HUZURUN SESİ'' KEMAN''
Keman hakkında bilgi alabilmek için Elazığ Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Keman Sanatçısı Orhan ÇİMTAY ile
Keman hakkında bilgi alabilmek için Elazığ Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Keman Sanatçısı Orhan ÇİMTAY ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Kısaca Sizi Tanıyabilir miyiz?
Orhan ÇİMTAY 1985 Elazığ doğumluyum.Sanatçı bir aileden geliyorum.Babam Elazığ Devlet Klasik Türk Müziği Korosunun şefi Kenan ÇİMTAY.Eşim özel bir okulda müzik öğretmeni.Kardeşim Fen Bilgisi Öğretmeni ama o da keman çalıyor.Müzik akımı bizden sonra çok oldu.Kuzenlerimiz de bizim yolumuzda..Çocukluğumda başladı tabiki kemana olan merakım..
BÖYLE DERİN MUSİKİ SEVDASI NEREDEN GELMEKTEDİR?
Ben müzisyen bir aileden geliyorum.Lise döneminde başarılıydım.Hocalarım benden oldukça umutluydu.Ailem Tıp okumamı istiyordu.Bense babamdan gizli gizli keman öğrendim.Kendi kendime yani çabamla.Musiki Cemiyetinde babamın geliş gidiş saatlerini biliyordum.O yokken cemiyete gidip öğrendim.Lise bitmeye yakın dershaneyi bıraktım tabi ki tartışmalar çıktı.Konservatuarı kazandım.Müzik öyle bir etki yaptı ki hayatımın bütününden vazgeçtim.Müzik hayatımın tamamı oldu.İlk çaldığım dönemlerde kemanın kutusunu yanıma alıp öyle uyurdum.Kaset dinlerdim günlerce çözebilmek uğruna uğraşırdım.Müzik yaparken insanın içinden bir şey çıkıyor inanılmaz.. Kendi enerjisi mi, geçmişinde biriktirdikleri mi, o her neyse, değişik duygular yaşıyorsun. Ve müziğine etki ediyor. Aynı notaları iki müzisyen birbirinden çok farklı hissiyatta çalıyor. O anki bir durum olabilir ya da geçmişinden gelen psikolojisi ve müziğe karşı davranışı olabilir. Benden bir gün çok tutkulu bir şey , bir gün çok sakin bir şey de çıkabilir. Müziğin ruhani bir tarafı var, hem insanın duygularını yansıtması hem de diğer insanlara ulaşması açısından. Herkesin, konuştuğu anladığı bir lisan gibi. Söz kullanmadan aynı duyguyu karşınızdakine verebiliyorsunuz.Şu anda görsel kaynaklar çok.İnternetten her türlü görüntülü seslere ulaşmak mümkün.Bizde plaklar vardı taş plaklar bilirsiniz..Onları dinleye dinleye öğrenmeye çalıştım..Ben şuna inanıyorum merak olmalı bir insanda heves olmalı,hırs olmalı birşeyleri başarabilmek için...
Ben Yengeç burcuyum.Burcum gereği duygusalım hemde çok.Çocukluk dönemimizde bu zamanki gibi teknoloji gelişmemişti.Akıllı telefonlar yoktu,CD yoktu.Sadece kasetçalar ve tv vardı, arkadaşlarımızlasokakta oynamak vazgeçilmezdi..Birşeye heves ediyorduk ve onun üzerine gidiyorduk ailemiz de destekliyordu karşı çıkma hakkımız yoktu.Şimdi ki çocuklar teknolojiyle büyüyorlar..Herşeyden uzak içe kapalı sokak yok oyun yok..Babam müzisyen olduğu için onu örnek aldım iyiki de almışım çok şükür...
HAYAL KURARMISINIZ?
Tabi ki...Bir amacımız varsa onu hayata geçirmişim gibi hayal kurarım mesela şu salonda şu kadar kişiye konser veriyorum gibi..Belki de mesleğim gereği müzik alanında haydigererim var.
En büyük hayalim de Allah nasip ederse Cemel Reşit Rey Salonunda babamın Harput Musikisi üzerine notalarla yazmış olduğu bir kitabı var onu icra etmek isterim.Türkiye de bir ilktir.Bilgisayarda yazılmadı notalarla yazıldı çok emek verilmiş bir kitap..
KEMANIN ÖZELLİKLERİNE GELELİM?
Yaylı sazların en önemlisidir. Eskiden beri Türk musikisinde sine kemanı şeklinde mevcuttur. Yüzyıllar boyunca gelişen keman, nihayet bugünkü mükemmel şeklini almıştır. Esas itibariyle Araplar'ın rebabından ilham alınarak yapılmıştır. Kemanın orkestra içinde çok büyük bir rolü vardır. Kemanın notası sol anahtarı ile yazılır, bu anahtara keman anahtarı da denir. Kemanın tiz sesleri az kullanılır, bunları iyi çıkartabilmek gerçek bir ustalığa bağlıdır.
Keman insanı derinden etkileyen eşsiz güzellikteki sesiyle yaylı çalgılar ailesinin en önemli üyesidir. Sesi öteki çalgılara göre bir çok bakımdan insan sesine daha yakındır. Keman çene altı ile omuz arasına sıkıştırılarak tutulur. Sol elin parmakları sap üzerinde bulunan tellere basarak gezinirken sağ elle tutulan yay keman tellerine sürtülerek çalınır.
KEMAN ZOR ENSTRÜMANMI?
Teknik olarak zor tabi ki yaylı bir enstrüman, perdesi yok. Benim sazım nankör bir saz aslında.Belirli bir zaman çalınmadığında unutulma riski var ona vakit ayırmak gerekiyor.Keman, perdesiz bir enstrüman olduğu için diğer enstrümanlara oranla biraz daha zordur. Keman çalabilmek için iyi bir kulağa sahip olmak gerekir fakat kulağın iyi olmasıda yeterli değildir. Kişinin enstrümanını sevmesi enstrümanına zaman ayırması ve pratik zekası olmasıda önemli unsurlardır. Kemanı öğrenirken notanın kemanla birlikte paralel gitmesi ve dolayısıyla kemandaki hakimiyetin artmasıyla basit makamlar geçilebilir ve ilerleme tamamen kişinin çalışmasıyla ilgilidir.
