları, alınmaması gereken harçlar ve 125 bin TL'lik kredi konusunda yardımcı olursa kentsel dönüşüm 3-4 yıl içinde bu şehirde biter. Ancak bunlar yerine getirilmezse, süreç bu şekilde devam ederse, kentsel dönüşüm işi 15-20 yıllık uzun bir süreye yayılır. Sakarya depreminde orta hasarlı binaların yıkımı 20 yıla yakın bir süre de tamamlanmış. Eğer kamu vatandaşa bilgilendirme yaparsa vatandaşla müteahhitti bir araya getirirse süreç kısalır' şeklinde konuştu.
KENTSEL DÖNÜŞÜM BİLGİ İLETİŞİM MERKEZİ KURULABİLİR
Sürecin doğru bir şekilde yürütülmesi için kentsel dönüşüm bilgi iletişim merkezlerinin kurulması gerektiğini, bu merkezlerin süreci başından sonuna kadar işletmesi gerektiğini belirten Av. Murat Erdoğan son olarak şu ifadeleri kullandı:
'Devlet aslında depremden sonra birçok iş yaptı, kamu kurumları çalıştı ama en büyük eksiklik vatandaşın sağlıklı bilgi alacağı 'bilgi iletişim merkezlerinin' kurulmayışıydı. Her mahallede veya şehrin üç yerinde uzmanlardan oluşturduğu bu tarz yerler olsaydı vatandaşlar buraya gider gerekli bilgiyi öğrenirdi. Vatandaş bilgiyi tam alamadı, kurumlar eksik bilgilendirme yaptı, insanlar bu süreçte doğru bilgilendirilmedi. Bundan sonraki süreç için kentsel dönüşüm bilgi iletişim merkezi tarzında bir yer kurulabilir. Kentsel dönüşüm adı altında 1- 2 kişiden oluşan bir birim var ama onlar daha ziyade imar çapında vatandaşın yerine bakıyor, 'senin yerin şu kadar kat olur ya da olmaz' şeklinde bilgilendirme yapıyor. Aslında bu alan kentsel dönüşüm işini riskli yapı raporundan başlayıp daha sonra tapu, üçte iki çoğunluk, müteahhitle anlaşmak, yapının yapılması, isknlar yani devlet son ana kadar tamamıyla süreci idare etmek, denetlemek ve işlemesini sağlamak zorundadır.'