Habib Karaçorlu'dan 2018-2019 Eğitim Dönemi Açıklaması
ÖĞ-DER Elazığ Şube Başkanı Habib KARAÇORLU, 2018-2019 eğitim ve öğretim yılının sona ermesine ilişkin açıklamada bulundu.
Karaçorlu, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: 'Ülkemiz nüfusunun doğrudan üçte birinin içinde yer aldığı ve tamamını ise doğrudan ilgilendiren eğitim meselesi bugün her zamankinden daha çok ülkemizin önemli problemlerinden biri olarak önümüzde durmaktadır. Eğitim konusunda milli bir politika geliştirememiş ve uygulamaya koyamamış olan Milli Eğitim Bakanlığımız bu devasa sorunu 'yazboz tahtası' usulü ile yıllardan beri çözmek bir yana içinde bulunduğumuz zaman itibarı ile iyice içinden çıkılmaz hale getirmiştir.
28 Şubat post modern darbesinin bir dayatması olarak uygulamaya konulan 'sekiz yıllık kesintisiz eğitim' sürdürüldüğü on beş yıl içerisinde gerek İmam Hatip Liselerinin de içinde yer aldığı mesleki eğitime, gerekse genel eğitime önemli oranda onarılması güç zararlar vermiştir. Ancak, eğitimi bitirme noktasına getiren bu çağdışı uygulamanın 2012 yılında kaldırılıp yerine konan 4+4+4 sitemine geçilmesiyle birlikte on iki yıla çıkarılan zorunlu eğitim modeli de mevcut problemi çözmek bir yana daha da sıkıntılı bir hale sokmuştur.
On iki yıllık zorunlu eğitim bugün özellikle liseleri, öğrenci ve öğretmenler açısından tahammül edilemez birer mekn haline dönüştürmüştür. Öğrencilerin yeteneklerini ve zek yapısını hiç nazarı dikkate alınmadan hazırlanmış olan lise müfredatları adeta okulu öğrenci ve öğretmenler açısından birer cezaevine çevirmektedir. Bu nedenle bugün eğitimin ıslahı ve öğrencilerin yararı dikkate alınacaksa, yapılacak ilk iş eğitimi 28 Şubat 1997 öncesindeki eski şekline çevirmektir. Beş yıllık zorunlu temel eğitimden sonra öğrenciler yetenekleri doğrultusunda ortaokul ve liselere yönlendirilmelidir. Bu nedenle tüm meslek liselerinin orta bölümleri açılmalı, meslek liseleri cazip hale getirilmeli, her türlü meslekle ilgili okullar açılıp sayıları çoğaltılmalı, bu okullara, kaliteli bir eğitim açısından kalifiye öğretmen, bina, araç gereç ve her türlü donanım desteği yapılmalıdır. Bu konu ülkemizin sanayi, teknoloji, tarım ve endüstri açısından gelişip kalkınabilmesi için elzem bir meseledir.
Bugün eğitim sistemimizin en önemli çıkmazlarından biri de ahlak ve maneviyat ekseninden çok uzaklarda olarak, ta Tanzimat'la birlikte etki alanına girdiği batı modelinin dayandığı maddeci yani Materyalist bir yapıda olmasıdır. Bu anlayışın temelinde evrenin tek yaratıcısını ve O'nun insanla ilgili tekliflerini reddetmek vardır. Bu zihniyet insanı, hayatı ve toplumu değersiz kılan düşünceleri içinde barındırması nedeniyle fıtrata aykırı uygulamaları dayatmakta ve eğitimi sevilmez ve çekilmez bir hale getirmektedir. Ahlak ve maneviyattan yoksun bir eğitim sistemi toplumu asla başarıya ulaştıramayacak ve insanları mutlu edemeyecektir.
Bakanlığımızın yeni öğretim yılında uygulamaya koyacağı ara tatiller ise ayrı bir problem oluşturma potansiyeli taşımaktadır. Toplam 180 iş günü bulunan öğretim yılı takviminde öğretim döneminin sıcak havaların hüküm sürdüğü Eylül ayında bir hafta erken başlatılması, Haziran ayında ise bir hafta uzatılmasıyla Kasım ve Nisan aylarında iki ara tatilin konulması gerçek hayattan çok uzak ve çok gereksiz bir uygulamadır. Bu ara tatiller öğrencinin dinlenmesinden daha ziyade okuldan soğumasına ve ders çalışma konusunda rehavete kapılmasına neden olacağından pedagojik yönüyle yanlış bir uygulamadır, kaldırılmasının uygun olacağı kanaatindeyiz.
Şuurlu Öğretmenler Derneği Elazığ şubesi olarak çok verimli bir öğretim yılını geride bırakmış bulunmaktayız. Bu öğretim yılında düzenlediğimiz konferans, Eğitim şurası ve diğer faaliyetlerle eğitim konularında öğretmen, öğrenci ve velilerimize faydalı olmanın çabası içerinde bulunduk. Özellikle 38 ortaokul ve 12 lisede düzenlediğimiz toplamda 50 seri konferansla öğrencilerimize 'Yaratılış Gerçeği', 'Tarih Şuuru ve Çanakkale Zaferi' ve 'Hazreti Peygamberin Örnek Ahlakı' gibi önemli konular başta olmak üzere gerekli ve faydalı birçok konularda öğrencilerimizi aydınlattık. Bu projemize katılan değerli hocalarımıza bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. İnşallah önümüzdeki öğretim yılında da devlet, millet ve vatanımıza faydalı çalışmalar yapmaya devam edeceğiz. Ülkemizin eğitim yoluyla kalkınması, hakkın ve adaletin hkim olması, yarınlarımızın teminatı Salih nesillerin yetiştirilmesi ve ahlak ve maneviyata dayalı bir eğitimin inşası için mücadeleye devam edeceğiz.'
