HALK OTOBÜSLERİ
Bugüne kadar gerek belediye ve gerekse Halk Otobüsleri ve onların sürücüleri hakkında onlarca kez yazı yazdım
Bugüne kadar gerek belediye ve gerekse Halk Otobüsleri ve onların sürücüleri hakkında onlarca kez yazı yazdım. Şoförlerin duyarsızlığından özellikle yaşlı insanlarımıza karsı saygısızlıklarından bahsettim.
Zaman zamanda bazı konularda haklı olduklarını dile getirerek haklarını savundum. Halk otobüsleri sahiplerinin haklı oldukları konulardan biriside hükümetin halk otobüsleri sahiplerinin keselerinde hovardalık yapmasıydı.
Hükümet 65 yaş üstü vatandaşlarımızın belediye ve halk otobüslerinde bedava seyahat etmesini sağlıyor ama halk otobüslerinin bu hizmeti sağlıklı bir şekilde sunabilmesi için hiçbir katkıda bulunmuyor. Ne onların verdiği aidatlardan nede onların kullandıkları yakıttan her hangi bir indirim uygulamıyordu.
Halk otobüsleri aynı vergileri veriyor, dünyanın en pahalı yakıtını kullanıyor, aidatını eksiksiz ödüyor buna rağmen 65 yaş üstü insanlarımızı ve bazı meslek gurubundaki vatandaşlarımızı ücretsiz taşımak mecburiyetiyle karşı karşıya getiriliyor.
Yani almadan verme mecburiyetinde bırakılıyor.
***
Bu madalyonun bir yüzüydü.
Öteki yüzünde ise belediyelerle anlaşma protokolü hazırlayan ve protokolü kabullendiğini imzasıyla tasdik eden dernek ve otobüs sahiplerinin yaşlı başlı insanlarımızı muhatap alması, onlara kaba davranması da madalyonun bir diğer yüzüydü.
Bu yasa çıktıktan ve yürürlüğe girdikten sonra sürekli sürücü ve vatandaş arasında süre gelen tartışmalara şahit olduk…
Bazen sürücülere bazen de vatandaşlarımıza hak verdik.
Geçen gün şahit olduğum ancak gözlerimle görmesem, kulaklarımla duymasam inanmayacağım türden bir hadiseye şahit oldum.
İsterseniz gördüklerimizi sizlerle paylaşayım.
***
Tarih 12 Temmuz 2016 saat 15.00 suları…
Yeni Camii otobüs durağında plakasını ve sürücüsünün ismini sonradan öğrendiğim 23 HH 590 plaka Nolu sürücüsü Fırat Çakıray olan ve o gün Bahçelievler hattında çalışan halk otobüsüne bindim. Sürücünün iki arkasındaki sırada oturuyordum.
Sürücü Fırat Çakıray'ın yolcularına karşı oldukça nezaketli bir şekilde yaklaşımı tabiri caizse beni çok şaşırttı.
Sayın Çakıray otobüs merdivenlerini çıkmakta zorlanan yaşlı bir kadına 'Annemize yardım ediniz' diyerek diğer yolcuların el uzatmasını sağlaması, bazı yerlerde inmek isteyen yaşlılara 'Kavşaktan öncemi ineceksiniz, kavşaktan sonra mı?' demesi hiç de alışık olduğumuz şeyler değildi.
Ben otobüsten inmek isteyen yaşlı bir vatandaşa 'Burası durak değil durakta inmeyi öğrenin' diyen ancak işine geldiği zaman yirmi metrede bir duran sürücüler bilirim.
Otobüs sürücülerinin paralı yolcuları istedikleri yerde indirip istedikleri yerde bindirmesine karşın durağa 25 - 30 metre kalan bir güzerghta yürümekte zorlanan ve aşağıdan gelen otobüse el kaldıran yaşlı bir vatandaşı 25 - 30 metre ilerideki otobüs durağını işaret eden sürücüler bilirim.
Bu bildiklerimi bu gördüklerimi onlarca kez yazdığım yazılarla ilgilere iletme gereğini duydum.
Bu kez de insanlarımıza böylesine saygılı ve böylesine hoşgörülü bir sürücünün takdire şayan hareketlerini görünce bari bunu da yazayım dedim.
Çünkü yazılması gereken, takdir edilmesi gereken bu gibi kişilerdir. Bu gibi kişilerin bütün camiada çoğalmalarını ve diğer sürücülere örnek olmalarını diliyor ve mesleğinin edep koltuğunda oturan bu kardeşimizi tebrik ediyorum.
Bu günkü yazıma 12 Temmuz 2016 tarihinde kaleme aldığım otobüs durakları ile ilgili bir yazının bir bölümünü hatırlatma babında yeniden yayınlamakla son vermek istiyorum.
