HAYALLER GERÇEK OLSUN
ELAZIĞ'IN HER ALANDA KALKINMASI, GELİŞMESİ VE BİRÇOK ÖZELLİKLERİ İLE TERCİH EDİLEN BİR İL KONUMUNA GELMESİ AMACIYLA HAZIRLANAN VE KAMUOYUYLA PAYLAŞILAN PROJELERİN ARTIK HAYAL OLMAKTAN ÇIKARAK GERÇEĞE DÖNÜŞMESİ BEKLENİYOR
Elazığ'ın kendinde var olan ve birçoğunu sahip olduğu kadim kültürlerden bugüne taşıyan zenginlikleri, tabiat güzellikleri, coğrafyası, her uygarlıktan eser ve izler taşıyan tarihi mirası, topraklarında yetişen ve doğal aromalarıyla insanlarımızın tercihleri arasında yer alan tarımsal üretimleri, yer altı maden kaynakları, son günlerde büyük bir müjde olarak kamuoyuna duyurduğumuz jeotermal kaynakları ile hak ettiği yerde olup olmadığı tartışma konusu haline geldi.
Bu kadar zenginliğine sahip iken şehrimizde büyük oranda işsizlik var diyerek karalar bağlamak ne kadar doğru, ne kadar haklı ve ne kadar kabul edilebilir bir mazeret.
ÖVÜNMEK, SADECE ÖVÜNMEK…
Yeryüzünde şehirleşme kültürü tarımsal faaliyetlerle başlamış. Zaman içinde tarımın yanı sıra ticaret, zanaat, savunma ve dinî etkinliklerle fonksiyon kazanmıştır.
Bu şehirde yaşayan bizler 4 bin yıllık bir maziye sahip şehrimizle hep gurur duyarız. Öve öve yere göğe sığdıramayız.
Hızla gelişen ve değişen koşulları göz önüne alırsak çok değil 10 yıl önce Elazığ'dan ayrılmış biri bugün bu şehre geldiğinde ne yazık ki hiçbir şeyin değişmediğini görecektir. Elazığ on yıllardır aynı noktada beklemeye, bekletilmeye devam ediyor. Peki, bu gelişim atağını gerçekleştirmek çok mu zor? Biliyorum hepimizin beyninde soru işaretleri, 'ama'lar uçuşuyor. Evet, bir sanayi şehri olamayız, evet bir ticaret şehri olamayız. Ama turizm açısından şansımız var ve o kadar zor değil.
SÜT KALESİ VİRAN MI OLMUŞ?
Elimizde kıymetli bir hazine var. Binlerce yılın mirası Harput. Bugün gelinen noktada binlerce yılı omuzlayan M.Ö. 8. yüzyılda Urartu Krallığı tarafından kurulan Süt Kalemizde kısmi yıkılma başlamış. Harput Kalesi'nde 2005 yılında başlatılan kazı çalışmaları aradan geçen onlarca yıla rağmen bir arpa boyu yol almış mıdır? Çalışmaların tamamlanması şöyle dursun bugün dış surlar yıkılma eğiliminde bulunuyor.
LİM VE ULEMALARIMIZIN KIYMETİNİ BİLİYOR MUYUZ?
Harput denilince elbette her birimizin ilk aklına gelen ilim ve irfanlarıyla yaşadıkları döneme ışık tutmuş ve bugün hala insanların maneviyatına güç katan lim ve ulemalardır.
Bu değerlerin daha geniş kitlelerce tanınması, daha fazla insana feyz sunması bu şehre ayrı bir değer kazandıracaktır. Harput'un manevi değerleri arasında yer alan Fetih Ahmet Baba türbesi çevresine kazandırılacak bir rekreasyon projesiyle burası inanç turizmi açısından bir değer olmaz mı? Ülke çapında geniş kitleler tarafından bilinen Arap Baba türbesi çevresindeki rekreasyon çalışması geniş kitleleri burada buluşturmaz mı? Türkiye'nin dört bir yanında nice güzel örnekler var. Zira mevcut konseptte buraya ziyaretçi çekmemiz söz konusu dahi olamaz. Hep yarışırız ya o yüzden bu örneği vermek istiyorum. Bir Malatya Somuncu Baba Külliyesini düşünelim, sonra Harput'u. Kararı siz verin.
