Malumun İlamı
İlimizin çok zengin bir turizm potansiyeli olduğunu ve fakat bunların sektöre kazandırılması konusunda yöneticilerin öteden beri bir tutukluk ve durağanlığını anlayamadığımızı sık sık dile getiriyor ve gündemde tutmaya çalışıyoruz.
Yazdıklarımızdan bazı kurumların ve dostların alınganlık gösterdiğini ve “bizim bütçemiz yok ki yapalım” gerekçeleriyle kendilerini savunduklarını görüyoruz.
Elbette ki turizm konusu bir kurum ya da kuruluşun tek başına altından kalkabileceği bir alan değildir. Bizlerin bu konulardaki serzenişleri, şehirde bu konuda iyi bir koordinasyon ve eşgüdüm sağlanarak belirlenen ya da belirlenecek olan eylem planlarını harekete geçirecek bir iradenin olmaması yönünde bir tespittir.
Geçmişte de yazdık ve dile getirdik. Turizm bu şehrin geleceğidir ve yaradan bu konuda oldukça lütufkâr davranmıştır bu şehre. Turizm konusunda her validen valiye göre değişkenlik arz eden, gelen valinin giden valinin başlattığı projeleri yok sayıp devam ettirmeyen bir anlayış yerine “turizmin kırmızı kitabı” şeklinde ifade edeceğimiz bir yol haritası ve zorunluluklar manzumesinin oluşturulması ve vali değişimiyle değişime uğramayan bir kararlıkla hayata geçirilmesi gerekiyor.
Yapılacak bir Turizm Çalıştayı ile ortaya konacak öncelikler ve hedefler çerçevesinde adımlar atılması, tüm kurumların, kaynak, teknik kapasite, araç ve iş gücünün kullanılarak belirlenen projelere yoğunlaşması ve bunlar için hedefler konularak takibinin yapılması artık elzem olmuş hayati bir konu haline gelmiştir.
Hazar Gölünün güzelliğinden söz edip, yapılacak yatırımlarla yıllar sonra büyük bir cazibe merkezi olacağına dair açıklamalar, zevahiri kurtarmaya ve biraz da sorumluğu üzerinden atmaya yönelik adımlardır.
Şimdiye kadar gördüğümüz ve yaşadığımız şudur ki turizm hala ciddi olarak masaya yatırılmamış ve master planı yapılmamış bir alandır. Böylesine para ve bütçe gerektirmeyen bir konuda dahi çalışma yaparak turizmin kırmızı kitabını bile hazırlayamayan kurumların, “bizim bütçemiz mi var?” gerekçesine yaslanıp şehri yıllarca ihmal ederek kayıp yıllara mahkum etmesi çok doğru bir yaklaşım olmasa gerek.
Gündem oluşturma ve yasak savma kabilinden yapılan toplantıların ne yazık ki hala somut bir yansıması görülmemekte, hem sektör hem de turizm cenneti olarak ifade edilen güzelliklerimiz kendi kaderine terk edilmişlerdir.
Elazığ'ın üst aklı ve üst yönetimi behemehâl bu konuyu ele almalı ve ertelemeden harekete geçmelidir. Yoksa biz daha uzun yıllar aynı hikâyeyi okur ve dinleriz.