Fırat Kalkanı Operasyonu Yapılmasaydı Önümüzdeki 100 Yılı Heba Etmiş Olacaktık !
Kurtuluş Savaşı'nda Çanakkale, Conkbayırı bizim için ne ifade ediyorsa bugün Celabrus'un bizim için onu ifade ettiğini söyleyen Alpay G&
Kurtuluş Savaşı'nda Çanakkale, Conkbayırı bizim için ne ifade ediyorsa bugün Celabrus'un bizim için onu ifade ettiğini söyleyen Alpay GÖKÇE 'Bu operasyon yapılmamış olsaydı Türkiye önümüzdeki 100 yıllık kazanımlarını heba etmiş olacak ve başına çok büyük bir sorun almış olacaktı. Çünkü; o koridor Kürdistanlaştırılıp Türkiye'den Doğu ve Güneydoğu'dan toprak kopartılarak oraya yeni bir ülke sığdırılmaya çalışılacaktı. Bu Türkiye için çok büyük bir sıkıntıydı ve bunun önüne geçmek için Türkiye bu operasyonu yapma zorunluluğunu hti' dedi.
IŞİD'in Gaziantep'te bir düğünde patlattığı bomba bardağı taşıran son damla mıydı, yoksa daha önceden bu operasyonun yapılacağı belli miydi ?
Bu operasyon aylar öncesinden belliydi. Rusya ile yakınlaşma projesinin temelinde yatan gerçeklik aslında Suriye kriziydi. Rusya, İran, Irak, Barzani ile yürütülen diplomasi Türkiye'nin Suriye'ye girmek için kazanım elde ederek o alt yapıyı hazırladı. Bu operasyon son zamanlardaki terör olaylarıyla alakalı değil. Çünkü; oradaki Kürdistan projesi 100 yıllık bir proje. Biz Kurtuluş Savaşı'nı kazandık ama; bu onun devamıydı. Emperyalizm bu işi orada noktalamadı, yüzyılın projesini hayata geçirmek için gün saydı. Aslında gecikilmiş bir operasyon olarak değerlendirmek lazım.
Suriye politikamızı nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Biz en başından beri Suriye politikasında yanlış yaptık. Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklediğimiz için yıllar boyunca biz bu sıkıntıyla iç içe kaldık. 3 milyon mültecinin Türkiye'de barındırılması, terör örgütlerinin oradan beslenilmesi gibi Suriye bir takım dezavantajların doğum noktası oldu.
Sayın Başbakanımız Binali YILDIRIM'ın, PYD Fırat'ın doğusuna geçene kadar operasyonlarımız sürecek'dedi. Bu konuda neler söyleyeceksiniz ?
Türkiye'nin kırmızı çizgisi o hattın oluşmaması, tampon bölge oluşturarak Özgür Suriye Ordusundaki muhalifleri oraya yerleştirerek o hattın kırılması gerekiyor. Biz bu işi PYD ile çözemeyeceğiz. PYD'yi o bölgede kullanan bir Amerika var. Biz bu sorunu ilerleyen süreçte ya Amerika'yla çözeceğiz ya da orada PYD ile ciddi çatışmalara gireceğiz. PYD'nin Türk ordusuyla karşı karşıya gelmesi kendisi açısından çok büyük sıkıntı doğuracak. Onların İran'dan da toprak talebi var bu nedenle İran'da bizim operasyonumuza sıcak bakıyor. Diğer yandan Suriye'de toprak bütünlüğünün bozulmamasından yana, Türkiye'nin saha da olması bu ülkeler açısından da çok büyük bir avantaj sağladı.
YPG ve PYD Elde Ettiği Kazanımları Kaybetmeyi Göze Alır mı ?
