İdeolojik Körlük Gazeteciliği
Son yıllarda en kolay ve kısa yoldan şöhret bulmanın yolunun itibar suikastı yapmakla mümkün olacağını gören ve bizzat şahit olan bazı medya kurumlarımızın bu akıma ve yanlış yola saptığını üzülerek görüyor ve izliyoruz.
Son yıllarda bazı basın yayın organlarının kendi alanında bir başarı hikyesi oluşturamamış, kendi mesleğinde hep gerilerde kalmış, üretme, kendini yenileme ve sektörde rekabet edebilme gücünü kendinde bulamayıp havlu atanların imdadına 'itibar suikastı' yapmak gibi kolay bir yolu tercih ettiklerini görüyoruz.
Biraz açalım konuyu. Bazı medya kurumları özlediği ve herkesin takdir ettiği bir yere gelememiş. Bunu örtmek ve gizlemek için bir şeyler yapması lazım. Nedir o iş… Mesnetsiz, delilsiz ve sırf sansasyon olsun diye sağa sola sallamak ve hiçbir belge, bilgi ve delile dayanmadan insanlara attığı iftiraları haberlerine taşımak ve buradan bir gündem yakalamak.
Bunun çok sayıda ve herkesin bildiği örnekleri var ama son örneğini İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Cemil Yatkın hakkında Sözcü Gazetesi'nde yapılan bir haber oldu.
Çalışkanlığı, dürüstlüğü ve devletçiliği ile hemen herkesin takdirini kazanmış, bu adil olma özelliğini siyasiler de dahil hemen herkes çok yakından bildiği için kanunsuz ve mevzuata uygun herhangi bir talep edilmeyen İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Cemil Yatkın, bazı siyasilere yakın isimleri İl Özel İdaresinde istihdam ettiğine dair yapılan haber, şehri ve şehrin yakın tarihini bilenler tarafından acı bir tebessümle okundu.
Yapılan haberde siyasilerin de isimleri de verilerek bunların yakınlarının Genel Sekreter Cemil Yatkın tarafından Özel İdareye alındığı ifade edilmiş.
Öncelikle haberde zikredilen siyasilerin yakınlarının geçmişten bu güne İl Özel İdaresinde istihdam edilmesine, bir çoğunun istisnai kadrolar marifetiyle de KPSS'siz devlet memuru yapılmasına Hakimiyet olarak öteden beri bizler de karşıyız ve bunu sıklıkla manşetlerimize taşıdık.
En güzel üniversitelerin en güzel bölümlerinden mezun olmasına ve yıllarca KPSS'ye hazırlandığı ve yüksek puan almasına rağmen mülakatta elenen masum gençlerimize karşın sırf bir milletvekilinin eteğine yapışarak istisnai kadro ile KPSS'siz devlet memuru olanlar ve buna vesile olanları herkes biliyor.
Yapılan bu haksızlık ve adaletsizlik yanlışlığına dikkat çekmekle birlikte geçmişten bugüne bu tür torpillileri İl Özel İdaresinde istihdam etmekle Genel Sekreter Cemil Yatkın'ı suçlayan Sözcü Gazetesi'nin tüm bu hataları Yatkın'ın omzuna yüklemesini de adil bulmuyoruz.
Haberi yapan medya kurumu keşke isimlerini saydığı kişilerin hangi yıllarda ve hangi dönemlerde özel idareye girdiklerine dair mini bir araştırma da yapsaydı. Aslında araştırmaya yapmasına gerek yok çünkü kendisi de çok iyi biliyor kimin ne zaman ve kimin tavassutu ile işe alındığını. Hatta bunlar arasında geçmiş dönem Valilerinden biri de var.
Geçmişten bugüne, bu alımlarda hiçbir dahli, katkısı ve hatta yetkisi olmadığı, Genel Sekreterlik görevine atandığı günden bugüne de hiçbir siyasetçi yakınının işe alınmadığı gibi bir gerçekliğe rağmen neden Cemil Yatkın hedef gösteriliyor.
Cevabı, yazının başında anlatmaya çalıştığımız Sözcü'nün ideolojik körlükle yapmaya çalıştığı gazetecilik anlayışında gizli.
Sözü milli şairimiz Akif'e verelim;
'Cni geziyor dipdiri... Can vermede msûm
Suç başkasınındır da niçin başkası mahkûm?'