HARPUT KONSEYİ KURULMALI
Kadim ve köklü yerleşim birimleri arasında önemli bir konumda bulunan Harput, geçmişin kültürel mirasını bugünlere taşıma noktasında yeterli ilgiyi görmedi
Kadim ve köklü yerleşim birimleri arasında önemli bir konumda bulunan Harput, geçmişin kültürel mirasını bugünlere taşıma noktasında yeterli ilgiyi görmediği gibi günümüzde 'ihya'adına yapılan çalışmalar da tartışma yaratmaya devam ediyor.
Geçmişin birçok medeniyet ve kültürlerine ev sahipliği yapan birçok uygarlıkların gelişmesine sahne olan Harput, hem geçmişi hem de geleceği konusunda yara üstüne yara almaya devam ediyor.
Bugüne kadar her siyasinin, her bakanın ve her hükümetin Elazığ ile ilgili öncelik ve projelerinde ilk sırayı alan Harput, üzerinde bulundurduğu tarihi müktesebatı ile açık hava müzesini andırırken bugüne kadar bu potansiyeli değerlendirecek bir köklü projeye hasret kaldı.
'ÇIKTIM KAYABAŞINA'
Harput ile ilgili çalışma yapma yerine üzerine ağıtların yakıldığı bir tarihi merkez olması yönüyle de oldukça mahzun ve oldukça mağdur durumda. Bugüne kadar merkezine Harput'u alan birçok dernek, vakıf ve platform kurulmuş ise de bunların bir çoğu Harput'u değil ama kurucularını bir yerlere taşıdı. Harput'un üzerinden siyaset yapanlar, bürokrasiye kapak atanlar şimdilerde ne yazık ki ortada yoklar. Tek yaptıkları 'Çıktım kayabaşına baktım mezraya' şiirleri okumak.
HARPUT TARTIŞILSIN
Geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalındaki açıklamasında kültür evinin yapılmasının çok yanlış olduğunu mimari olarak Harput'u yansıtmadığını, yıkılmasının isabetli olacağını söylemesi halkımızda yeni bir fikrin doğmasının da önünü açtı. Vatandaşlar Harput'a yapılacak her uygulama, her imalat ve projenin uzun süre kamuoyunda tartışılmasını, tabiri caizse her kafadan bir ses çıkmasının gerekli olduğu, tartışmalardan sonra bir çok detaya ulaşmış projenin hayata geçirilmesini istiyorlar.
HARPUT'UN KATİLİ MİMARLAR MI?
Bugüne kadar yapılan ve sayın valimizin yıkmak istiyorum dediği kültür evi ve daha birçok proje ne yazık ki bizlerin çok saygın ve deneyimli bildiği mimarlarımıza ait. Mimarlar bir proje yaptı mı idarecilerimiz de zannediyorlar ki bunlar hemen her şeyi en ince detayına kadar düşünmüş. Oysa mimarlarımızın geleneksel sivil mimari konusunda olduğu gibi dış mekn, bulunduğu arazide konumu ve görselliği, tarihi yapılara uyumu, vatandaşların bakışı gibi konularda biraz ilgisiz olduklarını biliyoruz. Halkın bu konudaki bazı tavsiye ve önerilerine kapalı, eleştirilere tahammülsüz bir bakış ne yazık ki Harput'un da sonunu getirmiş.
Şehrimiz mimarlarındaki öz güven Mimar Sinan'da bile yok gibi. Bir çocuğun Selimiye camisinin bir minaresinin eğri olduğunu söylemesi sabır ve saygıyla minareye bir halat atıp çektikten sonra 'şimdi düzeldi mi yavrum' deme tahammülü ne yazık ki bizlerde yok.
HARPUT KONSEYİ KURULMALI
Geçmişte yapılan bunca hata da gösteriyor ki Harput için her kesimden insanın bulunduğu bir konseyin kurulması şart. Bu komisyona salt mimar ve mühendisler değil, sosyolog, edebiyatçı, sanat tarihçisi, psikolog, yöre insanı, ilgili STK'lar, dönem insanları, kaynak kişiler, esnaftan şahıslar, yaşlı kadınlar gibi tüm şehri kucaklayacak bir zenginlikte insanlarımız olmalıdır. Bu konseyde konuşulan her şey kamuoyuna da iletilmeli ve tüm şehrin bu tartışmalara müdahil olmaları sağlanmalıdır. Bu süreçlerden sonra ortaya çıkan proje artık tartışılan ve eleştirilen bir proje olamaz. Çünkü çorbada herkesin bir tuzu, bilgisi ve katkısı olmuştur.
