İtibarsızda İtibar Aramak
İtibar ve güven önemlidir ve bunu kazanmak çok zor ve zaman alsa da kaybetmek çok kolaydır.
Alman sanayici Robert Bosch, “İnsanların güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim” sözü ile bu gerçeğe yıllar önce dikkat çekmiş ve bugün bile ürünleri dünyanın en çok tercih edilen bir marka haline dönmüş.
İtibar ve güveni sadece bir kişide aramak ve görmek yeterli değil. Kişi, mensup olduğu çevre, temsil ettiği camia ve kurumunun da güven ve itimatını sarsmamalı ve bunun gayretinde olmalı.
Özellikle yöneticiler; kurdukları ekip ve kadro ile değerlendirilip onların tavrı ve davranışları ile ölçülürler. Çok iyi bir yönetici ve kurumsal yapının çevresinde güven, itibar, saygınlık ve güvenirlilik yoksa bu alanda ciddi bir hata var demektir.
Hele hele kendi camiası, temsil ettiği kurumsal yapı, yakın çevresi ve toplumda tüm saygınlığı tükenmiş, itibarı sıfırlanmış, toplumda karşılığı kalmamış birilerinin, itibar kazandırmak ve bunu topluma yansıtmak amacıyla bir mevki ve kurumda alan açmak, itibarsızdan itibar beklemek olur ki bunun hiçbir karşılığı olmadığı gibi duyarlı çevrelerden de tepki çeker.
Kurumların yöneticileri ne kadar iyi niyetli, samimi, gayretli ve temiz yaradılışlı olursa olsunlar, bu iyi niyeti kullanıp, hem kendilerini hem de yöneticilerini zora sokacak eylem yapma potansiyeli olan kişilerle yol yürünmesi ve birlikte olunması, telafisi mümkün olmayan sorunlar üretebilir.
Temiz kalmak, etrafın da temiz kalmasıyla mümkün olur. Birileri kendilerini kurtarıcısı gibi pazarlayabilirler ki zaten tek bildikleri ve en güzel yaptıkları iş budur, bu konuda ferasetli davranmak lazım gelir.
Belirli lobi ve mahfillerin telkin ve tavsiyeleri yerine vicdanın sesi dinlenilmeli ve adımlar atılırken günün sonunda her şeyin hesabının kendisinden sorulacağı gerçeği unutulmamalıdır.