Kılıçdaroğlu Aday, Nokta…

İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın önünü aylar önce kesen ve geçtiğimiz hafta “ya benimle olun ya da önümden çekilin” restiyle diğer adaylara restini çeken Kılıçdaroğlu'nun adaylığının kesinleşmesi için İstanbul'da bir miting gerekiyormuş.

Cumartesi günü Maltepe'de yapılan mitingdeki coşku ve kalabalık, Kılıçdaroğlu'nun da cumhurbaşkanlığını adaylığını artık tartışmasız bir şekilde tescil ve ilan edilmesine sebep oldu.

Bu görüşleri sadece biz söylemiyoruz. CHP Gurup başkan vekili Engin Altay da İstanbul'daki tabloyu görünce şu cümleleri kurmaktan kendini alamamış; "Mırın kırın etmeye gerek yok. Şu tablo biraz gösteriyor ki; eskiden 'gönlümüzün adayı Kılıçdaroğlu' deniyordu, o 'gönlümüzün' kısmı biraz kalktı. Artık CHP'liler, yöneticiler, yetkililer, bizler, CHP'yi diyorum ama 6'lı masayı demiyorum; CHP'nin adayı Kılıçdaroğlu diye bir algı oturdu. CHP'nin ve Kılıçdaroğlu'nun söyleyip de yapamayacağı hiçbir şey yok. Taahhütleri, vaatleri yerine getireceğini ifade edecek ve şüphesiz bir yetki isteyecek. 6'lı masada aday adı açıklandığı zaman siz heyecanı o zaman göreceksiniz. Aday ilan edildiği gün 6'lı masa Türkiye'nin kaderine damgasını vurmuş olacak."

Konuşan sıradan bir isim değil. CHP'nin en çok konuşan ve partinin kılcal damarlarına hâkim kurt bir siyasetçi olan Grup Başkanvekili.

Engin Altay, öyle bazı Ak Partililer gibi boşa düşüp hamasi ifadeler kullanacak bir siyasetçi değil. Bir şey konuşmuşsa, bu gerçeğin hem partisi hem 6'lı masa hem de tüm CHP'liler tarafından duyulması istenmişse, bu istek ve talep bizzat Kııçdaroğlu'nun istek ve niyetinin izharıdır, beyanıdır.

6‘lı masada Akşener zaten başbakanlığa talip ve cumhurbaşkanlığı adaylığı gibi bir iddiası yok. Diğer partilerin oylarının düşüklüğü ile farklı isim dayatma güç ve etkileri de yok. O zaman kim tutar artık Kılıçdaroğlu'nu. Kaldı ki ittifakın en büyük ortağı olan ve birçok büyükşehir belediyesinin kazanan bir parti olarak en doğal hakkı değil mi Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığı.

Bu gerçek karşısında Maltepe mitingine katılan Yavaş'la tokalaşamayan ve onu görmezden gelen İmamoğlu'nun hem tripleri hem de olaylı Karadeniz gezisi bir anıdan öteye geçemeyecek gibi.