Keman sazı zengin bir saz.Türk müziği sazı değil batı müziği sazı.1800 lü yıllarında türk müziğine yerleşiyor.Bütün müzik türlerinde kullanılıyor, müzik türlerine uyum sağlıyor.Bu anlamda Türkiye merkezi bir konumda.Yaylı gruplarla ilgili çalışma olduğunda genellikle arap ülkelerine gidiliyormuş ama şimdi albümler bizim ülkemizde yapılıyor buda bizim müzisyenlerimizin becerisidir.
Ne yapılıyorsa yapılsın en iyisini yapmak lazım...Fazla zaman ayırmak gerekiyor.
Kemanda perdelerin olmaması,bastığın her sesin,her notanın yerini doğru bulabilmen demektir.Temiz ses basmak,doğru sesleri bulabilmek iyi bir müzik kulağı gerektirir.
Erken yaşta başlamak ennnnn önemli etkendir
İkincisi müzik yeteneğine ve iyi bir kulağa sahip olmaktır.
Üçüncüsü ara vermeden düzenli olarak çalışmak ve aşama katetmektir.
En az 2 sene eğitim almadan hemen hiçbir çalgıdan verimli,olumlu birşeyler çıkmaz.
Günümüz çocukları ve gençleri 4 tane melodi çalabildikleri anda virtüöz arzularına kapılmaktadırlar.
Enstrumanların hepsi için parmak egzersizleri,etüdler,teknik birtakım alıştırmalar yapılmalıdır.Kolay mı zor mu dan önce kulak önemli kemanda kulağın iyi duymuyorsa belli bir geçmişin yoksa tabi ki zorlanma olur ama başarılmayacak hiçbir şey yoktur yeterki istek olsun.
MÜZİKTE BİR KİŞİYE SANATÇI DİYEBİLMEMİZ İÇİN NELER GEREKİR?
20 sene çalışıyor olmakla, kaç kişiye hitap ettiğinle değil, bence insanlara ne fikir verdiğin, ne htirdiğin önemli. Sahneye çıktığın zaman çaldığın enstrümanla veya söylediğin şarkıyla izleyenin zihninde ve ruhunda bir etki bırakabiliyormusun, insanı alıp bir yerden bir yere götürebiliyor musun, onun hayatına bir etki yapabiliyormusun bence bunlar önemli. .
DOĞRU KEMAN SEÇİMİ NASIL OLMALIDIR?
Herkes elbette en iyi kemana sahip olmak ister. Kimisi için “en iyi” kavramı görsellik, kimisi için ise enstrümanın ses kalitesi ve akustiktir. Her iki durumda maddi olanaklar ile sınırlıdır. Ancak görsel olarak seçenek sınırlı olduğu için kemanın ses kalitesi bir adım öne çıkmaktadır.
Ülkemizde ne yazık ki gerek fabrikasyon gerekse el yapımı kemanlar için fazla seçeneğimiz bulunmamaktadır. İthal edilen fabrikasyon kemanlar (genellikle) çok düşük kalitede ve ses özelliği bakımından memnun edici özellikler sunamamaktadır.
Eğer fabrikasyon bir keman almaya karar verdiyseniz ses kalitesinin bir süre sonra sizi tatmin etmeyeceğini bilmelisiniz. Fabrikasyon olması itibariyle yapımında gerekli incelik ve kalite sağlanamamaktadır. Ayrıca düşük maliyet kısıtı altında; kullanılan ağaçların özensiz seçimi, makine işçiliği ile birleşince ortaya çıkan enstrüman yeni başlayanlar için nitelendirilen “öğrenci kemanı” olarak isim bulmuştur kendine..
Bu şartlar altında daha iyi bir keman seçmek için;
-Seçeceğiniz kemanlar arasından en hafif olanı tercih etmelisiniz.
-Cilasının pürüzsüz ve üzerinde çizik olmamasına dikkat etmelisiniz.
-Kemanın ağacında budak olmamasına dikkat etmelisiniz..(Ne yazık ki zaman zaman böyle kemanlarla karşılaşıyoruz.)
-Klavyesinin kesinlikle simetrik olmasına, eğiklik yada çap olmamasına dikkat etmelisiniz.
-Köprünün gövdeye tam olarak oturduğuna ve köprünün dik durduğuna dikkat etmelisiniz.
-Yay kıllarının eksik olmadığından ve yay vidasının çalışır durumda olduğundan emin olmalısınız.
KEMAN VE ÇOCUK HAKKINDA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
Müzik eğitimi ve keman eğitimi insan beyninde lisan ve karar verme yetisini kontrol eden bölgelerin ileri düzeyde gelişmesini sağlar.
Eğer müzik eğitimine, keman eğitimine erken bir yaşta başlanırsa beynin söz konusu bölgeleri daha rahat gelişecektir, çünkü insan beyni yıllar boyunca gelişimine devam eder ve beynimizin yaratıcı olan yarısı olan sol tarafı bu tarz bir eğitimin yardımıyla fiziksel olarak gelişecek ve beyin hücreleri arasındaki bağlar da kuvvetlenecektir...
Öğrencilerim ''hocam şunu öğreneyim iyi saz alayım'' diyorlar ama iyi saz kendini bıraktırmaz ki kendini çaldırır...
