FUTBOLUN BAŞKANLIK SİSTEMİ
Yeni futbol sezonun başlamasıyla birlikte tatil boyunca bir parça unutmuş olduğumuz futbolumuza dair sıkıntılar, hastalıklar yeniden hatırlanmaya ,acıları yeniden ve
Yeni futbol sezonun başlamasıyla birlikte tatil boyunca bir parça unutmuş olduğumuz futbolumuza dair sıkıntılar, hastalıklar yeniden hatırlanmaya ,acıları yeniden ve derinden hissedilmeye başlandı.
Transfer tahtasını açamayan ,borç batağında yüzen ve kapısına kilit vurma aşamasına gelmiş futbol kulüpleri ve onlara gönül vermiş taraftar toplulukları ve camialar , istemedikleri ama yüzleşmekten de kaçamayacakları bu durumla baş başalar bugünlerde.
Aslında tehlikenin uzunca yıllar önce geliyorum diyerek sinyal verdiği ,ama sağlıklı bir sistem oluşturmak yerine palyatif çözümler ve popülist yaklaşımlarla günü kurtarmanın peşinde olan futbolun tepe yöneticileri , bugün koca bir dağ haline getirdikleri sorun karşısında ciddi hiçbir çözüm üretememekteler.
Tepeden tırnağa yeniden yapılanmaya ,aklın ve mantığın gösterdiği güçlü bir sisteme muhtaç Türk futbolunun ve onu yöneten organ olan Futbol Federasyonu'nun bu kaotik ortamdan çıkıp çıkamayacağı ya da bu sorunlarla nasıl baş edebileceği konusu tam bir muamma!
Kulüplerin bazılarının bugün geldikleri daha doğrusu getirildikleri kriz sürecinin baş aktörleri de ne yazık ki kulüp başkanları ve onlara kolayca başkanlık olanağı sunan seçim sistemleri. Benim param var öyleyse başkanlık benim hakkım, diyerek koltuk sevdasına düşenlerin, futbola dair bilgileri ve yönetsel kapasiteleri de sınırlıysa geçen aylar ve yıllar ,başkanı oldukları kulüplerin aşama aşama krizin göbeğine doğru ilerlemesine zemin hazırlıyor. Tabiki bu çarpık sisteme rağmen kulüplerinin çıkarlarını koruyan ,sağlıklı mali disiplin sağlayan donanımlı kulüp başkanları ve onların eseri güçlü futbol kulüpleri de yok değil. Sorun, bugünkü başkanlık sisteminin vizyonsuz, ufuksuz ve niteliksiz insanlara yöneticilik kapısını açmasında.
Kendisine ''Cebinizden niye bu kadar para harcayarak kulübe yatırım yapıyorsunuz ?'' diye soran kişilere cevap olarak ''Kulübe başkanlık yapan kişi şeref tribününde yer alır ,bunu parayla ölçemezsiniz.'' diyen eskilerin G.Saray başkanı Ulvi Yenal ya da ''Kimsenin adamı olmayın Beşiktaş'ın adamı olun.'' diyen merhum Süleyman Seba gibi yüksek ruha sahip idealist kişilikleri bulmak zor olsa da en azından dürüst, özverili ve futboldan anlayan kişilerin kulüplerin başına geçebilmesine ortam hazırlayacak modern bir kulüp yapılanmasının bir an önce sağlanması şart.
Elbette ki şehrimizin gözbebeği Elazığspor Kulübü'nün de bugün içinde bulunduğu sıkıntılı sürecin içine itilmesinde bahsettiğim sağlıksız seçim sisteminin önemli payı var. Özellikle son dönemde somut olarak gördüğümüz ve futbol ekonomisiyle, futbol aklıyla örtüşmeyen uygulamalar, transfer hovardalıkları ve bilinçsiz tercihler 50 yıllık çınarı neredeyse kurutma noktasına getirmiş ve koca bir şehrin sosyal motivasyonunu darmadağın etmiştir.
Buradan çıkış yolu var mıdır sorusuna cevap vermek çok kolay değil. Sedat Karataş başkanlığındaki yeni yönetimin işinin hayli zor olduğu gün gibi aşikar. Kanımca, yakın zamanda kulüp yönetimi tarafından alınacak kararlar, atılacak adımlar ve buna yönelik oluşacak kamuoyu düşüncesi, kulübümüzün geleceğini yakından etkileyecek.
…………………………………………………………………..
Bugün itibariyle futbola ve Elazığspor 'a dair görüş, yorum ve analizlerimi Hakimiyet Gazetesi'nin değerli okuyucularıyla paylaşacağım. Gönül isterdi ki ilk iki maçını kaybetmiş olsa da bugünkü kaotik ortama itilmemiş bir Elazığspor'un sezon planlaması ve hedeflerine dair düşüncelerimizle başlayalım yazılarımıza. Elbette ki onu da yapacağız. Ama belli ki daha bir müddet birinci gündem maddesi, kulübümüzün içinde bulunduğu bu kriz ortamına yönelik tartışmalar olacak.
Yine de yarına dair umutlu olup güzel okumalarda bir ve beraber olmayı dileyelim.
