Kentsel dönüşümde 'özel sektör' talebi
Malatya İnşaat Müttehitleri Derneği (MİMDER) Başkanı Mehmet Bülbüloğlu, kentsel dönüşüme özel sektörün de dahil edilmesini istediklerini belirterek, 'Ülkemizde sadece devlet eliyle özel sektör işin içerisine dahil edilmeden bu dönüşümün gerçekleşmesi imkansızdır' dedi.
Malatya İnşaat Müttehitleri Derneği (MİMDER) Başkanı Mehmet Bülbüloğlu, kentsel dönüşüme özel sektörün de dahil edilmesini istediklerini belirterek, 'Ülkemizde sadece devlet eliyle özel sektör işin içerisine dahil edilmeden bu dönüşümün gerçekleşmesi imkansızdır' dedi.
24 Ocak 2020'de saat 20:55 te meydana gelen Elazığ-Sivrice merkezli 6.8 büyüklüğündeki depremin yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yapan MİM-DER Başkanı Mehmet Bülbüloğlu, 'Geçen yıl yaşadığımız bu depremden en çok etkilenen il Elazığ ve Malatya oldu. Çok sayıda vatandaşımızı kaybettik, il merkezi ve ilçeler dahil olmak üzere yaklaşık 10 bine yakın bağımsız bölümün yer aldığı binalarımız ağır hasar gördü.
Bunların haricinde orta hasarlı ve az hasarlı diye Çevre Şehircilik tarafından rapor verilen binlerce bina bir depremi daha kaldıramayacak vaziyette dönüşümünün yapılmasını beklemekte ve içerisinde binlerce vatandaşımız yaşamını sürdürmektedirler' ifadelerine yer verdi.
Ülke olarak kentsel dönüşüm konusunda gerekli potansiyele bir türlü ulaşamadıklarının da altını çizen Bülbüloğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü:
'Devletimiz tarafından bu depremden sonra bölgemizde hızlı bir şekilde deprem konutları yapıldı ve teslim edilmeye başlandı. Ancak şu çok iyi bilinmelidir ki 7 milyona yakın riskli yapının bulunduğu ülkemizde sadece devlet eliyle özel sektör işin içerisine dahil edilmeden bu dönüşümün gerçekleşmesi imkansızdır. Kentsel dönüşüm yasasının çıktığı 2012 yılından itibaren bugüne kadar Malatya'da özel sektör tarafından 60 bin konut üretilmesine rağmen bunun sadece 5 bin civarı kentsel dönüşüm kapsamında yapılmıştır. Bu da yönetmelikte bazı düzenlemeler yapılması gerektiği ve ayrıca yerel yönetimlerin bu işe daha fazla özen göstermeleri gerektiğini ortaya koymaktadır. Bunun nedeni şu anda müteahhit firma bir iş yapmayı düşündüğünde kentsel dönüşüm kapsamında riskli bir binayı dönüştürmektense boş bir arsaya inşaat yapması yönetmelikteki bazı maddelerden kaynaklı hem maliyet açısından hem bürokrasi olarak daha fazla mesai harcadığından dolayı maalesef boş arsaya yönelmekte ve orada inşaat yapmayı tercih etmektedir.'
Kentsel dönüşüm noktasında resmi kurum ve kuruluşların yanı sıra STK'lar ve özel sektör müteahhitlerinin bir araya gelmesi gerektiğini belirten Bülbüloğlu, 'Bizler MİMDER olarak bu sorumluluğu almaya ve bu noktada müteahhitlerimizi harekete geçirmek için hazır olduğumuzu, yerel yönetimlerle uyum içerisinde bu dönüşüm hızlandırmamız gerektiğini daha önce de dile getirdik, bugün de bu söylemimizi yineliyoruz.
Önce Elazığ depremi daha sonra da İzmir depreminde yapılan incelemelerde özellikle son 10 yılda yapılan binalarımızda hasar meydana gelmediği tespit edilmiştir. Daha büyük depremlere de çok şükür bu binalarımız gerekli dayanımı sağlayacak kalitede üretilmiştir. Ülke olarak inşaat kalitemiz çok iyi bir seviyeye gelmiş ve her geçen günde kaliteyi arttırmaktayız' dedi.