YPG ve PYD'nin bu dörtlü (Türkiye,Rusya,İran,Suriye) arasında kalmış olması elde ettikleri kazanımların çok kısa sürede kaybetmesine neden olabilir. Onun için Türkiye'nin çizmiş olduğu kırmızı çizgileri aşmaması kendileri açısından çok avantajlı olacaktır. Buna kayıtlı kalacaklarını düşünmüyorum çünkü; orada son 4-5 yıldır savaşıyorlar. Çok ciddi kazanımlar elde ettiler. Bu kazanımları kolay kolay kaybetmek istemeyeceklerdir.
Fırat Kalkanı operasyonuna ABD'nin tutumu nasıl olur ?
Amerika, Türkiye'yi kaybetmeme adına YPG ve PYD'yi kaderine terk edebilir. Çünkü; Türkiye gerek Ortadoğu'ya gerekse Türki Cumhuriyetlerine lokomotiflik yapan bölgede çok önemli bir aktör, ayrıca mevcut süreç Türkiye'yi enerji koridoru haline getirdi. Avrupa'nın bütün enerji transferi Türkiye üzerinden geçiyor. Her ne kadar Türkiye bölgede sevilmeyen adam pozisyonunda olsa bile bir yönümüzle onların alternatifsiz olarak enerji transfer hattıyız. Bize de bağlılar. Amerika bir yandan Türkiye'yi kaybetmemek için PYD'ye sırt dönebilir. PYD'nin uzun süre bölgede kalıcı olması bana göre söz konusu değil.
IŞİD Miadını Doldurdu mu?
IŞİD, zaten taşeron bir örgüttü.IŞİD'in belirli bir ömrü vardı. Onu besleyen, oluşturan ülkelerde bunu biliyordu. IŞİD'i Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında kullanmak için hazırladılar ve o sürecin sonuna gelindi. Artık sahada istediklerini IŞİD üzerinden elde etmiş durumdalar ve örgütün bitmesi lazım. Bitmediği takdirde bu bataklık Dünya'ya çok önemli bir terörizm yatağı olacak. Türkiye'yi tehdit ettiği kadar Batı'yı da tehdit eder bir hale gelecek. Fransa,Belçika, Almanya saldırıları bu gerçeği gün yüzüne çıkarmış durumda. Amerika'da bunun bilincinde, bunun tırmanışa geçmemesi için bu gayri meşru çocuğunu bitirme yöntemine giderek IŞİD'i bölgedeki aktörlere boğdurma yoluna gidecek. Hillary Clinton'ın seçim vaatlerinden bir tanesi de IŞİD'i bitirme sözü.
Ülke Olarak Zor Bir Süreçten Geçiyoruz, Vatandaşlarımız Bu Süreçte Nasıl Davranmalı ?
Türkiye'ye karşı dışardan bir dış müdahale ve tehdit söz konusu değil fakat sürekli olarak iç tehditler, oyunlar canlı ve diri tutulmaya çalışılıyor. Gezi olaylarını, 6-8 Ekim olaylarını, 15 Temmuz darbe girişimini örnek olarak verebiliriz. Bir el Türkiye'de sürekli iç savaşı körüklemeye çalışıyor ve sonunda da o el kendisinin meşru müdafaa hakkını doğurmaya çalışıyor. Onun için Türk insanı özelikle Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşlarımız aklı selimi elden bırakmayarak birlik beraberlik içerisinde hareket etmek zorunda. 15 Temmuz gecesi zaten biz bu birlikteliği tüm Dünya'ya gösterdik. Bu sürecin bitiminde ülkemizin bölgede çok önemli bir güç olacağını düşünüyorum. Dünya üç kutuptan oluşacak. Batı'da Amerika, Doğu'da Çin, ortada İslam ve Türki Cumhuriyetlere önderlik yapan bir Türkiye olacak.
Alpay GÖKÇE'nin 26 Haziran 2016 tarihindeki sosyal paylaşım sitesi Facebook'taki o Paylaşımı !
