Korkun Korkun!

Bir ruhsal hastalık belirtisi olması, verilen uyarıya şiddet ya da uygunsuz bir yanıt olarak ortaya çıkan, sık tekrarlaması ile kişinin mesleki veya sosyal açıdan işlevselliğini bozan anksiyetenin bir yansıması olan bildiride sanatçılar aslında ruh hallerini “korkmuyoruz” ibaresi ile “yansıtma” yoluyla dile getirmişler.

Müjde Ar'dan Levent Üzümcü'ye, Adnan Özyalçıner'den Ataol Behramoğlu'na, Müjdat Gezen'den Rutkay Aziz'e kadar birçok sanatçının imza attığı açıklamada, "Korkmuyoruz, evet. Korkusuzluğumuz sıradan ve temelsiz bir cesaret değil, halkımızın ve ülkemizin yüksek değerlerine inancımızın sonucu olan sevgi ve bilinç birikimiyle ilgilidir. Korkmuyoruz. Bütün yurttaşlarımızı daha cesur daha özgüvenli, daha inançlı ve kararlı olmaya çağırıyoruz" denilmiş.

Koronadan, kanalistanbul'a, dış politikadan kadına şiddete, hayat pahalılığından depreme, gençlerin umutsuzluğundan hukuk sistemine birçok konuda eleştirilerini sıralayan sanatçıların asıl amaçlarının dile getirdiği konular olmadığı, “korkmuyoruz” söylemi ile aslında ülkede bir korku ortamı algısı yaratıp dünya ülkelerinin dikkatini çekmek ve sonunda İtalyan Başbakanına saçmalama hakkını vermek.

Sanatçı duyarlılığı ve hassasiyeti ne yazık ki, bize sürekli düşman ve hasım çevrelerin dili ve düşünceleriyle paralellik gösteriyor. Bugün “korkmuyoruz” diyerek aklınca bildiri yayınlayan sanatçı çevrelerinden bugüne kadar ülkemizin milli çıkarlarının lehine bir cümle duyanınız var mı?

Bu gerçeği çok iyi bilen Türk halkının bu sanatçılara cevabı ne olur bilmeyiz ama bizim yanıtımız şudur:“Bu ülke size rağmen, sizin gayri milli tutumlarınıza rağmen kendi ayakları üzerinde durmaya ve ilerlemeye devam edecektir. Ve siz bu durumdan çok mutlu olmayacağınız ve bu durum size kol kanat geren ülkeleri korkutacağı için bizce siz de korkun. Korkun ve hatta korkudan uykularınız kaçsın. Bu millet sizin gibilere dün de bugün de yarın da pabuç bırakmaz.