EMPATİ YAPMAK (DİĞER GAMLIK)
Empati kelimesi Fransızca kökenli bir kelime olup Türkçe'de duygudaşlık (tdk) karşılığında kullanılmaktadır
Empati kelimesi Fransızca kökenli bir kelime olup Türkçe'de duygudaşlık (tdk) karşılığında kullanılmaktadır. Bir başka ifadeyle, insanların kendilerini başkalarının yerine koyarak onların duygularını anlamaya çalışmaları, onların duygularına ortak olmalarıdır. Empati kelimesinin bizdeki tam karşılığı Osmanlıca diğer gamlıktır.Günümüzde empati (diğer gamlık) yapmaya çok fazla ihtiyaç var. Zira insanların yaşadığı problemlerin başında insanların birbirleriyle olan iletişimsizlikleri geliyor.Değerli okurlarımız birebir de yaşamış olabilirler, yakından şahit de olmuş olabilirler konuşmalar esnasında birçok kişi 'anlatamadım galiba, beni anlamak istemiyorsun, derdimi bir türlü anlatamıyorum, kime gittiysem kapıyı yüzüme kapadı ' gibi artık klişeleşmiş cümlelere rastlar. Aslında bu ifadelerin kullanılma sebebi çoğunlukla karşıdaki insanın duygularını anlatamamasından çok, diğer insanların kendilerini o insanın yerine koymamalarından kaynaklanıyor kanaatimizce. Sıkıntısı, derdi, acısı, sevinci, mutluluğu olan dostumuzu, arkadaşımızı, yakınımızı iyi anlayabilmemiz, empati yapmamızdan geçer diye düşünüyoruz. Hatta ülkemizdeki bir çok problemin çözülmesinde empati yapmamızın katkısının olacağına inanıyoruz. Düşünün bir kere:Patron işçisinin yerine kendini koyarak ona göre bir ücretlendirme yapsa,İşçi, çalıştığı yeri kendi yeriymiş gibi algılayarak çalışsaBir esnaf, satacağı kötü veya arızalı malı kendi yakınlarının da alacağını düşünseEv sahibi kiracısının yerine kendini koyarak kirayı belirlese,Amir memurun yerine kendini koyarak memurun isteklerini değerlendirse,Hakeme ya da futbolcuya küfreden kendini onların yerine koysa,Eşler zaman zaman birbirlerinin yerine kendilerini koysalar,Öğretmen ölçme ve değerlendirme yaparken öğrencilerinin yerine kendi çocuğunu koysaMilletvekilleri, geçim derdi çeken vatandaşın yerine kendilerini koysalarİş yerinde, sokakta, caddede bayanları taciz veya bayanlara tecavüz edenler, mağdur bayanların yerine kendi eşlerini, kız kardeşlerini veya annelerini koysalarEvlatlar kendilerini anne ve babalarının yerine koysalarÇocuk yuvalarında görev yapan bütün görevliler oradaki çocukların yerine kendi çocuklarını koysalarBaşkalarına şiddet uygulayanların, şiddet uyguladıkları kişilerin yerine kendi yakınlarını koysalarArabasıyla çarpıp kaçtığı için hastaneye yetişemeden ölen insanın yerine kendi yakınını koysaGelen hastasının yüzüne bakarak reçete yazan doktor, hastasının yerine kendi yakınını koysaCanlı bomba olup kendisini patlatan ya da bomba yüklü aracı yüzlerce insanın içinde patlatan bu patlamada ölenlerin yerine kendi kardeşini anne ve babasını ya da akrabalarını koysa vesaire, vesaire, vesaire acaba toplumda yaşanan problemler bu kadar ciddi boyutta olur muydu? Kaldı ki 'kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma' diyen bir dinin, bir felsefenin tebaasıyız. Fakat bu anlayışın daha çok batı toplumlarında tezahür ettiğini görüyoruz. Burada bir çarpıklık var. Zira yukarıda bahsedilen olumsuzlukları toplumumuzun, hem insan hakları hem de inanç kaygısıyla yapmaması gerekirken, gittikçe psikoza girmiş bir görüntüyle artırarak devam ettirmesi ilginçtir. Batı toplumları tahrif edilmiş inançlarla doğru davranış biçimlerini yakalayabilmiş ve hatta sistemleştirmişse, kendi toplumumuz hiçbir deformeye uğramamış inanç kaynağıyla bunu pek ala başarabilir. Merhum İstiklal şairinin, 'dinleri eğri yolları doğru, dinimiz doğru yolumuz eğri' ifadesini, dinimiz de doğru, yolumuz da doğru noktasına taşımak için toplumumuz artık kendine gelmelidir.