Hastanede Seçim Muhabbeti
Son yirmi günde halkla daha çok iç içe olan bir dostumuzun söylediklerine kulak verelim.
“Ramazanın ikinci yarısından itibaren hastalıklarım sebebiyle sık sık şehir hastanesinden gitmek zorunda kaldım. Yine tedavi için de 12 gün hastanede yattım. Bu sebeple birçok kişiyle tanışma, konuşma ve sohbet etme imkânım oldu.
Sohbetlerin dönüp dolaşıp geleceği nokta seçimler oluyordu. Görüştüğüm insanlardan seçimlere ve partilere ilgisi yüksek seviyede olanlar da vardı, siyasetten uzak durmaya çalışan ve nefret edenler de vardı.
Listelerin açıklandığı günlere denk gelen bu dönemlerde seçim sonuçlarına yönelik değerlendirmeler yapanlar da oluyordu. Ama sonuçtan ziyade, seçmenin siyasette en çok zoruna giden şeyin aday dayatması olduğu ortaya çıktı.
Seçmenler kendilerinin aday belirleme sürecinde dikkate ve kaale almayanların sıra oy vermeye geldiğinde dava ve misyon muhabbetleri yapmalarına tepkileri ve itirazları vardı.
Tüm bu sohbetlerden çıkardığı sonuç şu ki 14 Mayıs Elazığ seçimlerinin anahtar cümlesi; bizi takmayanı biz de takmayalım ki halkın gücünü görsünler.”
Arkadaşımızın vatandaşlardan edindiği seçimlere yönelik intibaa ve gözlemleri bu.
Bu duygular sebebiyle Elazığ'da çok ilginç bir tablo ortaya çıkacak. Ve yine görünen o ki çok partili ve bağımsız milletvekilimizin olduğu yeni bir döneme giriyoruz.
Belki de bu tablo Elazığ'a daha faydalı olur. Belki her bir vekilimizin yükselttikleri sesler bakanlıklardan daha erken duyulur ve hizmet olarak şehre yansır.