Öğrencinin alıcıları boş olduğu için yükleme daha kolay olabilir.Benim çocuğum ne kadar zamanda öğrenir diye bir soru olamaz kabul etmiyorum.Hocaya bağlı değildir,öğrencinin çalışmasına alıcılarına bağlıdır.Erken yaşta başlarsa öğretmenini dinlerse 1 sene içerisinde basit bir notayı önüne koyduğunuzda çalabilir ama ilerlemelidir.Müzik zaman ister sabır ister.Müziğin sonu yoktur.Müzikte ben oldum diyemezsiniz.
Çocuklar müzik eğitimi sayesinde bir bütünün parçası olmayı, mükemmel bir uyum içinde hareket etmeyi öğreneceklerdir. Provalar ve egzersizler çocukların günlük yaşantılarının doğal bir parçası haline geldiği zaman bu, onların hayatları boyunca yapacakları çalışmaları pozitif bir yönde etkileyecektir.
Müzik eğitimi alan çocuklar ilerleyen yaşantılarında bu eğitimin getirdiği becerileri kullanacaklardır. İlk olarak bir işi nasıl yapmaları gerektiğini bilecekler ve sadece izlemek yerine yapmaya odaklanacaklardır. Bu özellikleri yaşamları boyunca yaşadıkları ve çalıştıkları çevrelerde seçilen bireyler olmalarını sağlayacaktır.
Müzik, çocuklara korktukları şeylerin üstesinden gelerek hayatta gerekli riskleri almayı öğretir. Sanat eğitimi sayesinde sahip oldukları kaygıları erken yaşlarda yenebilen çocuklar potansiyellerini arttıracak ve yaşayacakları sorunları minimuma indirgeyecektir.
HANGİ TARZ MÜZİKLER DİNLİYORSUNUZ?
İcracılıkta neyle başlanırsa öyle gider diye biliyordum, ama değişkenmiş.Hocasız başladığım dönemlerde piyasa müzikleri dinlerdim yani arabesk.. İbrahim Tatlısesin şovlarını izleyerek kendimi geliştirdim görsellerini izlerdim.Bizim zamanımız da öyleydi hep aynı tip müzik ama böyle geliştim.Ben şu anda öğrencilerime aynı müziği dinletmiyorum arabeskte,senfonide ,caz da arab da her türlü..Göksel Baktagirin eserlerini dinliyorum ve çalıyorum özellikle Garip isimli saz eseri hicaz makamında...Dinlediğiniz müzik tarzı çok önemli..Bu anlamda ilk başta arabeskle başladım şu anda her türlü diyebilirim.
Eserlerimde var,saz eseri olarak da serbest olarakta fantazi türde var.3 tanesi ulusal albümlerde okundu.Tabii devlet korosu sürecinden sonra bestelerim saz eserlerine geçti.Geri Dön isimli eserim çok güzel...
KEMAN ÇALMAK İÇİN GEREKENLER NELERDİR?
Keman çalmak için parmaklara bakılır,alakası yok aslında.Kısa parmak ya da uzun parmak mesele değil..Hepsinin örneği olan iyi kemancılar var.İsteyipte yapılmayacak hiçbirşey olmaz.Kemanlar artık boy boy her yaşa göre var.Bu arada benim şöyle bir özelliğim var önce öğrencime bakarım gerçekten verdiğimi alabilecek kapasitesi varmı diye.İlk ders çok önemli anlaşılır kapasite var mı yok mu diye..Öğrencim gözümde çok kıymetli.Üniversitede derslere girdim halen dersime gelen var.Hepsinin yeri ayrı,öğrenci gözünüzün içine baktıkça anlattıkça anlatasınız geliyor anlattığınızı alabilmesi önemli..Gerçekten verdiğim bilgileri alabilmeli öğrenci..Öyle öğrenciler var ki derstten zevk alıyorsunuz.Ömrüm yettikçe ders işleyebilirim...
MUSİKİ NEDİR SİZCE?
Makamlı bir şekilde yazılıp okunan bir Türk müziğine musiki denir. Musiki kısaca bir düşü, bir hissi, bir duyguyu açıklama yapmak için ahenkli seslerin belli bir akış şeması içerisinde ritimli ya da ritimsiz olarak bir araya getirilme sanatıdır.
Türk musikisi formları genel hatları yanında daha çok icra bakımından saz musikisi (enstrümantal müzik) ve sözlü musiki (vokal müzik) olarak ikiye ayrılır. Sözlü musiki de kendi içinde dini musiki ve din dışı (ladini, profan) musiki ana başlıklarıyla iki ayrı bölümde incelenir.
KLASİK TÜRK MÜZİĞİ HAKKINDA BİLGİ VERİRMİSİNİZ?
Klasik Türk mûsikîsi veya Türk sanat müziği, makamlı bir Türk müzik türü diyebiliriz.
Biraz bestekar hayatına bakmak lazım araştırmak lazım, merak lazım İcra eden, eserler kazandıran bestekarları okumak, onları anlamak lazım.Tartışmasız dünyanın en zengin müziği diyebilirim.Bizde koma sistemi var o komalardan doğan makamlar var.Çok sayıda makamlar var.Klasik Türk müziği, uyku getiren ruhsuz ve donuk bir müzik olmadığı gibi bir eğlence müziği de değildir. Eskiler bu sanatı “ilm-i şerîf-i mûsikî”, yani şerefli müzik bilimi diye adlandırmışlar. Yüksek bir duyuşun ifadesi olarak mûsikîyi, bir edep yolu olarak kabul etmişler.
Klasik Türk müziği zengin melodik yapının ve çeşitliliğin ön plana çıktığı, diğer tüm Doğu müzikleri gibi armoni ve polifoni kullanmayan bir sanat abidesidir. “Tek sesli” tanımının verdiği eksiklik ve fakirlik çıkarımının bir kenara bırakılıp bu muhteşem medeniyetin kendine özgü zenginliklerini keşfetme vakti çoktan geldi.
