HAVA NASIL ORALARDA?
Hani bir şarkı var ya 'Hava nasıl oralarda?' diye başlıyor
Hani bir şarkı var ya 'Hava nasıl oralarda?' diye başlıyor. Önce kendi omzundaki yükü, sırtına binenleri anlatıyor, sonrasında sevdiğine 'Hava nasıl oralarda üşüyor musun?' diyor.
**
Senden ayrı geçen günler
Ha bugün ha yarın biter
Omuzum da bunca yük varken
Biri iner biri biner.
**
Hava nasıl oralarda
Üşüyor musun?
Kar yağıyor saçlarıma
Biliyor musun?
**
Bizde öyleyiz değerli okurlarım bizde öyleyiz.
Bizde umutlarımızı yarınlara bıraktık.
Kar yağıyor şakaklarımıza üşüyoruz.
Bütün çilelerimiz için ha bu gün ha yarın biter diyoruz ama bitmiyor.
Sırtımızdan biri inerken biri biniyor.
Bakınız yeni bir yıla girdik. Allah aşkına çıkın sokağa halkın nabzını tutun. Ama taraf olmaksızın, bitaraf bakın onlara 'Mutlu musunuz' diye bir soru sorun. Yüz de onunda 'Mutluyum' cevabını alamazsınız.
Çünkü ülkemiz mutsuzlar ülkesine dönüştü.
Toplum olarak burnumuzdan solumaya başladık. Kibrit çaksan alevlenecek hale geldik. Birer birer çatladı sabır taşları…
Birleşmek yerine kutuplaşıyoruz.
***
Bu cennet vatanıma bakıyorum.
Dört mevsimi bir arada yaşayan, yeryüzünün en güzel en bereketli en kutsal topraklarına bakıyorum. Cenab-ı Allah her türlü güzelliği her türlü zenginliği vermiş bu ülkeye ama bizi idare edecek bürokrat vermemiş, siyasetçi vermemiş.
Kısır döngülerle ülke idare ediyoruz.
Sanki ihanet tohumları ekilmiş gibi.
Her kayanın arkasında bir pusu,
Dert bitmiyor, keder bitmiyor.
Hırsızı, cahili, gafili haini bol bir ülkede yaşıyoruz.
Bu verimli topraklar sanki mantar gibi hain yetiştiriyor.
Çok vahim bir durumdur bu.
***
Cennetmekn Süleyman Demirel'in başbakanlığı döneminde bir gazeteci…
'Sayın Başbakanım memleketin halini bir iki kelimeyle özetler misiniz? Deyince rahmetli Demirel…
'Memleketini halini bir kelimeyle özetlersem 'eyidir' derim.
'İki kelimeyle özetlersem eyi değildir' derim. Demiş.
İnanıyorum ki üç kelimeyle özetleseydi 'Heeeç eyi değildir' derdi.
Şimdilerde bizim durumumuz gibi 'heç eyi değil'
Allah sonumuzu hayreylesin.
Acaba ülkemizin hali sizlerin cephesinde nasıl görünüyor?..
İşte onu merak ediyorum.
***
Her doğan günün bir umut olduğu gibi her yeni yılda bir umuttur insanoğlu için. Yarınlara umutla bakmak, geleceğe umutla yürümek ne kadar hoş bir şey...
İnsanların biri birini sevmesi, iyilikte güzellikte, sevgide saygıda birleşmesi, kedere tasaya ortak olması ne kadar güzel...
Ama olmuyor bu ortak paydalarda buluşamıyoruz.
Çünkü arsızı, hırsızı, cahili ve haini bol bir memlekette yaşıyoruz.
Hızar gibi 'dahi bana dahi sana' diyeceğimize keser gibi 'rap bana hep bana' diyoruz.
Doymuyoruz…
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk 'En büyük tehlike cehalettir görüldüğü yerde ezilmelidir' buyurduğundan bu yana yüz yıla yakın bir zaman geçti. Biz bu koca yüz yılda hala cehaleti yenemedik. Hala dünyayı öküzün boynuzları arasında görüyoruz.
Hala dokuz yaşındaki kız çocuğunun evlenmesine fetva veriyoruz.
Cehalet yenilmeyince beraberinde ihaneti de getiriyor.
Şimdi biz şairin sorduğu soruya nasıl cevap vereceğiz?
'Hava nasıl oralar da?' dediği zaman hava puslu mu diyeceğiz. Yoksa benim bu dörtlüğümle mi cevaplayacağız bu soruyu…
**
Her taş ardında bir dev,
Her sokakta bir pusu
Yediden yetmişe bu millet,
Yaşıyor bu kbusu...
