GENÇLERİN 'KALBİ' TEHDİT ALTINDA
Op
Op. Dr. Türker, koroner arter hastalıklarının yani kalbi besleyen damarların tıkanmasıyla oluşan kalp hastalıklarının gençlerde sıklıkla görülmeye başlanmasının birkaç nedeni olduğunu, bu nedenlerin başında sigara tüketimini artmasının geldiğini söyledi. Damar sertliği hastalığının önemli risk faktörünün sigara kullanımı olduğunu vurgulayan Op. Dr. Türker, 'Bunu tütün ürünleri olarak genelleyebiliriz aslında. Ülkemizde ve özellikle şehrimizin birçok yerinde nargile kafeler açılmaya başladı. Bunlar aromatize edildikten sonra sanki tütün ürünü değilmiş gibi, nargile sisteminde dumanın sudan geçiyor olmasıyla zararlı etkilerin ortadan kalktığı ve kişiye zarar vermediği inancı çok yanlış. Tütün dumanının içerisinde yaklaşık 4 bin-4 bin 500 tane zararlı madde var ve bunların 2 bin-2 bin 500 tanesi kanserojen madde' dedi.
Koroner arter hastalıklarının diğer nedenlerinin de genetik geçişler ve beslenme alışkanlıkları olduğunu belirten Op. Dr. Türker, 'Ailede bir koroner arter hastalığı var ise ister istemez kişide bu tür hastalıklar görülebiliyor. Bir diğer faktör de beslenme alışkanlıkları. Fast food tüketiminin artması, doymamış yağ oranları yüksek yiyeceklerin hızlı tüketilmesi ve obezite, kalp hastalıklarına neden olurken bunun yanı sıra metabolik sendrom dediğimiz aşırı kilolanmayla beraber tansiyon ve kan şekeri değerlerinin yükselmesi ve kan şekerindeki kontrolün vücut tarafından bozulması, beraberinde de sigara tüketilmesi ve endüstriyel toplumlarda artık eskisi gibi insan gücüne dayalı üretimin yapılmaması, masa başı işler gibi tüm faktörleri bir araya getirdiğimizde ister istemez gençlerde koroner arter hastalıklarının görülme oranı yüksek oluyor' diye konuştu.
Op. Dr. Türker, günümüzde artık çok rahat teşhis yapılabildiğini ifade ederek, ' Teşhisle beraber tedaviler düzenlenebiliyor ve acil müdahaleler yapılabiliyor. Bunlar hem anjiyografi müdahaleler, hem ilaçla müdahaleler hem de cerrahi müdahaleler olmak üzere 3 grupta toplanıyor. Artık ilaçla yapılan müdahaleler nispeten geri planda kaldı. Kalp kriziyle gelen hastanın hemen acilen anjiyoya alınıp kapalı olan damarın açılması ve mevcut kalp krizinin kalpte oluşturacağı hasarın önlenmesi uygulanıyor. Eğer bunda başarı sağlanmazsa cerrahi müdahale yapılıyor. Tabi ki cerrahi müdahale daha komplike bir işlem, ölüm oranı ve sakat kalma oranı daha yüksek. Ancak bazen öyle bir noktaya geliyor ki hastaya vereceği fayda ve zararı karşılaştırdığınızda fayda oranı çok yüksek olduğu için bu riskler göze alınarak hastalara cerrahi müdahale yapılıyor' dedi.
