KÜRTLER ERDOĞAN'A GÜVENİYOR
16 Nisan referandumu için yaklaşık 45 günlük bir süre kaldı
16 Nisan referandumu için yaklaşık 45 günlük bir süre kaldı. Ülke gündeminin birinci sırasında referandum var. Referandum sonuçlarının bölgeden bölgeye farklılık göstereceğini kestirmek mümkün. Peki, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde oylar nasıl şekillenecek?
Herkes eline kağıdı kalemi alıp oy oranlarını hesaplıyor ve kendine göre bir yüzdelik dilim belirliyor. Ben yüzdelik dilim belirlemeyeceğim fakat birtakım tahminlerde bulunacağım.
Biliyorsunuz çözüm süreci durdu veya Erdoğan'ın deyişiyle buzdolabına kaldırıldı. 7 Haziran sonrası başvurulan terör ve şiddet ile ortaya çıkan hendek siyaseti HDP açısından işleri hiç de iyiye götürmedi. Bölge halkı sivil siyasetin egemen olması ve barışın tesisi için HDP'ye bir şans verdi.
Erdoğan'ın iradesiyle oluşan çözüm sürecinde rahatlayan bölge halkı bunun mükafatını Erdoğan'a değil de HDP'ye verdi! Şimdiye kadar hiçbir siyasi lider, bölgedeki terörün bitirilmesi için onun kadar risk almamıştı. Terör ile birlikte işsizlik, eğitim, sanayileşme ve kalkınma bölgenin çözüm bekleyen sorunlarıydı. Tüm bunlara AK Parti döneminde önceki dönemlerde olmadığı kadar yatırım yapıldı. Artılarıyla eksileriyle çözüm süreci bölgede bahar havasının yaşanmasına sebep oldu. İnsanlar şiddetten arındırılmış bölgede huzura kavuştu. Yatırımlar arttıkça bölge insanının refah seviyesi de yükselmeye başladı. Bu rahat ortamda gidilen 7 Haziran seçimlerinde halk HDP'yi siyasi çözümün bir ayağı olarak meclise gönderdi. Yıllardır baraj problemi nedeniyle bağımsız girdikleri seçimlere parti olarak girdiler. Sonrasında bildiğiniz üzere koalisyon kurulamaması nedeniyle erken seçime gidildi ve HDP tekrar barajı aştı. Sonrası ise malum. Halkın verdiği bu destek sivil siyasete ve barışa olan destekti. Onlar bunu anlamadılar.
Yine yerel seçimlerde bölgedeki çoğu ilin belediye başkanlığını da HDP kazandı. Kandil'in gölgesinden, silahların gölgesinden kurtulamadılar. Yapıcı siyaset yapıp bölge halkının sorunları ile ilgileneceklerine teröre ve teröristlere destek olarak bölge halkını hayal kırıklığına uğrattılar. Kürtler HDP'nin iktidar olamayacağının farkındaydı. Ve yine Kürtler AK Parti iktidarının devam etmesini istiyorlardı. Kürtlerin tek isteği AK Parti iktidarında HDP de daha fazla milletvekili sayısıyla mecliste olsun ve çözüm sürecinde daha aktif rol oynasın. Bölge bu terör belasından tamamen kurtulsun. Analar ağlamasın.
Ama bağımsız siyaset üretemeyen HDP terör örgütünün siyasi ayağı gibi davranmaya devam edince işler değişti. Tüm uyarılara rağmen teröre ve teröriste destek veren siyasetçiler gerekli hukuki yaptırımlara maruz kaldılar. Başta Diyarbakır ve Mardin olmak üzere birçok belediye başkanı görevden alındı. Milletvekilleri tutuklandı. Normal şartlarda beklentileri halkın ayaklanması idi. Nasıl böyle bir şey olurdu? Yaygarayı kopardılar, halkı sokağa çağırdılar. Fakat halk artık bunların oyunlarına gelmiyordu. 6-8 ekim olaylarında yapılan hata bir daha yapılmadı. Halk sağduyulu bir yaklaşım gösterdi. Bir nevi 'bu yapılanlar size müstahak' denildi.
Şimdi gelinen noktada referandum süreci var. Son iki genel seçimde HDP'ye verilen destek yönünü tamamen AK Parti'ye döndü. Son iki seçimde Erdoğan'ı üzen bölge halkı Erdoğan'ı tekrar sevindirecektir. Terör bitsin diye gerekirse baldıran zehiri içmeye razıyım diyen Erdoğan'a ahde vefa örneğini bu referandumda gösterecektir. Türkiye'deki diğer bölgelere göre bu iki bölgede 'evet' oylarının oranın çok fazla olacağını düşünüyorum. Hatta kanaatimce doğu ve güneydoğuda 'evet' patlaması yaşanacaktır. Kandil'dekiler 'hayır' verin dedikçe, terörden usanan bölge halkı EVET diyecektir. Çünkü Kürtler Erdoğan'ı seviyor ve ona güveniyor.
