ENGELLİYE '3 ARALIK' ÇENGELİ
3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ, SORUNLARI GÖRMEDE ÇENGEL İŞLEVİ GÖREN PROGRAMLARA DÖNÜŞÜYOR
Ülkemizde engelli bireylere yönelik, 2002 yılından bu yana, hak temelli ve bütüncül bir perspektifle politikalar, programlar ve projeler üretilmeye devam ediyor. Engelli bireylerin hayata tam ve etkin katılımlarını sağlamak amacıyla sağlıktan bakım hizmetlerine eğitimden istihdama ve erişebilirliğe kadar her alanda hizmetler katlanarak artış gösteriyor.
SORUNLAR ÇÖZÜLÜYOR MU?
Engelliler adına atılan tüm bu adımlar ve bu gelişmeler, engelli bireylerin sorunlarının tamamının çözüldüğü anlamını taşıyor mu? Elbette ki taşımıyor. Çünkü dünya nüfusunun 1 milyarı ülkemiz nüfusunun ise yaklaşık %7'si engelli bireylerden oluşuyor. Devletimiz gerek uyguladığı politikalarla gerekse de engelli bireylere tanıdığı sosyal haklar ile ilgili üzerine düşeni ziyadesiyle yerine getiriyor.
KURUMLAR ŞOV PEŞİNDE
Yasaların kendisine yüklediği görevleri yapmayan pek çok özel ya da kamu kurumu ve sivil toplum örgütü takvimler 3 Aralığı gösterdiğinde engelli merkezli değil kendi kurumlarının reklamını ve tanıtımını yapma merkezli etkinliklerle şovlarını sürdüre geliyorlar.
Bu ritüelleri, her yıl özelliklede 3 Aralık ve 10-16 Mayıs tarihlerinde tekrar tekrar görüyoruz. Her yıl bu tarihlerde bir grup engelli bireyle sarmaş dolaş poz verip bir yemekli ve bol eğlenceli program ötesine geçmeden günün farkındalığını yarattığını düşünenler var. Oysa ki coşkuyla kutlanan bu tarihlerin ertesi günlerinde engelli bireylerin farkı bir anda ortadan kaybolu veriyor, bir fark edebilseler.
'ÖZÜRLÜ' YERİNE 'ENGELLİ' DEDİK
Bir dönem 'özürlü' kelimesi kullanılıyordu dezavantajlı insanlarımıza. Durup düşündük ve bunu uygun bulmadık ve sözüm ona kendilerine değer atfettiğimiz göstermek için bu kez 'engelli' kelimesini uygun gördük. Ancak bu kabahatimiz özrümüzden daha büyük oldu.
Engelli kelimesi özürlü tabirinin kusurlu algılanışı sebebiyle kullanılmaya başlanalı çok uzun zaman olmadı. Fakat ne hikmettir ki 'engelli ibaresinin özürlü ibaresinden çok da aşağı kalır bir yanının olmadığını, en az özürlü kelimesi kadar can yakıcı, damgalayıcı, sınıfsallaştıran, ayrıştıran olduğunu neredeyse hiç kimseden duymuyoruz.
ENGELLİ KELİMESİ RAHATSIZ EDİYOR
Engelli kelimesinden rahatsız olanların sayısı az değil ancak kimsenin ilgili kurumlara resmi bir başvuruda bulunmadığı da biliniyor. Devletin ilgili mercileri dışında hiç kimsenin elini vicdanına götürmesine gerek olmadığı algısının yıkılması daha kaçıncı yüzyılda gerçekleşir ya da kim bilir gerçekleşir mi, bunu da bilemiyoruz.
PROGRAMLAR RUTİNLEŞTİ
3 Aralık, çağdaş ve sosyal devlet olma anlayışı gereği, engellilerin sorunlarının çözümü için yapılan çalışmaların sadece bir gün süslü sözlerle ifade edilip bir ertesi güne geçildiği sıradan bir gün olmuş durumda.
Engeli bireyler, zihinlerinde ve uzuvlarında değil, onları eksik gören kalplerde bir sorun olduğunu bu programlarda çok net olarak görüyor ve bundan hoşlanmıyorlar.
Günün mana ve ehemmiyetin ritmine kendini kaptırarak hamasi konuşmalar yapıp hoş nidalarla günü tamamlayıp her şeyi hallettiklerini sanan ilgililer nedeniyle 3 Aralık artık engelli bireylerin kutlamaktan hiç de hazzetmedikleri bir gün olmaktan öteye geçemiyor.