GENÇLERDE ÖLÜM ORANI YÜZDE 50-60
Op. Dr. Türker, gençlerde görülen kalp krizlerinden ölüm oranının yüzde 50-60 civarında olduğunu, çünkü gençlerde hastalığın çok hızlı ilerlediğini ifade ederek şöyle konuştu: 'Damarın bir akışkanlık sistemi var. Damar sertliği dediğimiz, damar duvarında meydana gelen bir hastalık. Damar duvarındaki hastalık eğer yavaş gelişirse, ileri yaşlarda olduğu gibi damarı yavaş yavaş tıkıyor. Damar yavaş tıkandığı için vücut bunu farkederek yeni yollar açabiliyor. Yeni tali yollardan kan akışı sağlandığı için kalp kendini koruyabiliyor. Ama gençlerde direkt damar duvarında başlayan hastalığın üzerine aniden bir pıhtı oturmasıyla, oradaki plağın yırtılarak pıhtı oturmasıyla o bölgede çok büyük hasara neden oluyor.'
Op. Dr. Türker, futbol sahalarında kaybedilen sporcuların kalp kaslarında meydana gelen değişimden kaynaklanan ritim bozuklukları nedeniyle bu hastalar kaybedilebildiğini söyledi.
SOĞUKALGINLIĞI SANILAN ŞİKAYETLER KALP KRİZİ OLABİLİR
Soğukalgınlığına bağlı hastalıkların, aslında mevcut hastalıkların yüzde 1'ini bile oluşturmadığını ifade eden Op. Dr. Türker, bu tür şikayetlerin kalp hastalığı belirtisi olabileceğini söyledi. Belirtiler dikkate alınmadığında hastanın birkaç gün içerisinde hayatını kaybedebileceğine dikkat çeken Op. Dr. Türker, 'Toplumda yıkamadığımız bir inanış var. Temmuz ayında bile kişi 'ben üşüttüm galiba, bu yüzden hastayım' diyebiliyor. Göğüste ağrı, sıkışma oluyor, terliyor ve 'soğukalgınlığı, geçer' diyor. Ama aslında ciddi bir kalp krizinin öncüsüdür bu belirtiler. Ve bu belirtiler dikkate alınmadığı zaman hasta birkaç gün içerisinde kaybedilebiliyor. Soğuğa bağlı hastalıklar, mevcut hastalıkların yüzde 1'ini bile oluşturmaz aslında. Soğuk algınlığı sanılan şikayetlerin ciddi oranı kalp hastalığı belirtisi olabiliyor. Bu nedenle bu tür hastaların mutlaka doktora giderek kontrolden geçmesi lazım' dedi.
Genç hastalarda anjiyo dahi yapılsa bazen savunmasız, hasta olan plağın kendini göstermeyebildiğini kaydeden Op. Dr. Türker, 'Bu durum kendini belli eder. Kişi kendini hasta hisseder, nefes darlığı çeker, göğüs ağrısı olur. Kendisinde eskiden olmayan bir farklılık hisseder. Çabuk yorulur, sabahları terleyerek uyanır, yolda yürürken tıkanır' diye konuştu.
HALI SAHA SAĞLIKSIZ BİR AKTİVİTE
Op. Dr. Fevzi Sarper Türker, halı sahanın son derece sağlıksız bir aktivite olduğunu vurgulayarak, 'Ben bunu spor olarak adlandırmıyorum' dedi.
Halı saha yüzünden birçok insanın ya öldüğünü ya da sakat kaldığını belirten Op. Dr. Türker, 'Halı sahalardan çok sayıda kalp krizi vakası geliyor. Bu insanların çoğu antrenmansız ve sporcu değil. Sigarasını içiyor, izmaritini dışarıya atıyor ve yüksek efor sarfederek top oynuyor. Kalp krizleri dışında bu ortamlarda ortopedik sakatlanmalar da çok fazla oluyor' dedi.
