NİYE BİRBİRİMİZE TAHAMMÜL EDEMİYORUZ ?
Yazsan bir türlü yazmasan bir türlü, sussan bir türlü
Yazsan bir türlü yazmasan bir türlü, sussan bir türlü.
Sanki herkes çekilmiş köşesine, günü kurtarıyor. Sanki bu ülke bizim değil, başka bir zamanda başka bir ülkenin dramını izliyoruz. Biz 12 Eylül ün döneminin en kara günlerini gördük. Bir şekilde parçası olduk. İnşdigerah 15 Temmuz'u hafif atlatırız da bu günleri, başımızı iki elin arasına alıp bir muhasebe yaparız milletçe derken, yine birbirimizi kemirip duruyoruz.
Rastgele oynarsak faturayı pahalı öderiz diyecem ama, millet olarak o kara günleri unutmuş gibi yine birbirimize saldırıyoruz.
Aziz şehrin aziz insanları, yani azizler diyarı kültür ve medeniyetin başkenti Elazığ niye böyle?
Niye? Bu memleketin haini çok.
Niye?
Niye? her kesimden, her meşrepten insan birbirini kovalayıp birbirinin açığını bulmaya çalışıyor. Niye? Şehrin asıl gündeminden uzak insanlar birbirine iftira ve tuzak kurup çelme takıyor, gününü cömertçe harcıyor.
Niye?
15 Temmuz'da gösterdiğimiz birlik ve beraberliği her gün göstersek, Memleket için projeler üretip dedikodu yerine birbirimize sarılsak. Ne olur.
Niye? hainlik yapıyoruz?
Niye? Arkadaşımızın tanıdığımızın, akrabamızın rızkına tenezzül ediyoruz. Yalan söylüyoruz huzursuz oluyoruz.
Allahııım bu kötülüğün sonu yok mu?
Yok mu? Gecesi gündüzü.
Yok, yok herhalde…
Ya ne olur,15 Temmuz gecesi okunan salalarda olduğu gibi Milletçe sarılalım birbirimize. Ağlayalım gözyaşlarımız birbirine karışsın.
Ne olur. Tek yumruk olalım bir olalım diri olalım. Biliyoruz ki, en sefil hayat bir başkasına bağlı yaşamaktır.
Ne olur kini nefreti bırakalım.
Şehrimizde kardeşlerin birliği ve bütünlüğü değil, gruplar arasında rekabet, ayrımcılık, hatta çatışma ve kavga şeklinde cereyan ediyor uzaktan izliyor bayram ediyoruz.
Niye?
Evet memleketin hain çok diyorsak, en büyük problem birlik ve beraberliğin olmamasıdır.
Peki bu gidişin sonu nereye varır?
Şüphe yok ki hayırlı bir yere varmaz.
Şehrin aydın kesimi olan gazeteciler birbirini yiyiyor. İş adamları birbirini yiyor. Genci yaşlısı, zengini fakiri birbirini yiyiyor.
Niye?
Farklıların iyi niyetli, makul ve satılmamış olanların geniş bir sivil platformda çare aramak için huzuru bozanları bir araya getirmelidir dicem, bu da olmuyor.
Elazığ insanının olabildiğince mutlu ve huzurlu yaşayabilecekleri şartları oluşturmaya mecbur olan gazeteciler birbirini yiyiyor. Küfürler iftiralar havada kol geziyor.
Peki böyle bir şehirde (düzende) dinin bize emir ettiği birlik ve beraberlik vazifesi nasıl ifa edilecek?
Çok zor… iyi hadi devam edelim.
İç savaş çığırtkanlığı yapanların ekmeğine yağ sürelim. Ülkemizin derdini unutup kendi nefsimizle hareket edelim.
Öyle ise bizim hainlerden ne farkımız var. Onlar 15 Temmuz 'da ihanet etti. Bizde dedikodu ile günümüzü geçirip hainlerin ekmeğine yağ sürdük.
Evet sonuç olarak ülkemiz zor günlerden geçerken, bu ülke bizden hizmet beklerken, birbirimizi daha fazla tahammül etmemiz gerekirken, gelecek kaygısı ile sabır ve sebatla daha yapıcı olmamız gerekir diye düşünüyorum.