**
Kbuslu yıllar yaşamamanızı diliyorum sevgili okurlarım.
Mutlu kalın, esen kalın, huzurlu kalın…
**
Senden ayrı geçen günler
Ha bugün ha yarın biter
Omuzum da bunca yük varken
Biri iner biri biner.
**
Hava nasıl oralarda
Üşüyor musun?
Kar yağıyor saçlarıma
Biliyor musun?
**
Bizde öyleyiz değerli okurlarım bizde öyleyiz.
Bizde umutlarımızı yarınlara bıraktık.
Kar yağıyor şakaklarımıza üşüyoruz.
Bütün çilelerimiz için ha bu gün ha yarın biter diyoruz ama bitmiyor.
Sırtımızdan biri inerken biri biniyor.
Bakınız yeni bir yıla girdik. Allah aşkına çıkın sokağa halkın nabzını tutun. Ama taraf olmaksızın, bitaraf bakın onlara 'Mutlu musunuz' diye bir soru sorun. Yüz de onunda 'Mutluyum' cevabını alamazsınız.
Çünkü ülkemiz mutsuzlar ülkesine dönüştü.
Toplum olarak burnumuzdan solumaya başladık. Kibrit çaksan alevlenecek hale geldik. Birer birer çatladı sabır taşları…
Birleşmek yerine kutuplaşıyoruz.
***
Bu cennet vatanıma bakıyorum.
Dört mevsimi bir arada yaşayan, yeryüzünün en güzel en bereketli en kutsal topraklarına bakıyorum. Cenab-ı Allah her türlü güzelliği her türlü zenginliği vermiş bu ülkeye ama bizi idare edecek bürokrat vermemiş, siyasetçi vermemiş.
Kısır döngülerle ülke idare ediyoruz.
Sanki ihanet tohumları ekilmiş gibi.
Her kayanın arkasında bir pusu,
Dert bitmiyor, keder bitmiyor.
Hırsızı, cahili, gafili haini bol bir ülkede yaşıyoruz.
Bu verimli topraklar sanki mantar gibi hain yetiştiriyor.
Çok vahim bir durumdur bu.
***
Cennetmekn Süleyman Demirel'in başbakanlığı döneminde bir gazeteci…
'Sayın Başbakanım memleketin halini bir iki kelimeyle özetler misiniz? Deyince rahmetli Demirel…
'Memleketini halini bir kelimeyle özetlersem 'eyidir' derim.
'İki kelimeyle özetlersem eyi değildir' derim. Demiş.
İnanıyorum ki üç kelimeyle özetleseydi 'Heeeç eyi değildir' derdi.
Şimdilerde bizim durumumuz gibi 'heç eyi değil'
Allah sonumuzu hayreylesin.
Acaba ülkemizin hali sizlerin cephesinde nasıl görünüyor?..
İşte onu merak ediyorum.
***
Her doğan günün bir umut olduğu gibi her yeni yılda bir umuttur insanoğlu için. Yarınlara umutla bakmak, geleceğe umutla yürümek ne kadar hoş bir şey...
İnsanların biri birini sevmesi, iyilikte güzellikte, sevgide saygıda birleşmesi, kedere tasaya ortak olması ne kadar güzel...
Ama olmuyor bu ortak paydalarda buluşamıyoruz.
Çünkü arsızı, hırsızı, cahili ve haini bol bir memlekette yaşıyoruz.
Hızar gibi 'dahi bana dahi sana' diyeceğimize keser gibi 'rap bana hep bana' diyoruz.
Doymuyoruz…
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk 'En büyük tehlike cehalettir görüldüğü yerde ezilmelidir' buyurduğundan bu yana yüz yıla yakın bir zaman geçti. Biz bu koca yüz yılda hala cehaleti yenemedik. Hala dünyayı öküzün boynuzları arasında görüyoruz.
Hala dokuz yaşındaki kız çocuğunun evlenmesine fetva veriyoruz.
Cehalet yenilmeyince beraberinde ihaneti de getiriyor.
Şimdi biz şairin sorduğu soruya nasıl cevap vereceğiz?
'Hava nasıl oralar da?' dediği zaman hava puslu mu diyeceğiz. Yoksa benim bu dörtlüğümle mi cevaplayacağız bu soruyu…
**
Her taş ardında bir dev,
Her sokakta bir pusu
Yediden yetmişe bu millet,
Yaşıyor bu kbusu...
**
Kbuslu yıllar yaşamamanızı diliyorum sevgili okurlarım.
Mutlu kalın, esen kalın, huzurlu kalın…