Geçmişin birçok medeniyet ve kültürlerine ev sahipliği yapan birçok uygarlıkların gelişmesine sahne olan Harput, hem geçmişi hem de geleceği konusunda yara üstüne yara almaya devam ediyor.
Bugüne kadar her siyasinin, her bakanın ve her hükümetin Elazığ ile ilgili öncelik ve projelerinde ilk sırayı alan Harput, üzerinde bulundurduğu tarihi müktesebatı ile açık hava müzesini andırırken bugüne kadar bu potansiyeli değerlendirecek bir köklü projeye hasret kaldı.
'ÇIKTIM KAYABAŞINA'
Harput ile ilgili çalışma yapma yerine üzerine ağıtların yakıldığı bir tarihi merkez olması yönüyle de oldukça mahzun ve oldukça mağdur durumda. Bugüne kadar merkezine Harput'u alan birçok dernek, vakıf ve platform kurulmuş ise de bunların bir çoğu Harput'u değil ama kurucularını bir yerlere taşıdı. Harput'un üzerinden siyaset yapanlar, bürokrasiye kapak atanlar şimdilerde ne yazık ki ortada yoklar. Tek yaptıkları 'Çıktım kayabaşına baktım mezraya' şiirleri okumak.
HARPUT TARTIŞILSIN
Geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalındaki açıklamasında kültür evinin yapılmasının çok yanlış olduğunu mimari olarak Harput'u yansıtmadığını, yıkılmasının isabetli olacağını söylemesi halkımızda yeni bir fikrin doğmasının da önünü açtı. Vatandaşlar Harput'a yapılacak her uygulama, her imalat ve projenin uzun süre kamuoyunda tartışılmasını, tabiri caizse her kafadan bir ses çıkmasının gerekli olduğu, tartışmalardan sonra bir çok detaya ulaşmış projenin hayata geçirilmesini istiyorlar.
HARPUT'UN KATİLİ MİMARLAR MI?
Bugüne kadar yapılan ve sayın valimizin yıkmak istiyorum dediği kültür evi ve daha birçok proje ne yazık ki bizlerin çok saygın ve deneyimli bildiği mimarlarımıza ait. Mimarlar bir proje yaptı mı idarecilerimiz de zannediyorlar ki bunlar hemen her şeyi en ince detayına kadar düşünmüş. Oysa mimarlarımızın geleneksel sivil mimari konusunda olduğu gibi dış mekn, bulunduğu arazide konumu ve görselliği, tarihi yapılara uyumu, vatandaşların bakışı gibi konularda biraz ilgisiz olduklarını biliyoruz. Halkın bu konudaki bazı tavsiye ve önerilerine kapalı, eleştirilere tahammülsüz bir bakış ne yazık ki Harput'un da sonunu getirmiş.
Şehrimiz mimarlarındaki öz güven Mimar Sinan'da bile yok gibi. Bir çocuğun Selimiye camisinin bir minaresinin eğri olduğunu söylemesi sabır ve saygıyla minareye bir halat atıp çektikten sonra 'şimdi düzeldi mi yavrum' deme tahammülü ne yazık ki bizlerde yok.
HARPUT KONSEYİ KURULMALI
Geçmişte yapılan bunca hata da gösteriyor ki Harput için her kesimden insanın bulunduğu bir konseyin kurulması şart. Bu komisyona salt mimar ve mühendisler değil, sosyolog, edebiyatçı, sanat tarihçisi, psikolog, yöre insanı, ilgili STK'lar, dönem insanları, kaynak kişiler, esnaftan şahıslar, yaşlı kadınlar gibi tüm şehri kucaklayacak bir zenginlikte insanlarımız olmalıdır. Bu konseyde konuşulan her şey kamuoyuna da iletilmeli ve tüm şehrin bu tartışmalara müdahil olmaları sağlanmalıdır. Bu süreçlerden sonra ortaya çıkan proje artık tartışılan ve eleştirilen bir proje olamaz. Çünkü çorbada herkesin bir tuzu, bilgisi ve katkısı olmuştur.