ENGEL OLMASAK ENGEL KALMAYACAK
Engelli bireylerin, hiçbir ayrım gözetilmeksizin sunulan imknlardan yararlanabilmeleri, gurur verici başarılara imza atabilmeleri herkes için mutluluk kaynağı olduğunu belirten engelli aileleri, imkn tanındığı halde spordan sanata, edebiyattan siyasete, eğitimden iş dünyasına her alanda büyük başarılar elde edinilebileceği ifade ediyorlar.
SORUNLAR ÇÖZÜLÜYOR MU?
Engelliler adına atılan tüm bu adımlar ve bu gelişmeler, engelli bireylerin sorunlarının tamamının çözüldüğü anlamını taşıyor mu? Elbette ki taşımıyor. Çünkü dünya nüfusunun 1 milyarı ülkemiz nüfusunun ise yaklaşık %7'si engelli bireylerden oluşuyor. Devletimiz gerek uyguladığı politikalarla gerekse de engelli bireylere tanıdığı sosyal haklar ile ilgili üzerine düşeni ziyadesiyle yerine getiriyor.
KURUMLAR ŞOV PEŞİNDE
Yasaların kendisine yüklediği görevleri yapmayan pek çok özel ya da kamu kurumu ve sivil toplum örgütü takvimler 3 Aralığı gösterdiğinde engelli merkezli değil kendi kurumlarının reklamını ve tanıtımını yapma merkezli etkinliklerle şovlarını sürdüre geliyorlar.
Bu ritüelleri, her yıl özelliklede 3 Aralık ve 10-16 Mayıs tarihlerinde tekrar tekrar görüyoruz. Her yıl bu tarihlerde bir grup engelli bireyle sarmaş dolaş poz verip bir yemekli ve bol eğlenceli program ötesine geçmeden günün farkındalığını yarattığını düşünenler var. Oysa ki coşkuyla kutlanan bu tarihlerin ertesi günlerinde engelli bireylerin farkı bir anda ortadan kaybolu veriyor, bir fark edebilseler.
'ÖZÜRLÜ' YERİNE 'ENGELLİ' DEDİK
Bir dönem 'özürlü' kelimesi kullanılıyordu dezavantajlı insanlarımıza. Durup düşündük ve bunu uygun bulmadık ve sözüm ona kendilerine değer atfettiğimiz göstermek için bu kez 'engelli' kelimesini uygun gördük. Ancak bu kabahatimiz özrümüzden daha büyük oldu.
Engelli kelimesi özürlü tabirinin kusurlu algılanışı sebebiyle kullanılmaya başlanalı çok uzun zaman olmadı. Fakat ne hikmettir ki 'engelli ibaresinin özürlü ibaresinden çok da aşağı kalır bir yanının olmadığını, en az özürlü kelimesi kadar can yakıcı, damgalayıcı, sınıfsallaştıran, ayrıştıran olduğunu neredeyse hiç kimseden duymuyoruz.
ENGELLİ KELİMESİ RAHATSIZ EDİYOR
Engelli kelimesinden rahatsız olanların sayısı az değil ancak kimsenin ilgili kurumlara resmi bir başvuruda bulunmadığı da biliniyor. Devletin ilgili mercileri dışında hiç kimsenin elini vicdanına götürmesine gerek olmadığı algısının yıkılması daha kaçıncı yüzyılda gerçekleşir ya da kim bilir gerçekleşir mi, bunu da bilemiyoruz.
PROGRAMLAR RUTİNLEŞTİ
3 Aralık, çağdaş ve sosyal devlet olma anlayışı gereği, engellilerin sorunlarının çözümü için yapılan çalışmaların sadece bir gün süslü sözlerle ifade edilip bir ertesi güne geçildiği sıradan bir gün olmuş durumda.
Engeli bireyler, zihinlerinde ve uzuvlarında değil, onları eksik gören kalplerde bir sorun olduğunu bu programlarda çok net olarak görüyor ve bundan hoşlanmıyorlar.
Günün mana ve ehemmiyetin ritmine kendini kaptırarak hamasi konuşmalar yapıp hoş nidalarla günü tamamlayıp her şeyi hallettiklerini sanan ilgililer nedeniyle 3 Aralık artık engelli bireylerin kutlamaktan hiç de hazzetmedikleri bir gün olmaktan öteye geçemiyor.
ENGEL OLMASAK ENGEL KALMAYACAK
Engelli bireylerin, hiçbir ayrım gözetilmeksizin sunulan imknlardan yararlanabilmeleri, gurur verici başarılara imza atabilmeleri herkes için mutluluk kaynağı olduğunu belirten engelli aileleri, imkn tanındığı halde spordan sanata, edebiyattan siyasete, eğitimden iş dünyasına her alanda büyük başarılar elde edinilebileceği ifade ediyorlar.