NEHİR AKMAYA DEVAM EDİYOR
Çalışma arkadaşı Sigmund Freud kadar tanınmış olmasa da, psikoloji alanında çok önemli bir şahsiyettir Carl Gustav Jung
Çalışma arkadaşı Sigmund Freud kadar tanınmış olmasa da, psikoloji alanında çok önemli bir şahsiyettir Carl Gustav Jung. Analitik Psikolojisinin kurucusu kabul edilir... Konumuza girizgh teşkil etmesi açısından şimdilik veciz bir sözünü paylaşmakla yetiniyorum. Gustav Jung Şöyle diyor…
'Günümüzde bizi tehdit eden tehlikenin doğadan gelmediğini, insan ve kitle ruhundan kaynaklandığını apaçık görüyoruz. Tehlike, insanın ruhundan kopmuş olmasında.'
*****
Dünyaca ünlü İngiliz tarihçi ve yazar Paul Johnson, 'Dünyanın Yok Edicileri' başlıklı makalesinde çarpıcı tespitlerde bulunuyor.
Dünya, genel bir savaşın olmadığı, tarihteki en uzun dönemi yaşıyor ona göre…
1945'ten bu yana büyük devletlerarasında bir çatışma yaşanmadığından, neredeyse üççeyrek yüzyıldır kırılganda olsa barışın muhafaza edildiğinden bahsediyor…
'Büyük savaşlar muhteşem katillerdir' sözünü, sayısal değerlerle gözler önüne seriyor. Birinci dünya savaşı sırasında 8,5 milyon insan öldürülüyor. Bu büyük yıkımın geride bıraktığı yaralılar ve maluller hariç tutuluyor… Öldürülenlerin ülkelere göre dağılımı ise şu şekilde; Almanya 1, 8 milyon, Rusya 1,7 milyon, Fransa 1,4 milyon, Britanya 1 milyon, İtalya 650 bin, Türkiye 325 bin, ABD 116 bin insan…
Konu arasında ilginç bir saptamada bulunuyor yazar... 1918-1919 'da dünyayı kasıp kavuran grip salgınının, Birinci Dünya Savaşı'nın iki katı kayba neden olduğu melankolik gerçeği hatırlatıyor… 'O dönem itibarıyla bir nesil uzaklıkta bulunan penisilin benzeri 'mucize' ilaçlar mevcut olsaydı, bu insanların çoğu hayatını yitirmezdi.' diyerek, insan için zamanın, meknın ve şartların önemini vurguluyor…
İkinci dünya Savaşı'nda ise durum çok daha vahim…
Yitip giden insanların sayısı 20 milyonun üzerinde… Hitler, Holokost'ta sadece 6 milyondan fazla Yahudi'yi değil aynı zamanda daha fazla sayıda Polonyalı, Slav ve Rus'u da yok ediyor. Stalin, 20 milyondan fazla insanın ölüm emrini veriyor.
Kamboçyalı kitle katili Pol Pot soykırım listesinin en tepesinde yer alıyor. Ülkesinin toplam nüfusunun üçte birini katlediyor. Mao Zedong, Çin devlet başkanlığı sırasında infazlar, açlık ve sosyal mühendislik yoluyla 70 milyondan fazla vatandaşını katletmeyi beceriyor. Bu katliamla, iki dünya savaşının toplamının iki katından fazla insanın ölümüne neden oluyor.
Yazar, makalesini şu cümleyle noktalıyor. 'Bu korkunç şiddetlere ve zulümlere rağmen dünyanın nüfusu artmaya devam ediyor.'
*****
'Şiddet sadece bir başkasını öldürmek değildir.' diyor Sakdigerı Mustafa. 'Bir keskin söz kullandığımızda, bir kişiyi dikkate almayan, küçümseyen bir davranış sergilediğimizde, korkuyu htiğimiz için itaat ettiğimizde bunlar da şiddettir.'
'Kendini inancınla, milliyetinle, geleneğinle başkalarından ayırırsan şiddeti beslemiş olursun. Şiddeti anlama yolunda olan bir kişi, herhangi bir ülkeye, bir dine, bir politik partiye ya da sisteme ait hmez kendini… İnsanlığın tümüne ilgi duyar… İnsanlığa…'
*****
Bir sufi hikyesidir…
Nehrin iki yakasında bulunan ülkenin krdigerarı, hırslarına kapılıyor… Kendi sınırlarına dhil etmek sevdasıyla nehri… Savaşa tutuşuyorlar… Öyle çetin geçiyor ki aralarındaki savaş, sınırlarından geçen nehir kana boyanıyor, on binlerce insan ölüyor, ülkeler ortadan kalkıyor… Tarih oluyor… Üzerinden yüzyıllar geçse de bu savaşın… Uğruna ölse de binlerce insan…
Nehir akmaya devam ediyor…
'Günümüzde bizi tehdit eden tehlikenin doğadan gelmediğini, insan ve kitle ruhundan kaynaklandığını apaçık görüyoruz. Tehlike, insanın ruhundan kopmuş olmasında.'