Aynı acıları bir daha yaşamamak için el birliğiyle çalışılması gerektiğini kaydeden Bülbüloğlu, 'Aksi taktirde Allah korusun yaşayacağımız daha büyük bir depremde maalesef şu an da ki yapı stokumuzun önemli bir kısmı risk altındadır' diye konuştu.
24 Ocak 2020'de saat 20:55 te meydana gelen Elazığ-Sivrice merkezli 6.8 büyüklüğündeki depremin yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yapan MİM-DER Başkanı Mehmet Bülbüloğlu, 'Geçen yıl yaşadığımız bu depremden en çok etkilenen il Elazığ ve Malatya oldu. Çok sayıda vatandaşımızı kaybettik, il merkezi ve ilçeler dahil olmak üzere yaklaşık 10 bine yakın bağımsız bölümün yer aldığı binalarımız ağır hasar gördü.
Bunların haricinde orta hasarlı ve az hasarlı diye Çevre Şehircilik tarafından rapor verilen binlerce bina bir depremi daha kaldıramayacak vaziyette dönüşümünün yapılmasını beklemekte ve içerisinde binlerce vatandaşımız yaşamını sürdürmektedirler' ifadelerine yer verdi.
Ülke olarak kentsel dönüşüm konusunda gerekli potansiyele bir türlü ulaşamadıklarının da altını çizen Bülbüloğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü:
'Devletimiz tarafından bu depremden sonra bölgemizde hızlı bir şekilde deprem konutları yapıldı ve teslim edilmeye başlandı. Ancak şu çok iyi bilinmelidir ki 7 milyona yakın riskli yapının bulunduğu ülkemizde sadece devlet eliyle özel sektör işin içerisine dahil edilmeden bu dönüşümün gerçekleşmesi imkansızdır. Kentsel dönüşüm yasasının çıktığı 2012 yılından itibaren bugüne kadar Malatya'da özel sektör tarafından 60 bin konut üretilmesine rağmen bunun sadece 5 bin civarı kentsel dönüşüm kapsamında yapılmıştır. Bu da yönetmelikte bazı düzenlemeler yapılması gerektiği ve ayrıca yerel yönetimlerin bu işe daha fazla özen göstermeleri gerektiğini ortaya koymaktadır. Bunun nedeni şu anda müteahhit firma bir iş yapmayı düşündüğünde kentsel dönüşüm kapsamında riskli bir binayı dönüştürmektense boş bir arsaya inşaat yapması yönetmelikteki bazı maddelerden kaynaklı hem maliyet açısından hem bürokrasi olarak daha fazla mesai harcadığından dolayı maalesef boş arsaya yönelmekte ve orada inşaat yapmayı tercih etmektedir.'
Kentsel dönüşüm noktasında resmi kurum ve kuruluşların yanı sıra STK'lar ve özel sektör müteahhitlerinin bir araya gelmesi gerektiğini belirten Bülbüloğlu, 'Bizler MİMDER olarak bu sorumluluğu almaya ve bu noktada müteahhitlerimizi harekete geçirmek için hazır olduğumuzu, yerel yönetimlerle uyum içerisinde bu dönüşüm hızlandırmamız gerektiğini daha önce de dile getirdik, bugün de bu söylemimizi yineliyoruz.
Önce Elazığ depremi daha sonra da İzmir depreminde yapılan incelemelerde özellikle son 10 yılda yapılan binalarımızda hasar meydana gelmediği tespit edilmiştir. Daha büyük depremlere de çok şükür bu binalarımız gerekli dayanımı sağlayacak kalitede üretilmiştir. Ülke olarak inşaat kalitemiz çok iyi bir seviyeye gelmiş ve her geçen günde kaliteyi arttırmaktayız' dedi.
Aynı acıları bir daha yaşamamak için el birliğiyle çalışılması gerektiğini kaydeden Bülbüloğlu, 'Aksi taktirde Allah korusun yaşayacağımız daha büyük bir depremde maalesef şu an da ki yapı stokumuzun önemli bir kısmı risk altındadır' diye konuştu.