Ortadoğu'da denklemler yeniden şekilleniyor. Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde kurulmak istenen Kürdistan'dan dolayı pasif tavrını değiştirmek, kötü ve yanlış olan pozisyonunu düzeltmek üzere duruş alıyor. İsrail ile yakınlaşma girişimi bunun ilk adımıdır. Türkiye İran'a, Suriye'ye ve Rusya'ya zeytin dalı uzatarak bölgeye giriş için zemin hazırlıyor. Suriye toprak bütünlüğünü korumak adına Türkiye'ye giriş noktasında yeşil Işık yakabilir. Bölgede oluşacak Kürt koridorunun temizleme ihalesini Türkiye'ye havale etmek Suriye'nin ve İran'ın da işine geliyor. Çünkü; Oluşacak Kürdistan Türkiye'ye tehlike arz ettiği kadar İran ve Suriye'ye de tehlike oluşturmaktadır. Rusya zaten her türlü kazanımı elde etmiş durumda ve 3 milyar metre küplük doğalgaz rezervlerini garanti altına almıştır. Böyle olunca istikbali belirsiz olan bir Kürt unsuru ile müttefik olmaktan ziyade bölgede güç olmuş ülkeler ile ortak tavır almak daha mantıklı gelmektedir. İsrail'e verilen garanti ise kendi yeraltı kaynakları Türkiye üzerinden Avrupa'ya akıtılıp pazar açılacaktır. İsrail toprak kazanımından ziyade para kazanmayı tercih etmektedir. Türkiye, en baştan itibaren pozisyonunu Esed'in gitmesi üzerine kurmuştu lakin Rusya'nın bölgeye gelişi ile bu denklem zor bir hal aldı. En başta yapması gerekeni şimdi hayata geçirip yanında yer alması gereken müttefik oluşumu ile yoluna devam edecektir. Bizim adımıza doğru olan Suriye'nin toprak bütünlüğünün muhafazasıdır. ABD, Rusya'nın bölgeye gelmesi ile Esed'in gitmeyeceği kanısına varınca bölgenin petrol rezervlerinden istifade etmiş o da kendince kazanım elde etmiştir. Bir diğer tavır ve duruşları ise Türkiye'nin yıpranması ve savaşa sokulup çökertilmesi gayretiydi. İslam ve Türk dünyasına önderlik yapıp yeni dünya düzeninde güç sahibi olması ABD ve AB'yi rahatsız ediyordu. Hesapta olan iç ve dış savaş tutmayınca onlarda çok belirgin olmasada strateji değişikliğine gidecektir. Kısacası denklemler sil baştan ayarlanacak. Dostum Esed ve dostum Putin söylemleri bize çok yakın ve doğru olan stratejide budur. Birkaç gündür cereyan eden diplomasi ve emareler bunu göstermektedir....
IŞİD'in Gaziantep'te bir düğünde patlattığı bomba bardağı taşıran son damla mıydı, yoksa daha önceden bu operasyonun yapılacağı belli miydi ?
Bu operasyon aylar öncesinden belliydi. Rusya ile yakınlaşma projesinin temelinde yatan gerçeklik aslında Suriye kriziydi. Rusya, İran, Irak, Barzani ile yürütülen diplomasi Türkiye'nin Suriye'ye girmek için kazanım elde ederek o alt yapıyı hazırladı. Bu operasyon son zamanlardaki terör olaylarıyla alakalı değil. Çünkü; oradaki Kürdistan projesi 100 yıllık bir proje. Biz Kurtuluş Savaşı'nı kazandık ama; bu onun devamıydı. Emperyalizm bu işi orada noktalamadı, yüzyılın projesini hayata geçirmek için gün saydı. Aslında gecikilmiş bir operasyon olarak değerlendirmek lazım.
Suriye politikamızı nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Biz en başından beri Suriye politikasında yanlış yaptık. Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklediğimiz için yıllar boyunca biz bu sıkıntıyla iç içe kaldık. 3 milyon mültecinin Türkiye'de barındırılması, terör örgütlerinin oradan beslenilmesi gibi Suriye bir takım dezavantajların doğum noktası oldu.
