Meme Kanseri Riskini Artıran Yeni Bir Etken Saptandı

Ev ve işyerinde hava kirliliğine maruz kalan kadınların meme kanserine yakalanma riski daha yüksek çıktı.

Avrupa Tıbbi Onkoloji Derneği (ESMO) 2023 Kongresi'nde sunulan çalışmaya göre evde ve iş yerinde ince partikül (P.M 2.5, çapı 2.5 µm olan partikül madde) hava kirliliğine uzun süreli maruziyetle meme kanseri riski arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki var. Çalışmada meme kanseri olan 2 bin 419 kadının ev ve iş yerindeki kirlilik maruziyeti, meme kanseri olmayan 2 bin 984 kadınla karşılaştırıldı. İnce partikül hava kirliliğine maruz kalma düzeyinin her 10 µg/m³ artışında meme kanseri riskinin yüzde 28 oranında arttığı saptandı. Bu durum Avrupa'nın kırsal ve kentsel bölgelerinde tipik olarak görülen PM2.5 partikül konsantrasyonundaki farka yaklaşık olarak eşdeğer.

Aynı araştırmada büyük partikül hava kirliliğine (PM10 ve azot dioksit) yüksek düzeyde maruz kalan kadınlarda ise meme kanseri riskinde daha küçük artışlar kaydedildi. Bu hava kirliliğinin farklı boyutlarındaki partiküllerinin (PM2.5 ve PM10) ve azot dioksit (NO2) gibi gazların, meme kanseri riski üzerinde farklı etkiler yaptığını gösteriyor.

Türkiye'de yeterince ölçülmüyor

Uluslararası kanser Araştırmaları Ajansı'na göre hava kirliliği birinci grup kanserojenler içinde yer alıyor. Kirli toz partikülleri hava kirliliği oluşturmak için 2 bin 500 km uzağa kadar etki edebiliyor.

Hava kirliliği ayrıca akciğer kanserine bağlı bütün ölümlerin ve hastalıkların yüzde 25'inden sorumlu tutuluyor. Dış ortam hava kirliliğine bağlı ölümlerin en az yüzde 14'ü akciğer kanserinden.

En tehlikeli hava kirleticilerinden sayılan ve ‘görünmez katil' olarak isimlendirilen partikül madde PM2.5, Türkiye'de yeterince ölçülmüyor. Hala ulusal sınır değerimiz de yok. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın toplam 365 hava kalitesi izleme istasyonunun sadece yüzde 35'inde PM2.5 izleniyor. PM2.5 içeriğinde ağır metaller, polisiklik aromatik hidrokarbonlar, yanmamış veya yetersiz yanan yakıt gazları, kükürt ve nitrik bileşikleri var.

Kanıtlar güçlü

Hava kirliliğinin meme dokusuna değiştirebileceğinin daha önce gösterildiğini belirten Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, söz konusu küçük partiküllerin de akciğerlere ulaşarak ve kan dolaşımına girerek meme ve diğer dokulara kadar ulaşabildiklerini söyledi.

Bu partiküllerin kanseri tetikleme potansiyelinin büyük endişe kaynağı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Özdoğan, şöyle devam etti: “Hava kirliliği partiküllerinin meme tümörlerinin agresifliğini ve ilerlemesini nasıl etkilediğini araştıracak laboratuvar çalışmalarının acilen yapılması gerekiyor. PM2.5 partikül maruziyeti ve kanser arasındaki bağlantıyı gösteren güçlü kanıtlar artık var. Hava içindeki PM2.5 partiküllerini Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) önerdiği seviyelere düşürmek, meme kanseri de dahil çeşitli tümör tipleriyle ilişkisi göz önünde bulundurulduğunda hayati öneme sahip.”

Her yıl yaklaşık 2.1 milyon kişiye meme kanseri tanısı konuyor. Yaklaşık 617 bin kişi bu kanser nedeniyle ölüyor. Türkiye'de yılda yaklaşık 22 bin 500 kişi meme kanseri tanısı alıyor, yaklaşık 5 bin 500 kişi de bu nedenle vefat ediyor.

Belli bir tür kansere yakalanma olasılığını arttıran her şeyin risk faktörü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, şunları söyledi: “Farklı risk faktörleri var. Risk faktörü taşıyan ve meme kanserine yakalanan bir kadında, bunların ne kadar katkıda bulunduğunu bilmek zor. Kişinin yaşı veya ırkı gibi bazı faktörler değiştirilemez. Kansere neden olabilecek diğer faktörler çevresel. Ayrıca sigara ve içki kullanımı, beslenme şekli gibi kişisel davranış biçimlerine bağlı. Yaşlanma veya yaşam şekli gibi bazı faktörler, meme kanseri riskini zaman içinde değiştirebilir.”

Tepeden tırnağa zarar veriyor!

DSÖ hava kirliliğine yol açan kirleticilerin güvenilir bir sınır değeri olmadığını belirtiyor. Yani her konsantrasyonda sağlığa zararlı. Yılda ortalama 9 milyon insanın ölümünden hava kirliliği sorumlu. Başka bir deyişle her altı ölümden birinin sebebi kirlilik. Hava kirliliği dendiğinde daha çok dış ortamınkini anlıyoruz. Ancak yaşamımızın büyük bölümünün geçtiği ev ve iş, okul, AVM gibi kapalı ortamların havası da kirli ve hastalıklar için uygun zemin hazırlıyor.

Yıllık PM2.5 konsantrasyonundaki 10 µg/m3'lük artış yetişkinler arasındaki genel ölüm oranını yüzde 6 artırıyor. Hava kirliliği (bilhassa PM2.5 partikülleri), solunum yoluyla derin akciğerlere kadar ulaşabilir ve oradan kan dolaşımına geçebilir. Bu nedenle, insan sağlığı üzerinde ciddi etkiler yapabilir. Solunum, kalp-damar sistemi ve sinir sistemi başta olmak üzere insan vücudundaki tüm sistemleri etkiliyor. Dünyada en çok ölüme yol açan kanserlere, iskemik kalp hastalıklarına ve inmeye neden oluyor. Ayrıca sistemik etkileri nedeniyle insülin direnci ve diyabete yol açıyor. Uzun süreli maruziyetin uyku apnesine de neden olduğuna dair araştırmalar yayınlanıyor. Alzheimer gelişimine de katkısı var.

İnsan saçından 30 kat daha ince

PM2.5 partikülleri insan saçının çapından yaklaşık 30 kat daha ince. PM2.5 kirliliğine neden olan başlıca kaynaklar şunlar:

*Fosil yakıtların yanması: Motorlu taşıtlar, kömür veya doğalgaz gibi fosil yakıtların enerji santrallerinde yanması,

*Evsel ısıtma: Kömür, odun veya doğalgaz kullanılarak yapılan evsel ısıtma,

*Sanayi faaliyetleri: Üretim süreçlerinde ortaya çıkan emisyonlar,

*İnşaat alanları: İnşaat ve yıkım işlemleri sırasında ortaya çıkan toz,

*Tarım faaliyetleri: Tarım arazilerinden kalkan toz, gübreleme ve tarım ilaçları kullanımı,

*Doğal Kaynaklar: Volkanik faaliyetler ve orman yangınları gibi doğal olaylar, çöllerden esen rüzgarlarla taşınan toz,

*Ev içi kaynaklar: Tütün dumanı, yemek pişirme, mum veya odun yakma gibi ev içi faaliyetler.

Bakmadan Geçme