'Ne kadar acıyor yüreğim'
Narin'in vahşice katledilmesi sonrası kamuoyunda oluşan infialin derece şiddeti her gün daha da artıyor.
Soruşturma kapsamında alınan ifadelerinden hemen her saat yeni ve kahredici bir bilgiye daha ulaşılıyor.
Narin olayı ilk değildi sanırız son da olmayacak. Toplumsal savrulmalar ve bunun bedelini masum insanların ödemesi karşısında hemen hepimiz suçluyuz. Zira her birimiz bu toplumu oluşturan bireyleriz. Gördüğümüz yanlışlara ve haksızlıklara karşı gelmek ve onu düzletmek amacıyla hangi görevi yerine getirdik ki.
Bugün işin kolayına kaçıp cani ruhluları ve bu vahşeti işleyenleri lanetliyoruz ama benzer bir olayın yakın çevremizde gerçekleşmeme garantisini kim verebilir ki…
Narin'i katleden, katledilmesine giden yolu iyi niyet taşlarıyla döşeyen, arama çalışmalarına katıldığı halde bildiklerini saklayan onlarca suç ortağı gibi bizler de toplumda yanlış giden her bir olumsuzluktan sorumluyuz.
Fert olarak belki yaptırım gücümüz yok ama değerler eğitimi sırf okullardaki ilan tahtasında ve bir konferansla kalmamalı.
Cami kürsüleri sadece ibadet merkezli değil, toplumsal konulara ve hayatın kendisine de ışık tutmalı.
Dizilerin aileyi hedef alan tahrip gücü yüksek konulardan uzak durması daha da ötesi bu tür dizileri zevkle ve çokça izleyip reyting şampiyonu yapan da biz değil miyiz? Hangi evimizde günde yarım saat kitap okunuyor ve günün kritiği yapılıyor.
Yoksa daha birçok kereler HiraiZerdüş'ün şarkısında dile getirdiği gibi yüreğimiz hep yanmaya devam eder.
Biz ve bugünleri ne güzel anlatıyor değil mi şarkı sözleri:
“Ne kadar ne kadar acıyor yüreğim
Ne kadar acıyor bedenim
Böyle daha ne kadar dayanabilirim
Ne kadar ne kadar yanıyor yüreğim
Ne kadar yanıyor bedenim
Böyle daha ne kadar dayanabilirim
Gözlerim kanlanmış
Odalar kararmış
Bu zalim hain dünya yüreğimi dağlamış”