Selam ve Dua ile.
Sanki herkes çekilmiş köşesine, günü kurtarıyor. Sanki bu ülke bizim değil, başka bir zamanda başka bir ülkenin dramını izliyoruz. Biz 12 Eylül ün döneminin en kara günlerini gördük. Bir şekilde parçası olduk. İnşdigerah 15 Temmuz'u hafif atlatırız da bu günleri, başımızı iki elin arasına alıp bir muhasebe yaparız milletçe derken, yine birbirimizi kemirip duruyoruz.
Rastgele oynarsak faturayı pahalı öderiz diyecem ama, millet olarak o kara günleri unutmuş gibi yine birbirimize saldırıyoruz.
Aziz şehrin aziz insanları, yani azizler diyarı kültür ve medeniyetin başkenti Elazığ niye böyle?
Niye? Bu memleketin haini çok.
Niye?
Niye? her kesimden, her meşrepten insan birbirini kovalayıp birbirinin açığını bulmaya çalışıyor. Niye? Şehrin asıl gündeminden uzak insanlar birbirine iftira ve tuzak kurup çelme takıyor, gününü cömertçe harcıyor.
Niye?
15 Temmuz'da gösterdiğimiz birlik ve beraberliği her gün göstersek, Memleket için projeler üretip dedikodu yerine birbirimize sarılsak. Ne olur.
Niye? hainlik yapıyoruz?
Niye? Arkadaşımızın tanıdığımızın, akrabamızın rızkına tenezzül ediyoruz. Yalan söylüyoruz huzursuz oluyoruz.
Allahııım bu kötülüğün sonu yok mu?
Yok mu? Gecesi gündüzü.
Yok, yok herhalde…
Ya ne olur,15 Temmuz gecesi okunan salalarda olduğu gibi Milletçe sarılalım birbirimize. Ağlayalım gözyaşlarımız birbirine karışsın.
Ne olur. Tek yumruk olalım bir olalım diri olalım. Biliyoruz ki, en sefil hayat bir başkasına bağlı yaşamaktır.
Ne olur kini nefreti bırakalım.
Şehrimizde kardeşlerin birliği ve bütünlüğü değil, gruplar arasında rekabet, ayrımcılık, hatta çatışma ve kavga şeklinde cereyan ediyor uzaktan izliyor bayram ediyoruz.
Niye?
Evet memleketin hain çok diyorsak, en büyük problem birlik ve beraberliğin olmamasıdır.
Peki bu gidişin sonu nereye varır?
Şüphe yok ki hayırlı bir yere varmaz.
Şehrin aydın kesimi olan gazeteciler birbirini yiyiyor. İş adamları birbirini yiyor. Genci yaşlısı, zengini fakiri birbirini yiyiyor.
Niye?
Farklıların iyi niyetli, makul ve satılmamış olanların geniş bir sivil platformda çare aramak için huzuru bozanları bir araya getirmelidir dicem, bu da olmuyor.
Elazığ insanının olabildiğince mutlu ve huzurlu yaşayabilecekleri şartları oluşturmaya mecbur olan gazeteciler birbirini yiyiyor. Küfürler iftiralar havada kol geziyor.
Peki böyle bir şehirde (düzende) dinin bize emir ettiği birlik ve beraberlik vazifesi nasıl ifa edilecek?
Çok zor… iyi hadi devam edelim.
İç savaş çığırtkanlığı yapanların ekmeğine yağ sürelim. Ülkemizin derdini unutup kendi nefsimizle hareket edelim.
Öyle ise bizim hainlerden ne farkımız var. Onlar 15 Temmuz 'da ihanet etti. Bizde dedikodu ile günümüzü geçirip hainlerin ekmeğine yağ sürdük.
Evet sonuç olarak ülkemiz zor günlerden geçerken, bu ülke bizden hizmet beklerken, birbirimizi daha fazla tahammül etmemiz gerekirken, gelecek kaygısı ile sabır ve sebatla daha yapıcı olmamız gerekir diye düşünüyorum.
Selam ve Dua ile.