Mavi-Kırmızı Uyumu
Geçtiğimiz günlerde hepsi aynı ayar ve aynı kumaştan insanların bir birbirlerini mıknatıs gibi çektiklerinden söz etmiştik. Bu tespitimizi haklı çıkartacak o kadar örnek, o kadar söz cümbüşü ve o kadar anlamsız ve içi boş etkinlik yapılıyor ki.
Demek ki çekiyor meziyet ve huy. Ama o kadar uyumlu o kadar mutlular ki birbirlerinin yanında.
Bunların en önemli ortak özellikleri topluma asla bir faydaları olmamalarına karşın tam tersi yük olmalarıdır. Ve yine bunların en önemli özeliklerinden biri de tüm toplumun ittifak ettiği bu gerçeğe rağmen kendilerini toplumun tek düşünen, tek üreten ve alternatifi olmayan özel insanlar sanmalarıdır. Adamların kerameti kendinden menkul ya…
Hiç birinin toplumlara ve kurumlara yük olmaktan başka bir meziyet ve özelliği yoktur. Ve yine aynı kumaşın getirdiği özellik sonucu hak etmedikleri halde elde ettikleri makamlarda bir başarısı yoktur. İri kalıp ve gövdeleriyle görüntü vermekten başka bir meziyetleri de bulunmamaktadır.
Hele biri var ki içlerinde, kendi ailesi ve yakınlarının bile “Batırılacak ve iflas ettirilecek bir kurum varsa verin ve çöküşü izleyin” dedikleri bir isimdir. Zira bugüne kadar elinin değdiği her kurum, siyasi oluşum, STK, resmi ya da gayri resmi her görevi başarısızlıkla sonuçlandırmakla kalmamış, kendi çevresini de göstererek yakınlarını bu görüşlerinden dolayı asla mahcup etmemiştir.
Bu aynı kumaş, yine bir mavi-kırmızı etkinlikte geçmiş vatandaşın karşısına ve yine dökülmüş yapay ve yapmacık inci-mercanlar…
Demek ki adamların kumaşı ve ayarı denk olunca bir birlerini kolay bulup, kolaylıkla aynı sakızı çiğneyebiliyorlarmış. Birkaç gün daha sabredelim artık. Biri gitse de tükenmez bizde sesi çok çıkan içi boş kişi yada kişiler ama neylersin ki coğrafya kadermiş. Biz seçmedik Elazığlı olmayı. Dayanacağız artık…