28 Şubat post modern darbesinin bir dayatması olarak uygulamaya konulan 'sekiz yıllık kesintisiz eğitim' sürdürüldüğü on beş yıl içerisinde gerek İmam Hatip Liselerinin de içinde yer aldığı mesleki eğitime, gerekse genel eğitime önemli oranda onarılması güç zararlar vermiştir. Ancak, eğitimi bitirme noktasına getiren bu çağdışı uygulamanın 2012 yılında kaldırılıp yerine konan 4+4+4 sitemine geçilmesiyle birlikte on iki yıla çıkarılan zorunlu eğitim modeli de mevcut problemi çözmek bir yana daha da sıkıntılı bir hale sokmuştur.
On iki yıllık zorunlu eğitim bugün özellikle liseleri, öğrenci ve öğretmenler açısından tahammül edilemez birer mekn haline dönüştürmüştür. Öğrencilerin yeteneklerini ve zek yapısını hiç nazarı dikkate alınmadan hazırlanmış olan lise müfredatları adeta okulu öğrenci ve öğretmenler açısından birer cezaevine çevirmektedir. Bu nedenle bugün eğitimin ıslahı ve öğrencilerin yararı dikkate alınacaksa, yapılacak ilk iş eğitimi 28 Şubat 1997 öncesindeki eski şekline çevirmektir. Beş yıllık zorunlu temel eğitimden sonra öğrenciler yetenekleri doğrultusunda ortaokul ve liselere yönlendirilmelidir. Bu nedenle tüm meslek liselerinin orta bölümleri açılmalı, meslek liseleri cazip hale getirilmeli, her türlü meslekle ilgili okullar açılıp sayıları çoğaltılmalı, bu okullara, kaliteli bir eğitim açısından kalifiye öğretmen, bina, araç gereç ve her türlü donanım desteği yapılmalıdır. Bu konu ülkemizin sanayi, teknoloji, tarım ve endüstri açısından gelişip kalkınabilmesi için elzem bir meseledir.
Bugün eğitim sistemimizin en önemli çıkmazlarından biri de ahlak ve maneviyat ekseninden çok uzaklarda olarak, ta Tanzimat'la birlikte etki alanına girdiği batı modelinin dayandığı maddeci yani Materyalist bir yapıda olmasıdır. Bu anlayışın temelinde evrenin tek yaratıcısını ve O'nun insanla ilgili tekliflerini reddetmek vardır. Bu zihniyet insanı, hayatı ve toplumu değersiz kılan düşünceleri içinde barındırması nedeniyle fıtrata aykırı uygulamaları dayatmakta ve eğitimi sevilmez ve çekilmez bir hale getirmektedir. Ahlak ve maneviyattan yoksun bir eğitim sistemi toplumu asla başarıya ulaştıramayacak ve insanları mutlu edemeyecektir.
Bakanlığımızın yeni öğretim yılında uygulamaya koyacağı ara tatiller ise ayrı bir problem oluşturma potansiyeli taşımaktadır. Toplam 180 iş günü bulunan öğretim yılı takviminde öğretim döneminin sıcak havaların hüküm sürdüğü Eylül ayında bir hafta erken başlatılması, Haziran ayında ise bir hafta uzatılmasıyla Kasım ve Nisan aylarında iki ara tatilin konulması gerçek hayattan çok uzak ve çok gereksiz bir uygulamadır. Bu ara tatiller öğrencinin dinlenmesinden daha ziyade okuldan soğumasına ve ders çalışma konusunda rehavete kapılmasına neden olacağından pedagojik yönüyle yanlış bir uygulamadır, kaldırılmasının uygun olacağı kanaatindeyiz.
Şuurlu Öğretmenler Derneği Elazığ şubesi olarak çok verimli bir öğretim yılını geride bırakmış bulunmaktayız. Bu öğretim yılında düzenlediğimiz konferans, Eğitim şurası ve diğer faaliyetlerle eğitim konularında öğretmen, öğrenci ve velilerimize faydalı olmanın çabası içerinde bulunduk. Özellikle 38 ortaokul ve 12 lisede düzenlediğimiz toplamda 50 seri konferansla öğrencilerimize 'Yaratılış Gerçeği', 'Tarih Şuuru ve Çanakkale Zaferi' ve 'Hazreti Peygamberin Örnek Ahlakı' gibi önemli konular başta olmak üzere gerekli ve faydalı birçok konularda öğrencilerimizi aydınlattık. Bu projemize katılan değerli hocalarımıza bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. İnşallah önümüzdeki öğretim yılında da devlet, millet ve vatanımıza faydalı çalışmalar yapmaya devam edeceğiz. Ülkemizin eğitim yoluyla kalkınması, hakkın ve adaletin hkim olması, yarınlarımızın teminatı Salih nesillerin yetiştirilmesi ve ahlak ve maneviyata dayalı bir eğitimin inşası için mücadeleye devam edeceğiz.'