'Ne Vicdana Ne de Dine Sığar'
Mahalle Sakinlerinden yaklaşık 200 hak sahibi kuraya tabi tutulmadığı halde Rüstempaşa'dan hak sahip olanlara Sürsürü'den konut verildiği, birçok vatandaşın ev ve işyerlerinin gerçek değerinden çok aşağı bir bedelle TOKİ tarafından alınıp birilerine peşkeş çekildiğini iddia eden Sürsürü Mahallesi Muhtarı Ergün Gül, bunun ne insafa ne vicdana ne de dine sığdığını dile getirdi.
Ömer Enes Yılar-Kağan İnal/24 Ocak tarihinde yaşanan depremin ardından çalışmalara başlayan TOKİ, AFAD ve Çevre-Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na bağlı ilimizdeki yerel kamu kurumları, haksız ve yanlış uygulamalarla gündemden düşmüyor ve sık sık vatandaşların tepkisine muhatap olmaya devam ediyor.
SÜRSÜRÜ'DE HAK GASPI MI?
Uğradıkları mağduriyetleri ve hak gasplarını dile getiren ve seslerini yetkililere duyurmaya çalışan depremzede Sürsürü Mahallesi sakinleri, sorunlarını bir kez daha basın önünde ifade ettiler.
“TOKİ, EV VE İŞYERLERİNİ DEĞERİNİN ALTINDA ALDI”
24 Ocak 2020 yılında meydana gelen depremin ardından Sürsürü Mahallesi'nde evleri ve iş yerleri kentsel dönüşüm kapsamında yıkılan vatandaşlar, evlerinin ve iş yerlerinin değerinin çok altında TOKİ tarafından alındığını belirterek, mahalle muhtarlığı önünden yetkililere seslendi. Sürsürü Mahalle Muhtarı Ergün Gül, vatandaşın taleplerine kulak verilmesi gerektiğini söyledi.
“SORUNLAR YARGIYA TAŞINACAK”
Vatandaşın yaşadığı haksızlık ve hak kayıplarının telafisi için konunun yargıya taşınacağını vurgulayan Muhtar Gül, “Mümkünse devlet büyüklerimden, valimden, belediye başkanımdan sorunlarımıza duyarlılık göstermelerini bekliyoruz. İnşallah mağdur olan hemşerilerimizin sesini duyarlar ve sorunları çözerler” dedi.
“RÜSTEMPAŞA'DAKİ HAK SAHİBİNE SÜRSÜRÜ'DEN EV VERİLDİ”
Evleri Sürsürü'de olduğu halde kuraya tabi tutulmayan 150-200 civarında mahalle sakini bulunmasına rağmen, Rüstempaşa Mahallesindeki hak sahibi vatandaşlara Sürsürü'den ev verilmesinin büyük bir haksızlık olduğunu dile getiren Muhtar Gül, “Bu insanların malını gasp edip birilerine peşkeş çekmenin hiçbir anlamı yok. Yapılanlar ne vicdana sığar ne dine sığar ne de mezhebe sığar” dedi.
ERDOĞAN: “FİYATLAR GÜNCELLENMELİ”
Mahalle sakinlerinin yaşadığı hak kaybı ve sorunları dile getiren hak sahiplerinin avukatı Murat Erdoğan, ev ve iş yerleri için belirlenen fiyatların güncel ve reel değerlerin çok altında olduğunu, belirlenen fiyatların güncellenmesi gerektiğini ve halkın yaşadığı sorunların hukuka uygun bir şekilde çözülmediğini, bu sebeple yasal olarak hak arayışlarının devam edeceğini ifade etti.
YANLIŞIN FATURASI DEVLETE ÇIKIYOR
24 Ocak depreminden sonra hak kaybı yaşadığı iddiasıyla yargıya başvuran depremzedeler, mahkeme kararıyla da hak kaybı yaşadıklarının tescil edildiğini ve devletin, olaylarda kusuru bulunan kamu kurumunu tazminat ödemeye mahkum ettiğini dile getiren uzmanlar, kurumların ve bu kurumlarda görev yapan bazı bürokratların yanlışları, kusurları ve ilgisizlikleri sebebiyle devletin milyonlarca zarara uğratıldığını ifade ediyorlar.
TAZMİNAT, İLGİLİSİNE RÜCU ETMELİ
Bazı bürokrat ve memurların yaptıkları hatalar ve yanlış uygulamalar ile devletin gereksiz yere ciddi oranda tazminat ödediğini dile getiren uzmanlar, devletin bu zararının, bu olaya sebep olan memur ve yöneticiden tahsil ve tazmin etmesi için rücu davaları açması gerektiğini, bu yapılırsa kamu görevlilerinin iş, işlem ve kararlarında daha hassas ve hakkaniyetli davranacaklarını ifade ediyorlar.
YARGI, MAĞDURUN YANINDA
Bugüne kadar açılan hak kaybı davalarında verilen yargı kararlarının mağdurdan dolayısıyla vatandaştan yana ve vatandaşın lehine sonuçlandığını dile getiren uzmanlar, bazı yetkililerin “Biz böyle takdir ettik, beğenmiyorsanız mahkemeye verin ve gerçek değerini alın” gibi bir rahatlık ve sorumsuzluk içinde hareket etiklerini, bunun faturasının ise faizi ile birlikte devletin bütçesine dolayısıyla tüm vatandaşlara çıkarıldığını dile getiriyorlar.
Bu tür olayların yaşanmaması için kamunun rücu davaları açarak, oluşan tazminatı ilgili memur ve bürokratlardan tahsil edilmesi gerektiğini ifade eden uzmanlar, bu yapılmadığı takdirde Van örneğinde olduğu gibi her hak sahibinin yargıya giderek tazminatlar kazanacağını ve bunun da kamu bütçesinden karşılandığı için ülkede yaşayan her bir vatandaşın sırtına yükleneceğini dile getiriyorlar.