Kanunla İnatlaşılmaz
Yasa ve yönetmelikler, kamu işleyişi ile devletin özel ve tüzel kişilerle arasındaki ekonomik, ticari, sosyal ve taahhüt işlerini belirtmek ve yöneticilerin yol haritasını belirlemek için on yılların tecrübeleri ve eksikliklerin görülerek bunların telafi edilerek, en güzelini ve adil olanı getirmek için yazılmış resmi ve herkesi bağlayan metinlerdir.
Her kanun, yasa ve yönetmelik, kamu yöneticileri eliyle her yerde uygulanır ve buna riayet edilir.
Deprem, sel ve diğer tabi afetler anında halka hizmeti daha hızlı sunmak, yöneticilerin elini güçlendirmek amacıyla bazı istisnai durumlar için kolaylıklar sunmaktadır. Ancak bu ayrıcalıklar sırf afet anında ve onun zararlarını kısa sürede gidermek için yapılmalıdır.
Düşünün deprem olmuş ve vatandaş su, ekmek, sıcak yemek, battaniye gibi acil ihtiyaçları talep ediyor. Siz bu durumda ihale yönetmeliğinin normal zamanlarda vazettiği prosedürü uygulamak zorunda değilsiniz. Hatta uygulamamanız halinde hem insanlara haksızlık etmiş olur hem de devleti zor durumda bırakırsınız.
Afet zamanı geçtiği ve acil durum vakaları ortadan kalktığı andan itibaren idarecilerin rutin zamanlarda uygulanan ve yasalarla belirlenmiş ihale mevzuatına dönmek zorundasınız.
İlimizde 24 Ocak 2020 tarihinde yaşanan deprem sonrası tehlikeli durum arz eden binaların acil yıkılması konusunda adımlar atıldı ve birkaç ay bu durum devam ederek tehlike arz eden binaların yıkımı gerçekleştirildi ve bu işlem tamamlandı.
Bu aşamadan sonra kamu yöneticilerinin hiç bir tartışma, şaibe ve söylentilere prim vermeme adına tüm yıkım ihalelerini yasada öngörüldüğü şekliyle 2886 Devlet İhale Kanununun 45. Maddesine göre ve açık ihale ile yapmak durumundasınız.
Eğer bu yöntem uygulansaydı ve ihaleler yasal prosedürlerine uygun şekilde yapılsaydı bugün ayyuka çıkan ve Ak Parti Milletvekili Metin Bulut'un dahi “kamuoyu vicdanı rahatsız” cümlesini kurmasına gerek kalmayacaktı.
Ankara'da hangi siyasi etkisi güçlü kişi ya da kişiler, hangi bürokrat ve hatırlı kişi devreye girdi de ihaleler bugünkü tartışmalara kapı aralayan ve depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen acil yıkım statüsüne sokup Doğrudan Temin Usullüyle birilerine verildi ve tartışmanın boyutu büyüdü, büyüdü ve sonunda meclise kadar taşındı.
Kanunları bu kadar zorlamak ya da birilerini memnun etme adına bazı kamu görevlilerinin kendilerini riske etmek ve olası bir soruşturmanın sorumlusu yapmak ferasetli yöneticilerin tavrı ve duruşu olamaz.
Bugün şehirde herkes usulsüz yıkımları konuşuyorsa, milletvekili dahi bundan rahatsızlığını dile getiriyorsa, yıkımların hala adrese teslim kişi ve kurumlara verilmesi teklif ediliyorsa burada ciddi anlamda bir akıl tutulması yaşanıyor demektir.
Kendine ve mesleğine saygılı, hem halkına hem de devletine karşı duyarlı bir yönetici, aynı hatayı iki defa yapmaz.Hatasını görür ve anında bunu düzeltir.
Yarınlarda hiç kimsenin, başka bir kimse ya da yöneticiye ne yasal ne maddi ne de manevi desteği olacaktır. Her bir yönetici, yönettiği kurum ve yaptığı işlerden sorumlu tutulacak ve varsa bedelini ödeyecektir.
Bugüne kadar yıkımlar üzerinden rant devşirilmesine kapı aralananlar ve ihya edilenler sanki size dua mı ediyor? Sanki aracılık edip avantasını kapan isimler size minnet mi duyuyor?
Herkes aldı alacağını. Ancak doymadıkları ve asla doyamayacakları için zayıf halkayı keşfettikleri için yeni ulufeler almanın gayreti içindeler.
Bu onların karakteri ve avantadan geçinme şekli. Onlara yüz yıkım verseniz yüz birinci yıkımı talep ederler. Onları doyurmaya sizin gücünüz ve takatiniz zaten yetmez. Onlar yıkımların tatlı tatlı kârıyla günlerini gün ederken, buna kapı aralayan ve fırsat veren bazı yöneticilerinin yasalar ve kamuoyu önünde durumu gerçekten kötü.
Birilerini ihya etme uğruna kendini, makamını ve itibarını imha etmek, akıllı ve dirayetli bir yöneticinin kitabında yazmaz.
Yapılacak şey şudur ki, doğrudan temin olayına bir an önce son vermek, bu usulle verilmiş yıkımları da durdurarak bu halleriyle yeniden açık ihaleye çıkmak ve hem devleti hem de kendinizi bu tür şaibelerden kurtarmaktır.
Unutmayın ki hiçbir kişi sizden, sizin onurunuzdan, şahsiyetinizden ve devletin adil ve şeffaf yönünden daha ali ve önemli değildir.