İçimiz Rahat Değil...
Ülkemizde son 30 yılda beri hiçbir olay görünen yüzüyle değerlendirilemeyecek kadar karanlık süreci yaşadık, yaşıyoruz.
Bir askerin, bir devlet yöneticisinin vefatı ya da yaşanan bir trafik veya helikopter kazasını olduğu gibi kabul etmek ve buna inanmak bir hayli güç.
Turgut Özal'ın ölümü, Korg. Eşref Bitlis, Muhsin Yazıcıoğlu, Cem Ersever, Abdi İpekçi, Hrant Dink, Adnan Kahveci, Bedri İncetahtacı ve daha birçok olay ve bunların sonradan ortaya çıkan gerçekleri bizleri her olaya kuşku ile bakmak gibi bir refleks geliştirdi.
Ayakları üzerinde ve milli kaynak ve değerlerle durmak isteyen her bir ülkenin başına nasıl belalar sarıldığını, bunun önüne geçmek için gerekirse ülkenin en saygın isimlerinin ortadan kaldırıldığı olaylar bizim tarihimize çok yabancı da değil.
Bitlis'te düşen helikopter olayı da çok ayrıntılı incelenmeli. Bazı paylaşımlar görüyoruz. Korgeneral Şehit Osman Erbaş'ın FETÖ'ye karşı sert sözleri ve 15 Temmuzdaki dik duruşunu hatırlıyoruz.
Hainlerin hala içimizde olduklarını hissediyor ve fırsat kolladıklarını düşünüyoruz. Kendini gizlemeyi başarabilmiş kriptoların varlığını tahmin ediyoruz.
Helikopterin son üç ay içindeki günlük bakım, onarım ve diğer teknik iş ve işlemlerinden sorumlu kişi yada kişilerin ve görüntülerin incelenmesi gerekir diye düşünüyoruz.
Bu bir komple teorisi ya da paranoya değil, yaşadıklarımızın bizi getirdiği temkinli ve şüpheli yaklaşım tarzı ve noktasıdır.
Devletimiz mutlaka kaza ile ilgili incelemeleri detaylı bir şekilde yapacak ve gerekli açıklamalarda bulunacaktır.Ve yine biliyoruz ki bu kaza devletimizin sorumlu birimleri tarafından her yönden incelenerek en küçük şüpheye bile yer verilmeyecek şekilde araştırmasını yapacaktır.
Son olarak, Şehitlerimize Allah'tan rahmet,kederli ailelerine ve milletimize sabırlar diliyoruz.