SİGARA TÜKETİMİ ÖNLENMELİ
Op. Dr. Fevzi Sarper Türker, sigara ve tütün ürünleri tüketiminin önlenmesi gerektiğini bunun da en etkili yolunun Avrupa'da olduğu gibi sigara fiyatlarının yükseltilmesi olduğunu kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü: 'Bir hastalığı teşhis ve tedavi etmektense hastalığı oluşturan sebepleri önlemek çok daha ucuz hem çok daha başarılı. Sağlık Bakanlığı ve hükümet kapalı alanlarda sigara içilmesini yasakladı ama görüyoruz ki birçok toplu alanda özellikle restoran ve kafelerde bu yasak ciddi şekilde deliniyor. Şehrimizde kafelerin önündeki açık alanlar çeşitli yöntemlerle yarı açık alan haline getiriliyor ve o alanda insanlar oturup bol miktarda sigara tüketiyorlar. Bunun önüne geçilmesi lazım. Bu önlenemedikten sonra oturup genç ölümlerini saatlerce konuşsak da yapacak bir şey yok.'
Koroner arter hastalıklarının diğer nedenlerinin de genetik geçişler ve beslenme alışkanlıkları olduğunu belirten Op. Dr. Türker, 'Ailede bir koroner arter hastalığı var ise ister istemez kişide bu tür hastalıklar görülebiliyor. Bir diğer faktör de beslenme alışkanlıkları. Fast food tüketiminin artması, doymamış yağ oranları yüksek yiyeceklerin hızlı tüketilmesi ve obezite, kalp hastalıklarına neden olurken bunun yanı sıra metabolik sendrom dediğimiz aşırı kilolanmayla beraber tansiyon ve kan şekeri değerlerinin yükselmesi ve kan şekerindeki kontrolün vücut tarafından bozulması, beraberinde de sigara tüketilmesi ve endüstriyel toplumlarda artık eskisi gibi insan gücüne dayalı üretimin yapılmaması, masa başı işler gibi tüm faktörleri bir araya getirdiğimizde ister istemez gençlerde koroner arter hastalıklarının görülme oranı yüksek oluyor' diye konuştu.
Op. Dr. Türker, günümüzde artık çok rahat teşhis yapılabildiğini ifade ederek, ' Teşhisle beraber tedaviler düzenlenebiliyor ve acil müdahaleler yapılabiliyor. Bunlar hem anjiyografi müdahaleler, hem ilaçla müdahaleler hem de cerrahi müdahaleler olmak üzere 3 grupta toplanıyor. Artık ilaçla yapılan müdahaleler nispeten geri planda kaldı. Kalp kriziyle gelen hastanın hemen acilen anjiyoya alınıp kapalı olan damarın açılması ve mevcut kalp krizinin kalpte oluşturacağı hasarın önlenmesi uygulanıyor. Eğer bunda başarı sağlanmazsa cerrahi müdahale yapılıyor. Tabi ki cerrahi müdahale daha komplike bir işlem, ölüm oranı ve sakat kalma oranı daha yüksek. Ancak bazen öyle bir noktaya geliyor ki hastaya vereceği fayda ve zararı karşılaştırdığınızda fayda oranı çok yüksek olduğu için bu riskler göze alınarak hastalara cerrahi müdahale yapılıyor' dedi.
GENÇLERDE ÖLÜM ORANI YÜZDE 50-60
Op. Dr. Türker, gençlerde görülen kalp krizlerinden ölüm oranının yüzde 50-60 civarında olduğunu, çünkü gençlerde hastalığın çok hızlı ilerlediğini ifade ederek şöyle konuştu: 'Damarın bir akışkanlık sistemi var. Damar sertliği dediğimiz, damar duvarında meydana gelen bir hastalık. Damar duvarındaki hastalık eğer yavaş gelişirse, ileri yaşlarda olduğu gibi damarı yavaş yavaş tıkıyor. Damar yavaş tıkandığı için vücut bunu farkederek yeni yollar açabiliyor. Yeni tali yollardan kan akışı sağlandığı için kalp kendini koruyabiliyor. Ama gençlerde direkt damar duvarında başlayan hastalığın üzerine aniden bir pıhtı oturmasıyla, oradaki plağın yırtılarak pıhtı oturmasıyla o bölgede çok büyük hasara neden oluyor.'
