İSTASYON CADDESİ'NİN SESSİZ HÜZNÜ

Şehrin merkezinde mihenk taşı kabul edilen iki ana caddeden birisidir, İstasyon Caddesi… Çarşıyı, Tren istasyonuyla buluşturduğu için bu adı vermişler…

TAKİP ET
Şehrin merkezinde mihenk taşı kabul edilen iki ana caddeden birisidir, İstasyon Caddesi… Çarşıyı, Tren istasyonuyla buluşturduğu için bu adı vermişler… Çok da hoş olmuş….

Her ne kadar adı değiştirilse de sonraları, halk nezdinde kabul görmüş bu ad, zihinlere kazınmış… Tıpkı Kızılay mahdigeresi yerine eski adıyla Kesrik mahdigeresi ya da Aksaray yerine Yığınki adının dillerde yer etmesi gibi…

60'lı yıllara kadar İstasyon caddesi boyunca kendi halinde akan, bazen celdigerenen bir dere varmış. İsmiyle müsemma Yeşildere… Caddeyle de uyum içerisindeymiş… Çevresindeki kerpiç evlerle ve üzerindeki ahşap yaya köprüleriyle kendine münhasır güzel bir harmoni oluşturuyormuş. Islah edilememiş. Üstü kapatılmış, kaybolup gitmiş.… Anılarda kalmış varlığı…

İstasyon Caddesi üzerinde tarihin tozlu sayfalarında yerini alan bir başka değer daha vardı, eskiye dair… Caddenin tarihi miras kabul edilebilecek birkaç yapısından biriydi tiyatro binası… O da bir-iki ay önce sessiz sedasız yıkıldı gitti, diğerleri gibi… Yerine daha moderni yapılacakmış… Oysa, kırmızı koltuklarıyla ve sahnesiyle ne kadar da sevimliydi…

                                           *

Tarihe tanıklık eden bu caddenin zamanla başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Bilen bilir… Yerel yönetime atanan her faninin ilk işi İstasyon Caddesi'ne el atmak oldu. Yeni bir şeyler yapmak -yenilik- sloganıyla, plansız programsız giriştiler caddeye… Telef ettiler…

Cadde üzerinde bilhassa orta refüjde hatırı sayılır ölçekte çeşit çeşit onlarca ağaç vardı. Binlerce kuşun yuvalandığı ağaçlar… Dikkatli kulaklar duyardı onları ancak… Onca gürültünün arasından… Ayrıca çevresindeki boyası gitmiş, yıpranmış, yorgun ve birbiriyle uyumsuz binaların ayıbını da örterdi bu ağaçlar… Ama şimdilerde yoklar… Yeşildere gibi, Tiyatro binası gibi onlarda bizi terk edip gittiler…

Ya! Yuvasız kalan kuşlar? Acaba neredeler şimdi?

                                             *

Elzığ Belediyesi, İstasyon Caddesi'nin son olarak maruz kaldığı 'Alt Geçit' projesiyle ilgili, zaruretini şu nedenlere bağlamış.

 

'Kent merkezinde yaşanan sıkışıklığı kaldırmak, araç seyir hızını yükseltmek, şehir trafiğini rahatlatmak, bölgesel trafiği düzenlemek, mahdigereler arasındaki bağlantıları arttırmak, yaşanabilir bir şehir için katkıda bulunmak adına Şehrimiz için önemli bir projedir.' demiş.

 

Yollardan, kavşaklardan vbg. istifade eden kullanıcıların da kendilerine göre beklentileri vardır. Göz ardı edilmemesi gereken...

Mesela, yayalar yürüme mesafelerinin kısaltılmasını, trafik akımından ayrıştırılmış yaya alanlarının olmasını, güneş, yağmur vb. doğa koşullarına karşı korunmayı beklerler.

Sürücüler, gecikmeyi ve güvenliği etkileyen unsurların önlenmesini, manevra yapabilecekleri yeterli bir alanın, diğer yol kullanıcılarıyla çatışmayı önleyecek önlemlerin alınmasını isterler.

