LİGİN DERT DEVRESİ BİTTİ
Evet tam da böyle
Evet tam da böyle. Başka takımlar için ligin ilk devresi biterken Elazığspor için bu yılın ilk devresi, adeta bir dert devresiydi ve bitti. Hem de Balıkesirspor 'a farklı kaybedilen bir maç sonunda bitti.
Mayıs ayının ortalarından beri, yani Sedat Karataş başkanlığındaki yeni yönetimin idareyi ele almasından bu yana eski yönetimin bıraktığı ağır tahribatı, enkazı ve şehirdeki sportif travmayı konuşuyoruz. Yarım asırlık tarihi boyunca bu türden bir kötü dönemi, yıkımı hiç yaşamamış olan Elazığspor'u ayakta tutmaya çalışan yeni yönetim, bir yandan ağır ekonomik girdaptan çıkmaya çalışırken bir yandan da sportif başarıyı yakalama adına elinden geldiğince çaba sarf etti bugüne kadar.
Son Balıkesirspor maçıyla birlikte gelinen tabloya baktığımızda, takım, ilk devreyi düşme barajının 1 puan üstünde tamamlayarak kritik eşikten çok da uzaklaşamadı. Tabi FIFA tarafından silinen 6 ceza puanı da bu tabloda belirleyici oldu.
Aslında esas iş bundan sonra başlıyor. Son Balıkesirspor maçını bir tarafa koyacak olursak bugüne kadar tüm maçlarda eldeki kadroya göre iyi futbol oynamaya çalışan, belli ölçüde pozisyonlar üreten ama girdiği pozisyonları skorla taçlandıramayan bir Elazığspor vardı. Mağlup olduğu maçlarda dahi rakiplerine futbol olarak ezilmeyen hatta zaman zaman başa baş mücadele eden, direnen bir Elazığspor gördük sahada. Son haftalarda içeride oynadığımız Denizlispor ve deplasmandaki son Balıkesirspor maçları ise bize bu takımın kırılgan yapısını gösterdi. Belli oyuncuların performansına orantılı olarak işleyen bir sistemin varlığı yadsınamaz bir gerçek.
Dirençli ve ayakta kalabilen bir iki oyuncunun eksikliğinde takımın sisteminin işlemediği net olarak anlaşıldı. Bu anlamda son Denizlispor ve Balıkesirspor mağlubiyetlerinin gerçeği görme adına aslında olumlu bir tarafı oldu denilebilir.
YÖNETİME DÜŞEN GÖREV
Bugüne kadar bin bir problemle mücadele edip çözüm yolları arayan başkan ve yönetim kurulu, kendi projelerini ve planlamalarını hayata geçirme fırsatını bir türlü yakalayamadı. Ancak şimdi görev ve sorumlulukları biraz daha artarak devam edecek. Çünkü yönetimim önünde bir transfer dönemi var ve bu takıma nereden baksanız 5-6 nitelikli oyuncu şart. Sağ kanattan, stopere ; forvetten ,on numara pozisyonunda bir oyun kurucuya kadar en az 5-6 futbolcu.
Yönetim, burada bir yandan ekonomik dengeleri düşünmek bir yandan da kalite kriterini göz önünde tutarak iyi oyuncuları transfer etmek durumunda. Ekonomik darboğazdan henüz tam olarak çıkılamamasına rağmen belli rahatlamaları sağlama noktasında başarılı olan yönetim, transferde de başarı çizgisini yakalamak zorunda. Bu anlamda başarılı olmalarını tüm şehir olarak temenni ediyor ve kendilerine kolaylıklar diliyoruz.
İlk yarı sonucu oluşan puan cetvelinde küme düşme barajına sadece 1 puan uzaklıkta olan Elazığspor, play off hattına ise 11 puan uzaklıkta. Dolayısıyla yapılacak transferler ve alınacak kararlar takımın sezon sonu fotoğrafını tüm detaylarıyla önümüze serecek.
BALIKESİRSPOR MAÇI
Ligin ilk yarısının son maçı için Balıkesirspor karşısına çıkan Elazığspor, bugüne kadar gördüğümüz en etkisiz ve silik Elazığspor'du. Orta sahanın dirençli oyuncusu Murat Kayalı' nın ve adı son günlerde başka takımlarla anılan deneyimli kaleci Serdar Kulbilge'nin eksikliklerinin payı ne kadardır bilinmez ama bir sezon boyunca oyunculuklarını, yeteneklerini ve performanslarını övgüyle dile getirdiğimiz bazı oyuncularımızın bu denli isteksiz ve düşük profilli oyun anlayışları bizi hayli düşündürdü. Elbette ki bunun analizini yönetim kurulu ve teknik direktörümüz yapacaktır. Rakip Balıkesirspor, tüm maç boyunca kalemize etkili geldiği yedi pozisyonun dördünü golle sonuçlandırarak belki de kendi sahasındaki en rahat galibiyetini almış oldu.
