KADINA YÖNELİK ŞİDDET VE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
Başak MERAL GÜNDÜZ/Şiddet insanın var olduğu günden beri her toplumda var olmuş ve maalesef var olacak bir sosyal olgudur. Şiddetin hedefi ise her zaman daha zayıf olan çocuklar, kadınlar ve hayvanlar olmuştur.
Avukat Fadile SAKA kadına yönelik şiddet ve İstanbul Sözleşmesi hakkında gazetemize bilgiler verdi.
ŞİDDET SADECE FİZİKSEL ŞİDDETTEN İBARET DEĞİLDİR
Fadile Saka, 'Bu yazımızda özellikle kadına yönelik şiddetten bahsedeceğiz. Dünya tarihi boyunca ataerkil yapıdan dolayı kadınlar hep ikinci sınıf muameleye, şiddete ve ayrımcılığa maruz kalmıştır. Şiddet dediğinde herkesin ilk aklına gelen fiziksel şiddet olarak bilinen kadının darp edilmesidir.
Ancak şiddet sadece fiziksel şiddetten ibaret değildir. Uluslararası sözleşmelerde ve kanunlarda şiddet fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddet şeklinde dört ana grupta tanımlanmıştır. Fiziksel Şiddet; tokat atmak, dövmek, tekmelemek, saçını çekmek, itmek, yumruklamak, odaya-eve kilitlemek, bir yerini kırmak, gibi kişinin bedensel bütünlüğüne zarar veren eylemlerin tümüdür. Cinsel şiddet, kadının eşi dahi olsa başka biri tarafından istemediği yer ve zamanda cinsel ilişkiye zorlanması, fuhuşa zorlanması, zorla evlendirilmesi, çocuk doğurmaya ya da kürtaj olmaya zorlanması, namus gerekçesiyle öldürmesi şeklinde kadının cinsel kimliği üzerinden uğradığı şiddettir. Psikolojik şiddet ise kadına hakaret edilmesi, toplum içerisinde küçük düşürülmesi ve alay edilmesi ya da kadının sosyal çevresinden uzaklaştırılarak ailesi, arkadaşları ve komşuları ile görüşmesinin engellenmesi şeklinde kadının iç dünyasında yalnızlaşmasına sebep olan eylemlerin tümüdür. Ekonomik şiddet, kadını çalışmaya ya da çalışmamaya zorlamak, parasını veya banka kartını alıp geri vermemek, işe gitmesine izin vermemek, ihtiyaçları için para vermemek gibi kadının ekonomik hayatını çekilmez hale getiren davranışların tümüdür' dedi.
PEK ÇOK KADIN GÜN İÇERİSİNDE DEFALARCA ŞİDDETE MARUZ KALMAKTADIR
Fadile Saka, Tüm bu anlattıklarımız ve daha fazlası ile gün içerisinde pek çok kadın defalarca karşı karşıya kalmaktadır. Fiziksel şiddete uğramamanız psikolojik veya ekonomik şiddete uğramadığınız anlamına gelmemektedir. Tüm bu şiddetin temelinde kadının özellikle sosyal ve ekonomik hayattaki varlığının ataerkil düşünceye sahip insanlar tarafından kabullenilmemesi ve kadının hala ikinci sınıf insan muamelesi görmesinin sonuçlarıdır. Kadınlar özellikle aile içerisinde eşlerinden, abilerinden, babalarından veya diğer aile bireylerinden şiddet görmektedirler. Şiddetin en çok kadına yakınları ve tanıdıkları tarafından uygulanmakta olduğunu söyledi.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN ÜLKEMİZDEKİ YANSIMALARI ÖNEMLİDİR
Saka, 'İşte son dönemin tartışma konusu olan İstanbul Sözleşmesi ise uluslararası alanda kadının uğradığı şiddet ve ayrımcılığa karşı en önemli sözleşmelerdendir. Söz konusu sözleşme ülkemiz tarafından hiçbir çekince olmadan imzalanmış ve 2014 yılında ise onaylanmıştır. İstanbul Sözleşmesinin ülkemizdeki yansımaları önemlidir. İstanbul Sözleşmesi ile kadınlara yönelik pek çok olumlu düzenleme yapılmıştır. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun, şiddetle mücadele için kadınların elindeki en önemli yasal araçlardır. İstanbul Sözleşmesi taraf devletlere kadına yönelik ayrımcılık ve şiddetin önlenmesi için öncelikle bu alanda toplumun eğitilmesini, akabinde şiddet ve ayrımcılığa maruz kalma tehlikesi ile karşı karşıya olan kadınların korunması için tedbirler alınmasını en sonunda ise şiddetin yaşanması halinde şiddet uygulayanların cezalandırılması için kanuni düzenlemelerin yapılmasını öngörmektedir.