İLİMİZDEKİ OTOBÜS DURAKLARI VE NASRETTİN HOCANIN TÜRBESİ
'İzin verirseniz bu gün belediyemizin otobüs işletmeleri müdürü ile beraber Halk Otobüsleri Dernek Başkanını da yanımıza alarak bütün güzerghlardaki otobüs duraklarını gezip görelim.
Bakalım bu duraklarda halkımıza ne gibi bir hizmet sunumu yapılıyor. Bu hizmet sunumunda herhangi bir noksanlık var mı, yok mu? Var ise bu noksanlıkları giderme yoluna gidelim.
***
Ama önce cennetmekn Hoca Nasrettin'in Akşehir'deki türbesine gidelim, orayı ziyaret ettikten sonra tekrar konumuza dönelim.
Görenler bilir Nasrettin Hoca'nın Akşehir'de bir türbesi var.
Türbenin önünde kocaman bir demir kapı ve kapının üzerinde kocaman bir kilit var ama…
Türbenin etrafı açık,
Tıpkı bizim öğretmenevi önündeki otobüs durağı gibi…
***
Bu durakta batı istikametine doğru altı adet kabin var.
İnsanların yazın güneşte, kışın yağmurdan, kardan korunabilmesi için altına gireceği, üşümeden, ıslanmadan otobüsünü bekleyeceği kabinler.
Gel gör ki;
Bu kabinlerin hiç birisi yolcular tarafından kullanılmıyor.
***
Çünkü bu kabinlerin önü kontak kapatmış otobüslerin durak yerleri… Buraya seyir halindeki otobüsler yanaşmıyor. Otobüsler doğu tarafında 30 - 40 metrelik boş bir alana yaklaşıyor.
Yolcularda buraya odaklandığından izdihamlar oluşuyor. İtişip kakışmalar yaşanıyor. Zaman zaman duyarsız özel araç sürücülerinin bu alanı işgal etmeleri sonucunda otobüslerin durağa yanaşması ve yaşlı, başlı insanların otobüslere rahatlıkla binmeleri oldukça zorlaşıyor.
Oysa otobüsler güzerghları belirlenen kabinlerin önünde durup yolcu indirip, yolcu alırlarsa işler daha kolaylaşır. Böylelikle insanlarımız kabinlerinde oturarak gelecek otobüsleri bekleme imknına kavuşur.
Ama böyle bir durum yok.
Kabinlerin olduğu yerlerin önü kontak kapatmış, park etmiş otobüslerle dolu.
Hadi gel de burasını Nasrettin Hoca'nın türbesine benzetme kabin var içerisinde yolcu yok…
Yolcu olan yerlerde de kabin yok.
Yaşlılar, hastalar, hamileler ayakta…'
Zaman zamanda bazı konularda haklı olduklarını dile getirerek haklarını savundum. Halk otobüsleri sahiplerinin haklı oldukları konulardan biriside hükümetin halk otobüsleri sahiplerinin keselerinde hovardalık yapmasıydı.
Hükümet 65 yaş üstü vatandaşlarımızın belediye ve halk otobüslerinde bedava seyahat etmesini sağlıyor ama halk otobüslerinin bu hizmeti sağlıklı bir şekilde sunabilmesi için hiçbir katkıda bulunmuyor. Ne onların verdiği aidatlardan nede onların kullandıkları yakıttan her hangi bir indirim uygulamıyordu.
Halk otobüsleri aynı vergileri veriyor, dünyanın en pahalı yakıtını kullanıyor, aidatını eksiksiz ödüyor buna rağmen 65 yaş üstü insanlarımızı ve bazı meslek gurubundaki vatandaşlarımızı ücretsiz taşımak mecburiyetiyle karşı karşıya getiriliyor.
Yani almadan verme mecburiyetinde bırakılıyor.
***
Bu madalyonun bir yüzüydü.
Öteki yüzünde ise belediyelerle anlaşma protokolü hazırlayan ve protokolü kabullendiğini imzasıyla tasdik eden dernek ve otobüs sahiplerinin yaşlı başlı insanlarımızı muhatap alması, onlara kaba davranması da madalyonun bir diğer yüzüydü.
Bu yasa çıktıktan ve yürürlüğe girdikten sonra sürekli sürücü ve vatandaş arasında süre gelen tartışmalara şahit olduk…
Bazen sürücülere bazen de vatandaşlarımıza hak verdik.
Geçen gün şahit olduğum ancak gözlerimle görmesem, kulaklarımla duymasam inanmayacağım türden bir hadiseye şahit oldum.
İsterseniz gördüklerimizi sizlerle paylaşayım.
***
Tarih 12 Temmuz 2016 saat 15.00 suları…
Yeni Camii otobüs durağında plakasını ve sürücüsünün ismini sonradan öğrendiğim 23 HH 590 plaka Nolu sürücüsü Fırat Çakıray olan ve o gün Bahçelievler hattında çalışan halk otobüsüne bindim. Sürücünün iki arkasındaki sırada oturuyordum.
