HA GAYRET!..
Esnafımızın cameknlarına astığı 'Esnafına sahip çık' sözü hem ciğer sızlatıyor hem yürek dağlıyor.. Bu cümle; kamuoyunun yakından bildiği gibi geçenlerde bir alışveriş merkezinde yapılacak olan yöresel fuarla ilgili esnafın bir ön alış ya da olayı engellemeye matuf bir duyarlılık değil.
Bu haykırış pandemi yasaklarının da tetiklediği ve son yıllarda neredeyse tek alışveriş mecrası haline gelen internet ortamında online alışverişlerden şikayetçi olmak da değil.
Elbette bunların etkisi var bu serzenişlerde ve feryatlarda ama hakikat şu ki yerel esnafımız bugün değil yıllardan beri erime sürecini yaşıyor ya da yaşatılıyor.
Bizlerin yerel esnafın çağrısı karşısında yüreğimiz dağlandı. Gündemdeki yöresel fuar konusunda da etkili ve yetkililerin; duymadım-görmedim-bilmiyorum diyerek üç maymunu oynaması da başka bir sorun.
Bakkallar Oda Başkanı Cebrail Top'un 'kendimi yakarım' sözü bir tehdit ve yaklaşan oda seçimlerine dönük bir şov değil. Tam tersi zaten esnafım yanmış ben yansam ne olur ki duyarlılığı ve diğerkmlığı..
Bildiğimiz bir şey şu ki, esnafımızın zoru ve darı her geçen gün artarak devam ediyor. Aslında süreç yeni ve ilk değil. Fakat yaşananlar aynıyla vaki...
Deprem ve pandemiyle birlikte bu şehir de yalnızca binalarımız enkaz olmadı. Görüyoruz ki enkaza dönen vicdanlar var bu şehirde. Enkaza dönen gözler var. Hatta enkaz olmuş zihinler var ziyadesiyle.
Nasıl olabiliyor da süreci rahatlatabilecek tedbirler hayata geçirilemiyor? Nasıl oluyor da bunca süre içerisinde iyileşme onarma adına girişimler, projeler bu şehir esnafı, garsonu, hizmetlisi yani zorluğu dar boğazı katlanan insanı için köklü bir şeyler yapılamıyor? Hl günü atlatma, hala günü kurtarma, hala tribünlere karşı bir iki refleks dışında iç rahatlatan ferahlatan bir adım yok! Şimdi değil de ne zaman ey en yetkililer?.. İlahi sada her zorluğun iki kolaylığı olduğunu söylüyor. Kolaylığa ulaştıracak olan iki yolu bulmak, bir yıldır bunu akletmemek, kimsenin kendisinde böyle bir sorumluluk ve görev biçmemesi ve uzaktan gelmesi değil de? Ha gayret, bunca gayret tamam da ya bunca gaflet!..
Bu haykırış pandemi yasaklarının da tetiklediği ve son yıllarda neredeyse tek alışveriş mecrası haline gelen internet ortamında online alışverişlerden şikayetçi olmak da değil.
Elbette bunların etkisi var bu serzenişlerde ve feryatlarda ama hakikat şu ki yerel esnafımız bugün değil yıllardan beri erime sürecini yaşıyor ya da yaşatılıyor.
Bizlerin yerel esnafın çağrısı karşısında yüreğimiz dağlandı. Gündemdeki yöresel fuar konusunda da etkili ve yetkililerin; duymadım-görmedim-bilmiyorum diyerek üç maymunu oynaması da başka bir sorun.
Bakkallar Oda Başkanı Cebrail Top'un 'kendimi yakarım' sözü bir tehdit ve yaklaşan oda seçimlerine dönük bir şov değil. Tam tersi zaten esnafım yanmış ben yansam ne olur ki duyarlılığı ve diğerkmlığı..
Bildiğimiz bir şey şu ki, esnafımızın zoru ve darı her geçen gün artarak devam ediyor. Aslında süreç yeni ve ilk değil. Fakat yaşananlar aynıyla vaki...
Deprem ve pandemiyle birlikte bu şehir de yalnızca binalarımız enkaz olmadı. Görüyoruz ki enkaza dönen vicdanlar var bu şehirde. Enkaza dönen gözler var. Hatta enkaz olmuş zihinler var ziyadesiyle.
Nasıl olabiliyor da süreci rahatlatabilecek tedbirler hayata geçirilemiyor? Nasıl oluyor da bunca süre içerisinde iyileşme onarma adına girişimler, projeler bu şehir esnafı, garsonu, hizmetlisi yani zorluğu dar boğazı katlanan insanı için köklü bir şeyler yapılamıyor? Hl günü atlatma, hala günü kurtarma, hala tribünlere karşı bir iki refleks dışında iç rahatlatan ferahlatan bir adım yok! Şimdi değil de ne zaman ey en yetkililer?.. İlahi sada her zorluğun iki kolaylığı olduğunu söylüyor. Kolaylığa ulaştıracak olan iki yolu bulmak, bir yıldır bunu akletmemek, kimsenin kendisinde böyle bir sorumluluk ve görev biçmemesi ve uzaktan gelmesi değil de? Ha gayret, bunca gayret tamam da ya bunca gaflet!..