İleri sürüldüğü gibi aileleri parçalayan veya boşanmaları arttıran İstanbul Sözleşmesi değil kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıktır. Ancak İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun ile artık kadınların yasal bir güvencesi mevcuttur. Lakin hukukçular olarak biz bunların dahi yeterli olmadığını daha caydırıcı ve ağır tedbirlerin yer aldığı yasal düzenlemelerin yapılması gerektiği görüşündeyiz.' dedi.
ŞİDDETE UĞRAMA TEHLİKESİ İLE KARŞI KARŞIYA KALIRSANIZ VEYA ŞİDDETE UĞRARSANIZ NE YAPMALISINIZ?
1-Şiddet mağduruysanız veya şiddet uğrama olasılığı ile karşı karşıyaysanız: Şikayet için en yakın karakola veya savcılığa başvurabilirsiniz. Başvuruyu alan kolluk suç konusunda soruşturma yapmak ve evrakları savcılığa ulaştırmak zorundadır. Hem şikayette bulunup hem de 6284 sayılı Kanun gereği koruma tedbiri talep edebilirsiniz.
2-Koruma kararı almak için en yakın aile mahkemesine başvurabilirsiniz. Bu başvuru harçtan muaftır ve kısa sürede talep hakkında karar verilmektedir. Verilen koruma karar ilgili karakola hızla gönderilecek ve karardan şiddet uygulayan haberdar edilecektir. Şiddet uygulayan aile bireyi koruma kararına aykırı davranırsa hakkında tazyik hapsine karar verilecektir.
3- Türkiye Cumhuriyeti Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM)'lerde Türkiye'nin dört yanındaki illerde kadınların bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar yürütmektedir. ŞÖNİM'lere başvurarak yine gerekli bilgi ve destek alınabilir.
Tüm aşamalarda bir avukattan hukuki destek almak önemlidir. Ayrıca şiddete ilişkin tıbbi rapor ( darp raporu, psikolojik rapor) alınmasının önemini hatırlatıyoruz. Son olarak bir gün kadına, çocuğa ve doğaya olan şiddetin son bulmasını umuyoruz' dedi.
ŞİDDET SADECE FİZİKSEL ŞİDDETTEN İBARET DEĞİLDİR
Fadile Saka, 'Bu yazımızda özellikle kadına yönelik şiddetten bahsedeceğiz. Dünya tarihi boyunca ataerkil yapıdan dolayı kadınlar hep ikinci sınıf muameleye, şiddete ve ayrımcılığa maruz kalmıştır. Şiddet dediğinde herkesin ilk aklına gelen fiziksel şiddet olarak bilinen kadının darp edilmesidir.
Ancak şiddet sadece fiziksel şiddetten ibaret değildir. Uluslararası sözleşmelerde ve kanunlarda şiddet fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddet şeklinde dört ana grupta tanımlanmıştır. Fiziksel Şiddet; tokat atmak, dövmek, tekmelemek, saçını çekmek, itmek, yumruklamak, odaya-eve kilitlemek, bir yerini kırmak, gibi kişinin bedensel bütünlüğüne zarar veren eylemlerin tümüdür. Cinsel şiddet, kadının eşi dahi olsa başka biri tarafından istemediği yer ve zamanda cinsel ilişkiye zorlanması, fuhuşa zorlanması, zorla evlendirilmesi, çocuk doğurmaya ya da kürtaj olmaya zorlanması, namus gerekçesiyle öldürmesi şeklinde kadının cinsel kimliği üzerinden uğradığı şiddettir. Psikolojik şiddet ise kadına hakaret edilmesi, toplum içerisinde küçük düşürülmesi ve alay edilmesi ya da kadının sosyal çevresinden uzaklaştırılarak ailesi, arkadaşları ve komşuları ile görüşmesinin engellenmesi şeklinde kadının iç dünyasında yalnızlaşmasına sebep olan eylemlerin tümüdür. Ekonomik şiddet, kadını çalışmaya ya da çalışmamaya zorlamak, parasını veya banka kartını alıp geri vermemek, işe gitmesine izin vermemek, ihtiyaçları için para vermemek gibi kadının ekonomik hayatını çekilmez hale getiren davranışların tümüdür' dedi.