Bana ,Hakimiyet 'te yazmam için teklif ve önerilerini sunan gazetemiz yöneticilerine ve gazetedeki ekip arkadaşlarıma buradan teşekkür ediyor , hayırlı olmasını diliyorum.
Bir sonraki yazıda buluşmak üzere sevgiyle ve huzurla kalın.
Transfer tahtasını açamayan ,borç batağında yüzen ve kapısına kilit vurma aşamasına gelmiş futbol kulüpleri ve onlara gönül vermiş taraftar toplulukları ve camialar , istemedikleri ama yüzleşmekten de kaçamayacakları bu durumla baş başalar bugünlerde.
Aslında tehlikenin uzunca yıllar önce geliyorum diyerek sinyal verdiği ,ama sağlıklı bir sistem oluşturmak yerine palyatif çözümler ve popülist yaklaşımlarla günü kurtarmanın peşinde olan futbolun tepe yöneticileri , bugün koca bir dağ haline getirdikleri sorun karşısında ciddi hiçbir çözüm üretememekteler.
Tepeden tırnağa yeniden yapılanmaya ,aklın ve mantığın gösterdiği güçlü bir sisteme muhtaç Türk futbolunun ve onu yöneten organ olan Futbol Federasyonu'nun bu kaotik ortamdan çıkıp çıkamayacağı ya da bu sorunlarla nasıl baş edebileceği konusu tam bir muamma!
Kulüplerin bazılarının bugün geldikleri daha doğrusu getirildikleri kriz sürecinin baş aktörleri de ne yazık ki kulüp başkanları ve onlara kolayca başkanlık olanağı sunan seçim sistemleri. Benim param var öyleyse başkanlık benim hakkım, diyerek koltuk sevdasına düşenlerin, futbola dair bilgileri ve yönetsel kapasiteleri de sınırlıysa geçen aylar ve yıllar ,başkanı oldukları kulüplerin aşama aşama krizin göbeğine doğru ilerlemesine zemin hazırlıyor. Tabiki bu çarpık sisteme rağmen kulüplerinin çıkarlarını koruyan ,sağlıklı mali disiplin sağlayan donanımlı kulüp başkanları ve onların eseri güçlü futbol kulüpleri de yok değil. Sorun, bugünkü başkanlık sisteminin vizyonsuz, ufuksuz ve niteliksiz insanlara yöneticilik kapısını açmasında.
Kendisine ''Cebinizden niye bu kadar para harcayarak kulübe yatırım yapıyorsunuz ?'' diye soran kişilere cevap olarak ''Kulübe başkanlık yapan kişi şeref tribününde yer alır ,bunu parayla ölçemezsiniz.'' diyen eskilerin G.Saray başkanı Ulvi Yenal ya da ''Kimsenin adamı olmayın Beşiktaş'ın adamı olun.'' diyen merhum Süleyman Seba gibi yüksek ruha sahip idealist kişilikleri bulmak zor olsa da en azından dürüst, özverili ve futboldan anlayan kişilerin kulüplerin başına geçebilmesine ortam hazırlayacak modern bir kulüp yapılanmasının bir an önce sağlanması şart.
Elbette ki şehrimizin gözbebeği Elazığspor Kulübü'nün de bugün içinde bulunduğu sıkıntılı sürecin içine itilmesinde bahsettiğim sağlıksız seçim sisteminin önemli payı var. Özellikle son dönemde somut olarak gördüğümüz ve futbol ekonomisiyle, futbol aklıyla örtüşmeyen uygulamalar, transfer hovardalıkları ve bilinçsiz tercihler 50 yıllık çınarı neredeyse kurutma noktasına getirmiş ve koca bir şehrin sosyal motivasyonunu darmadağın etmiştir.
Buradan çıkış yolu var mıdır sorusuna cevap vermek çok kolay değil. Sedat Karataş başkanlığındaki yeni yönetimin işinin hayli zor olduğu gün gibi aşikar. Kanımca, yakın zamanda kulüp yönetimi tarafından alınacak kararlar, atılacak adımlar ve buna yönelik oluşacak kamuoyu düşüncesi, kulübümüzün geleceğini yakından etkileyecek.
…………………………………………………………………..
Bugün itibariyle futbola ve Elazığspor 'a dair görüş, yorum ve analizlerimi Hakimiyet Gazetesi'nin değerli okuyucularıyla paylaşacağım. Gönül isterdi ki ilk iki maçını kaybetmiş olsa da bugünkü kaotik ortama itilmemiş bir Elazığspor'un sezon planlaması ve hedeflerine dair düşüncelerimizle başlayalım yazılarımıza. Elbette ki onu da yapacağız. Ama belli ki daha bir müddet birinci gündem maddesi, kulübümüzün içinde bulunduğu bu kriz ortamına yönelik tartışmalar olacak.
Yine de yarına dair umutlu olup güzel okumalarda bir ve beraber olmayı dileyelim.
Bana ,Hakimiyet 'te yazmam için teklif ve önerilerini sunan gazetemiz yöneticilerine ve gazetedeki ekip arkadaşlarıma buradan teşekkür ediyor , hayırlı olmasını diliyorum.
Bir sonraki yazıda buluşmak üzere sevgiyle ve huzurla kalın.