Op. Dr. Türker, futbol sahalarında kaybedilen sporcuların kalp kaslarında meydana gelen değişimden kaynaklanan ritim bozuklukları nedeniyle bu hastalar kaybedilebildiğini söyledi.
SOĞUKALGINLIĞI SANILAN ŞİKAYETLER KALP KRİZİ OLABİLİR
Soğukalgınlığına bağlı hastalıkların, aslında mevcut hastalıkların yüzde 1'ini bile oluşturmadığını ifade eden Op. Dr. Türker, bu tür şikayetlerin kalp hastalığı belirtisi olabileceğini söyledi. Belirtiler dikkate alınmadığında hastanın birkaç gün içerisinde hayatını kaybedebileceğine dikkat çeken Op. Dr. Türker, 'Toplumda yıkamadığımız bir inanış var. Temmuz ayında bile kişi 'ben üşüttüm galiba, bu yüzden hastayım' diyebiliyor. Göğüste ağrı, sıkışma oluyor, terliyor ve 'soğukalgınlığı, geçer' diyor. Ama aslında ciddi bir kalp krizinin öncüsüdür bu belirtiler. Ve bu belirtiler dikkate alınmadığı zaman hasta birkaç gün içerisinde kaybedilebiliyor. Soğuğa bağlı hastalıklar, mevcut hastalıkların yüzde 1'ini bile oluşturmaz aslında. Soğuk algınlığı sanılan şikayetlerin ciddi oranı kalp hastalığı belirtisi olabiliyor. Bu nedenle bu tür hastaların mutlaka doktora giderek kontrolden geçmesi lazım' dedi.
Genç hastalarda anjiyo dahi yapılsa bazen savunmasız, hasta olan plağın kendini göstermeyebildiğini kaydeden Op. Dr. Türker, 'Bu durum kendini belli eder. Kişi kendini hasta hisseder, nefes darlığı çeker, göğüs ağrısı olur. Kendisinde eskiden olmayan bir farklılık hisseder. Çabuk yorulur, sabahları terleyerek uyanır, yolda yürürken tıkanır' diye konuştu.
HALI SAHA SAĞLIKSIZ BİR AKTİVİTE
Op. Dr. Fevzi Sarper Türker, halı sahanın son derece sağlıksız bir aktivite olduğunu vurgulayarak, 'Ben bunu spor olarak adlandırmıyorum' dedi.
Halı saha yüzünden birçok insanın ya öldüğünü ya da sakat kaldığını belirten Op. Dr. Türker, 'Halı sahalardan çok sayıda kalp krizi vakası geliyor. Bu insanların çoğu antrenmansız ve sporcu değil. Sigarasını içiyor, izmaritini dışarıya atıyor ve yüksek efor sarfederek top oynuyor. Kalp krizleri dışında bu ortamlarda ortopedik sakatlanmalar da çok fazla oluyor' dedi.
SİGARA TÜKETİMİ ÖNLENMELİ
Op. Dr. Fevzi Sarper Türker, sigara ve tütün ürünleri tüketiminin önlenmesi gerektiğini bunun da en etkili yolunun Avrupa'da olduğu gibi sigara fiyatlarının yükseltilmesi olduğunu kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü: 'Bir hastalığı teşhis ve tedavi etmektense hastalığı oluşturan sebepleri önlemek çok daha ucuz hem çok daha başarılı. Sağlık Bakanlığı ve hükümet kapalı alanlarda sigara içilmesini yasakladı ama görüyoruz ki birçok toplu alanda özellikle restoran ve kafelerde bu yasak ciddi şekilde deliniyor. Şehrimizde kafelerin önündeki açık alanlar çeşitli yöntemlerle yarı açık alan haline getiriliyor ve o alanda insanlar oturup bol miktarda sigara tüketiyorlar. Bunun önüne geçilmesi lazım. Bu önlenemedikten sonra oturup genç ölümlerini saatlerce konuşsak da yapacak bir şey yok.'