TARİHİ MİRASIN RESTORASYONU YETMEZ
Ve elbette akıbeti şuan için belli olmayan Harput'ta yürütülen rekreasyon çalışmaları. Çalışmalar yeniden devam edecek mi? Yoksa bir ileri, iki geri mi? Varsayalım rekreasyon çalışmaları süratle tamamlandı, yeter mi, yetmez. Artukoğulları dönemine ait olduğu kabul edilen ve Harput Kalesinin kuzeyinde yer alan Kale Hamamı, 1634 yılında inşa edilen Hoca Hamamı, 13. Yüzyıl Artuklu dönemine ait Esediye Külliyesi, 19. yüzyıla ait tarihi Kızıl Kilise gibi restorasyonu devam eden yapılar sadece restorasyon çalışmalarıyla sınırlandırılmamalı aynı zamanda bir yaşam alanı niteliği kazanmalıdır. Yine kaderine terkedilen jeomorfolojik özellikleri ve klimatolojik şartlardan dolayı kış aylarında sıcak, yaz aylarında ise üşütecek kadar serin yapısıyla adeta bir turizm harikası olan Buzluk Mağarası'nın yeniden cazibesine kavuşması gerekir. Sadece birkaç örnekleme yaptığımız Harput'un tüm değerleriyle yaşayan bir kimlik kazanması Elazığ'a yapılacak en önemli yatırım olacaktır.
CİP JEOTERMAL SU ÖNEMLİ BİR KAZANIM
Cip Köyü'nde bulunan ve 2 bin 300 metre derinlikte, 60 derece sıcaklıkta su çıkan Cip Köyü Jeotermal Su Kuyusu Elazığ ve bölge adına çok önemli. Bu alan özel teşebbüs desteğiyle değerlendirilerek, sağlık turizmi açısından bir cazibe merkezi olmaz mı? Bu alan termal ve tatil köyü olarak pazarlanamaz mı?
GELECEK İÇİN ÖNCE EHLİYET, SONRA SAMİMİYET
Gerçekten samimiyetle yola çıkılırsa Elazığ bu alanda bir değil onlarca adım öne çıkmış olacaktır. Bu noktada Sayın Valimiz Çetin Oktay Kaldırım'ın şehrin yönetiminde söz sahibi diğer kurumları da harekete geçirerek bu konuda bir yeni adımların atılmasını sağlama gayretleri son derece kıymetlidir. Birkaç örnek verirsek; Elazığ Belediye Başkanı şahin Şerifoğulları'nın da girişimleri ile valiliğimizin tahsis ettiği Harput Konağı'nda gastronomi alanında yöresel lezzetlerimiz markalaşıyor. Yine UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miras listesinde yer alan Kürsübaşı geleneğimiz 'Kürşübaşı Müzesi ile taçlandırılıyor. Hazar Gölü batık kentiyle ve çevresinde yaz turizmine yönelik atılımlar, Ağın ilçesini markalaştıracak (Cittaslow) Sakin Şehir çalışmaları gibi sayısız hamlesiyle her Elazığlının gönlünde özel bir yer edindi.
ARTIK HİZMET BEKLİYORUZ
Sonuç itibariyle Elazığ turizm açısından hem zengin, hem de bakir bir şehir. Tüketmeden, tarihi ve doğal değerlere sahip çıkarak, yaşatarak hazırlanacak projelerle şehrin geleceği kurtarılacaktır. Gelişen Elazığ hedefine giden en doğru yolun sonucu turizmiyle öne çıkan bir şehir olmaktır. Elazığ, doğal güzellikleri, tarihi, mutfağı ve misafirperver insanıyla, yurt içi turizmden alacağı payla güçlenecektir. Bugün için çoğu kimse için ütopik gelse de, samimiyet ve gayretle EHİL İNSANLAR tarafından atılacak güçlü adımlarla Elazığ yepyeni bir vizyon kazandıracaktır. Şehir ancak, samimi insanların ve sırf hizmet derdiyle dertlenen ehil kişilerin göreve gelmesi ve getirilmesi ile kurtulur.
