Gençlere Haksızlık Etmeyelim…
Pandemi döneminde her kesimden insanımızın hayatı eve sığdırdığı ya da sığdırmaya çalıştığı bir süreci yaşadık.
Sağlık gerekçeleriyle yasakların uygulanması, zorunlu bir eve kapanmayı gerektirdi.
Belirli bir yaşın üzerinde insanlarımız için çok zor olmasa da özellikle çocuklarımız ve gençlerimiz için eve kapanmak zorunda kalmak ister istemez psikolojik sorunları da beraberinde getirdi.
Salgının seyrinin ciddi anlamda düşmesi ve insanları daha çok evde tutulamayacaklarını anlayan yetkililer, kademeli bir serbestliği de hayata geçirdiler.
Bu yıl ilk kez bayram yapıldı, bahar aylarıyla birlikte uzun süre evde kalan kesimler kendisini, ruhlarına iyi gelecek doğa ve güzel etkinliklere attılar.
Elazığ Belediyesi de bu zorlu sürecin sonunda her kesime ve her yaşa iyi gelecek sosyal ve kültürel etkinlikleri hayata geçirdi.
Ramazan ayında her gün birbirinden değerli ve alanlarında söz sahibi saygın isimleri ağırladı Elazığ.
Ramazanın ruhuna uygun programlarla her gece Fuar ve Kongre Merkezi dolup dolup taştı. Bu manzara da gösterdi ki halkımızın hem söz hem müziğe hem de bu tür etkinliklere ciddi bir özlemi vardı.
Elazığ Belediyesi de bu eksikliği ve halkın bu konudaki talebini görmüş olacak ki bayram süresinde bayram konserleri düzenlendi ve yerel sanatçılarımızı halkımızla buluşturdu.
Elazığ Belediyesi, en son olarak gençlerin büyük bir sevgi ve hayranlık besledikleri Burak Bulut ve Kurtuluş Kuş'u gençlerle buluştu.
12 bin gencin takip ettiği ve ciddi bir ilginin olduğu bu konser sonrası bazı sosyal medya kullanıcılarından haklı ya da haksız bir takım eleştiriler geldi.
Eleştirinin temelinde sanatçıların tarzı ve tavırlarından öte, seyircilerin coşkusu ve sevgi gösterileriydi.
Bu tablo, özellikle milli ve manevi hassasiyeti olan çevrelerin tepkisini çekmiş.
Bu çevreler kendi bakış açıları ya da hayat görüşleri açısından belki haklı olabilirler. Ancak olayların farklı bir yüzü ve yönü daha var.
Bugün eleştirdiğiniz gençlerimiz daha 15 gün önce aynı salonda Abdurrahman Önül, Uğur Işılak, Cengiz Özkan, Esat Kabaklı, Sufi Mehter, Mustafa Cihat, Muhsin Kara, Murat Belet, İbrahim Sadri, Orhan Hakalmaz, Resul Aydemir, Eşref Ziya Terzi, Mesut Kurtis, Hasan Dursun, Emrah Güneş,Turgut Kırgıl, Grup Dergah'ın programında da vardı.
Yine aynı gençlik; Hayati İnanç, Ahmet Şimşirgil, Nurullah Genç, Ahmet Bulut, Halis Aydemir söyleşi programlarında da o salondaydı.
Gençlerin sosyal ve kültürel hayatlarını çok yönlü ve boyutlu olmasından korkmamak lazım. Sağlam bir itikat ve anlayışa sahip bir genç, kendi duygu dünyasına hitap eden sanatçıları da pek ala dinleyebilmeli ve konserlerine gidebilmeli.
Kaldı ki Elazığ Belediyesi'nin, milli ve manevi değerleri hedef almadığı sürece her yaştan insana hitap eden etkinlikleri düzenlemek gibi bir görevi de var. Çocuklar için Rafadan Tayfa'yı şehrimizle buluşturan Belediyenin, gençler için de onların beğendiği isimleri şehrimize getirmesi kadar doğal bir faaliyet olamaz.
Bazı kesimler tarafından eleştirilere konu olsa da konseri izleyen ve her siyasi görüşten 12 bin gencimize bu etkinliğin iyi geldiği çok net olarak görülüyor.
Bu paylaşımlarla Elazığ Belediyesi'ne olduğu gibi gençlerimizde de haksızlık ediliyor. Bu gençlik değil miydi 15 Temmuz'da bayrağını alıp ilk sokağa çıkan ve vatanına sahip çıkan. Kendini beğenmiş bazı büyüklerin, gençlik için “Bu gençlikten hayır gelmez, bir savaş olsa bile kaçarlar” cümlesini döndürdükleri bir anda gençleri bu konsere gittikleri için eleştirmek çok doğru olmasa gerek.