Çok sayıda makam mevcut. Biz dünyanın en zengin müzik kültürüne sahibiz.3.Selim çok sayıda beste kazandırmıştır düşünün kötü ve köksüz bir müziğe sahip değiliz bizler..Eğitim sistemimize bakıyorum özellikle Türk müziğine dair bilgiler oldukça basitleştirilmiştir öğrencilerin bu konularla hiçbir ilgisi ve bilgisi yok.Bizden sonraki nesiller için gerçekten iyi olmayacaktır bu durum çok üzücü..
TÜRK MÜZİĞİ İLE BATI MÜZİĞİ ARASINDAKİ FARKLAR?
Çok Sesli Batı Musikisi bir heykele benzer. Dar bir taban üzerine üst üste seslerin yükselmesiyle meydana getirilmiş üç boyutlu bir heykeldir. Buna karşılık Türk Musikisi ise tek satır üzerine çeşitli renkli mozaiklerle yayılmış bir mozaiğe benzer. İkisi de kendi içerisinde güzeldir. Aslında bu iki müzik türünü kendi içerisinde bu şekilde kıyaslamak yanlıştır.
Türk Musikisindeki temel işaretlerin yani perdelerin ve seslerin esasen fazla olması tek seslilik içinde çok renklilik sağlamasını mümkün kılmış ve böylece tek sesli ama çok makamlı Türk Musikisi ortaya çıkmıştır. Batı musikisinde ise mesele az sayıdaki işaretin bir musiki cümlesi içerisinde çeşitli enstrümanlarla tekrar yolu ile hdigeredilmiş bulunmaktadır. Böylece çok seslilik Batı musikisi için bir zorunluluktur.
Türk Müziğindeki malzeme zenginliğinden armoni vb. kavramlara ihtiyaç duyulmamış, en az 2 porte kullanmak zorunda olan Batı Müziği aksine sadece 1 porte üzerine yazılabildiği için, bütün doğu müzikleri gibi tek portelidir, ama asla tek sesli değildir. Yapı olarak fark yok.Kemanlarda da pek fark yok.
SAHNEDE YAŞADIĞINIZ ZORLUKLAR NELERDİR?
Düşünün koro konseri var günler öncesinden hazırlanıyorsunuz.Hata yapmaksızın provalar yapılıyor herşey hazır.Gün geliyor sahnedesiniz ses düzeninde problem olursa bittiniz demektir.Tam stres anlayacağınız...Ses sisteminde problem olmazsa zaten herşey yolunda gidiyor.
UNUTAMADIĞINIZ BİR ANINIZ VAR MI?
Urfada 5 sene kadar kaldım.Sıra gecesindeyim.Kuşadası otel açılışına gittim.Kemanı ilerletme dönemim.İbrahim Tatlısesin orkestrasında Sendur Hocayla bir şekilde tanıştım.Akşam sıra gecesine çıktık.Sendur Hoca karşımda beni dinliyordu heyecanlandım ve parçayı ayrı makamla çaldım.Bu da fark edildi...Ama yinede beğenildim....
KÜLTÜR MAFYASI HAKKINDA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
11 Yaşında müziğe başladım.Arkadaşlarımın çoğu öğretim görevlisi,öğretmen yani bu işi bilen. Bu sürede Musiki Cemiyetinde arkadaşlarımla beraber yetiştik.Akademisyen olmadan önce alaylı gözüyle bakılıyordu.Okuduktan sonra insanın kör noktası kalmıyor müzik adına.İstiyorsunuz ki ;müzik adına bişeyler yapabilesiniz bilgileri aktarabilesiniz.Elazığda müzikte birkaç kişinin tekelinde üzücü bir durum bu.Bizde burada yetiştik bizde ön planda olalım neden herkes kopuk durumda..Bir araya gelelim biz bu memleketin evletlarıyız.Ben bu anlamda bişeyler yapmaya karar verdim ve Samini kültür merkezi diye bir kuruluş var çok şükür ki hayal ettiğim müzisyen arkadaşlarımla orada başladık konserler vermeye..Memleketimizde alanında uzmanlaşan müzisyenler,şairler,tiyatrocular var..Konservatuarında yetişen arkadaşlarımızı inanın kimse tanımıyor kimsenin haberi yok..Elazığ dışına giden gidene...Memleketimize sahip çıkmak istiyoruz.Urfada 49 sıra gecesi var bizde neden yok.Neden olmasın?O kadar çok bilgi birikimimiz var ki ..Müziğin merkezi bizde yani Harputta..Misafirimize bir sıra gecesi dinletemezsek bu çok üzücü bir durum öyle değilmi?
Benim planlarım var sadece Harput Musikisine yönelik.Arkadaşlarımı biraraya getirip çok güzel işler yapmak istiyorum medyanın desteğiyle tabiki...
Unutmayalım ki;memleketimizde Sanata hizmet eden bir kurumumuz var. Elazığ Devlet Klasik Türk Müziği Korosu. Bunun yanı sıra Fırat Üniversitesi Devlet Konservatuvarı ve Güzel Sanatlar Lisesi var buralarda eğitim gören kardeşlerimiz nedense musîki ilmini okuyacakları kitaplardan öğreneceğini zannediyor. Konserler veriyor bu güzide kuruluş bir tane öğrenci kardeşimiz yok o koltuklarda. unutmayalım Türk Musîkisi hem meşk edilerek hem dinlenerek daha verimli halde öğrenilen bir yapıdadır. Eğitimci arkadaşlarımız da ikili diyaloglarindan kurtulup öğrencilerini bu tür etkinliklere yönlendirmek yolunu tercih etmek durumundadır. Zaten bu konserler o öğrenci kardeşlerimiz olsa da yapılıyor olmasalar da. Önemli olan onlara faydalı olacak faaliyetlerin içinde bulunmaları. Aksi halde enstrümanını akort etmeyi bile bilmeyen mezunlar vermeye devam edilecektir..Bu ülkeyi bir yere getirecek olan gençlerdir.Ne iş yapılırsa yapılsın en iyisini yapmaya çalışalım..Herkes kendinden öncekilerden ne öğrenmişse sonrakilerede öğrendiğini öğretir.
