GÖZ GÖRE GÖRE
Elazığ'ın, kimseye eyvallahı olmayan, kimseden çekinmeden doğruları haykıran bir oluşuma ne kadar ihtiyaç duyduğu Hüseynik Mahallesi'ndeki yaklaşık 250 yıllık bir geçmişe sahip olan Sandalcılar Konağı'nın sessiz sedasız yıkılmasıyla bir kez daha ortaya çıktı.
Tarihi konağın hangi sebeple olsun iş makinalarıyla yıkılması, ardından da ikili kurum yetkilisinin, 'konak tescilli iken üzerindeki tescil kaydı kaldırılmış yıkılmasının önünde engel kalmadığı için yıkılmıştır' açıklaması da tam bir fecaat olarak karşımızda durmaktadır.
Konak daha geçen haftaya kadar tescilli ise demek ki tarihi bir değeri ve önemi vardı. Ve yine konağın 3 mülk sahibinden biri tescili kaldırmak için Diyarbakır Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan tescil kaydını kaldırmışsa bu işlem dünden bugüne kısa sürede olacak bir iş değildir.
Harput'a asfalt dökümünü yasaklatıp beton imalatına bile izin vermeyen Tabiat varlıklarını Koruma Kurulu, öyle kolay kolay üzerinde tescil olan tarihi bir binanın tescilini kaldırmaz. Bu tür olaylar yıllar süren hukuki bir sürecin sonucunda ancak olabilir.
Şimdi siz şehrin kültür varlıklarını korumakla ve onları günümüze kazandırmakla görevli bir kurum olarak bu gelişmelerden hiç mi haberiniz olmadı?
Eski valimizin bu konağı müze olarak hizmete açmak gibi bir projesini bile bile nasıl bu gelişmeye seyirci ve sessiz kaldınız.
Eğer bu gelişmelerden bizlerin haberi yoktu derseniz bu daha büyük bir gaflettir. Come to Elazığ diyerek tüm dünyayı şehrin tarihi zenginlikleri ve doğal güzelliklerine davet ettiğimiz bir dönemde böylesi bir süreç ve sonuç nasıl kabul edilebilir?
Yeni Kurulan Şehir Meclisi bu önemli konuyu gündemde tutmaya çalışmak gibi önemli bir görevi ifa etmeye çalışsa da artık konak iş makinalarıyla alelacele yıkılmış ve yerle bir edilmiştir.
Bu olay şehrimizin gerçekten de sahipsiz olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Yıkılan konak değil tarihimiz ve kültürümüz olmuştur. Ve o yıkıntının altında; tescil kaldırma işlemini şu ya da bu şekilde bilip de ilin valisine ulaştırmayan; mahalle sakini, mahalle muhtarı, kültür müdürlüğü ve konağın yerinde yeller esene kadar uyuyan diğer varisler kalmıştır. Ve bu konu adli ve idari soruşturma getirecek kadar ciddi bir konudur.
Tarihi konağın hangi sebeple olsun iş makinalarıyla yıkılması, ardından da ikili kurum yetkilisinin, 'konak tescilli iken üzerindeki tescil kaydı kaldırılmış yıkılmasının önünde engel kalmadığı için yıkılmıştır' açıklaması da tam bir fecaat olarak karşımızda durmaktadır.
Konak daha geçen haftaya kadar tescilli ise demek ki tarihi bir değeri ve önemi vardı. Ve yine konağın 3 mülk sahibinden biri tescili kaldırmak için Diyarbakır Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan tescil kaydını kaldırmışsa bu işlem dünden bugüne kısa sürede olacak bir iş değildir.
Harput'a asfalt dökümünü yasaklatıp beton imalatına bile izin vermeyen Tabiat varlıklarını Koruma Kurulu, öyle kolay kolay üzerinde tescil olan tarihi bir binanın tescilini kaldırmaz. Bu tür olaylar yıllar süren hukuki bir sürecin sonucunda ancak olabilir.
Şimdi siz şehrin kültür varlıklarını korumakla ve onları günümüze kazandırmakla görevli bir kurum olarak bu gelişmelerden hiç mi haberiniz olmadı?
Eski valimizin bu konağı müze olarak hizmete açmak gibi bir projesini bile bile nasıl bu gelişmeye seyirci ve sessiz kaldınız.
Eğer bu gelişmelerden bizlerin haberi yoktu derseniz bu daha büyük bir gaflettir. Come to Elazığ diyerek tüm dünyayı şehrin tarihi zenginlikleri ve doğal güzelliklerine davet ettiğimiz bir dönemde böylesi bir süreç ve sonuç nasıl kabul edilebilir?
Yeni Kurulan Şehir Meclisi bu önemli konuyu gündemde tutmaya çalışmak gibi önemli bir görevi ifa etmeye çalışsa da artık konak iş makinalarıyla alelacele yıkılmış ve yerle bir edilmiştir.
Bu olay şehrimizin gerçekten de sahipsiz olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Yıkılan konak değil tarihimiz ve kültürümüz olmuştur. Ve o yıkıntının altında; tescil kaldırma işlemini şu ya da bu şekilde bilip de ilin valisine ulaştırmayan; mahalle sakini, mahalle muhtarı, kültür müdürlüğü ve konağın yerinde yeller esene kadar uyuyan diğer varisler kalmıştır. Ve bu konu adli ve idari soruşturma getirecek kadar ciddi bir konudur.