Elazığ'ın genelinde, aldığı görevin bilincine sahip olması gerekirken ve kendisine emanet edilen görevi layıkıyla yapma yerine bu görevi daha ilk günden itibaren kendi şahsi reklamını yapma aracı haline getiren ve sosyal medya da yayımlayan bazı kişilerden, bu memlekete fayda yoktur. Bu isimler sadece Elazığ'a zaman kaybettirir. Belki bir süre sonra anlaşılacaktır ama olan bu şehre olacaktır.
Bu kadar zenginliğine sahip iken şehrimizde büyük oranda işsizlik var diyerek karalar bağlamak ne kadar doğru, ne kadar haklı ve ne kadar kabul edilebilir bir mazeret.
ÖVÜNMEK, SADECE ÖVÜNMEK…
Yeryüzünde şehirleşme kültürü tarımsal faaliyetlerle başlamış. Zaman içinde tarımın yanı sıra ticaret, zanaat, savunma ve dinî etkinliklerle fonksiyon kazanmıştır.
Bu şehirde yaşayan bizler 4 bin yıllık bir maziye sahip şehrimizle hep gurur duyarız. Öve öve yere göğe sığdıramayız.
Hızla gelişen ve değişen koşulları göz önüne alırsak çok değil 10 yıl önce Elazığ'dan ayrılmış biri bugün bu şehre geldiğinde ne yazık ki hiçbir şeyin değişmediğini görecektir. Elazığ on yıllardır aynı noktada beklemeye, bekletilmeye devam ediyor. Peki, bu gelişim atağını gerçekleştirmek çok mu zor? Biliyorum hepimizin beyninde soru işaretleri, 'ama'lar uçuşuyor. Evet, bir sanayi şehri olamayız, evet bir ticaret şehri olamayız. Ama turizm açısından şansımız var ve o kadar zor değil.
SÜT KALESİ VİRAN MI OLMUŞ?
Elimizde kıymetli bir hazine var. Binlerce yılın mirası Harput. Bugün gelinen noktada binlerce yılı omuzlayan M.Ö. 8. yüzyılda Urartu Krallığı tarafından kurulan Süt Kalemizde kısmi yıkılma başlamış. Harput Kalesi'nde 2005 yılında başlatılan kazı çalışmaları aradan geçen onlarca yıla rağmen bir arpa boyu yol almış mıdır? Çalışmaların tamamlanması şöyle dursun bugün dış surlar yıkılma eğiliminde bulunuyor.
LİM VE ULEMALARIMIZIN KIYMETİNİ BİLİYOR MUYUZ?
Harput denilince elbette her birimizin ilk aklına gelen ilim ve irfanlarıyla yaşadıkları döneme ışık tutmuş ve bugün hala insanların maneviyatına güç katan lim ve ulemalardır.
Bu değerlerin daha geniş kitlelerce tanınması, daha fazla insana feyz sunması bu şehre ayrı bir değer kazandıracaktır. Harput'un manevi değerleri arasında yer alan Fetih Ahmet Baba türbesi çevresine kazandırılacak bir rekreasyon projesiyle burası inanç turizmi açısından bir değer olmaz mı? Ülke çapında geniş kitleler tarafından bilinen Arap Baba türbesi çevresindeki rekreasyon çalışması geniş kitleleri burada buluşturmaz mı? Türkiye'nin dört bir yanında nice güzel örnekler var. Zira mevcut konseptte buraya ziyaretçi çekmemiz söz konusu dahi olamaz. Hep yarışırız ya o yüzden bu örneği vermek istiyorum. Bir Malatya Somuncu Baba Külliyesini düşünelim, sonra Harput'u. Kararı siz verin.
