FETÖ YÜZÜNDEN ATANAMADI

2008 yılında Elazığ Fırat Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği bölümünden mezun olan ve 2010 yılında girdiği KPSS'den 83 puan almasına rağmen soruların sızdırıl

TAKİP ET
2008 yılında Elazığ Fırat Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği bölümünden mezun olan ve 2010 yılında girdiği KPSS'den 83 puan almasına rağmen soruların sızdırılması nedeniyle atanamayan Bitlis'in Güroymak ilçesinde yaşayan Erez, yaşadığı mağduriyeti  anlattı.

 'PARALELCİ ALÇAKLAR YANDAŞLARINA SORULARI SIZDIRDI'

Erez, KPSS'de 95 soruyu doğru cevaplayarak 88 puan beklediğini ancak sonuçlar açıklandığında 83 puan aldığını öğrendiğini söyledi.

Aldığı sonuca göre öğretmen olarak atanmayı ve yerleşmeyi beklediğini ifade eden Erez, şöyle konuştu:'Çünkü çok emek vermiştim. Fakat sınavdan sonra medyada soruların sızdırıldığı yönünde haberler yer aldı. Bunun üzerine karamsarlığa düştüm. Bu ülkede emek verip de emeğinin karşılığını alamayan yine insanlar mı mağdur olacak. Beni bu korku sardı. Bunun üzerine bir ay sonra eğitim bilimleri sınavını iptal ettiler. Eğitim bilimleri sınavından yaklaşık 300 kişi bütün soruları doğru yanıtlamıştı. Genel kültür ve genel yetenek sınavında da öyleydi. Öyle olunca da 15-20 binden fazla 'paralelci eşkiya' dediğimiz bu alçaklar, kendi yandaşlarına, insanlarına, albay ve yarbayların eşlerine bu soruları sızdırdılar. Bunlar haksız şekilde hiçbir emek vermeden soruları aldılar. Soruları aldıkları için 115 ile 120 arasında soruları doğru cevapladılar. Emek veren bizler, hakkımızın karşılığını alamadık. Düşük puanlar aldık. Ben 88 puan beklerken, 83 puan geldi. Bundan dolayı 6 yıldır mağdurum. Hem ailem mağdur hem de ekonomik olarak mağdur olduk.'

 'AMA DEVRAN DÖNDÜ, BU ALÇAKLAR BUGÜN BUNUN HESABINI VERECEK'

Sınav sonuçları açıklandığında aldığı puanı öğrenince büyük üzüntü yaşadığını dile getiren Erez, paralelcilerin soruları yandaşlarına vererek ortalamayı yükselttiklerini söyledi.

Erez, şöyle dedi:'Soruların sızdırılmasından dolayı hiç emek vermeden benim önümde en az 300 bin kişi vardı. Bu alçaklar düşünmeden, vicdan ve merhamet korkusu olmadan emeğimizi çaldılar. Bugün belki o insanlar devletin birçok kurumunda yer aldılar. Haksız şekilde 10 yıldır yüksek meblağlarda maaş alıyorlar. Yani haksız şekilde oralarda duruyorlar. Ama devran döndü. Bu alçaklar bugün bu hesabı verecektir. Artık bundan hiç şüphem yok. Çok karamsardım. Artık çok umutluyum. Halk olarak bu alçaklara gereken dersi verdik. Hukuk dersini verdik. Bunun hesabını da soracağız.'

 'PARALELCİ EŞKIYALAR İNSANLARIN CANINI HİÇE SAYDILAR'

Mağdur olmasından dolayı hayata dair plan ve öngörüsünün bulunmadığını ifade eden Erez, emeğinin heba edilmesinden rahatsızlık duyduğunu vurguladı.

Erez, 'Bu kadar emek verip de karşılığını alamamak insanı üzüyor. Maalesef bu paralelci eşkiyalar, sadece benim hakkımı değil, sokaklarda bile gördük ki insanların canını hiçe saydılar. Tankları insanın üzerine yürüten bir zihniyet benim emeğimi hayli çalar.' diye konuştu.

Çalınan emeğinin geri getirilebileceğini ancak sokakta tankların altında yaşamını yitirenlerin canlarının geri getirilemeyeceğini dile getiren Erez, şöyle devam etti:'Bundan dolayı çok üzgünüm. Keşke o insanların canı gelse de bizim emeğimiz bir şey olmazdı. Yine feda ederdik. Bundan dolayı devletimizden, Sayın Cumhurbaşkanımızdan bu mağdur olan insanlara bir şekilde cevap olmasını, mağduriyetlerinin giderilmesi istiyoruz. Bu bir çağrı ve feryattır. Benim gibi belki onbinlerce insan var. Bundan dolayı emeğimizin karşılığını talep ediyoruz. Mağduriyetlerimizi gidersinler. Hukuki olarak ne yapmamız gerekiyorsa, hukuktan yanayız. Azıcık bir hakkımız ve emeğimiz varsa, geç de olsa emeğimizin karşılığını hukuk karşısında istiyorum. Bu benim en doğal ve vatandaşlık hakkımdır. Mağduriyetimizin giderilmesini devletimden talep ediyorum.'