Herkes eline kağıdı kalemi alıp oy oranlarını hesaplıyor ve kendine göre bir yüzdelik dilim belirliyor. Ben yüzdelik dilim belirlemeyeceğim fakat birtakım tahminlerde bulunacağım.
Biliyorsunuz çözüm süreci durdu veya Erdoğan'ın deyişiyle buzdolabına kaldırıldı. 7 Haziran sonrası başvurulan terör ve şiddet ile ortaya çıkan hendek siyaseti HDP açısından işleri hiç de iyiye götürmedi. Bölge halkı sivil siyasetin egemen olması ve barışın tesisi için HDP'ye bir şans verdi.
Erdoğan'ın iradesiyle oluşan çözüm sürecinde rahatlayan bölge halkı bunun mükafatını Erdoğan'a değil de HDP'ye verdi! Şimdiye kadar hiçbir siyasi lider, bölgedeki terörün bitirilmesi için onun kadar risk almamıştı. Terör ile birlikte işsizlik, eğitim, sanayileşme ve kalkınma bölgenin çözüm bekleyen sorunlarıydı. Tüm bunlara AK Parti döneminde önceki dönemlerde olmadığı kadar yatırım yapıldı. Artılarıyla eksileriyle çözüm süreci bölgede bahar havasının yaşanmasına sebep oldu. İnsanlar şiddetten arındırılmış bölgede huzura kavuştu. Yatırımlar arttıkça bölge insanının refah seviyesi de yükselmeye başladı. Bu rahat ortamda gidilen 7 Haziran seçimlerinde halk HDP'yi siyasi çözümün bir ayağı olarak meclise gönderdi. Yıllardır baraj problemi nedeniyle bağımsız girdikleri seçimlere parti olarak girdiler. Sonrasında bildiğiniz üzere koalisyon kurulamaması nedeniyle erken seçime gidildi ve HDP tekrar barajı aştı. Sonrası ise malum. Halkın verdiği bu destek sivil siyasete ve barışa olan destekti. Onlar bunu anlamadılar.
Yine yerel seçimlerde bölgedeki çoğu ilin belediye başkanlığını da HDP kazandı. Kandil'in gölgesinden, silahların gölgesinden kurtulamadılar. Yapıcı siyaset yapıp bölge halkının sorunları ile ilgileneceklerine teröre ve teröristlere destek olarak bölge halkını hayal kırıklığına uğrattılar. Kürtler HDP'nin iktidar olamayacağının farkındaydı. Ve yine Kürtler AK Parti iktidarının devam etmesini istiyorlardı. Kürtlerin tek isteği AK Parti iktidarında HDP de daha fazla milletvekili sayısıyla mecliste olsun ve çözüm sürecinde daha aktif rol oynasın. Bölge bu terör belasından tamamen kurtulsun. Analar ağlamasın.
Ama bağımsız siyaset üretemeyen HDP terör örgütünün siyasi ayağı gibi davranmaya devam edince işler değişti. Tüm uyarılara rağmen teröre ve teröriste destek veren siyasetçiler gerekli hukuki yaptırımlara maruz kaldılar. Başta Diyarbakır ve Mardin olmak üzere birçok belediye başkanı görevden alındı. Milletvekilleri tutuklandı. Normal şartlarda beklentileri halkın ayaklanması idi. Nasıl böyle bir şey olurdu? Yaygarayı kopardılar, halkı sokağa çağırdılar. Fakat halk artık bunların oyunlarına gelmiyordu. 6-8 ekim olaylarında yapılan hata bir daha yapılmadı. Halk sağduyulu bir yaklaşım gösterdi. Bir nevi 'bu yapılanlar size müstahak' denildi.
Şimdi gelinen noktada referandum süreci var. Son iki genel seçimde HDP'ye verilen destek yönünü tamamen AK Parti'ye döndü. Son iki seçimde Erdoğan'ı üzen bölge halkı Erdoğan'ı tekrar sevindirecektir. Terör bitsin diye gerekirse baldıran zehiri içmeye razıyım diyen Erdoğan'a ahde vefa örneğini bu referandumda gösterecektir. Türkiye'deki diğer bölgelere göre bu iki bölgede 'evet' oylarının oranın çok fazla olacağını düşünüyorum. Hatta kanaatimce doğu ve güneydoğuda 'evet' patlaması yaşanacaktır. Kandil'dekiler 'hayır' verin dedikçe, terörden usanan bölge halkı EVET diyecektir. Çünkü Kürtler Erdoğan'ı seviyor ve ona güveniyor.