Yolun çevresindeki sakinler ise aydınlatma, güvenlik, kendi mülklerine erişim için bağlantı kolaylığı, ağaçlar, peyzaj ve çevre düzenlemeleri isterler…

 

Peki, 'Alt Geçit' bu beklentileri karşılıyor mu?

 

Her yolculuk esnasında şahit oluyorum. Sürsürü-Çarşı hattı minibüs şoförleri, bu sorunun cevabını yüksek sesle tekrar ediyorlar. Duymanızı istemem...

 

                                                      *

 

 'Yaradanan gurban senin! feysbuk sayifen var mı?' diye sordu. 'Yoh' cevabını alınca 'Eyi ki de yoh. kefde sahan!' dedi ve devam etti Sakdigerı Mustafa.

 

'Bi Belediye başkan yardımcısı var. Soyadı özgür ama zihni prangalı. Ne paylaşımlar yapi bi görsen… Geçen bitene yapmış, yok efendim gece ilaçlama ekiplerimiz faaliyette… He hoş… vdigera aferin… Dur gülme! Sabır et anlatam. Bu paylaşımda ne var? diye içinden geçirebilirsin. Ele del. İki gün önce iftara galmış bir iki saat… General Alpdoğan caddesinde esnaf tabureyi atmış, bezmiş bir şekilde dükkanının önünde otiri... Ben de ordayım. Ahan o dediğin ilaçlama arabası geldi hepimizi bi hoş ilaçladı… Bol bol ögsürdük sayesinde. Boğazımızı ciğerlerimizi eyi bi temizledi, getti. Bazı cami cemaati akşam hatipoğluna sorak, orucumuz mekruh oldu mu olmadı mı diye tartışa dursun, Bazıları da arkasından ölülerine rahmet oğudu ilaçlama yapanların… Şimdi o yetgiliye sormak lazım! Gündüz nerdedin, evde yati midin? Geceyi paylaşisin, gündüzü de paylaş da!

Neyse gardaşıma diyem. Bir de ağızlarında saggız olmuş… Böyüklerinden kopya çekeler… Başka ne yapiler ki? Özgür iradeleri yoh ki! İngiltere'de terör olayı olmuş. Birçok Allah'ın gulu suçsuz günahsız insan yaşamını yitirmiş. Ahan bu herif yazmış 'Men dakka dukka' Oldu mu şimdi? sen önce bunun anlamını eyice öğren… kinin nefretin başka türlü dile getir. Yakışıyor mu bir Müslümana… Oruç tutarak nefsin bele mi terbiye edisin? Ayıptır, günahtır, edepsizliktir…

Yaw diğer yardımcılar da ele… Yoh birbirlerinden farkları…  Çeşme yaptiriler meydana, başgana şirin görünmek adına çeşmeye başkanın adını goyiler… Orucuh miskinlik üzerimizde, hele bi Ramazan geçsin ele çalışah deyip bi köşede pinekliler, tuvaletleri kontrol etmek de başkana gali… Onu da bi işmiş gibi afişe ediler…

 

Yaw gardaşım vatandaş neyse, siz başganın dostu musuz, düşmanı mı?

 

Onların suçu yoh gardaş! başgan demi midi, bana ayak uyduramayanı görevden alacam… Kime neddi?

 

Bazen yaradana seslenim. Yarab! Biz ne ettik ki bunları bulduk? Neyse gonuyu dağıtmayam… Başa dönem. Bakarsın günün birinde İstasyon Caddesi'nin bu sessiz hüznünü duyan insanlığa hoş görüyle bakan özgür iradeli biri olur... Belki 'alt geçiti' toprakla doldurur.  Üzerine de ağaç diker. Kuşlar yeniden yuvalanır… İstasyon caddesi de aslına rücu eder. Kim bilir?

Bakmadan Geçme