PEK ÇOK KADIN GÜN İÇERİSİNDE DEFALARCA ŞİDDETE MARUZ KALMAKTADIR
Fadile Saka, Tüm bu anlattıklarımız ve daha fazlası ile gün içerisinde pek çok kadın defalarca karşı karşıya kalmaktadır. Fiziksel şiddete uğramamanız psikolojik veya ekonomik şiddete uğramadığınız anlamına gelmemektedir. Tüm bu şiddetin temelinde kadının özellikle sosyal ve ekonomik hayattaki varlığının ataerkil düşünceye sahip insanlar tarafından kabullenilmemesi ve kadının hala ikinci sınıf insan muamelesi görmesinin sonuçlarıdır. Kadınlar özellikle aile içerisinde eşlerinden, abilerinden, babalarından veya diğer aile bireylerinden şiddet görmektedirler. Şiddetin en çok kadına yakınları ve tanıdıkları tarafından uygulanmakta olduğunu söyledi.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN ÜLKEMİZDEKİ YANSIMALARI ÖNEMLİDİR
Saka, 'İşte son dönemin tartışma konusu olan İstanbul Sözleşmesi ise uluslararası alanda kadının uğradığı şiddet ve ayrımcılığa karşı en önemli sözleşmelerdendir. Söz konusu sözleşme ülkemiz tarafından hiçbir çekince olmadan imzalanmış ve 2014 yılında ise onaylanmıştır. İstanbul Sözleşmesinin ülkemizdeki yansımaları önemlidir. İstanbul Sözleşmesi ile kadınlara yönelik pek çok olumlu düzenleme yapılmıştır. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun, şiddetle mücadele için kadınların elindeki en önemli yasal araçlardır. İstanbul Sözleşmesi taraf devletlere kadına yönelik ayrımcılık ve şiddetin önlenmesi için öncelikle bu alanda toplumun eğitilmesini, akabinde şiddet ve ayrımcılığa maruz kalma tehlikesi ile karşı karşıya olan kadınların korunması için tedbirler alınmasını en sonunda ise şiddetin yaşanması halinde şiddet uygulayanların cezalandırılması için kanuni düzenlemelerin yapılmasını öngörmektedir.
İleri sürüldüğü gibi aileleri parçalayan veya boşanmaları arttıran İstanbul Sözleşmesi değil kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıktır. Ancak İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun ile artık kadınların yasal bir güvencesi mevcuttur. Lakin hukukçular olarak biz bunların dahi yeterli olmadığını daha caydırıcı ve ağır tedbirlerin yer aldığı yasal düzenlemelerin yapılması gerektiği görüşündeyiz.' dedi.
ŞİDDETE UĞRAMA TEHLİKESİ İLE KARŞI KARŞIYA KALIRSANIZ VEYA ŞİDDETE UĞRARSANIZ NE YAPMALISINIZ?
1-Şiddet mağduruysanız veya şiddet uğrama olasılığı ile karşı karşıyaysanız: Şikayet için en yakın karakola veya savcılığa başvurabilirsiniz. Başvuruyu alan kolluk suç konusunda soruşturma yapmak ve evrakları savcılığa ulaştırmak zorundadır. Hem şikayette bulunup hem de 6284 sayılı Kanun gereği koruma tedbiri talep edebilirsiniz.
2-Koruma kararı almak için en yakın aile mahkemesine başvurabilirsiniz. Bu başvuru harçtan muaftır ve kısa sürede talep hakkında karar verilmektedir. Verilen koruma karar ilgili karakola hızla gönderilecek ve karardan şiddet uygulayan haberdar edilecektir. Şiddet uygulayan aile bireyi koruma kararına aykırı davranırsa hakkında tazyik hapsine karar verilecektir.
3- Türkiye Cumhuriyeti Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM)'lerde Türkiye'nin dört yanındaki illerde kadınların bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar yürütmektedir. ŞÖNİM'lere başvurarak yine gerekli bilgi ve destek alınabilir.
Tüm aşamalarda bir avukattan hukuki destek almak önemlidir. Ayrıca şiddete ilişkin tıbbi rapor ( darp raporu, psikolojik rapor) alınmasının önemini hatırlatıyoruz. Son olarak bir gün kadına, çocuğa ve doğaya olan şiddetin son bulmasını umuyoruz' dedi.