MİLLETİN AYARINA GÜVENİN
Anadolu insanı ne aziz ne de ferasetli değil mi?
Zorda ve darda kalan insanlara attığı yardım elini ülkesi ve milleti içinde anında yapma refleksiyle donatılmış bir
Anadolu insanı ne aziz ne de ferasetli değil mi?
Zorda ve darda kalan insanlara attığı yardım elini ülkesi ve milleti içinde anında yapma refleksiyle donatılmış bir millet. Birinin yardıma ihtiyacı olduğunu duymayagörsün, bir eli kanda bile olsa yardım için bir an bile durmaz hemen koşar.
Aynı duyarlılığı ve hassasiyeti ülkesi ve halkı için de yapmıştır. Ülkemiz ne zaman sıkıntıya düşse milletimiz ne zaman darda kalsa hemen harekete geçer ve üzerine ne düşüyorsa yapar. Bu böyledir ama bunun tersi de söz konusudur. Yanlış gördüğü anda da hemen tepkisini verir. İçine atmaz ve saklamaz. Bunu yanlış yaptın der ve ilk soruda biletini keser.
Kurtuluş savaşında ülkenin selametinin tehlikede olduğu bilgisi ulaştığı an, ilde, ilçede ve köylerde eli silah tutan veya tutmayan ama yüreği ülke sevdasıyla dolu insanların organize olup milis güçleri kurdukları gibi, tek parti iktidarında özellikle inançlara yapılan baskılardan usanan halkın 1950'de CHP zihniyetine tokat vurup ezici bir çoğunlukla Demokrat Parti'yi işbaşına getirmesi gibi..
7 Haziran seçimleri de 1 Kasım seçimleri Anadolu insanının bu özelliğini bir kez daha gözler önüne serdi. 7 Haziranda yanlışlıklarını gördüğü Ak partiye sarı kartını gösterip umut bağladığı diğer partilere yöneldi. Ancak 7 Hazirandan sonra ortaya çıkan tablo ve bu tablo karşısında muhalefetin tavrını da görünce bu kez sarı kartın yönünü muhalefete çevirdi ve Ak Parti'ye 'hatalarını düzelt ve bu ülkeyi istikrarla yönet' dedi.
Tarih ve son 5 ay gösterdi ki en büyük hakem millet. Siyasi analistler, anketçiler, stratejisiler halt etmiş milletin yanında. 1 Kasım sonuçlarını öngörmeyen tüm bu kesimler bir kez daha halkın karşısında çuvdigeradılar. Onlar 1 Kasım öncesinde günlerce ekranlarda ahkm kestiler. Yok, şundan dolayı böyle olacak, yok şu yerinde sayacak, yok o daha da yükselecek, yok koalisyonlar o kadar da kötü değil teraneleri ve daha birçok herzeler.
Peki, Karadenizli temel uşağın dediğii gibi noldi. Noldi o kadar afelli cümlelere ahkm kesmelere. Noldi onca tahmin ve anketlere. Millet onlara dedi ki, 'siz kim olaysunuz uşaklar. Bizim terazimiz vicdan ve akıl üzerinedir. Biz sisin gibi çok felsefe bilmeyiz ama ferasetimiz vardır. Biz sizin kadar okumamışıdır ama arifliğimiz vardır. Sizin kadar profesör değiliz ama biz ülkemizi sizden daha çok sever ve daha çok fedakrlık ederiz. Belki bizim iki arabamız, ayda bir restoranda yemek partilerimiz, yılda 20 gün güneyde tatiliz yok ama bizler, küçük tüpte yemek yapar ama ülkemizin kuyusunu kazanlara asla geçit vermeyiz ve biz 'bitti' demeden asla bu şarkı bitmez'
Zorda ve darda kalan insanlara attığı yardım elini ülkesi ve milleti içinde anında yapma refleksiyle donatılmış bir millet. Birinin yardıma ihtiyacı olduğunu duymayagörsün, bir eli kanda bile olsa yardım için bir an bile durmaz hemen koşar.
Aynı duyarlılığı ve hassasiyeti ülkesi ve halkı için de yapmıştır. Ülkemiz ne zaman sıkıntıya düşse milletimiz ne zaman darda kalsa hemen harekete geçer ve üzerine ne düşüyorsa yapar. Bu böyledir ama bunun tersi de söz konusudur. Yanlış gördüğü anda da hemen tepkisini verir. İçine atmaz ve saklamaz. Bunu yanlış yaptın der ve ilk soruda biletini keser.
Kurtuluş savaşında ülkenin selametinin tehlikede olduğu bilgisi ulaştığı an, ilde, ilçede ve köylerde eli silah tutan veya tutmayan ama yüreği ülke sevdasıyla dolu insanların organize olup milis güçleri kurdukları gibi, tek parti iktidarında özellikle inançlara yapılan baskılardan usanan halkın 1950'de CHP zihniyetine tokat vurup ezici bir çoğunlukla Demokrat Parti'yi işbaşına getirmesi gibi..
7 Haziran seçimleri de 1 Kasım seçimleri Anadolu insanının bu özelliğini bir kez daha gözler önüne serdi. 7 Haziranda yanlışlıklarını gördüğü Ak partiye sarı kartını gösterip umut bağladığı diğer partilere yöneldi. Ancak 7 Hazirandan sonra ortaya çıkan tablo ve bu tablo karşısında muhalefetin tavrını da görünce bu kez sarı kartın yönünü muhalefete çevirdi ve Ak Parti'ye 'hatalarını düzelt ve bu ülkeyi istikrarla yönet' dedi.
Tarih ve son 5 ay gösterdi ki en büyük hakem millet. Siyasi analistler, anketçiler, stratejisiler halt etmiş milletin yanında. 1 Kasım sonuçlarını öngörmeyen tüm bu kesimler bir kez daha halkın karşısında çuvdigeradılar. Onlar 1 Kasım öncesinde günlerce ekranlarda ahkm kestiler. Yok, şundan dolayı böyle olacak, yok şu yerinde sayacak, yok o daha da yükselecek, yok koalisyonlar o kadar da kötü değil teraneleri ve daha birçok herzeler.
Peki, Karadenizli temel uşağın dediğii gibi noldi. Noldi o kadar afelli cümlelere ahkm kesmelere. Noldi onca tahmin ve anketlere. Millet onlara dedi ki, 'siz kim olaysunuz uşaklar. Bizim terazimiz vicdan ve akıl üzerinedir. Biz sisin gibi çok felsefe bilmeyiz ama ferasetimiz vardır. Biz sizin kadar okumamışıdır ama arifliğimiz vardır. Sizin kadar profesör değiliz ama biz ülkemizi sizden daha çok sever ve daha çok fedakrlık ederiz. Belki bizim iki arabamız, ayda bir restoranda yemek partilerimiz, yılda 20 gün güneyde tatiliz yok ama bizler, küçük tüpte yemek yapar ama ülkemizin kuyusunu kazanlara asla geçit vermeyiz ve biz 'bitti' demeden asla bu şarkı bitmez'