Nüktedan Bakan
Sosyal medyada şimdi de 20'li yaşlar challenge modası başladı.
Böylelikle callenge trendlerine bir yenisi daha eklenmiş oldu.
Sosyal medya hesapları üzerinden 20'li yaşlar challenge etiketiyle yapılan paylaşımlardan en çok dikkat çekeni de Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un yaptığı paylaşım oldu.
Modern dünya insanının, batıvari eğlencelerinden biri olan challenge'in bizdeki karşılığı "meydan okuma". Sosyal medyanın gelişmesi ve tam kapanma dönemindeki insanımızın can sıkıntısını giderme çabaları birleşince popüler kültür akımına tutulmamak her babayiğidin harcı değil.
Birçok ünlü-ünsüz, tanınmış-tanınmamış kişi de bu modaya uydu ve 20'li yaşların resimlerini yayınladı.
Yıllara meydan okuma akımına nüktedan bir tavırla yaklaşan Bakan Selçuk "Marlon Brando'nun" fotoğrafını paylaşarak katılınca, eleştiri bombardımanın da hedefi oldu.
Bakan Selçuk, Brando'nun kendi kuşağının çok yakından tanıdığı, sinema tarihinin efsane isimlerinden biri olduğunu ve yaşadığımız şu zorlu günlerde biraz tebessüme hepimizin ihtiyacı olduğunu ve buna binaen bu paylaşımı yaptığını açıkladı.
Ayrıca "eğitimle uğraşan, çocuklarla, öğretmenlerle bir arada olan kişiler olarak içlerindeki çocuğu hep ön plana çıkardıklarını ve küçük bir gülümseme..." olarak devam etti açıklamalarına ancak yaraya tuzu basmıştı bir kez!..
Salgınla birlikte ülkemizde en büyük kayıp ve de sonuçlarının henüz kestirilemeyen en acı bilançosu eğitim camiamız. Süreç uzadıkça uzuyor online eğitimden başka bir alternatif de kalmadı kalmıyor ne yazık ki...
Şüphesiz ki eğitim dünyamız için hepimizin büyük bir ışık olarak baktığımız Bakan Selçuk, yüz yılda bir görülen bir salgının zamanına denk gelmesiyle hem çocuklarımız hem de tüm eğitim efradımız hatta ülkemiz adına büyük bir talihsizlik oldu.
Tamda eğitime atanan “ziya" misali atiyi ışıl ışıl parıldatması beklenirken bugün eski bakanlardan çok da farklı olmadığı gibi ehveni şer (kötünün iyisi) olarak değerlendirmekten öteye gidemiyoruz kendisini.
Süreç kolay değil farkındayız sayın bakanımız ancak ülkemizin kangrene dönmek üzere olan eğitim sistemini iyileştirip; geleceğe köklü ve güçlü adımlarla yürümenin ve bu ülkenin çocuklarını, insanını kaliteli eğitim hayatıyla buluşturmanın en verimli dönemi olamaz mıydı pandemi dönemi? Büyük fırsatlar olarak değerlendirilmesi miydi?
Ülkemizde üniversite mezununu herhangi bir pozisyona yerleştirmekte zorlanan devletimiz pandemi ile birlikte; ucu kaçırılan imkanlarla, tanınan ikinci, üçüncü üniversite eğitimini tamamlayanları nereye, nasıl yerleştirecek acaba... Veyahut da onlara nasıl bir cevap verecek merak ediyoruz doğrusu.
Özellikle de pandemi döneminde neredeyse açıktan ve uzaktan açılmayan tek bölüm olan psikoloji bölümünün "online okunmaz" gerekçesi ile önünü kapattığı iddia edilen bakanlık tam bir yıldır psikoloji derneklerinin online verdiği cüzi ücret ya da reklamlarının yapılması koşuluyla her platformda sertifikasyonları peynir ekmek gibi dağıttıklarını görünce "e hani online okunmuyordu" diyemeden edemiyoruz doğrusu.
Elbette ki gülümsemeye ihtiyacımız var sayın bakanımız. Fakat gülünç durumlara düşürülmeye ve algı oyunlarına hiçbirimizin ihtiyacı yok!..
Biliyoruz kötü bir niyeti yok bakanımızın ancak daha göreve ilk geldiği gün biz "gören" olmaya geldik demelerinin üzerinden bir hayli zaman geçti. Onlar bakan, gerçekleri gören ve acı acı ıstırabını yaşayan bizler olduk yine...
Tam kapanmada biraz mizah, gülmek, hatta kahkaha atmak belki de nüktedanlık kusur değil elbet. Fakat memleketi dert edinmeye azıcık tebessüm de kafi...