Hakemin son düdüğü çaldığı ana kadar, geride Murat Kalkan'ın orta sahada da Hamidou Traore'nin dışında görevini tam olarak yapan bir futbolcu yoktu desek yeridir.
Gilles Binya ve Çağrı Ortakaya'nın ikili ön libero pozisyonunda, Mesut Saray'ın ise ileri uçta son adam olarak tercih edildiği ilk yarı saha içi dizilişten verim alınmadığı, bundan sonra da alınamayacağı net olarak anlaşıldı. Hele ilerleyen dakikalarda ileri uçta mı orta sahada mı oynadığı belli olmayan Mesut Saray'ın da orta sahaya dönmesi ile beraber 1-4-6 gibi garip bir şablon ortaya çıktı ve sahada neyi oynadığı, neyi planladığı anlaşılmayan bir Elazığspor seyrettik.
İkinci yarı Çağrı'yı sağ bek mevkiine, Hakan Bilgiç'i de ileri uça alan Bayram Bektaş hoca, tek ön libero olarak da Gilles Binya'yı görevlendirse de bu hamlesinden sonuç alamadı, aksine takımın, ilk yarıdaki görüntüsünün de altına düşmesine yol açtı. Gilles Binya'nın hele deplasmanda tek ön libero oynatılması büyük riskti ve alınan riskin bedeli skora da yansıdı. Elbette ki bu sonuç, birkaç oyuncunun yetersiz kalmasından değil tüm takımın etkisiz ve isteksiz olmasından kaynaklandı.
Sonuç olarak bu gidişatı değiştirebileceğimiz ve müdahalede bulunacağımız bir aşamaya geldik. Yazının başında da belirttiğim gibi yönetimin yollarını ayıracağı ve takıma kazandıracağı oyuncular noktasındaki kritik kararları ve hamleleri geleceğimiz adına belirleyici olacak.
Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle sevgiyle ve huzurla kalın.
Mayıs ayının ortalarından beri, yani Sedat Karataş başkanlığındaki yeni yönetimin idareyi ele almasından bu yana eski yönetimin bıraktığı ağır tahribatı, enkazı ve şehirdeki sportif travmayı konuşuyoruz. Yarım asırlık tarihi boyunca bu türden bir kötü dönemi, yıkımı hiç yaşamamış olan Elazığspor'u ayakta tutmaya çalışan yeni yönetim, bir yandan ağır ekonomik girdaptan çıkmaya çalışırken bir yandan da sportif başarıyı yakalama adına elinden geldiğince çaba sarf etti bugüne kadar.
Son Balıkesirspor maçıyla birlikte gelinen tabloya baktığımızda, takım, ilk devreyi düşme barajının 1 puan üstünde tamamlayarak kritik eşikten çok da uzaklaşamadı. Tabi FIFA tarafından silinen 6 ceza puanı da bu tabloda belirleyici oldu.
Aslında esas iş bundan sonra başlıyor. Son Balıkesirspor maçını bir tarafa koyacak olursak bugüne kadar tüm maçlarda eldeki kadroya göre iyi futbol oynamaya çalışan, belli ölçüde pozisyonlar üreten ama girdiği pozisyonları skorla taçlandıramayan bir Elazığspor vardı. Mağlup olduğu maçlarda dahi rakiplerine futbol olarak ezilmeyen hatta zaman zaman başa baş mücadele eden, direnen bir Elazığspor gördük sahada. Son haftalarda içeride oynadığımız Denizlispor ve deplasmandaki son Balıkesirspor maçları ise bize bu takımın kırılgan yapısını gösterdi. Belli oyuncuların performansına orantılı olarak işleyen bir sistemin varlığı yadsınamaz bir gerçek.
Dirençli ve ayakta kalabilen bir iki oyuncunun eksikliğinde takımın sisteminin işlemediği net olarak anlaşıldı. Bu anlamda son Denizlispor ve Balıkesirspor mağlubiyetlerinin gerçeği görme adına aslında olumlu bir tarafı oldu denilebilir.