Sayın Başbakanımız Binali YILDIRIM'ın, PYD Fırat'ın doğusuna geçene kadar operasyonlarımız sürecek'dedi. Bu konuda neler söyleyeceksiniz ?
Türkiye'nin kırmızı çizgisi o hattın oluşmaması, tampon bölge oluşturarak Özgür Suriye Ordusundaki muhalifleri oraya yerleştirerek o hattın kırılması gerekiyor. Biz bu işi PYD ile çözemeyeceğiz. PYD'yi o bölgede kullanan bir Amerika var. Biz bu sorunu ilerleyen süreçte ya Amerika'yla çözeceğiz ya da orada PYD ile ciddi çatışmalara gireceğiz. PYD'nin Türk ordusuyla karşı karşıya gelmesi kendisi açısından çok büyük sıkıntı doğuracak. Onların İran'dan da toprak talebi var bu nedenle İran'da bizim operasyonumuza sıcak bakıyor. Diğer yandan Suriye'de toprak bütünlüğünün bozulmamasından yana, Türkiye'nin saha da olması bu ülkeler açısından da çok büyük bir avantaj sağladı.
YPG ve PYD Elde Ettiği Kazanımları Kaybetmeyi Göze Alır mı ?
YPG ve PYD'nin bu dörtlü (Türkiye,Rusya,İran,Suriye) arasında kalmış olması elde ettikleri kazanımların çok kısa sürede kaybetmesine neden olabilir. Onun için Türkiye'nin çizmiş olduğu kırmızı çizgileri aşmaması kendileri açısından çok avantajlı olacaktır. Buna kayıtlı kalacaklarını düşünmüyorum çünkü; orada son 4-5 yıldır savaşıyorlar. Çok ciddi kazanımlar elde ettiler. Bu kazanımları kolay kolay kaybetmek istemeyeceklerdir.
Fırat Kalkanı operasyonuna ABD'nin tutumu nasıl olur ?
Amerika, Türkiye'yi kaybetmeme adına YPG ve PYD'yi kaderine terk edebilir. Çünkü; Türkiye gerek Ortadoğu'ya gerekse Türki Cumhuriyetlerine lokomotiflik yapan bölgede çok önemli bir aktör, ayrıca mevcut süreç Türkiye'yi enerji koridoru haline getirdi. Avrupa'nın bütün enerji transferi Türkiye üzerinden geçiyor. Her ne kadar Türkiye bölgede sevilmeyen adam pozisyonunda olsa bile bir yönümüzle onların alternatifsiz olarak enerji transfer hattıyız. Bize de bağlılar. Amerika bir yandan Türkiye'yi kaybetmemek için PYD'ye sırt dönebilir. PYD'nin uzun süre bölgede kalıcı olması bana göre söz konusu değil.
IŞİD Miadını Doldurdu mu?
IŞİD, zaten taşeron bir örgüttü.IŞİD'in belirli bir ömrü vardı. Onu besleyen, oluşturan ülkelerde bunu biliyordu. IŞİD'i Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında kullanmak için hazırladılar ve o sürecin sonuna gelindi. Artık sahada istediklerini IŞİD üzerinden elde etmiş durumdalar ve örgütün bitmesi lazım. Bitmediği takdirde bu bataklık Dünya'ya çok önemli bir terörizm yatağı olacak. Türkiye'yi tehdit ettiği kadar Batı'yı da tehdit eder bir hale gelecek. Fransa,Belçika, Almanya saldırıları bu gerçeği gün yüzüne çıkarmış durumda. Amerika'da bunun bilincinde, bunun tırmanışa geçmemesi için bu gayri meşru çocuğunu bitirme yöntemine giderek IŞİD'i bölgedeki aktörlere boğdurma yoluna gidecek. Hillary Clinton'ın seçim vaatlerinden bir tanesi de IŞİD'i bitirme sözü.
Ülke Olarak Zor Bir Süreçten Geçiyoruz, Vatandaşlarımız Bu Süreçte Nasıl Davranmalı ?