Bu böyle sürüp gider.TEŞEKKÜRLER…
Kısaca Sizi Tanıyabilir miyiz?
Orhan ÇİMTAY 1985 Elazığ doğumluyum.Sanatçı bir aileden geliyorum.Babam Elazığ Devlet Klasik Türk Müziği Korosunun şefi Kenan ÇİMTAY.Eşim özel bir okulda müzik öğretmeni.Kardeşim Fen Bilgisi Öğretmeni ama o da keman çalıyor.Müzik akımı bizden sonra çok oldu.Kuzenlerimiz de bizim yolumuzda..Çocukluğumda başladı tabiki kemana olan merakım..
BÖYLE DERİN MUSİKİ SEVDASI NEREDEN GELMEKTEDİR?
Ben müzisyen bir aileden geliyorum.Lise döneminde başarılıydım.Hocalarım benden oldukça umutluydu.Ailem Tıp okumamı istiyordu.Bense babamdan gizli gizli keman öğrendim.Kendi kendime yani çabamla.Musiki Cemiyetinde babamın geliş gidiş saatlerini biliyordum.O yokken cemiyete gidip öğrendim.Lise bitmeye yakın dershaneyi bıraktım tabi ki tartışmalar çıktı.Konservatuarı kazandım.Müzik öyle bir etki yaptı ki hayatımın bütününden vazgeçtim.Müzik hayatımın tamamı oldu.İlk çaldığım dönemlerde kemanın kutusunu yanıma alıp öyle uyurdum.Kaset dinlerdim günlerce çözebilmek uğruna uğraşırdım.Müzik yaparken insanın içinden bir şey çıkıyor inanılmaz.. Kendi enerjisi mi, geçmişinde biriktirdikleri mi, o her neyse, değişik duygular yaşıyorsun. Ve müziğine etki ediyor. Aynı notaları iki müzisyen birbirinden çok farklı hissiyatta çalıyor. O anki bir durum olabilir ya da geçmişinden gelen psikolojisi ve müziğe karşı davranışı olabilir. Benden bir gün çok tutkulu bir şey , bir gün çok sakin bir şey de çıkabilir. Müziğin ruhani bir tarafı var, hem insanın duygularını yansıtması hem de diğer insanlara ulaşması açısından. Herkesin, konuştuğu anladığı bir lisan gibi. Söz kullanmadan aynı duyguyu karşınızdakine verebiliyorsunuz.Şu anda görsel kaynaklar çok.İnternetten her türlü görüntülü seslere ulaşmak mümkün.Bizde plaklar vardı taş plaklar bilirsiniz..Onları dinleye dinleye öğrenmeye çalıştım..Ben şuna inanıyorum merak olmalı bir insanda heves olmalı,hırs olmalı birşeyleri başarabilmek için...
Ben Yengeç burcuyum.Burcum gereği duygusalım hemde çok.Çocukluk dönemimizde bu zamanki gibi teknoloji gelişmemişti.Akıllı telefonlar yoktu,CD yoktu.Sadece kasetçalar ve tv vardı, arkadaşlarımızlasokakta oynamak vazgeçilmezdi..Birşeye heves ediyorduk ve onun üzerine gidiyorduk ailemiz de destekliyordu karşı çıkma hakkımız yoktu.Şimdi ki çocuklar teknolojiyle büyüyorlar..Herşeyden uzak içe kapalı sokak yok oyun yok..Babam müzisyen olduğu için onu örnek aldım iyiki de almışım çok şükür...
HAYAL KURARMISINIZ?
Tabi ki...Bir amacımız varsa onu hayata geçirmişim gibi hayal kurarım mesela şu salonda şu kadar kişiye konser veriyorum gibi..Belki de mesleğim gereği müzik alanında haydigererim var.
En büyük hayalim de Allah nasip ederse Cemel Reşit Rey Salonunda babamın Harput Musikisi üzerine notalarla yazmış olduğu bir kitabı var onu icra etmek isterim.Türkiye de bir ilktir.Bilgisayarda yazılmadı notalarla yazıldı çok emek verilmiş bir kitap..
KEMANIN ÖZELLİKLERİNE GELELİM?
Yaylı sazların en önemlisidir. Eskiden beri Türk musikisinde sine kemanı şeklinde mevcuttur. Yüzyıllar boyunca gelişen keman, nihayet bugünkü mükemmel şeklini almıştır. Esas itibariyle Araplar'ın rebabından ilham alınarak yapılmıştır. Kemanın orkestra içinde çok büyük bir rolü vardır. Kemanın notası sol anahtarı ile yazılır, bu anahtara keman anahtarı da denir. Kemanın tiz sesleri az kullanılır, bunları iyi çıkartabilmek gerçek bir ustalığa bağlıdır.
Keman insanı derinden etkileyen eşsiz güzellikteki sesiyle yaylı çalgılar ailesinin en önemli üyesidir. Sesi öteki çalgılara göre bir çok bakımdan insan sesine daha yakındır. Keman çene altı ile omuz arasına sıkıştırılarak tutulur. Sol elin parmakları sap üzerinde bulunan tellere basarak gezinirken sağ elle tutulan yay keman tellerine sürtülerek çalınır.
KEMAN ZOR ENSTRÜMANMI?
Teknik olarak zor tabi ki yaylı bir enstrüman, perdesi yok. Benim sazım nankör bir saz aslında.Belirli bir zaman çalınmadığında unutulma riski var ona vakit ayırmak gerekiyor.Keman, perdesiz bir enstrüman olduğu için diğer enstrümanlara oranla biraz daha zordur. Keman çalabilmek için iyi bir kulağa sahip olmak gerekir fakat kulağın iyi olmasıda yeterli değildir. Kişinin enstrümanını sevmesi enstrümanına zaman ayırması ve pratik zekası olmasıda önemli unsurlardır. Kemanı öğrenirken notanın kemanla birlikte paralel gitmesi ve dolayısıyla kemandaki hakimiyetin artmasıyla basit makamlar geçilebilir ve ilerleme tamamen kişinin çalışmasıyla ilgilidir.
