Masum Bir Soru…
Zaman zaman bazı basın yayın organları ve sosyal medya kullanıcılarından, bazı basın yayın organlarının siyasi duruşu, birilerine taraf birilerine karşı olduklarına yönelik değerlendirmelere şahit oluyoruz.
Söylenen o ki bazı basın yayın kuruluşları bazı siyasilere aşırı destek ve katkı sunarken bazı siyasilere karşı kör ve sağır oluyorlar. Bu ithamları Hakimiyet olarak bizler üzerimize almasak da bu değerlendirmeleri yapan arkadaşlarımızın bazı konularda haksızlık ettiklerini hatırlatmayı gerek görüyoruz.
Hakimiyet Gazetesi'nin tek ilkesi ve hedefi vardır o da Elazığ'ın çıkarları menfaatleri yanında ülkenin geleceğidir. Bu uğurda kim bir taş koyarsa o siyasi ya da yönetici bizim için değerlidir ve takdir edilmesi gerekir. Ancak yetki alanında başarılı olmayan, böyle bir gayreti ve gailesi olmayan siyasi ve yöneticiler de bizim hedefimizdedir ki kamu adına görev yapan medya olarak en önemli görevimiz budur.
Görevlerini hakkıyla yapmadıkları için zaman zaman eleştirdiğimiz siyasi ve yöneticilerin birçoğuyla tanışıklığımız ve merhabamız bile yoktur. Bunu bu isimlerle herhangi şahsi bir problemimiz olmadığını ifade etmek için söylüyoruz.
Ülkemiz 2023 seçimlerinden sonra geçtiğimiz günlerde 31 Mart 2024 yerel seçimlerini yaşadı. Bizler her iki seçimde de ülkemizden ve şehrimizden yana olduk. 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde ülkemizin geleceği adına Erdoğan'ın yeniden seçilmesi gerektiğine inandık ve bu yönde yayınlar yaptık.
Bu amaçla hiçbir karşılık beklemeden (bunu muhatapları kadar basın camiası da çok iyi bilir) Ak Parti'nin tüm milletvekili adayları ve il başkanının açıklamaları yanına parti üst düzey yetkilileri ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın beyanları sayfalarımızda fazlasıyla yer aldı.
Seçimler yapıldı ve bizler milletvekillerine sınırsız vize, yetki ve süre verdik. Bazı milletvekillerimizin gerçekten işine yoğunlaşıp şehrimiz adına önemli hizmetlere imza atmalarına karşın bazı milletvekilleri çocuksu bir tavırla medya ile polemik yaşama siyasetini şehre hizmet sandı.
Bunlara da çok takılmadık. Hevestir geçer dedik ve milletvekillerimizin hizmetlerini heyecanla bekledik. Yine bazı milletvekillerimizin gayretine karşın bazı milletvekillerimizin sanki inadına bu şehre bir çivi çakmak istememe duruşuna şahit olduk.
31 Mart seçimlerinde de beş yıl içinde önemli hizmetlere imza atmış ve rüştünü ispatlamış Şahin Şerifoğulları'nın yeniden Belediye başkanı seçilmesinin şehre önemli kazanımlar getireceğine inandık ve yine hiçbir karşılık beklemeden tavrımızı Ak Parti adayı Şahin Şerifoğulları'ndan yana kullandık.
Bu duruşumuz birçok dostlarımız, yakın çevremiz tarafından eleştirilse de, objektif ve tarafsız olmadığımız gerekçesi ile kınansa da bizler bunu kendimiz değil şehrimiz adına yaptığımızı izaha çalıştık.
Gelelerim asıl meseleye. Bizlerin çalışandan, başarılı olandan yana tavır ortaya koymamız, şehrimiz adına hizmet üretenden yana tavır alışımız, bazı mahfillerde birilerinin sözcüsü ve yandaşı olmak, birilerinin de hasmı olmakla yorumlandı.
Oysa bizler, doğru bir iş yapmış bir siyasiyi takdir ettiğimiz gibi aynı siyasiyi yanlış ya da eksik yaptığı bir konuda eleştirdiğimiz de çok oldu. Hatta rahmetli Özal'ın deyimiyle bu konuda kantarın topuzunu biraz daha kaçırıp kendi kendimizi, kendi haberimizi eleştirdiğimiz de oldu. Çok şükür ki böyle bir kompleksimiz yok. Yanlış değil siyasilerden ve yöneticilerden, bizden bile gelse karşısında bizi bulur.
Tüm kamu kurumları gibi belediyenin de yanlış ve kusurlarını dile getirdiğimiz çok sayıda haberimiz oldu. Söylememiz o ki arkadaşlarımız bizi hala tanıyamamış. Kimseye peşin hükümlü bir dostluğumuz olmadığı gibi husumetimiz, kin ve nefretimiz de yok.
Elazığ'da yapılan seçimlerde ilçe ve belde değerlendirmelerini yapmamız ve bunun sebeplerini gazeteci mükellefiyeti ile sorgulamamamızdan birilerini yıpratma ve ekarte etme gibi bir yorum çıkartanların zihin arka planlarını bilemeyiz ama bizlerin ne mevcut siyasilerin gitmesi ne de yerlerine şu ya da bu isimlerin gelmesi diye bir derdimiz yok.
31 Mart seçim sonuçlarının muhasebesini en üst seviyede bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan yaparken ve bizden daha acıtıcı şeyler söylerken dut yemiş bülbüle dönen kesimler, bizlerin yerel kararların yanlışlığı üzerinden yaptığımız değerlendirmeleri birilerinin gitmesine çanak tutmak olarak yorumlamak bizim değil ama bu değerlendirmeleri böyle yorumlayanların kendi tercihleridir.
Ne mevcutlar ne de geleceklerle ilgili bizlerin bir düşüncesi ve bir hesabı var. Biz işe ve sonuca bakarız. Kim gelirse de gelsin aynı tutum ve davranışımızı gösteririz. Çalışanın her zaman yanında, görevini yapmayanın da karşısında oluruz.
Amacımız, gayemiz ve öznemiz ne biz ne siyasilerdir. Bizim tek derdimiz, aşkımız ve öznemiz Elazığ'dır ve gerisi teferruattır. Son söz, bizi birilerinin adamı, birilerinin hasmı olmakla suçlayan zahitlerin, biraz da kendi kendilerini yoklasalar daha iyi olacak gibi. Bizim taraf ve karşı olduğumuz konular net ve belli. Şehrine katkısı olmayan ve hatta negatiflikler saçan birilerinin yanında durup, çalışanların karşısında durmak neyin duruşu ve ilkesidir? Sadece masum bir soru…