FUTBOLUN DOĞRULARI VE SABIRLA GELEN GALİBİYET!
Vartaş Elazığspor sahasında Adana Demirspor gibi ligin en kompakt oynayan takımına karşı adeta futbol dersi verdi
Vartaş Elazığspor sahasında Adana Demirspor gibi ligin en kompakt oynayan takımına karşı adeta futbol dersi verdi. Ligin kuşkusuz en göze hoş gelen futbolunu sergileyen bordo-beyazlılar eski hocası Osman Özköylü yönetimindeki Adana Demirspor'a futbolun takım halinde oynanacağı gerçeğini bir kez daha anlattı sahada.
Maça klasik saha dizilişi olan 4-2-3-1 şeklinde başlayan bordo-beyazlılarda ileri uçta Lamjet'in yokluğunda M'boussy, sağ ön dediğimiz bölgede ise Tom'un sakatlığı nedeni ile de Traore forma giydi.
Yine Kemal'in cezası-sakatlığı nedeni ile olmadığı maçta savunmada geçtiğimiz hafta olduğu gibi Murat Kalkan görev yaptı.
Savunma kurgusunun ön plana çıktığı maçta Traore'nin yerinde görev alan Binya, oyunu her iki yönünü oynayarak ön plana çıktı. Rakip ataklarda yaptığı müdahaleler ile oyunu soğuttu, takımının hücum organizasyonlarında ise topu geriden hücuma taşıyan isim oldu.
Geride kalan ilk 6 haftada oynadığı futbol ile takımının zirve yarışında olmasında büyük pay sahibi olan fakat Yeni Malatyaspor maçında aldığı darbeler ile sakatlanarak son 2 haftada görev yapamayan Tom'un yokluğunda Bayram Hoca, tüm oyun planını Cleyton üzerine kurdu.
Brezilyalı futbolcu belki maç boyunca koşmadı, mücadele etmedi ama rakip sahayı tabiri doğru olur mu bilmem ama adeta yürüyerek geçerek meziyetlerini rakibine de göstermeyi bildi. Öyle ki kaptan Serdar Özbayraktar'a attırdığı golle de tüm futbolseverleri kendisine bir kez daha hayran bıraktı.
Gelelim Serdar Özbayraktar'a… Tribünden maçı izlerken saçımı başımı yolmama neden olan 34'lük delikanlı Serdar, neden oyundan alınmadığını attığı klas golle ispat etti. Hem de gol dakikasına kadar oyunda tutulma sebebini tüm benim gibi düşünenlere açıklarcasına.
Kaybedebileceği bir maçı 1-0 kazandı Vartaş Elazığspor…
Bu kazanımın geri dönüşüm kutusundaki karşılığı ise sadece 3 puan değildi elbette. Öncelikle futbolun doğrularını yerine getiren ve rakibi gibi bu ligin en güçlü oyun anlayışına sahip takımına 'hata yapan kaybeder' anlayışını hatırlattı. Yine 'atan kazanır' ifadesi ile şans faktörünün de futbolda önemli olduğunu gösterdi.
Sezona başlarken rakiplerinin oldukça gerisinde olan Elazığspor, erken başlamanın da verdiği avantajla eksiklerini çabuk kapattı. Hiç kimsenin beklemediği bir performans sergileyen bordo-beyazlılar her hafta attığı adımlar ile sonunda hak ettiği liderlik koltuğuna oturdu.
Ekonomik yapısı düzeltilmiş, yakın zaman sorunları çözüme kavuşturulmuş bir Elazığspor'un sezon sonunda hedefine ulaşmaması çok da zor değil. Bu açıdan kulübe finansal destek sağlama konusunda yoğun çaba harcayan Elazığ Belediye Başkan Mücahit Yanılmaz gibi diğer işadamlarının da artık elini taşın altına koyması gerekmez mi?