*****
Dünyaca ünlü İngiliz tarihçi ve yazar Paul Johnson, 'Dünyanın Yok Edicileri' başlıklı makalesinde çarpıcı tespitlerde bulunuyor.
Dünya, genel bir savaşın olmadığı, tarihteki en uzun dönemi yaşıyor ona göre…
1945'ten bu yana büyük devletlerarasında bir çatışma yaşanmadığından, neredeyse üççeyrek yüzyıldır kırılganda olsa barışın muhafaza edildiğinden bahsediyor…
'Büyük savaşlar muhteşem katillerdir' sözünü, sayısal değerlerle gözler önüne seriyor. Birinci dünya savaşı sırasında 8,5 milyon insan öldürülüyor. Bu büyük yıkımın geride bıraktığı yaralılar ve maluller hariç tutuluyor… Öldürülenlerin ülkelere göre dağılımı ise şu şekilde; Almanya 1, 8 milyon, Rusya 1,7 milyon, Fransa 1,4 milyon, Britanya 1 milyon, İtalya 650 bin, Türkiye 325 bin, ABD 116 bin insan…
Konu arasında ilginç bir saptamada bulunuyor yazar... 1918-1919 'da dünyayı kasıp kavuran grip salgınının, Birinci Dünya Savaşı'nın iki katı kayba neden olduğu melankolik gerçeği hatırlatıyor… 'O dönem itibarıyla bir nesil uzaklıkta bulunan penisilin benzeri 'mucize' ilaçlar mevcut olsaydı, bu insanların çoğu hayatını yitirmezdi.' diyerek, insan için zamanın, meknın ve şartların önemini vurguluyor…
İkinci dünya Savaşı'nda ise durum çok daha vahim…
Yitip giden insanların sayısı 20 milyonun üzerinde… Hitler, Holokost'ta sadece 6 milyondan fazla Yahudi'yi değil aynı zamanda daha fazla sayıda Polonyalı, Slav ve Rus'u da yok ediyor. Stalin, 20 milyondan fazla insanın ölüm emrini veriyor.
Kamboçyalı kitle katili Pol Pot soykırım listesinin en tepesinde yer alıyor. Ülkesinin toplam nüfusunun üçte birini katlediyor. Mao Zedong, Çin devlet başkanlığı sırasında infazlar, açlık ve sosyal mühendislik yoluyla 70 milyondan fazla vatandaşını katletmeyi beceriyor. Bu katliamla, iki dünya savaşının toplamının iki katından fazla insanın ölümüne neden oluyor.
Yazar, makalesini şu cümleyle noktalıyor. 'Bu korkunç şiddetlere ve zulümlere rağmen dünyanın nüfusu artmaya devam ediyor.'
*****
'Şiddet sadece bir başkasını öldürmek değildir.' diyor Sakdigerı Mustafa. 'Bir keskin söz kullandığımızda, bir kişiyi dikkate almayan, küçümseyen bir davranış sergilediğimizde, korkuyu htiğimiz için itaat ettiğimizde bunlar da şiddettir.'
'Kendini inancınla, milliyetinle, geleneğinle başkalarından ayırırsan şiddeti beslemiş olursun. Şiddeti anlama yolunda olan bir kişi, herhangi bir ülkeye, bir dine, bir politik partiye ya da sisteme ait hmez kendini… İnsanlığın tümüne ilgi duyar… İnsanlığa…'
*****
Bir sufi hikyesidir…
Nehrin iki yakasında bulunan ülkenin krdigerarı, hırslarına kapılıyor… Kendi sınırlarına dhil etmek sevdasıyla nehri… Savaşa tutuşuyorlar… Öyle çetin geçiyor ki aralarındaki savaş, sınırlarından geçen nehir kana boyanıyor, on binlerce insan ölüyor, ülkeler ortadan kalkıyor… Tarih oluyor… Üzerinden yüzyıllar geçse de bu savaşın… Uğruna ölse de binlerce insan…
Nehir akmaya devam ediyor…