İŞTE İRAN GERÇEĞİ
İşte tam da bu günlerde Hizbullah örgütünün ilk genel sekreteri Şeyh Subhi Tufeyli, İranlı Bakanın itiraflarını açıkladı.
İşte Tufeyli'nin açıklmaları: 'O günler ben Tahran'daydım. İran medyasının ve halkın Ermenilere nasıl destek verdiklerini gördüm. Devlet ve medya Ermenilerle birlikte. Şaşırdım, çünkü Ermenilere düşman gözüyle bakmalarını bekliyordum. Biz İslam devletiyiz diyorsunuz, yani yeriniz mazlumun yanıdır. Zalimin, düşmanın yanında durmanızı anlamıyorum.
Asırlardır Azerbaycan İran'ın bir parçasıdır diyorsunuz, Azeriler İran'ın bir parçasıdır ve hakiki Azeriler İran'da yaşıyorlar. Dolayısıyla sizin de durmanız gereken yer sizin de bir parçanız olan mazlum Azerilerin yanıdır. Bunlar da mazlum Şii Müslümanlardır. Gerçekten artık anlamakta güçlük çekiyorum. Allah diyor ki; 'iyilik ve takva hususunda yardımlaşın.' Bu şekilde mi yardımlaşıyorsunuz?'
İran Dışişleri Bakanına bana Bakü meselesini anlat dedim. Lafı uzatmadan kitabın ortasından konuşmak gerekirse; Ermenistan, Türkiye sınırında, biz Türkiye'nin Türk devletlerle bağını engellemek istiyoruz, Türkmenistan, Özbekistan, Azerbaycan gibi... Türkiye'nin önünde bir koridor olması için Ermenilerle beraberiz. Kendi kendime 'keşke buna hiçbir soru sormasaydım' dedim.'
İşte İran gerçeği bu. Ülkemizde de bazı iyi niyetli çevrelerin İran'a bakışının hala olumlu olması onların belki ümmet bilincinin bir yansıması ama görünen ve itiraf edilen o ki İran'ın ümmet diye bir derdi olmadığı gibi mazlumların yanında olmak gibi bir endişesi de yok.
Türkiye'nin önünü kesme noktasında çoğunluğa kendileri gibi Şii mezhebinden Müslümanlar olmasına rağmen Azerilerin yanında olmak yerine tıpkı Fetö gibi, ABD gibi, Macron gibi ülkemizin karşısında olan İran'ı hastalıklarına rağmen, ömrünün son günlerinde bu ülkeye giden ve İslam coğrafyalarının kurtuluş reçetesini sunan Erbakan Hoca bile ikna edememişti.
Allah'tan 'Gerektiğinde yedi düvele meydan okuma pahasına, kendimiz ve dostlarımız için hakkın ve hakikatin yanında yer alıyoruz. Azerbaycan'ın, Karabağ'ı ve işgal altındaki topraklarını kurtarma mücadelesinde yaptığımız da bundan ibarettir' diyen ve tüm ümmetin sorunlarını sırtlamış ve tüm imkanları ile mazlumların yanında olan bir Erdoğan var. Ya olmasaydı….
İşte Tufeyli'nin açıklmaları: 'O günler ben Tahran'daydım. İran medyasının ve halkın Ermenilere nasıl destek verdiklerini gördüm. Devlet ve medya Ermenilerle birlikte. Şaşırdım, çünkü Ermenilere düşman gözüyle bakmalarını bekliyordum. Biz İslam devletiyiz diyorsunuz, yani yeriniz mazlumun yanıdır. Zalimin, düşmanın yanında durmanızı anlamıyorum.
Asırlardır Azerbaycan İran'ın bir parçasıdır diyorsunuz, Azeriler İran'ın bir parçasıdır ve hakiki Azeriler İran'da yaşıyorlar. Dolayısıyla sizin de durmanız gereken yer sizin de bir parçanız olan mazlum Azerilerin yanıdır. Bunlar da mazlum Şii Müslümanlardır. Gerçekten artık anlamakta güçlük çekiyorum. Allah diyor ki; 'iyilik ve takva hususunda yardımlaşın.' Bu şekilde mi yardımlaşıyorsunuz?'
İran Dışişleri Bakanına bana Bakü meselesini anlat dedim. Lafı uzatmadan kitabın ortasından konuşmak gerekirse; Ermenistan, Türkiye sınırında, biz Türkiye'nin Türk devletlerle bağını engellemek istiyoruz, Türkmenistan, Özbekistan, Azerbaycan gibi... Türkiye'nin önünde bir koridor olması için Ermenilerle beraberiz. Kendi kendime 'keşke buna hiçbir soru sormasaydım' dedim.'
İşte İran gerçeği bu. Ülkemizde de bazı iyi niyetli çevrelerin İran'a bakışının hala olumlu olması onların belki ümmet bilincinin bir yansıması ama görünen ve itiraf edilen o ki İran'ın ümmet diye bir derdi olmadığı gibi mazlumların yanında olmak gibi bir endişesi de yok.
Türkiye'nin önünü kesme noktasında çoğunluğa kendileri gibi Şii mezhebinden Müslümanlar olmasına rağmen Azerilerin yanında olmak yerine tıpkı Fetö gibi, ABD gibi, Macron gibi ülkemizin karşısında olan İran'ı hastalıklarına rağmen, ömrünün son günlerinde bu ülkeye giden ve İslam coğrafyalarının kurtuluş reçetesini sunan Erbakan Hoca bile ikna edememişti.
Allah'tan 'Gerektiğinde yedi düvele meydan okuma pahasına, kendimiz ve dostlarımız için hakkın ve hakikatin yanında yer alıyoruz. Azerbaycan'ın, Karabağ'ı ve işgal altındaki topraklarını kurtarma mücadelesinde yaptığımız da bundan ibarettir' diyen ve tüm ümmetin sorunlarını sırtlamış ve tüm imkanları ile mazlumların yanında olan bir Erdoğan var. Ya olmasaydı….