Fondaş Ruşen…

Ruşen çakır, Türkiye'deki İslami hareketleri takip eden ve bu konuda onlarca yazı dizisi ve kitap yazan bir gazeteci.

TAKİP ET

Bu alanı seçmesi, ortaya çıkan fonlanma olayıyla da bir kez daha açığa çıktı ki Ruşen Çakır, hiç de öyle sandığımız ve düşündüğümüz gibi “araştırmacı-gazetecilik” gereği bu alanı seçmemiş. Nasıl mı? O zaman son yaşananlara bakalım.

Amerika Birleşik Devletleri'nden Chrest Foundation Vakfı, internet sitesinden fonladığı kuruluşların listesini ve ne kadar hibe sağladığına dair bir liste yayımladı.

ABD'nin Irving şehrinde bulunan vakfın on binlerce lira fon sağladığı kurumlar arasında Ruşen Çakır'a ait Medyascope, 140Journos, Bağımsız Gazetecilik Platformu P24, Mezopotamya Vakfı, Anadolu Kültür Derneği, Hrant Dink Vakfı, Filmmor Kadın Kooperatifi, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, Serbestiyet, Hafıza Merkezi, Sivil Sayfalar, Sabancı Üniversitesi, Mekanda Adalet Derneği, Ekonomi ve Dış Politikalar Merkezi (EDAM) ile TESEV, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV), Yurttaşlık Derneği ve Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DİSA) bulunuyor.

ABD tarafından fonlanan kuruluşların başında Ruşen Çakır'ın kurucusu olduğu Medyascope bulunuyor. Medyascope'un 2016'dan 2020 yılına kadar aldığı toplam para 476 bin 720 doları buluyor.

Vakfın yayımladığı bilgilere göre kuruluşların hibe alma gerekçeleri dikkat çekiyor. Vakıf internet sitesinde Medyascope için "Tarafsız, ana akım haber yapımcılığı ve yayıncılığı" nedeniyle "destek" verildiği yazıyor. Serbestiyet internet sitesi için "Partizan olmayan habercilik yapılması" gerekçesi ile 50 bin dolar hibe verilmiş.

Listede yer alan kurumların ortak özelliği her ne kadar bağımsızlık olarak ifade ediliyorsa da asıl öne çıkan yanları, ülke aleyhinde yaptıkları yayınlar ve aşırı derecede hükümet ve Erdoğan karşıtı olmaları.

Elbette bir kurum muhalif olabilir ve bu onun kendi tercihi ve basın özgürlüğüdür. Ama çalışması için eğer dış ülkelerden önemli destekler ve fonlar alıyorsa burada bir kez değil bin kez düşünmek lazım.

Bir yabancı vakıf ve dernek, ülkemizdeki bir medya organını “bağımsız” olduğu gerekçesi ile neden destekler. O vakıf bizim ülkemizdeki bağımsız medyadan ne anlıyor ve neden milyar dolarları su gibi akıtıyor.

Küresel güçler ve özellikle bazı mahfiller seçtikleri medya kuruluşlarına yüz binlerce dolar hibe vermesi, kalemlerin vesayet altına alınmasından öte bu güçlerin payandalığını yapmanın ihanetidir.

Ruşen Çakır'ın aldığı bu fonlar ve destekler de gösteriyor ki, kendisi 1980'lerden araştırma maksatlı içinde bulunduğu İslami cemaat ve oluşumlardan edindiği çalışmaları, kendisini fonlayan kesimlere rapor etmiş ve bunun karşılığını ve ödülünü fonlanarak elde etmiş.

Bu ülkeyi zayıf düşürmek ve yok etmek için ne planlar yapılıyor değil mi? Bunların en büyüğü olan 15 Temmuz kalkışmasını paçavraya çeviren halkımız, dış güçlere teslim olmuş gazetecilerin oyunlarını da başlarına çevirmesini bilir. Yeter ki hırsımız aklımızın ve özellikle vatanımızın önüne geçmesin.

Bakmadan Geçme