Işıkver'in Tespitleri
MHP İl Başkanı Semih Işıkver, deneyimli ve usta gazeteci Arif Çakmak'ın hazırlayıp sunduğu Ayrıntı programına katılarak hem kendi partisi hem de diğer partiler ve milletvekilleri hakkında açıklamalarda bulundu.
Cumhur ittifakının ülkenin sigortası olduğunu, ülkenin geleceği ve bekasının günlük siyasetten ve polemiklerden çok daha önemli olduğunu ifade etti.
Ak Partili vekilleri ve özellikle Metin Bulut'un şehirle ilgili kendi taleplerini yerine getirmede başarılı bulduğunu ifade ettiği konuşmasında, İyi Parti ve CHP Milletvekili Gürsel Erol'a özel bir bölüm ayıran Işıkver'in siyasi değerlendirmeleri önemliydi.
Özellikle Gürsel Erol'un duruşunu sorguladığı cümleler, birçok kesimin düşündüğü ve ifade edemediği cümleler ve doğru tespitlerdi. Olayın siyasi tarafı belki Başkan Semih Işıkver'in dile getirdiği gibi değerlendirilebilir ama Gürsel Erol'un insani duruşu çok da takiyyeci bir tanımlamaya uymuyor.
Erol, Alevi olduğunu, Tuncelili olduğunu hiçbir zaman saklamadığı gibi her fırsatta gururla dile getiriyor. Aslını inkar etmemekle birlikte Elazığ'da büyüdüğünü, Elazığ'ın değerlerini özümsediğini ve saygılı olduğunu, PKK'ya karşı her zaman dik durduğunu ve Tunceli'de HDP'nin bir milletvekili kazanmasına engel olduğu için kendisinin hedefe konduğunu, şehit Necmettin Öğretmenin taziyesine gittiği için de Erdoğan tarafından kendisine teşekkür telefonu açıldığını ifade ediyor.
Yani ortada ikircikli bir siyaset ve takiyye yok. Olduğu gibi görünen, göründüğü gibi de olan bir siyasetçi Gürsel Erol. Bu duruşu onu CHP'nin oylarıyla bir milletvekili yapar mı bilmeyiz ama Semih Işıkver'in bu konudaki görüşlerine katılarak işinin pek de kolay olmadığını bizler de görüyoruz.
Başkan Işıkver'in ayrı bir bahis açtığı İyi Parti ile ilgili görüşleri de önemliydi ve dikkate değerdi. Bu partiyi Elazığ'da çok karşılığı olmayan bir proje partisi olarak gördüğünü ifade ederek, bu partiden milletvekilliği düşünen isimlere de dostça tavsiyelerde bulundu.
İyi Parti'nin seçimlerde bir milletvekili çıkarmak amacıyla şahsi tabanı ve oy potansiyeli olan isimlere adaylık teklifinin gitmesine dair bir soru karşısında mealen; “Bu arkadaşlarımız Elazığ'da sevilen, sayılan bir konuma sahip. İyi Partiye giderek hem kendilerine olan güveni hem de saygınlıklarını kaybedecekler ve yazık olacak. 15 bin oy alacak iyi Parti bu isimlerin adaylığı ile 30 bin oy alacak ama yine kazanamayacaklar. İsterseniz bu isimler açıklayayım” ifadelerini kullanması iki gerçeği ortaya koydu.
Birincisi; Evet, İyi Parti seçimlere sıkı hazırlanıyor ve sıkı bir listeyle seçmenin karşısına çıkacak.
İkincisi, bu isim ya da isimlerin MHP İl Başkanı Işıkver'in de ifade ettiği gibi 15 bin potansiyel oyu var.
Işıkver, bu rakamı biraz da afaki olarak söylemiş olsa bile bir kitlesel oydan ve bu oyun gideceği partinin oy oranında ciddi bir artış göstereceğini kabul ediyor.
Işıkver'in bizlerin de katıldığı bu görüşünden hareketle sorar ve deriz ki; madem siyasi dengeleri değiştirecek ve gittiği yere olumlu katkılar sağlayacak bu isimlere neden Cumhur İttifakı tarafından bir teklif götürülmüyor.
Ya da tersinden sorarsak aynı soruyu; Yıllardan beri cumhur ittifakı cenahında duran ve birçok maddi manevi fedakârlıkta bulunan isimler, neden farklı parti isimleriyle anılsın ve gündeme gelsinler ki? Bunun müsebbibi kim?
Madem bu isimlerin saygın ve değerli olduğu ifade ediliyor, madem bu isimlerin bir potansiyelinden söz ediliyor ve gittikleri partilerde oy artışı sağlayacağı dile getiriliyor ve bu gerçek çok net biliniyor, o zaman neden adım atılmıyor ki?
Yoksa bazı değerler gidince mi kıymeti anlaşılacak ve değeri bilinecek bu memlekette? “Kaçan balık büyük olur” atasözü bir kez daha mı gerçek olacak bu şehirde ve siyasi arenada?