Sürücü Fırat Çakıray'ın yolcularına karşı oldukça nezaketli bir şekilde yaklaşımı tabiri caizse beni çok şaşırttı.
Sayın Çakıray otobüs merdivenlerini çıkmakta zorlanan yaşlı bir kadına 'Annemize yardım ediniz' diyerek diğer yolcuların el uzatmasını sağlaması, bazı yerlerde inmek isteyen yaşlılara 'Kavşaktan öncemi ineceksiniz, kavşaktan sonra mı?' demesi hiç de alışık olduğumuz şeyler değildi.
Ben otobüsten inmek isteyen yaşlı bir vatandaşa 'Burası durak değil durakta inmeyi öğrenin' diyen ancak işine geldiği zaman yirmi metrede bir duran sürücüler bilirim.
Otobüs sürücülerinin paralı yolcuları istedikleri yerde indirip istedikleri yerde bindirmesine karşın durağa 25 - 30 metre kalan bir güzerghta yürümekte zorlanan ve aşağıdan gelen otobüse el kaldıran yaşlı bir vatandaşı 25 - 30 metre ilerideki otobüs durağını işaret eden sürücüler bilirim.
Bu bildiklerimi bu gördüklerimi onlarca kez yazdığım yazılarla ilgilere iletme gereğini duydum.
Bu kez de insanlarımıza böylesine saygılı ve böylesine hoşgörülü bir sürücünün takdire şayan hareketlerini görünce bari bunu da yazayım dedim.
Çünkü yazılması gereken, takdir edilmesi gereken bu gibi kişilerdir. Bu gibi kişilerin bütün camiada çoğalmalarını ve diğer sürücülere örnek olmalarını diliyor ve mesleğinin edep koltuğunda oturan bu kardeşimizi tebrik ediyorum.
Bu günkü yazıma 12 Temmuz 2016 tarihinde kaleme aldığım otobüs durakları ile ilgili bir yazının bir bölümünü hatırlatma babında yeniden yayınlamakla son vermek istiyorum.
İLİMİZDEKİ OTOBÜS DURAKLARI VE NASRETTİN HOCANIN TÜRBESİ
'İzin verirseniz bu gün belediyemizin otobüs işletmeleri müdürü ile beraber Halk Otobüsleri Dernek Başkanını da yanımıza alarak bütün güzerghlardaki otobüs duraklarını gezip görelim.
Bakalım bu duraklarda halkımıza ne gibi bir hizmet sunumu yapılıyor. Bu hizmet sunumunda herhangi bir noksanlık var mı, yok mu? Var ise bu noksanlıkları giderme yoluna gidelim.
***
Ama önce cennetmekn Hoca Nasrettin'in Akşehir'deki türbesine gidelim, orayı ziyaret ettikten sonra tekrar konumuza dönelim.
Görenler bilir Nasrettin Hoca'nın Akşehir'de bir türbesi var.
Türbenin önünde kocaman bir demir kapı ve kapının üzerinde kocaman bir kilit var ama…
Türbenin etrafı açık,
Tıpkı bizim öğretmenevi önündeki otobüs durağı gibi…
***
Bu durakta batı istikametine doğru altı adet kabin var.
İnsanların yazın güneşte, kışın yağmurdan, kardan korunabilmesi için altına gireceği, üşümeden, ıslanmadan otobüsünü bekleyeceği kabinler.
Gel gör ki;
Bu kabinlerin hiç birisi yolcular tarafından kullanılmıyor.
***
Çünkü bu kabinlerin önü kontak kapatmış otobüslerin durak yerleri… Buraya seyir halindeki otobüsler yanaşmıyor. Otobüsler doğu tarafında 30 - 40 metrelik boş bir alana yaklaşıyor.
Yolcularda buraya odaklandığından izdihamlar oluşuyor. İtişip kakışmalar yaşanıyor. Zaman zaman duyarsız özel araç sürücülerinin bu alanı işgal etmeleri sonucunda otobüslerin durağa yanaşması ve yaşlı, başlı insanların otobüslere rahatlıkla binmeleri oldukça zorlaşıyor.
Oysa otobüsler güzerghları belirlenen kabinlerin önünde durup yolcu indirip, yolcu alırlarsa işler daha kolaylaşır. Böylelikle insanlarımız kabinlerinde oturarak gelecek otobüsleri bekleme imknına kavuşur.
Ama böyle bir durum yok.
Kabinlerin olduğu yerlerin önü kontak kapatmış, park etmiş otobüslerle dolu.
Hadi gel de burasını Nasrettin Hoca'nın türbesine benzetme kabin var içerisinde yolcu yok…
Yolcu olan yerlerde de kabin yok.
Yaşlılar, hastalar, hamileler ayakta…'