Matematik Seferberliği
Milli Eğitim Bakanlığı bir âlem… Her gelen bakan, bir yenilik yapma, eğitimde yeni bir sayfa açma adına geçmişin tüm kararlarını ve çalışmalarını çöpe atan yeni bir sistemle geliyor ve kendisini eğitimin kurtarıcısı olarak görüyor.
Önceki Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'tan çok umutlanmıştık, çok şey beklemiştik ama pandemi döneminin de etkisiyle eğitim sistemiyle kendisinden beklenen bir yenilik yapamadan ayrıldı görevinden.
Ziya Selçuk'un Bakan yardımcısı olan yeni Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer de bu konuda geri kalmamış ve gençlerin en çok matematik alanında yetersiz olduğunu gördüğü için olacak ki; matematiğin her insanın hayatı anlaması ve yorumlaması ve hayatın içerisinde rasyonel bir şekilde yol yürüyebilmesi için gerekli bir enstrüman olduğuna işaret ederek, "Gençlerimizi 21. yüzyılın dünyasına bu yeteneklerle yetiştirmek için matematik seferberliğini hep birlikte bugün başlatmış oluyoruz." Diyerek “matematik seferberliği” başlatmış.
Elbette matematik sadece sayısal,sözel ve eşit ağırlıklı eğilimi olan öğrencilerimize değil, hayatın her aşamasında ve özelikle analitik düşünme ve pratik sonuçlar çıkarma açısından önemli.
Bu dersin adını duyunca yüzü ekşiyen ve sınıfta kalma korkusuyla yüreği sıkışan milyonlar da var. Bu adımı atmak önemli ancak geçmişteki öğrenci tecrübelerimizle de sabittir ki dersi, dersin kendisi değil öğretmeni sevdiriyor ya da nefret ettiriyor.
Bakan Özer, bu seferberliği başlatmakla belki iyi bir adım atmış olabilir ama matematik dersini bizzat kendisi en zor ders olarak gören ve gösteren bazı öğretmenlerle bir yere varamaz, bilgisi olsun.
Matematik, bu dersi sevdiren ve kolaylaştıran öğretmenlerin omuzların da yükselir ve benimsenir. Eğer öğretmen sevdiremezse beden eğitimi ve müzik dersi bile kabusa dönebilir.
Bakan Özer'e tavsiyemiz odur ki önce öğretmenlerin bir dersi nasıl sevdirebileceklerine dair bir seferberlik başlatsa daha faydalı ve sonuç getirici olur. Bu eksikliğimiz de giderilmiş olur.