Keman sazı zengin bir saz.Türk müziği sazı değil batı müziği sazı.1800 lü yıllarında türk müziğine yerleşiyor.Bütün müzik türlerinde kullanılıyor, müzik türlerine uyum sağlıyor.Bu anlamda Türkiye merkezi bir konumda.Yaylı gruplarla ilgili çalışma olduğunda genellikle arap ülkelerine gidiliyormuş ama şimdi albümler bizim ülkemizde yapılıyor buda bizim müzisyenlerimizin becerisidir.
Ne yapılıyorsa yapılsın en iyisini yapmak lazım...Fazla zaman ayırmak gerekiyor.
Kemanda perdelerin olmaması,bastığın her sesin,her notanın yerini doğru bulabilmen demektir.Temiz ses basmak,doğru sesleri bulabilmek iyi bir müzik kulağı gerektirir.
Erken yaşta başlamak ennnnn önemli etkendir
İkincisi müzik yeteneğine ve iyi bir kulağa sahip olmaktır.
Üçüncüsü ara vermeden düzenli olarak çalışmak ve aşama katetmektir.
En az 2 sene eğitim almadan hemen hiçbir çalgıdan verimli,olumlu birşeyler çıkmaz.
Günümüz çocukları ve gençleri 4 tane melodi çalabildikleri anda virtüöz arzularına kapılmaktadırlar.
Enstrumanların hepsi için parmak egzersizleri,etüdler,teknik birtakım alıştırmalar yapılmalıdır.Kolay mı zor mu dan önce kulak önemli kemanda kulağın iyi duymuyorsa belli bir geçmişin yoksa tabi ki zorlanma olur ama başarılmayacak hiçbir şey yoktur yeterki istek olsun.
MÜZİKTE BİR KİŞİYE SANATÇI DİYEBİLMEMİZ İÇİN NELER GEREKİR?
20 sene çalışıyor olmakla, kaç kişiye hitap ettiğinle değil, bence insanlara ne fikir verdiğin, ne htirdiğin önemli. Sahneye çıktığın zaman çaldığın enstrümanla veya söylediğin şarkıyla izleyenin zihninde ve ruhunda bir etki bırakabiliyormusun, insanı alıp bir yerden bir yere götürebiliyor musun, onun hayatına bir etki yapabiliyormusun bence bunlar önemli. .
DOĞRU KEMAN SEÇİMİ NASIL OLMALIDIR?
Herkes elbette en iyi kemana sahip olmak ister. Kimisi için “en iyi” kavramı görsellik, kimisi için ise enstrümanın ses kalitesi ve akustiktir. Her iki durumda maddi olanaklar ile sınırlıdır. Ancak görsel olarak seçenek sınırlı olduğu için kemanın ses kalitesi bir adım öne çıkmaktadır.
Ülkemizde ne yazık ki gerek fabrikasyon gerekse el yapımı kemanlar için fazla seçeneğimiz bulunmamaktadır. İthal edilen fabrikasyon kemanlar (genellikle) çok düşük kalitede ve ses özelliği bakımından memnun edici özellikler sunamamaktadır.
Eğer fabrikasyon bir keman almaya karar verdiyseniz ses kalitesinin bir süre sonra sizi tatmin etmeyeceğini bilmelisiniz. Fabrikasyon olması itibariyle yapımında gerekli incelik ve kalite sağlanamamaktadır. Ayrıca düşük maliyet kısıtı altında; kullanılan ağaçların özensiz seçimi, makine işçiliği ile birleşince ortaya çıkan enstrüman yeni başlayanlar için nitelendirilen “öğrenci kemanı” olarak isim bulmuştur kendine..
Bu şartlar altında daha iyi bir keman seçmek için;
-Seçeceğiniz kemanlar arasından en hafif olanı tercih etmelisiniz.
-Cilasının pürüzsüz ve üzerinde çizik olmamasına dikkat etmelisiniz.
-Kemanın ağacında budak olmamasına dikkat etmelisiniz..(Ne yazık ki zaman zaman böyle kemanlarla karşılaşıyoruz.)
-Klavyesinin kesinlikle simetrik olmasına, eğiklik yada çap olmamasına dikkat etmelisiniz.
-Köprünün gövdeye tam olarak oturduğuna ve köprünün dik durduğuna dikkat etmelisiniz.
-Yay kıllarının eksik olmadığından ve yay vidasının çalışır durumda olduğundan emin olmalısınız.
KEMAN VE ÇOCUK HAKKINDA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
Müzik eğitimi ve keman eğitimi insan beyninde lisan ve karar verme yetisini kontrol eden bölgelerin ileri düzeyde gelişmesini sağlar.
Eğer müzik eğitimine, keman eğitimine erken bir yaşta başlanırsa beynin söz konusu bölgeleri daha rahat gelişecektir, çünkü insan beyni yıllar boyunca gelişimine devam eder ve beynimizin yaratıcı olan yarısı olan sol tarafı bu tarz bir eğitimin yardımıyla fiziksel olarak gelişecek ve beyin hücreleri arasındaki bağlar da kuvvetlenecektir...
Öğrencilerim ''hocam şunu öğreneyim iyi saz alayım'' diyorlar ama iyi saz kendini bıraktırmaz ki kendini çaldırır...
Öğrencinin alıcıları boş olduğu için yükleme daha kolay olabilir.Benim çocuğum ne kadar zamanda öğrenir diye bir soru olamaz kabul etmiyorum.Hocaya bağlı değildir,öğrencinin çalışmasına alıcılarına bağlıdır.Erken yaşta başlarsa öğretmenini dinlerse 1 sene içerisinde basit bir notayı önüne koyduğunuzda çalabilir ama ilerlemelidir.Müzik zaman ister sabır ister.Müziğin sonu yoktur.Müzikte ben oldum diyemezsiniz.