Türkiye'ye karşı dışardan bir dış müdahale ve tehdit söz konusu değil fakat sürekli olarak iç tehditler, oyunlar canlı ve diri tutulmaya çalışılıyor. Gezi olaylarını, 6-8 Ekim olaylarını, 15 Temmuz darbe girişimini örnek olarak verebiliriz. Bir el Türkiye'de sürekli iç savaşı körüklemeye çalışıyor ve sonunda da o el kendisinin meşru müdafaa hakkını doğurmaya çalışıyor. Onun için Türk insanı özelikle Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşlarımız aklı selimi elden bırakmayarak birlik beraberlik içerisinde hareket etmek zorunda. 15 Temmuz gecesi zaten biz bu birlikteliği tüm Dünya'ya gösterdik. Bu sürecin bitiminde ülkemizin bölgede çok önemli bir güç olacağını düşünüyorum. Dünya üç kutuptan oluşacak. Batı'da Amerika, Doğu'da Çin, ortada İslam ve Türki Cumhuriyetlere önderlik yapan bir Türkiye olacak.
Alpay GÖKÇE'nin 26 Haziran 2016 tarihindeki sosyal paylaşım sitesi Facebook'taki o Paylaşımı !
Ortadoğu'da denklemler yeniden şekilleniyor. Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde kurulmak istenen Kürdistan'dan dolayı pasif tavrını değiştirmek, kötü ve yanlış olan pozisyonunu düzeltmek üzere duruş alıyor. İsrail ile yakınlaşma girişimi bunun ilk adımıdır. Türkiye İran'a, Suriye'ye ve Rusya'ya zeytin dalı uzatarak bölgeye giriş için zemin hazırlıyor. Suriye toprak bütünlüğünü korumak adına Türkiye'ye giriş noktasında yeşil Işık yakabilir. Bölgede oluşacak Kürt koridorunun temizleme ihalesini Türkiye'ye havale etmek Suriye'nin ve İran'ın da işine geliyor. Çünkü; Oluşacak Kürdistan Türkiye'ye tehlike arz ettiği kadar İran ve Suriye'ye de tehlike oluşturmaktadır. Rusya zaten her türlü kazanımı elde etmiş durumda ve 3 milyar metre küplük doğalgaz rezervlerini garanti altına almıştır. Böyle olunca istikbali belirsiz olan bir Kürt unsuru ile müttefik olmaktan ziyade bölgede güç olmuş ülkeler ile ortak tavır almak daha mantıklı gelmektedir. İsrail'e verilen garanti ise kendi yeraltı kaynakları Türkiye üzerinden Avrupa'ya akıtılıp pazar açılacaktır. İsrail toprak kazanımından ziyade para kazanmayı tercih etmektedir. Türkiye, en baştan itibaren pozisyonunu Esed'in gitmesi üzerine kurmuştu lakin Rusya'nın bölgeye gelişi ile bu denklem zor bir hal aldı. En başta yapması gerekeni şimdi hayata geçirip yanında yer alması gereken müttefik oluşumu ile yoluna devam edecektir. Bizim adımıza doğru olan Suriye'nin toprak bütünlüğünün muhafazasıdır. ABD, Rusya'nın bölgeye gelmesi ile Esed'in gitmeyeceği kanısına varınca bölgenin petrol rezervlerinden istifade etmiş o da kendince kazanım elde etmiştir. Bir diğer tavır ve duruşları ise Türkiye'nin yıpranması ve savaşa sokulup çökertilmesi gayretiydi. İslam ve Türk dünyasına önderlik yapıp yeni dünya düzeninde güç sahibi olması ABD ve AB'yi rahatsız ediyordu. Hesapta olan iç ve dış savaş tutmayınca onlarda çok belirgin olmasada strateji değişikliğine gidecektir. Kısacası denklemler sil baştan ayarlanacak. Dostum Esed ve dostum Putin söylemleri bize çok yakın ve doğru olan stratejide budur. Birkaç gündür cereyan eden diplomasi ve emareler bunu göstermektedir....