İKİ HABER, İKİ ANLAM

Geçen hafta gazetemizde yayımlanan iki haber, dikkatimi çekmişti… Ülke olarak son yıllarda sıkıntılı ve olumsuzluklarla dolu bir yaşamın içinde boğuşuyor olmamızdan

TAKİP ET
Geçen hafta gazetemizde yayımlanan iki haber, dikkatimi çekmişti… Ülke olarak son yıllarda sıkıntılı ve olumsuzluklarla dolu bir yaşamın içinde boğuşuyor olmamızdan mıdır, yoksa bu haberlerin çok daha insani bir içeriğe sahip oluşlarından mıdır diğerlerine göre… Ya da bu haberlerin dikkat çekişleri, yitip giden insanlığımızı hatırlatmasından mıdır? Kim bilir?

İlk haber, Elzığ Belediyesi'nin çocuklar için düzenlediği bir etkinlikten bahsediyordu…  Daha doğrusu bir projeden...

Haberin içeriğinde, 2015 yılında ilk açıldığı günden bugüne 12 bin öğrenciye sinema keyfi yaşatan Elzığ Belediyesi'ne ait cep sinema salonunun bu haftaki özel konuklarından söz ediliyordu… Tuncay Küçüközer Özel Eğitim Merkezi öğrencilerinden oluşan yaklaşık 100 Down sendromlu öğrencinin 'Buz Devri – Büyük Çarpışma' adlı animasyon filmini izleyerek ilk sinema deneyimini yaşamış olduklarından…

                                                                      *****

Elzığ Belediyesi, çocuklara yönelik bu projesini Milli Eğitim Müdürlüğü ile koordineli yürütüyor. Karşılıklı belirlenen takvim doğrultusunda özellikle varoş semtlerdeki ilkokulların öncelik aldığı bu proje kapsamında Elzığ Belediyesi, etkinliğe katılacak okullara tahsis ettiği otobüsü gönderiyor, çocukları öğretmen gözetiminde alarak, kısa bir şehir turu yaptırıyor… Sonrasında AbdullahPaşa Mahdigeresi'ndeki cep sinema salonuna getiriyor. Sinema seyrinden önce eğitici ve öğretici kısa bir palyaço gösterisi sunuluyor çocuklara... Çeşitli ikramlarda bulunuluyor, hediyeler veriliyor… Sinema keyfinin sonunda ise tekrar otobüsle okullarına geri götürülüyor çocuklar…

                                                                *****

Yıllar öncesi Yığınki 'de görev yaptığı okulu ziyaretimde, öğrencilerin perişan halini görünce, Halit Ziya Ağcabay öğretmen anlatmıştı… Bulunduğu okulun öğrencilerinin genelde terörden köylerini ve şehirlerini terk eden   fakir ailelerin çocukları olduğunu, pek çocuğunun şehrin merkezindeki Postane Meydanı'nı görmeden okuldan mezun olduğunu ifade etmişti… Bu çocuklardan oluşturduğu minik basketbol takımıyla onlara sadece yaşadıkları şehri tanıtmakla kalmayıp, iller arası seyahatler yaptırarak nasıl bir vizyon kazandırdığını, yıllar sonra çok daha iyi anlayıp idrak etmiştim…

                                                                  *****

İkinci haber ise yoğun kar yağışı ve ağır kış şartları sebebiyle, Elzığ Belediyesi'nin hayvanların aç kalmaması için doğaya bıraktıkları yiyecekler ile şehrin birçok bölgesine yaptırdığı kuş yuvaları ve dağıttığı yemlere dair haberdi… Öyle ki bu haber, Bayburt'un bir köyünde eksi 30 derecede hayatta kalabilmek adına köye inen sözde kurnaz bir tilkinin, donarak öldüğünün görüntüsünün yarattığı, moral bozukluğuna oldukça iyi gelmişti benim için…

Sosyal bir kurumun, sevgi ve şefkat kanatlarını sadece insanlar için değil bütün mahlukatı kuşattığının göstergesiydi bu davranış… İnsan olmanın asli gereğiydi belki de…

                                                                 *****

Yunanca 'tekhne' kelimesinin sözlük anlamlarından ilki, 'zanaatkrlık, sanatçılık; yetenek, beceri, el hüneri,' dir.  Yani bildiğimiz teknik, teknoloji kelimelerinin kökenidir… İlk anlamı böyle olmasına rağmen, ikinci anlamı, 'hile, hilekrlık, kurnazlık, dalaveredir.'

Tekhne, aynı zamanda 'kendini bilmezlik, haddini aşma, haddini bilmezlik' anlamını da içerir.

Teknoloji, hilekr insan aklının doğayı kandırıp kendisini rahat ettirmesidir …

Kendisinden başka varlıkların yaşamasına imkn vermemesidir… Belki de insanlığımızı yitirmenin gizli kalmış adıdır bu yönüyle…

Bakmadan Geçme