YÖNETİME DÜŞEN GÖREV
Bugüne kadar bin bir problemle mücadele edip çözüm yolları arayan başkan ve yönetim kurulu, kendi projelerini ve planlamalarını hayata geçirme fırsatını bir türlü yakalayamadı. Ancak şimdi görev ve sorumlulukları biraz daha artarak devam edecek. Çünkü yönetimim önünde bir transfer dönemi var ve bu takıma nereden baksanız 5-6 nitelikli oyuncu şart. Sağ kanattan, stopere ; forvetten ,on numara pozisyonunda bir oyun kurucuya kadar en az 5-6 futbolcu.
Yönetim, burada bir yandan ekonomik dengeleri düşünmek bir yandan da kalite kriterini göz önünde tutarak iyi oyuncuları transfer etmek durumunda. Ekonomik darboğazdan henüz tam olarak çıkılamamasına rağmen belli rahatlamaları sağlama noktasında başarılı olan yönetim, transferde de başarı çizgisini yakalamak zorunda. Bu anlamda başarılı olmalarını tüm şehir olarak temenni ediyor ve kendilerine kolaylıklar diliyoruz.
İlk yarı sonucu oluşan puan cetvelinde küme düşme barajına sadece 1 puan uzaklıkta olan Elazığspor, play off hattına ise 11 puan uzaklıkta. Dolayısıyla yapılacak transferler ve alınacak kararlar takımın sezon sonu fotoğrafını tüm detaylarıyla önümüze serecek.
BALIKESİRSPOR MAÇI
Ligin ilk yarısının son maçı için Balıkesirspor karşısına çıkan Elazığspor, bugüne kadar gördüğümüz en etkisiz ve silik Elazığspor'du. Orta sahanın dirençli oyuncusu Murat Kayalı' nın ve adı son günlerde başka takımlarla anılan deneyimli kaleci Serdar Kulbilge'nin eksikliklerinin payı ne kadardır bilinmez ama bir sezon boyunca oyunculuklarını, yeteneklerini ve performanslarını övgüyle dile getirdiğimiz bazı oyuncularımızın bu denli isteksiz ve düşük profilli oyun anlayışları bizi hayli düşündürdü. Elbette ki bunun analizini yönetim kurulu ve teknik direktörümüz yapacaktır. Rakip Balıkesirspor, tüm maç boyunca kalemize etkili geldiği yedi pozisyonun dördünü golle sonuçlandırarak belki de kendi sahasındaki en rahat galibiyetini almış oldu.
Hakemin son düdüğü çaldığı ana kadar, geride Murat Kalkan'ın orta sahada da Hamidou Traore'nin dışında görevini tam olarak yapan bir futbolcu yoktu desek yeridir.
Gilles Binya ve Çağrı Ortakaya'nın ikili ön libero pozisyonunda, Mesut Saray'ın ise ileri uçta son adam olarak tercih edildiği ilk yarı saha içi dizilişten verim alınmadığı, bundan sonra da alınamayacağı net olarak anlaşıldı. Hele ilerleyen dakikalarda ileri uçta mı orta sahada mı oynadığı belli olmayan Mesut Saray'ın da orta sahaya dönmesi ile beraber 1-4-6 gibi garip bir şablon ortaya çıktı ve sahada neyi oynadığı, neyi planladığı anlaşılmayan bir Elazığspor seyrettik.
İkinci yarı Çağrı'yı sağ bek mevkiine, Hakan Bilgiç'i de ileri uça alan Bayram Bektaş hoca, tek ön libero olarak da Gilles Binya'yı görevlendirse de bu hamlesinden sonuç alamadı, aksine takımın, ilk yarıdaki görüntüsünün de altına düşmesine yol açtı. Gilles Binya'nın hele deplasmanda tek ön libero oynatılması büyük riskti ve alınan riskin bedeli skora da yansıdı. Elbette ki bu sonuç, birkaç oyuncunun yetersiz kalmasından değil tüm takımın etkisiz ve isteksiz olmasından kaynaklandı.
Sonuç olarak bu gidişatı değiştirebileceğimiz ve müdahalede bulunacağımız bir aşamaya geldik. Yazının başında da belirttiğim gibi yönetimin yollarını ayıracağı ve takıma kazandıracağı oyuncular noktasındaki kritik kararları ve hamleleri geleceğimiz adına belirleyici olacak.
Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle sevgiyle ve huzurla kalın.