TARİHİ MİRASIN RESTORASYONU YETMEZ
Ve elbette akıbeti şuan için belli olmayan Harput'ta yürütülen rekreasyon çalışmaları. Çalışmalar yeniden devam edecek mi? Yoksa bir ileri, iki geri mi? Varsayalım rekreasyon çalışmaları süratle tamamlandı, yeter mi, yetmez. Artukoğulları dönemine ait olduğu kabul edilen ve Harput Kalesinin kuzeyinde yer alan Kale Hamamı, 1634 yılında inşa edilen Hoca Hamamı, 13. Yüzyıl Artuklu dönemine ait Esediye Külliyesi, 19. yüzyıla ait tarihi Kızıl Kilise gibi restorasyonu devam eden yapılar sadece restorasyon çalışmalarıyla sınırlandırılmamalı aynı zamanda bir yaşam alanı niteliği kazanmalıdır. Yine kaderine terkedilen jeomorfolojik özellikleri ve klimatolojik şartlardan dolayı kış aylarında sıcak, yaz aylarında ise üşütecek kadar serin yapısıyla adeta bir turizm harikası olan Buzluk Mağarası'nın yeniden cazibesine kavuşması gerekir. Sadece birkaç örnekleme yaptığımız Harput'un tüm değerleriyle yaşayan bir kimlik kazanması Elazığ'a yapılacak en önemli yatırım olacaktır.
CİP JEOTERMAL SU ÖNEMLİ BİR KAZANIM
Cip Köyü'nde bulunan ve 2 bin 300 metre derinlikte, 60 derece sıcaklıkta su çıkan Cip Köyü Jeotermal Su Kuyusu Elazığ ve bölge adına çok önemli. Bu alan özel teşebbüs desteğiyle değerlendirilerek, sağlık turizmi açısından bir cazibe merkezi olmaz mı? Bu alan termal ve tatil köyü olarak pazarlanamaz mı?
GELECEK İÇİN ÖNCE EHLİYET, SONRA SAMİMİYET
Gerçekten samimiyetle yola çıkılırsa Elazığ bu alanda bir değil onlarca adım öne çıkmış olacaktır. Bu noktada Sayın Valimiz Çetin Oktay Kaldırım'ın şehrin yönetiminde söz sahibi diğer kurumları da harekete geçirerek bu konuda bir yeni adımların atılmasını sağlama gayretleri son derece kıymetlidir. Birkaç örnek verirsek; Elazığ Belediye Başkanı şahin Şerifoğulları'nın da girişimleri ile valiliğimizin tahsis ettiği Harput Konağı'nda gastronomi alanında yöresel lezzetlerimiz markalaşıyor. Yine UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miras listesinde yer alan Kürsübaşı geleneğimiz 'Kürşübaşı Müzesi ile taçlandırılıyor. Hazar Gölü batık kentiyle ve çevresinde yaz turizmine yönelik atılımlar, Ağın ilçesini markalaştıracak (Cittaslow) Sakin Şehir çalışmaları gibi sayısız hamlesiyle her Elazığlının gönlünde özel bir yer edindi.
ARTIK HİZMET BEKLİYORUZ
Sonuç itibariyle Elazığ turizm açısından hem zengin, hem de bakir bir şehir. Tüketmeden, tarihi ve doğal değerlere sahip çıkarak, yaşatarak hazırlanacak projelerle şehrin geleceği kurtarılacaktır. Gelişen Elazığ hedefine giden en doğru yolun sonucu turizmiyle öne çıkan bir şehir olmaktır. Elazığ, doğal güzellikleri, tarihi, mutfağı ve misafirperver insanıyla, yurt içi turizmden alacağı payla güçlenecektir. Bugün için çoğu kimse için ütopik gelse de, samimiyet ve gayretle EHİL İNSANLAR tarafından atılacak güçlü adımlarla Elazığ yepyeni bir vizyon kazandıracaktır. Şehir ancak, samimi insanların ve sırf hizmet derdiyle dertlenen ehil kişilerin göreve gelmesi ve getirilmesi ile kurtulur.
Elazığ'ın genelinde, aldığı görevin bilincine sahip olması gerekirken ve kendisine emanet edilen görevi layıkıyla yapma yerine bu görevi daha ilk günden itibaren kendi şahsi reklamını yapma aracı haline getiren ve sosyal medya da yayımlayan bazı kişilerden, bu memlekete fayda yoktur. Bu isimler sadece Elazığ'a zaman kaybettirir. Belki bir süre sonra anlaşılacaktır ama olan bu şehre olacaktır.