Elazığlı tarihçiden konuya farklı bakış, kapsamlı çalışma kitaba dönüştü
Dr.Hacer Yılmaz ''Osmanlı Topraklarında Kadın Olmak' isimli kitabı hakkında Hakimiyet'e özel açıklamalarda bulundu.
Dr.Hacer Yılmaz,”Kitabın çalışma sınırları, dünyada kadın haklarının ilk kez gündeme geldiği Fransız İhtilali'nden Osmanlı Devleti'nde bir dönüm noktası olan Tanzimat Dönemi'ne kadar olan süreci kapsamaktadır.
Osmanlı Devleti'nde kadının konumu neydi? sorusundan yola çıkarak bu çalışmaya başladım. Şimdiye kadar yapılan yerli ve yabancı akademik çalışmalarda, belirlediğimiz zaman sınırları dahilinde kapsamlı bir çalışma yapılmadığını ve yapılan çalışmalarda Osmanlı kadının çağdaşı Batılı kadınlarla mukayese edilmediğini fark ettiğimde, Avrupalı kadının durumu neydi? sorusu üzerinde durdum.
Günümüzde olduğu gibi Osmanlı toplumunda da yapılan yeniliklerde, yaşamları ve hakları rol model olarak görülen Avrupa kadınlarını, evlenme, boşanma, toplumsal ahlak ve namus kavramları, hukuki işlem ehliyeti, kamusal alanda var olma gibi muhtelif konularda Osmanlı kadını ile kıyaslayarak, Osmanlı kadınının mevcut hak ve özgürlüklerinin çağın ne kadar gerisinde ya da ilerisinde olduğunu ortaya koymaya çalıştım. Neticede elde ettiğim bazı tespitlere değinecek olursam, Osmanlı toplumunda olduğu gibi Avrupa'da da kadınlar namus ve ahlak kavramlarıyla özdeşleştirilmiştir. Kadınlar toplumsal ahlakın belirleyici unsuru olarak görülmüştür. Ancak kadınların hukuki hakları ve toplumsal statüsü,Osmanlı toplumunda çok daha iyi durumdadır. Bu konuya biraz açıklık getirecek olursam, Avrupa Devletlerinin aksine Osmanlı Devleti'nde mülkiyet edinme ve hukuki işlem ehliyeti konusunda, cinsiyetçi bir yaklaşımla kadın erkek ayrımı bulunmamaktadır. Osmanlı kadınının, kocasının rızasını almaksızın malları üzerinde tasarruf hakkı bulunmaktayken, kadın, kocası sorumluluklarını yerine getirmediği takdirde boşanma hakkına sahipken, aynı dönemde Avrupa'da evli bir kadının eşinden bağımsız mülkiyet tasarrufu bulunmamakta ve evlilik ve aile kurumunun denetçisi olan kiliseye göre, boşanmak ancak erkeğin ölmesi durumunda gerçekleşebilmektedir. Dolayısıyla Osmanlı kadınlarının miras hakkı, hukuki işlem ehliyeti, boşanma gibi çeşitli konularda çağdaşı Avrupa kadınından daha fazla hakka sahip olduğu çıkarımında bulunabiliriz”dedi.
OSMANLI KADINI İLE İLGİLİ BİLİNMEYENLERİ OBJEKTİF ŞEKİLDE OKUYUCUYLA BULUŞTURMAYA ÇALIŞTIM
Dr.Hacer Yılmaz,”Üzerinde durduğum bir diğer nokta ise, Batılı seyyahların çizdiği Osmanlı kadın imajını sorgulamak oldu. 19. yüzyılda Osmanlı topraklarına seyahat etmek ve toplumsal hayatın perde arkasında kalan Osmanlı kadınlarını, haremi dair seyahatnameler yazmak tabiri caizse moda haline gelmiştir. Seyyahlar eserlerinde genellikle Doğu toplumlarına karşı önyargılı, tepeden bakan, batının üstünlüğünü onaylayıcı bir tutum geliştirmiştir. Seyahatnamelerdeki tasvirlerin abartılı ve gerçekten uzak olmasını etkileyen en temel etken, seyyahın cinsiyeti olmuştur. Şöyle ki, erkek seyyahlar çoğunlukla kendisinin şahit olmadığı, hayali bir kadın tasviri çizmektedir. Kadın seyyahlar ise, Osmanlı kadınını birebir gözlemleme imkânı bulduğu için daha objektif ele almışlardır. Kitabımda Lady Montaqu, Elisabeth Craven, Julia Pardeo gibi çeşitli seyyahların kadınlara dair gözlemlerine, eleştirel bir bakış açısıyla yer verdim.
Bu kitap, Osmanlı tarihine kadınların penceresinden bakarak, Osmanlı kadını ile ilgili bilinmeyenleri objektif bir şekilde gözler önüne sererek okuyucuyu tarihsel bir yolculuğa çıkarmayı amaçlamaktadır”dedi.