Çocuklar müzik eğitimi sayesinde bir bütünün parçası olmayı, mükemmel bir uyum içinde hareket etmeyi öğreneceklerdir. Provalar ve egzersizler çocukların günlük yaşantılarının doğal bir parçası haline geldiği zaman bu, onların hayatları boyunca yapacakları çalışmaları pozitif bir yönde etkileyecektir.
Müzik eğitimi alan çocuklar ilerleyen yaşantılarında bu eğitimin getirdiği becerileri kullanacaklardır. İlk olarak bir işi nasıl yapmaları gerektiğini bilecekler ve sadece izlemek yerine yapmaya odaklanacaklardır. Bu özellikleri yaşamları boyunca yaşadıkları ve çalıştıkları çevrelerde seçilen bireyler olmalarını sağlayacaktır.
Müzik, çocuklara korktukları şeylerin üstesinden gelerek hayatta gerekli riskleri almayı öğretir. Sanat eğitimi sayesinde sahip oldukları kaygıları erken yaşlarda yenebilen çocuklar potansiyellerini arttıracak ve yaşayacakları sorunları minimuma indirgeyecektir.
HANGİ TARZ MÜZİKLER DİNLİYORSUNUZ?
İcracılıkta neyle başlanırsa öyle gider diye biliyordum, ama değişkenmiş.Hocasız başladığım dönemlerde piyasa müzikleri dinlerdim yani arabesk.. İbrahim Tatlısesin şovlarını izleyerek kendimi geliştirdim görsellerini izlerdim.Bizim zamanımız da öyleydi hep aynı tip müzik ama böyle geliştim.Ben şu anda öğrencilerime aynı müziği dinletmiyorum arabeskte,senfonide ,caz da arab da her türlü..Göksel Baktagirin eserlerini dinliyorum ve çalıyorum özellikle Garip isimli saz eseri hicaz makamında...Dinlediğiniz müzik tarzı çok önemli..Bu anlamda ilk başta arabeskle başladım şu anda her türlü diyebilirim.
Eserlerimde var,saz eseri olarak da serbest olarakta fantazi türde var.3 tanesi ulusal albümlerde okundu.Tabii devlet korosu sürecinden sonra bestelerim saz eserlerine geçti.Geri Dön isimli eserim çok güzel...
KEMAN ÇALMAK İÇİN GEREKENLER NELERDİR?
Keman çalmak için parmaklara bakılır,alakası yok aslında.Kısa parmak ya da uzun parmak mesele değil..Hepsinin örneği olan iyi kemancılar var.İsteyipte yapılmayacak hiçbirşey olmaz.Kemanlar artık boy boy her yaşa göre var.Bu arada benim şöyle bir özelliğim var önce öğrencime bakarım gerçekten verdiğimi alabilecek kapasitesi varmı diye.İlk ders çok önemli anlaşılır kapasite var mı yok mu diye..Öğrencim gözümde çok kıymetli.Üniversitede derslere girdim halen dersime gelen var.Hepsinin yeri ayrı,öğrenci gözünüzün içine baktıkça anlattıkça anlatasınız geliyor anlattığınızı alabilmesi önemli..Gerçekten verdiğim bilgileri alabilmeli öğrenci..Öyle öğrenciler var ki derstten zevk alıyorsunuz.Ömrüm yettikçe ders işleyebilirim...
MUSİKİ NEDİR SİZCE?
Makamlı bir şekilde yazılıp okunan bir Türk müziğine musiki denir. Musiki kısaca bir düşü, bir hissi, bir duyguyu açıklama yapmak için ahenkli seslerin belli bir akış şeması içerisinde ritimli ya da ritimsiz olarak bir araya getirilme sanatıdır.
Türk musikisi formları genel hatları yanında daha çok icra bakımından saz musikisi (enstrümantal müzik) ve sözlü musiki (vokal müzik) olarak ikiye ayrılır. Sözlü musiki de kendi içinde dini musiki ve din dışı (ladini, profan) musiki ana başlıklarıyla iki ayrı bölümde incelenir.
KLASİK TÜRK MÜZİĞİ HAKKINDA BİLGİ VERİRMİSİNİZ?
Klasik Türk mûsikîsi veya Türk sanat müziği, makamlı bir Türk müzik türü diyebiliriz.
Biraz bestekar hayatına bakmak lazım araştırmak lazım, merak lazım İcra eden, eserler kazandıran bestekarları okumak, onları anlamak lazım.Tartışmasız dünyanın en zengin müziği diyebilirim.Bizde koma sistemi var o komalardan doğan makamlar var.Çok sayıda makamlar var.Klasik Türk müziği, uyku getiren ruhsuz ve donuk bir müzik olmadığı gibi bir eğlence müziği de değildir. Eskiler bu sanatı “ilm-i şerîf-i mûsikî”, yani şerefli müzik bilimi diye adlandırmışlar. Yüksek bir duyuşun ifadesi olarak mûsikîyi, bir edep yolu olarak kabul etmişler.
Klasik Türk müziği zengin melodik yapının ve çeşitliliğin ön plana çıktığı, diğer tüm Doğu müzikleri gibi armoni ve polifoni kullanmayan bir sanat abidesidir. “Tek sesli” tanımının verdiği eksiklik ve fakirlik çıkarımının bir kenara bırakılıp bu muhteşem medeniyetin kendine özgü zenginliklerini keşfetme vakti çoktan geldi.
Çok sayıda makam mevcut. Biz dünyanın en zengin müzik kültürüne sahibiz.3.Selim çok sayıda beste kazandırmıştır düşünün kötü ve köksüz bir müziğe sahip değiliz bizler..Eğitim sistemimize bakıyorum özellikle Türk müziğine dair bilgiler oldukça basitleştirilmiştir öğrencilerin bu konularla hiçbir ilgisi ve bilgisi yok.Bizden sonraki nesiller için gerçekten iyi olmayacaktır bu durum çok üzücü..