Öyle bir hava yakalanmış ki, bu sevince ortak olmak yerine üzülmemek gerekir. Sevineceksek hep beraber sevinelim, üzüleceksek de yine hep beraber…
Bazı kazançların kıymetini kaybedince anlarız düsturu ile 'kaçan balık büyük olur' misali treni kaçırmayalım.
Unutmamak gerekir ki;
'Liderlik koltuğuna oturmak zor, liderliği sürdürmek ise çok daha zor.'
Maça klasik saha dizilişi olan 4-2-3-1 şeklinde başlayan bordo-beyazlılarda ileri uçta Lamjet'in yokluğunda M'boussy, sağ ön dediğimiz bölgede ise Tom'un sakatlığı nedeni ile de Traore forma giydi.
Yine Kemal'in cezası-sakatlığı nedeni ile olmadığı maçta savunmada geçtiğimiz hafta olduğu gibi Murat Kalkan görev yaptı.
Savunma kurgusunun ön plana çıktığı maçta Traore'nin yerinde görev alan Binya, oyunu her iki yönünü oynayarak ön plana çıktı. Rakip ataklarda yaptığı müdahaleler ile oyunu soğuttu, takımının hücum organizasyonlarında ise topu geriden hücuma taşıyan isim oldu.
Geride kalan ilk 6 haftada oynadığı futbol ile takımının zirve yarışında olmasında büyük pay sahibi olan fakat Yeni Malatyaspor maçında aldığı darbeler ile sakatlanarak son 2 haftada görev yapamayan Tom'un yokluğunda Bayram Hoca, tüm oyun planını Cleyton üzerine kurdu.
Brezilyalı futbolcu belki maç boyunca koşmadı, mücadele etmedi ama rakip sahayı tabiri doğru olur mu bilmem ama adeta yürüyerek geçerek meziyetlerini rakibine de göstermeyi bildi. Öyle ki kaptan Serdar Özbayraktar'a attırdığı golle de tüm futbolseverleri kendisine bir kez daha hayran bıraktı.
Gelelim Serdar Özbayraktar'a… Tribünden maçı izlerken saçımı başımı yolmama neden olan 34'lük delikanlı Serdar, neden oyundan alınmadığını attığı klas golle ispat etti. Hem de gol dakikasına kadar oyunda tutulma sebebini tüm benim gibi düşünenlere açıklarcasına.
Kaybedebileceği bir maçı 1-0 kazandı Vartaş Elazığspor…
Bu kazanımın geri dönüşüm kutusundaki karşılığı ise sadece 3 puan değildi elbette. Öncelikle futbolun doğrularını yerine getiren ve rakibi gibi bu ligin en güçlü oyun anlayışına sahip takımına 'hata yapan kaybeder' anlayışını hatırlattı. Yine 'atan kazanır' ifadesi ile şans faktörünün de futbolda önemli olduğunu gösterdi.
Sezona başlarken rakiplerinin oldukça gerisinde olan Elazığspor, erken başlamanın da verdiği avantajla eksiklerini çabuk kapattı. Hiç kimsenin beklemediği bir performans sergileyen bordo-beyazlılar her hafta attığı adımlar ile sonunda hak ettiği liderlik koltuğuna oturdu.
Ekonomik yapısı düzeltilmiş, yakın zaman sorunları çözüme kavuşturulmuş bir Elazığspor'un sezon sonunda hedefine ulaşmaması çok da zor değil. Bu açıdan kulübe finansal destek sağlama konusunda yoğun çaba harcayan Elazığ Belediye Başkan Mücahit Yanılmaz gibi diğer işadamlarının da artık elini taşın altına koyması gerekmez mi?
Öyle bir hava yakalanmış ki, bu sevince ortak olmak yerine üzülmemek gerekir. Sevineceksek hep beraber sevinelim, üzüleceksek de yine hep beraber…
Bazı kazançların kıymetini kaybedince anlarız düsturu ile 'kaçan balık büyük olur' misali treni kaçırmayalım.
Unutmamak gerekir ki;
'Liderlik koltuğuna oturmak zor, liderliği sürdürmek ise çok daha zor.'