FETÖ'nün sadece öğretmenlik sınavlarında değil, üniversite sınavlarında da insanları kendilerine mahkum bıraktıklarını anlatan Erez, konuşmasını şöyle sürdürdü:'İnsanlara yıllarca 'dershanelerimize gelmezseniz üniversiteyi kazanamazsınız.' dediler. 'Dershanemize gelmezseniz polis olamazsınız, askeriye sınavlarına giremezsiniz, öğretmen veya doktor olamazsınız' diyorlardı. Bunlar bir şekilde toplumu kendilerine mahkum etmişlerdi. 'Yanımıza geleceksiniz bir şekilde rızkınızı vereceğiz, sizde köle olacaksınız' diyorlardı. Hiçbir şekilde bu insanlara ve bunların zihniyetine itibar etmedim. Aç kalsam ve sokakta sürünsem de asla bunların zihniyetine itibar etmem. Etmiş olsaydım, belki onların yanında zalimdim, belki de o sokaklarda bir insanı ben de öldürmüş olacaktım. Bu vicdansızlığı ben de yapmış olacaktım. Ama asla vicdanım ve merhametim kabul etmedi. Buna itibar etmedim. Nitekim işsizim. Ancak bu insanların bu zalimlerin yanında yer almadım.'

Atanamadıktan sonra etüt merkezlerinde çalıştığını ve bu şekilde hayatını idame ettirmeye çalıştığını kaydeden Erez, ekonomik sıkıntılardan dolayı yeni bir sınava çalışma imkanının olmadığını söyledi. 

Erez, 10 çocuklu bir ailede yetiştiğini ve o dönemde ailede sadece kendisinin üniversite okuduğunu belirterek, şunları kaydetti:'O zaman kendimi şanlı hissediyordum. Şimdiyse emek verip de karşılığını alamayan şanssızlardan biriyim. Zor şartlarda okudum. Ailemin ekonomik durumu iyi değildi. Yaz tatilinde çalışıyordum. Şartların zor olmasına rağmen yinede ayaklarımın üzerinde durdum ve okulumu bitirdim. Fakat öğretmen olacağımın hayaliyle yaşadım. Hayalim buydu. Ama o alçaklar yüzünden hayalimi gerçekleştiremedim. Sadece emeğimi ve kadromu değil, bunlar haydigererimi de çaldılar. Hayali çalınan bir insan çok da pozitif düşünemiyor. Hatta öyle durumlar oldu ki bir ara ataması yapılmayan öğretmenler platformunun temsilciliğini yaptım. 2010 yılı sınavından bu yana 18 öğretmen adayımız intihar etti. Bu insanların emekleri çalındığı için o psikolojik travmadan çıkamadılar. Ailesine karşı sorumlu oldukları için atanamadılar, kendilerini yetersiz htiler ve o psikolojik travmalar onları ölüme kadar sürükledi. Paralelci eşkıyalar, bu travmayı bütün topluma yaydılar. Toplumun her aşamasına bu travma yerleşmişti.'

'BU ZOR GÜNLERİ TOPLUM OLARAK ATLATACAĞIZ'

Halkın o güçlü iradesi karşısında hiçbir güç ve tankın duramayacağını bildiren Erez, bundan şüphe duymadığını anlattı.

Artık sokakta halkın iradesinin bulunduğunu ve halkın sokakta bedenini, ruhunu ve iradesini ortaya koyduğunu vurgulayan Erez, şunları ifade etti:'Tankların üzerine giderek fedai bir duruş sergilediler. Bundan dolayı bu ülkede artık halk iradesi olacağından hiç şüphem yok. Daha iyi olacak. Daha şeffaf devlet ve kurumlarımız olacak. Liyakat olacağından eminim. İnsanlar hak ettiği emeğinin karşılığını alsın. Hak edenler üniversitelere girsin, emeğinin karşılığını alarak kurumlarda yer alsın. Paralelci eşkiyalara da artık gereken ceza verilsin. Bu insanlar devletin kurumlarından tasfiye ve mahkum edilsin. Daha şeffaf günler bizi bekliyor. Devletimizden, Cumhurbaşkanımızdan ve Milli Eğitim Bakanlığımızdan, 2010 yılında mağdur olan kaç kişi varsa, bu insanların mağduriyetlerini gidermelerini talep ediyoruz. 6 yıllık bir kaybımızın teselli de olsa giderilmesin talep ediyoruz. Şimdiden devlet büyüklerimize teşekkür ediyoruz.'

Bakmadan Geçme