TÜRK MÜZİĞİ İLE BATI MÜZİĞİ ARASINDAKİ FARKLAR?
Çok Sesli Batı Musikisi bir heykele benzer. Dar bir taban üzerine üst üste seslerin yükselmesiyle meydana getirilmiş üç boyutlu bir heykeldir. Buna karşılık Türk Musikisi ise tek satır üzerine çeşitli renkli mozaiklerle yayılmış bir mozaiğe benzer. İkisi de kendi içerisinde güzeldir. Aslında bu iki müzik türünü kendi içerisinde bu şekilde kıyaslamak yanlıştır.
Türk Musikisindeki temel işaretlerin yani perdelerin ve seslerin esasen fazla olması tek seslilik içinde çok renklilik sağlamasını mümkün kılmış ve böylece tek sesli ama çok makamlı Türk Musikisi ortaya çıkmıştır. Batı musikisinde ise mesele az sayıdaki işaretin bir musiki cümlesi içerisinde çeşitli enstrümanlarla tekrar yolu ile hdigeredilmiş bulunmaktadır. Böylece çok seslilik Batı musikisi için bir zorunluluktur.
Türk Müziğindeki malzeme zenginliğinden armoni vb. kavramlara ihtiyaç duyulmamış, en az 2 porte kullanmak zorunda olan Batı Müziği aksine sadece 1 porte üzerine yazılabildiği için, bütün doğu müzikleri gibi tek portelidir, ama asla tek sesli değildir. Yapı olarak fark yok.Kemanlarda da pek fark yok.
SAHNEDE YAŞADIĞINIZ ZORLUKLAR NELERDİR?
Düşünün koro konseri var günler öncesinden hazırlanıyorsunuz.Hata yapmaksızın provalar yapılıyor herşey hazır.Gün geliyor sahnedesiniz ses düzeninde problem olursa bittiniz demektir.Tam stres anlayacağınız...Ses sisteminde problem olmazsa zaten herşey yolunda gidiyor.
UNUTAMADIĞINIZ BİR ANINIZ VAR MI?
Urfada 5 sene kadar kaldım.Sıra gecesindeyim.Kuşadası otel açılışına gittim.Kemanı ilerletme dönemim.İbrahim Tatlısesin orkestrasında Sendur Hocayla bir şekilde tanıştım.Akşam sıra gecesine çıktık.Sendur Hoca karşımda beni dinliyordu heyecanlandım ve parçayı ayrı makamla çaldım.Bu da fark edildi...Ama yinede beğenildim....
KÜLTÜR MAFYASI HAKKINDA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
11 Yaşında müziğe başladım.Arkadaşlarımın çoğu öğretim görevlisi,öğretmen yani bu işi bilen. Bu sürede Musiki Cemiyetinde arkadaşlarımla beraber yetiştik.Akademisyen olmadan önce alaylı gözüyle bakılıyordu.Okuduktan sonra insanın kör noktası kalmıyor müzik adına.İstiyorsunuz ki ;müzik adına bişeyler yapabilesiniz bilgileri aktarabilesiniz.Elazığda müzikte birkaç kişinin tekelinde üzücü bir durum bu.Bizde burada yetiştik bizde ön planda olalım neden herkes kopuk durumda..Bir araya gelelim biz bu memleketin evletlarıyız.Ben bu anlamda bişeyler yapmaya karar verdim ve Samini kültür merkezi diye bir kuruluş var çok şükür ki hayal ettiğim müzisyen arkadaşlarımla orada başladık konserler vermeye..Memleketimizde alanında uzmanlaşan müzisyenler,şairler,tiyatrocular var..Konservatuarında yetişen arkadaşlarımızı inanın kimse tanımıyor kimsenin haberi yok..Elazığ dışına giden gidene...Memleketimize sahip çıkmak istiyoruz.Urfada 49 sıra gecesi var bizde neden yok.Neden olmasın?O kadar çok bilgi birikimimiz var ki ..Müziğin merkezi bizde yani Harputta..Misafirimize bir sıra gecesi dinletemezsek bu çok üzücü bir durum öyle değilmi?
Benim planlarım var sadece Harput Musikisine yönelik.Arkadaşlarımı biraraya getirip çok güzel işler yapmak istiyorum medyanın desteğiyle tabiki...
Unutmayalım ki;memleketimizde Sanata hizmet eden bir kurumumuz var. Elazığ Devlet Klasik Türk Müziği Korosu. Bunun yanı sıra Fırat Üniversitesi Devlet Konservatuvarı ve Güzel Sanatlar Lisesi var buralarda eğitim gören kardeşlerimiz nedense musîki ilmini okuyacakları kitaplardan öğreneceğini zannediyor. Konserler veriyor bu güzide kuruluş bir tane öğrenci kardeşimiz yok o koltuklarda. unutmayalım Türk Musîkisi hem meşk edilerek hem dinlenerek daha verimli halde öğrenilen bir yapıdadır. Eğitimci arkadaşlarımız da ikili diyaloglarindan kurtulup öğrencilerini bu tür etkinliklere yönlendirmek yolunu tercih etmek durumundadır. Zaten bu konserler o öğrenci kardeşlerimiz olsa da yapılıyor olmasalar da. Önemli olan onlara faydalı olacak faaliyetlerin içinde bulunmaları. Aksi halde enstrümanını akort etmeyi bile bilmeyen mezunlar vermeye devam edilecektir..Bu ülkeyi bir yere getirecek olan gençlerdir.Ne iş yapılırsa yapılsın en iyisini yapmaya çalışalım..Herkes kendinden öncekilerden ne öğrenmişse sonrakilerede öğrendiğini öğretir.
Bu böyle sürüp gider.TEŞEKKÜRLER…